Denizyolu taşımacılığı doğal olarak ülkenin dış ticaretiyle paralel bir büyüme gösteriyor. Ancak denizyolu taşımacılığında sıvı kimyasalda gerçekleşen yüzde 7 ve genel kargodaki yüzde 8 oranındaki artışa rağmen, konteyner taşımasındaki yüzde 14,8’lik artış, önemli bir etkiye işaret ediyor. Diğer denizyolu yük kategorilerine göre tam olarak iki katı büyümenin meydana geldiği konteyner taşımacılığı, aslında Türk ekonomisinin dinamizmini yansıtıyor. Ayrıca, biraz daha uzak pazarları hedefleyen ülke sanayisinin dünyaya daha bir entegre olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye genelinde elleçlenen konteyner sayısı 2017 sonunda 10 milyon 164 bin 433 TEU’ya ulaşarak hem rekor kırdı hem de yedinci yılın sonunda ikiye katlanmış oldu. Bölgemizde ve ülkemizde yaşanan onca sıkıntıya rağmen istikrarlı bir büyüme gösteren konteyner taşımacılığının daha da artması bekleniyor. Sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın da beklentisi olan bölgenin istikrara kavuşmasıyla bu artış oranlarının çok daha hızlanacağını tahmin etmek zor değil.
Avrupa ve dünya limanlarındaki konteyner taşımcılığındaki artış hızlarını katlayan Türkiye’de geçtiğimiz yıllarda yapılan yatırımların sonuçları olarak da değerlendirilebilecek bu gelişmelerin etkisiyle, yabancı yatırımların ilgisi de devam ediyor. Ancak taşımacılıkta yabancı ilgisi sadece limanlarla sınırlı kalmıyor.
Türk kara nakliyecisinin yıllardır dikkat çekmeye çalıştığı ancak pek de göze çarpmayan yabancı plakalı araçların taşımadan aldığı pay da önemli ölçüde arttı. Özellikle Ocak ayında ihraç taşımalarında yabancı plakalı araçların payının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22’lik artış göstermesi dikkate alınması gereken bir gösterge. Düşen Orta Doğu taşımalarına rağmen yüksek oranda artış gösteren Doğu Avrupa taşımalarının da etkisiyle bu süreçte özellikle Bulgaristan, İran, Romanya ve Gürcistan araçları başı çektiler.
İthalat taşımalarında yabancı taşımacıların payının artış göstererek yüzde 36’ya ulaşması da önem taşıyan diğer bir konu. İthalat taşımalarında en etkin ülkeler arasında başı yine komşularımız Bulgaristan ve İran çekiyor. Türk nakliyecisinin kronik problemlerinin daha ağırlaşması ve yatırım maliyetlerinin çok kısa bir dönem öncesine göre aşırı yükselmesi, sektördeki havayı ağırlaştırıyor ve artan yapancı payı bunun tuzu biberi oluyor.
Aslında yaşananlar sadece önümüzdeki rakamlardan oluşmuyor. Türk lojistik sektörü 2000’li yılların başında yaşadığı köklü değişimin bir benzerini yaşıyor. Daha önce taşımacılıktan lojistiğe doğru evrilen süreç, bu kez başka bir boyutta yaşanıyor. Bugün yaşananlara bakınca; batılı ülkelerdeki gibi büyük ölçekli ve entegre hizmet veren şirketler gelişirken daha küçük ölçekteki şirketlerin uzmanlığa doğru gittiği görülüyor. Bunun ne zaman tamamlanacağı veya orta vadede lojistiğin dijitalleşmesiyle sektörü nelerin beklediğini ayrıca değerlendirmek gerekiyor.
İlker ALTUN
[email protected]
Kargohaber Dergisi (Sayı:230)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.