İran’da şirket kurulumu, yerel firmalarla ortaklık gibi alternatifleri değerlendiren sektör, durumu lehimize çevirebilmek için geç kalmamalı.
Yıllar süren ambargonun kalkmasının ardından İran, bir çok sektör için hedef pazar haline geldi. Bölge ofisleri Türkiye’de bulunan bir çok global firma İran ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi görevini Türk yetkililere verdiler. Hem global firmaların hem de Türk firmalarının umutları çoktu ancak kısa vadede İran pazarında iş yapmanın çok da kolay olmadığı zamanla ortaya çıktı.
İşin lojistik sektörünü ilgilendiren kısmında ise tahminler ve hedefler son dönemde biraz şaştı. İranlı firmaların, girişimcilerin hem Türkiye’deki hem de başta Avrupa olmak üzere bir çok ülkedeki görünürlükleri arttı. Bu durum 2016 karayolu taşımacılığı istatistiklerine de yansıdı. İran’a yapılan dolu yük seferlerinde Türk araçlarının artış oranı 2015 yılı ile kıyaslandığında yüzde 37 artarken yabancı araçların artışı yüzde 35 oldu. Diğer taraftan Türkiye’den transit çıkış yapan İranlı araçların oranı da yüzde 17 arttı.
Petrol ve doğalgaz ekseninde gelişim
İran, son dönemde bulduğu yeni rezervlerle birlikte dünyanın en büyük ikinci büyük doğalgaz üreticisi ve en büyük dördüncü petrol üreticisi konumuna geldi. Ancak AB ile anlaşmasına rağmen ABD’nin yaptırım politikasının sürmesi neticesinde doğalgaz ve petrol satışları ciddi sorunlar yaşıyor. Bu sebeple İran son dönemdeki gelişim politikasını öncelikle bu madenlere bağlı sanayinin gelişimine, beraberinde ise diğer sektörlerine gelişimine ağırlık vermeye çalışıyor.
Türkiye’nin ticari yüzü batıya İran’ın ticari yüzü doğuya dönük görünse de iki ülkenin bölgesel ticari rekabetinin giderek derinleşeceği tahmin ediliyor. İran’ın Avrupa ile olan ticari ilişkilerindeki gelişim şimdiden istatistiklere yansıdı. Bu ivme yukarılara doğru giderken ticaretin olmazsa olmazı ‘taşımacılık’ da gelişecek. Türkiye, İran’a yapılacak taşımalardan aslan payını almak isterken İranlı girişimciler önce kendi yüklerini kendileri taşımayı, sonra da bölgesel hatta global sektörel oyuncular geliştirmeyi hedefliyor.
İran taşımacılıkta ne kadar ciddi bir rakip?
Türk lojistik sektörünün gelişimini uzun yıllardır takip eden bir çok temsilci ve uzman İran’ın beklemediğimiz bir
hızda bize rakip olabileceği konusunda hemfikirler. Çünkü ekonomik dengelerin değişimi, sermayenin akışı artık daha hızlı. Kısa sürede yüzlerce araçlık filolar kurmak ve yönetmek kısa sürede mümkün. Diğer taraftan Türk firmaların Avrupa ile kurduğu derin bağlar, yatırımlar her geçen gün güçlenirken; bu durumu fırsata çevirebilmek de son derece mümkün. İran’ın ne kadar rakip ne kadar fırsat olduğunu değerlendirmek için önce ülkenin ulaştırma altyapısına bakmak gerekiyor.
İran Karayolları
1.6 milyon kilometrekare yüzölçüme sahip İran’da anayol, otoyol, çevreyolu ve bağlantı yollarından oluşan 83 bin 485 km şehirlerarası yol ile 140 bin km şehir içi ve banliyö karayolu bulunuyor. İran’da kayıtlı 11 milyondan fazla taşıt bulunuyor. Tüm çevreyolları ve otoyollar asfaltlı olup yüzeyleri iyi durumda. Şehir içi ve banliyö karayollarının yaklaşık 28 bin kilometresi asfaltlı olmamakla birlikte yüzeyleri iyi durumda ve küçük kamyon ve araçlar ile ulaşım mümkündür.
Tüm karayolları trafik polisi ve güvenlik açısından da Güvenlik Polis Kuvvetleri kontrolü altında. Tüm otoyol, ana yol ve çevreyollarında hız kontrolü trafik polisinin denetiminde ve otoyollar ile çevreyollarında hız kameraları bulunuyor. Tüm çekici ve transit treylerleri polisin yerlerini tespit ederek kontrol etmeleri için GPS ile donatılmış olup yol güvenliği ülke genelinde sağlanıyor.
İran’da Karayolu Altyapısı
Sınıflandırma |
Ağ uzunluğu (km) |
Çevreyolları |
1.692 |
Otoyollar |
7.516 |
Ana yollar |
21.402 |
Bağlantı yolları |
43.174 |
Şehir içi yollar |
599 |
Banliyö karayolları |
136.638 |
İran’ın ilk hattı Bandar-e-Torkaman ile Basra Körfezi’ni Bandar-e-Imam Khomeini’de bağlamak üzere 1930 yılında inşa edilen Trans-İran demiryoluydu. İran’ın topoğrafyası, yüksek iç havzaları çevreleyen engebeli ve dağlık alanlardan oluşur ve bu da yaygın bir demiryolu ağının kurulamamasında büyük bir rol oynar. Örneğin Trans-İran demiryolunu inşa etmek için 3 binden fazla köprü ve yüzden fazla tünel gerekmiştir.
İran Demiryolları
İran’ın demiryolu altyapısı uluslar arası rekabet için ciddi yatırımlara ihtiyaç duyuyor. Halen ray uzunluğu 13 bin kilometrenin altındadır. 1.64 milyon kilometrekare gibi bir alana sahip ölçekteki bir ülke için bu rakam yolcu taşımacılığı ve uluslararası ticaret için yeterli olmaktan çok uzaktadır.
Ancak önümüzdeki 5 yıl içinde 8 milyar doların üzerinde bir bütçe ile demiryolu altyapısının geliştirilmesine yönelik ciddi yatırım planları yapılıyor. Nihai hedef 2025 yılına kadar toplam demiryolu kapsamını 25 bin kilometrenin üzerine çıkarmak. Son verilere göre İran’ın 869 lokomotifi, 2 bin 205 yolcu vagonu ve 22.715 yük vagonu bulunuyor.
İran Havayolları
İran’da 8’i uluslararası olmak üzere 54 havalimanı vardır. Tahran’ın 30 kilometre güneybatısında yer alan İmam Khomeini Havalimanı en büyük olanıdır. 2015 yılında 6.5 milyonun üzerinde yolcu seyahat etti, bunun 2016 yılında 8 milyona erişmesi hedefleniyor. Ulaştırma ve Kentsel Gelişim Bakanlığı’na göre İran’da 266 adet uçak bulunmasına rağmen bunların yalnızca 108’i aktif olarak kullanılıyor ve sadece 12’si de 2000 yılından sonra imal edilmiş. 2025 yılına kadar satın alınması beklenen 550 adet uçak ile filonun yenilenmesi düşünülüyor. JCPOA’nın benimsenmesinden sonra İran Havayolları 100 adet Boeing uçağı siparişi verdi.
İran Denizyolları
Dış ticaretinin yaklaşık yüzde 90’ından fazlasını denizyoluyla gerçekleştiren İran için limanlar ve denizyolu özel bir önem taşıyor. İran İslam Cumhuriyeti Denizcilik Grubu, bu alanda başlıca yerel oyuncudur ve JCPOA’nın benimsenmesinin ardından 2020 yılına kadar dünyanın ilk 10 denizcilik şirketi arasına girmeyi hedeflediklerini açıkladı. İran’ın limanları ile ilgili kesin veriler gizlilikten dolayı açıklanmıyor ancak toplam konteyner gemisinin 160 civarında olduğu, kapasitelerinin ise toplam 5.5 milyon ton civarında olduğu biliniyor.
Maliyet avantajları rekabeti zorlayacak
İran’ın taşımacılıktaki en büyük avantajı şüphesiz düşük yakıt ve işçilik maliyetleri. Petrol ülkesi olmasından dolayı özellikle yakın bölge taşımalarında bu avantajı iyi kullanıyor. Diğer taraftan Türkiye ile başta bavul ticareti olmak üzere yoğun bir alternatif ticaret döneminden geçmesi sebebiyle taşımacılık konusunda tecrübe sahibi oldu. İran tırlarının AB’ye olan seferleri çoğaldıkça kurumsallaşma yolunda da önemli adımlar atıyorlar. Uluslararası fuarlarda İranlı taşımacıların hatta az da olsa katılımcıların sayısı artıyor.
İran’da yatırım ne kadar mantıklı?
Türk firmalarının İran’da tek başlarına yatırım yapmaları şu an için oldukça zor ve riskli bir seçenek. Ülkenin genelinde yabancı sermayenin iş yapması pek hoş karşılanmıyor. Karmaşık ve otoriter devlet yapısı bu durumu daha da zorlaştırıyor. Türk firmalarının İran’da yaşadığı sıkıntılara en güzel örnek TAV firmasının havalimanı inşaatı ve işletmesi ile ilgili problemdir. Havalimanının açılışına 2 gün kala devrim muhafızlarının işletmeye el koyması halen akıllarda. Her ne kadar İran’ın yeni kalkınma planında ‘yabancı yatırımcı’ çekme konusu ön sıralarda olsa da yabancı yatırımcıya alışma süreci biraz zaman alacak gibi görünüyor.
Yerel ortaklıklar daha az riskli bir seçenek ancak bu durumda da tamamen yerel firma gibi davranılması gerektiği uzmanlarca öneriliyor. Sonuç olarak İran ile taşımacılıkta rekabette şartlar şu an için lehimize görünse de bu durum hızla tersine dönebilir. Bu sebeple hem ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi hem de İran’ın dış dünya ile olan ticaretinde önemli bir oyuncu olmak için çaba sarf etmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.