Günlük hayatımızın, özel hayatımızın ve iş hayatımızın. Bu durum en çok hizmet sektöründe çalışanlar için iş kaybı / yeni iş kapısı gibi gelgitler halinde çalkalanıyor. Bakalım denge ne zaman ve hangi yönde kurulacak?
Teknolojik sistemlerle donatılmış ve güçlendirilmiş ev-ofislere, dijital etkinliklere, sanal toplantılara itiraz edemez olduk. İstemesek de reddetmek ayıp hale geldi. Kaldı ki alternatif olmayınca boyun eğmekten başka bir çare kalmıyor. Ne var ki sektörümüzün özel kurumlarının ve kısmen kamu kuruluşlarının dijital altyapısının hazırlıklı olması lojistik hizmetlerin sürekliliği açısından Türkiye’yi rahatlattı.
Yalnız, dijitalleşme artık bundan ibaret değil, bambaşka bir anlam taşıyor. Gözden kaçırmamak lazım. Hayatımız artık kodlardan ibaret. Pek çok sanayi kuruluşu ve lojistik sektörü pandemi döneminde de operasyonlarına son sürat devam ettiler. Çünkü her zaman dediğimiz gibi, insanoğlunun varlığını sürdürmesi için hayati ihtiyaçlarını karşılaması, bunun için de ürünlerin üretilip yerine ulaştırılması gerekiyor. Lojistiğin süreçleri son hızla dijitalleşiyor ama hizmetin kendisi ne zaman dijitalleşecek? Birkaç ay öncesine kadar ‘Işınlama bulunana dek ulaştırma olacak’ diyebilirdim. Hemfikir olduğumuz beklentiler; tedarikte çılgınlık boyutuna gelen hız kavramının hava kargoyu ön plana çıkarması, üretim merkezlerinin çok hızlı şekilde yer değiştirecek olması vesaire.
Ne var ki ürünler değişiyor. Geçtiğimiz aylarda Kanadalı biliminsanları laboratuvarda et ürettiklerini ‘müjdeleyip’ ürettikleri eti de bir güzel pişirip yediler. Amazon ormanlarının bir kısmının hayvan yemi olarak kullanılmak üzere soya fasulyesi yetiştirmede kullanılmasına üzülen Prof. Ravi Selvaganapathy ve Prof. Alireza Shahin-Shamsabadi, yarattıkları teknolojinin toprak ve su kaynakları üzerindeki etkiyi azaltacağını söylemiş. Böylece tarım alanlarında pirinç ve buğday gibi, insanların tüketimi için mahsul yetiştirilebilecekmiş. Pirinç ve buğdayı da laboratuvarda yetiştirecek biliminsanları da yetişiyordur herhalde. O zaman artık domatesin nerede ekilip hangi yolla nereye taşındığının bir önemi yok. Hatta domatesin kendisinin de bir önemi yok. Tohumları bir sonraki çağa aktarmak için kapsülleyip saklamak lazım.
Üretim modelleri de çok yakında altüst olacak. 3D yazıcılar artık ayakkabıdan ev mobilyasına kadar her şeyi basar hale geldi. Yakın bir gelecekte biletlerde alışık olduğumuz ‘print@home’ yani ‘evde bas’ teknolojisi ihtiyaçlarımızı karşılamada kullanılacak. Üstelik dijitalleşme öyle bir şey ki bir ülkeden diğerine ulaşması yıllar aylar değil, günler saatler içinde oluyor.
Öyle ‘eski kamyonları doğuya satalım’ günleri eskide kaldı. O zaman kamyonlar, kargo uçakları, onca yatırım yapılan karayolları ne olacak?
Kripto parada neler oluyor? Piyasaları kimler nasıl manipüle ediyor?
Sıcak para uzun zamandır bu kadar değerli olmamıştı. Ama acaba onu da kripto borsasına mı kaptırıyoruz? Kim nasıl topluyor? Kimler manipüle ediyor? Bir nesil hala emekli maaşını eline almak için zor bela alıştığı ATM kuyruklarında beklerken bir diğeri henüz eline kendi kazandığı parasını almadan harçlıklarını dünyanın bir ucunda ‘kazınan’ dijital madenlerin kodlarına yatırıyor. Bu nesil için başarı, paradan para kazanmak. Nitekim bu gruplar kripto para borsasını manipüle etmeyi dahi başarıyorlar. Paralar bulutta dolaşıyor ama kimse aslında fiziki olarak neye sahip olduğunu bilmiyor. Hükümetler kontrol altında tutamadığı bu pazara karşı mevzuat oluşturmakta çok geç kaldı. Türkiye de dahil olmak üzere bir panik ortamı var, yasaklar nereye kadar etkili olacak? Bir yandan kripto borsası kara para aklamanın yeni yolu olarak da değerlendiriliyor… Ama emlak sektörü kripto para kullanımı konusunda iştahlı, BAE ve Hindistan gibi ülkeler şimdiden alışverişlerde kullanmaya başladı. Peki lojistik sektörü kripto paraya ne zaman geçecek, bizde bu yönde hazırlık başladı mı?
Kodların bulutta uçuştuğu bir dönemde nasıl lojistikçiler ne tür kargoyu hangi yollarla taşıyacak? Bunu şimdiden düşünmenin faydası var. Hazırlıklı olmak lazım.
Pandemi endemikleşmeye mi başladı?
Tam azaldı, bitiyor mu derken bir bakıyorsunuz bir yerlerde vaka sayıları, ölüm sayıları birdenbire zirve yapıyor. Son dönemde pandeminin en acı reçetesine maruz kalan ülkelerden biri de Türkiye. Dalga, mutasyon derken bir ülke yanıyor diğeri yeni umutlara yelken açıyor.
Bu aralar bir tek Çin iyi. 14-16 Nisan’da Shanghai Fuar Merkezi’nde Messe München’in electronica Fuarı yapıldı. Binin üzerinde katılımcı firması, 50 bine yakın ziyaretçisi ile fuar göz doldurdu. 60 bin metrekarenin üzerindeki kurulum alanı ile pandemi dönemi öncesine göre yüzde 42 oranında alan artışı sağlandı. Orada işler yürüyor.
Çin hükümeti kripto paraları yasal olarak kabul ederken e-Yuan ile ilgili çalışmalarını sürdürdüğünü açıkladı. Piyasalar dijital Çin parasını merakla bekliyor. Bu bölümün güleni Çin oldu gibi görünüyor. Bakalım senarist bir sonraki bölümde kimin yıldızını parlatacak?
İlker ALTUN
[email protected]
Kargohaber Dergisi (Sayı:268)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.