TÜRKİYE’DE taşımacılığın önemli bir bölümünü karşılayan taşıma kooperatiflerinin durumu ve yeni Karayolları Taşıma Kanunu’nun kooperatifleri ne şekilde etkilediğini değerlendiren S.S Tüm Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifleri Merkez Birliği Başkan Vekili İhsan Temel, AB ülkeleri ile rekabet edebilecek konuma getirilmesi gereken kurumların mevcut yapılarının iyileştirmesi ve bu şekilde ileriye gidilmesi gerekirken Karayolları Taşıma Kanunu’nun bu noktadan uzak olduğunu söyledi.
Dergimiz KargoHaber için İhsan Temel ile yaptığımız söyleşide Temel, kooperatiflerin beklentilerini de dile getirdi.
Önümüzdeki süreçte taşıma sektörünün yalnız taşıma işi yapmakla kalamayacağını çünkü yan hizmetler verilmeye başlandığı andan itibaren rekabetin işin içine gireceğini belirten Temel, Türkiye ekonomik sisteminin rekabete dayalı bir sistem olduğunu ve kooperatiflerin de rekabet için yan hizmetleri verebilir seviyede olmaları ve hizmet çeşitlendirmesi yapabilecek duruma gelmeleri gerektiğini söyledi. Bunun için kooperatiflere gerekli olan belgenin yan hizmetleri de kapsayan L1 belgesi olduğunu ifade eden Temel, şartlar yüzünden yalnızca yurtiçinde örgütlenmeyi gerekli gördüklerini belirtti.
800 bin araçlık kapasite, 20’nin üzerinde araç yaş ortalaması
Türkiye’deki taşıma sektörünün genel durumunu değerlendiren Temel, şunları söyledi: "Türkiye’de 800 bin araçtan bahsediyoruz. Gerçekten ihtiyaç olan sayı ise 500 bin. 800 bin aracın 300 bini kapasite fazlası. Türkiye’de her gün 300 bin araç boş yatıyor. Örgütlenmeye baktığınızda taşımacılık; şirketler, kooperatifler ve bireyler tarafından yapılıyor. Kooperatiflerle şirketleri biraraya topladığınızda bunun sayısı 100 bini geçmez. 70 bin taşıma kooperatifi üyesi bulunuyor, 30 bini de şirketler, geri kalan 700 bin araçlık kapasiteyi ise bireysel taşıma yapanlar oluşturuyor. Demek ki Türkiye’deki 800 bin aracın 700 bini bireysel çalışıyor. Taşıma fiyatlarını belirleyen hiçbir kriter yok. Pazarlık usulü ile fiyatlar belirleniyor. Yüzde 50 atıl kapasitenin bulunduğu, taşımanın yüzde 95’inin bireysel yapıldığı ve taşıma fiyatlarının pazarlık usulü ile belirlendiği bir sektörde sabit bir taşıma fiyatı olmaz. Çünkü müşteri size ne veriyorsa o fiyatlarla taşımanız gerekiyor. O nedenledir ki Türkiye’de taşıma filosunun yüzde 50’sinin yaş ortalaması 20’nin üzerindedir. Bireysel taşımacı para kazanamadığı için bırakın aracı yenilemeyi kendisinde bir gelecek görmüyor ve lastiği bile değiştirmekten aciz. Hızla devam edereken Türkiye’nin gerçekten hak ettiği yerde durması isteniyorsa; kurumların AB ülkeleri ile rekabet edebilecek seviyeye getirilmesi gerekiyor.
Karayolları Taşıma Kanunu’nu da değerlendiren Temel, "Kanunun mevcut yapıyı iyileştirmesi ve mevcudun içindeki kurumları iyileştirerek bir yere gitmesi gerekirken Bakanlık şunu yaptı: ‘Ben kanunu koyuyorum ve kendinize uygun neyi buluyorsanız onu alın, ben karışmıyorum’ dedi. Mevcuttan kopuk hareket etti." şeklinde konuştu.
Temel: "Taşımacılığı bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda insana teslim etmenin altyapısı yaratıldı"
Kanun hazırlanmadan önce Bakanlığın kendilerinden de görüş aldığını ifade eden Temel, taleplerinin büyük bir kısmının karşılandığını ama bu talep karşılanırken kooperatiflerin yapısı olan 70 bin örgütlü taşımacılığı, bu sistem içinde iyileştirerek devam etme noktasında bir hareket yapılmadığını açıkladı.
Bu nedenle bugün kooperatiflerin bir kısmının R, bir kısmının K, bir kısmının da M yetki belgesi aldıklarını kaydetti. Bakanlığın kooperatiflerin çalışmasını rehabilite edecek, kooperatiflere örgütlü taşımayı modernize edecek, örgütlü taşımayı destekleyerek daha modern bir taşımaya dönüştüreceği yerde buna karışmadıklarını ve ne yaparsanız yapın mantığı ile hareket edildiğini vurgulayan Temel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Böylelikle, Türkiye’de gelecekte taşımacılığı bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda insana teslim etmenin altyapısı yaratıldı. Halbuki biz şunu beklerdik; kooperatifler bugün bir vakadır, taşımacılığın önemli bir bölümünü yapmıştır. Kooperatifi bir blok olarak alacaklardı. Bu kanundan istenen; mali yeterlilik, mesleki yeterlilik ve mesleki saygınlıktır. Bu üç temeli bu kooperatiflerle nasıl sağlarız diye kooperatifleri rehabilite edeceklerdi ve kooperatiflerin bu sistem içinde kalmasını sağlamak üzere kooperatiflere mali destek de sağlayarak, hem filo olarak kendilerini yenilemesine hem kurum olarak kendilerini geliştirmelerine hem de teknikten yararlanma imkanı olarak yetişkin eleman kullanmayı teşvik ederek kooperatifçiliği sistem olarak taşıma içinde tutacaklardı. Ama öyle yapmadılar, çünkü mevcut yapıları çok iyi özümsemişlerdi. ‘Bu kooperatifleri bu sistem içinde biz birbirine düşürürsek zaten dava sürecine girecekler biz de zaten kooperatiflere karşıyız. Uluslararası taşıma sermayesi gelsin buraya, yurt içindeki lojistik yapılar belli. O lojistik yapılarla işbirliği yapsınlar, modernleşsinler, Türkiye’de modern bir taşımacılık yapılsın’. Mesele bu."
Türkiye’de yüzde 12 işsizlik olduğunu ve buna rağmen Ulaştırma Bakanlığı’nın piyasada bulunan 300 bin aracın piyasadan çekilmesi gerektiğini söylediğini belirten Temel, 300 bin aracın piyasadan çekilmesinin aileleriyle birlikte 1,5 milyon insanın açlığa mahkum edilmesi anlamına geldiğini vurguladı. Diğer sistemlerle iş sahası açıldığı takdirde bunun mümkün olabileceğini ifade eden Temel, "Ama ekonomiyi geliştirmemişsiniz; istihdam yaratmamışsınız; yeni iş sahaları açmamışsınız; diyorsunuz ki gidin başka iş yapın." dedi.
Kooperatif bölge birlikleri yasal yetki istiyor
S.S. Tüm Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifleri Merkez Birliği olarak bu işin savunuculuğunu yaptıklarını kaydeden Temel, taşımacılık sisteminin yasal bir düzene kavuşması gerektiğini düşündüklerini, kanun ile ilgili olarak yapılan ilk toplantıda kanunu destekleyeceklerini söylediklerini belirtti. Ancak bireyselliğin ortadan kaldırılması, taşıma fiyatlarının bakanlık tarafından belirlenmesi için bakanlığın direnip direnemeyeceğini sorduklarında, direnebilecekleri yanıtını aldıklarını açıklayan Temel, "Biz kooperatifler şeklinde taşıma yapan kurumların temsilcisiyiz. Çünkü biz örgütlülüğü savunuyoruz. Ama bugün bireyselliği savunan kesimler biraz da siyasi baskıların meydana gelmesi ve bu baskıyı yapan siyasilerin bireysel kamyon edebiyatına çok önem vermesi, bir muhalefet yöntemi olarak ortaya konması olayı gerçeğinden saptırdı. Dünyada radikal dönüşümler mutlaka ve mutlaka tepkilerle karşılanacaktır çünkü düzen değişiyor. Düzenin değişmesinden menfaati olanlar karşı koyacaktır ve düzenin değiştiği zaman o düzende kendisine yer bulamayanlar da tepkisini koyacaktır." şeklinde konuştu.
Yeni yönetmeliğe en büyük tepkilerin de nakliyecilerden geldiğini dile getiren Temel, K yetki belgesi alan nakliyecinin yasa çerçevesince yalnızca kendi öz mal aracıyla taşıma yapabileceğini oysa önceden nakliyecinin hiç aracı olmadan da nakliye yapabildiğini kaydetti. Önceden çantasını alan herkesin ihaleye girdiğini şimdi ise yasa bunu engellediği için bazı nakliyecilerin itiraz ettiklerini söyledi. Merkez Birliği olarak yasayı bu yönüyle desteklediklerini vurgulayan Temel, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "İstihab haddi İçişleri Bakanlığı’ndan Ulaştırma Bakanlığı’na geçti. Şimdi kontrolü yoğunlaştırmak gerekir. Kontrol, Türkiye’nin her yerinde aynı sıklıkta yapılsın. Her bölgede aynı kontroller yapılmazsa bölgeler arası rekabette haksızlıklar oluşur. Fiyat tarifeleri Ulaştırma Bakanlığı’ndan yayınlanacak. Plaka tescillerinin sınırlandırılması yönetmeliği yayınlanmak üzere. Bunlar olumlu şeyler. Sayın Bakanımız bu yetki belgesinin son günleri yaklaşırken plaka tahdidi yapacaklarını, fiyat tarifesi yayınlayacaklarını söyledi; 25 Şubat 2006’dan bugüne kadar hiçbiri yapılmadı. Bunlar biraz gevşetilmiş."
Kooperatifler olarak daha etkili olabilmeleri için bölge birliklerinin hiyerarşik yapıda olması ve bu birliklerin de yasal olarak yetkilerinin olması gerektiğini söyleyen Temel, yasanın bölge birlikleri şeklinde örgütlenmeye izin vermediğini kaydederek; "Sanki görünmez bir el, kooperatifler var olmasın ve örgütlenmesin diye bir çalışma yapıyor. Bizim bölge birliklerinin bağlı kooperatifler üzerinde denetleme hakkı var. Biz tek merkez Ankara olmasın, yetkileri dağıtın, yerelleştirin, bu yerel denetimleri yerel bölgelerdeki örgütlerle yapın diyoruz. Buna kooperatifler şeklinde baktığınızda kooperatiflerin kendi birlikleri vasıtasıyla yapın, eğer bu yetersizse siz müfettişinizi gönderin diyoruz. Bu denetimleri bölge birliklerinin yapabilmesi için yasal yetkilerinin olması gerekiyor." şeklinde konuştu.
Temel: "Kooperatifler sermaye şirketlerin emrine girecek"
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun ancak bağlı kooperatifleri denetleyebilme yetkisi verdiğini ve bunun sanki bir üst örgütün alt örgütü denetlemesi şeklinde gözüktüğünü fakat olayın başka boyutu olduğunu kaydeden Temel, "Bölge birliği olarak bir kooperatiften şikayet geliyor. Siz denetleme talebinde bulunuyorsunuz. Diyorsunuz ki ben sizi denetleyeceğim. O an kooperatif istifa yazısını gönderiyor size. Ben bölge birliğinden istifa ediyorum diyor. Böyle olunca da denetleme yapamıyorsunuz. Bölge birlikleri kendisine bağlı olsun olmasın kendi il sınırı içinde yer alan tüm kooperatifleri denetler şeklinde bir ifadenin koyulması gerekiyor." dedi.
Kooperatifler şeklinde taşıma yapanların sorunlarının yalnız 4925 sayılı Kanun ya da Taşıma Yönetmeliği’nden kaynaklanmadığını belirten İhsan Temel, örgütlülüğün sağlanması ve o örgüt disiplininin yakalanması için Kooperatifler Kanunu’nda da bazı değişiklikler yapılması gerektiğini söyledi. 1163 sayılı Kooperatif Kanunu’nun birbirinden farklı 24 sektöre hitap ettiğine dikkati çeken Temel, kooperatiflerin kurulma sayısının yedi kişi olduğunu ve yedi kişi ile kooperatif kurulduğu takdirde kooperatif enflasyonu olacağını açıkladı.
Kooperatiflere farklı farklı bakış açılarının olduğunu vurgulayan İhsan Temel, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Kooperatifler bireysel olarak kişilerin birebir rekabet edemeyecekleri durumlara karşı, sermayelerini ve ilişkilerini biraraya getirip, örgütlenip, bir kurum yaratarak mücadeleye devam ettiği kuruluşlardır. Bu elde ettiği geliri de kendi tabanına yayıyor. Bir kişinin kazancı değil bir kurumun kazancının tüm üyelere dağılımıdır. Bu pencereden battığınızda kooperatifler gerçekten teşvik edilmesi gereken kurumlar. Bu pencereden bakmayıp da kooperatifler belli ideolojilerin kurumlarıdır diye baktığınızda teşvik edilmesi gereken kurum değilmiş gibi gelir. Şu anda liberal bir ekonomik düzeyde kooperatifler ait oldukları sektörde diğer kurumlarla rekabet edebilme mücadelesi olan halk örgütlenmesidir. Kooperatifler sermaye şirketlerinin emrinde ve onların hizmetinde çalışan kurumlar haline gelecekler. Kooperatifçilerin artık akıllarını başlarına toplamaları gerekiyor çünkü genel bir direnişle karşı karşıyalar. Taşıyıcı kooperatifler gelişen çağa, gelişen teknolojiye ve gelişen yapılara karşı kendisini geleceğe taşımak istiyorsa, hem yasadan kaynaklanan hem de ekonomiden kaynaklanan tedbirleri almak zorundalar. Tüm bunlar gerektiği gibi yapıldığı sürece kooperatifler kendilerini geleceğe taşımayı başaracaktır.”
Yeni yönetmelik kaynak transferini sağladı
Kooperatifçiliği yanlış yaptıklarını, yaptıklarının tek bacaklı kooperatifçilik olduğunu ifade eden Temel, kooperatifler olarak kendi bulundukları bölgedeki üyelere işi verdiklerini, dönüş işlerinde kooperatifler arası entegre olarak birbirlerinin dönüş işlerini organize etmediklerini kaydetti. Kamyon sürücüsünü yola çıkarttıkları andan itibaren onun bireysel kamyon sürücüsü olduğunun altını çizen Temel, kooperatif olarak şehir dışına kamyon gönderdiklerinde kamyon sürücüsünün dönüş için kendine iş aradığını ve dolayısıyla gittiği ildeki kooperatifçinin işini aldığını söyledi.
20 yaşın üstündeki araçların yavaş yavaş piyasadan çekilmesi ile ilgili görüşlerini de açıklayan Temel, Yönetmelik taslağının yaşları belli yıllara böldüğünü ve bunun da araç sahibine bir güven getireceğini söyleyerek; "Adam 30 yıl kamyon sürücülüğü yapıyor. Dönüp arkasına baktığınızda, adamın arabası 30 yıl eskimiş, kendisi 30 yıl eksilmiş yola çıkamayacak duruma gelmiş, ama ortada bir şey yok. Biz bu nedenle diyoruz ki sektör yasal bir statüye kavuşturulsun ama yasal statü mevcudu iyileştirmek mevcudu ileriye taşımak olmalıydı. Ama yasa çok sert girdi ve sonra birden geri dönüş yaptı; dağ fare doğurdu." dedi.
Yönetmelik ile yapılan değişiklikle yurtdışında çalışan firmaların yurtiçinde çalışmalarının önünün açıldığına da dikkat çeken Temel, bunun yurtiçi taşımacıları ortadan kaldırdığını vurguladı.
Yönetmelik sayesinde kayıt altında olmayan araçların kayıt altına alındığını ve böylelikle araçların yaşlarının ve adetlerinin ortaya çıktığını kaydeden Temel, yeni yönetmeliğin sadece bu anlamda işe yaradığını söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.