Yakın bir zamana kadar belli bir yükün belli bir alanda depolanması olarak görülen bu iş kolu, şu an firmaların tüm prosesleri için hayati öneme sahip oldu. Çünkü ne kadar ürünün nasıl depolandığı, bu ürünlere ulaşım ve sevkiyata hazırlanma hızı, bunu takiben stok kontrolü gibi konu başlıkları aynı anda düşünülmek ve uygun çözümler bulunmak zorunda.
Ekonomik dalgalanmalar ve değişken piyasa gereklilikleri ürün taleplerindeki dalgalanmaları tetikliyor. Çok beğenilen ve iç lojistikte depolanmaya bile ihtiyaç duyulmayan ürünlerin tüketimi birden azaldığında bu ürünlerin stoğunu yeniden hızla artabilecek talebe uygun olarak gerçekleştirmek gerekiyor. Stoğun bulunduğu hava, nem koşullarının takibi kadar diğer fiziki koşulların da sağlanması ve sürekli kontrollerinin yapılması diğer öne çıkan detaylardan biri. Farklı iklim koşullarına ihtiyaç duyan gıda, ilaç gibi ürünler artık aynı çatı altında farklı iklimlendirme koşullarında depolanabiliyor. Transmitter denilen küçük cihazlarla bu kontroller sağlanırken, klima gibi diğer donanımlarla uygun ortam koşulları sağlanıyor.
İç lojistikteki teknolojik gelişmeler baş döndürücü fakat zaman zaman göz ardı edilen bir başka konu daha son dönemde ön plana çıkmaya başladı, ‘Mühendislik’ ve ‘Tasarım’. Başta İstanbul olmak üzere özellikle büyük şehirlerde yaşanan metrekare problemleri tasarım ve mühendislik çözümleri ile aşılmaya çalışılıyor. Minimum alanda maksimum depolama alanı oluşturmak problemin bir kısmını çözebiliyorken, pratik bir kullanım sistemi geriye kalan kısmı çözebiliyor. Depolama alanını en pratik şekilde kullanmak da çok önemli bir maharet. Sadece bu alanda uzmanlaşan firmalar ortaya çıkmaya başladı.
Önümüzdeki süreçte daha akıllı, daha pratik kullanım koşullarına sahip iç lojistik tesisleri çoğalacak. Zaten her anlamda kazançlı çıkacak olanlar da bu alanda yatırım yapanlar olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.