İnsanlık ve özellikle İran halkı için elbette iyi oldu. Olumlu beklentiler arttı. Fakat Türkiye, oluşacak ticaret hacminden pay kapma umudunu abartmamalı.
İran, Türkiye’ye yıllardır geçit vermeyen bir ülke. Ticaret bir yana Türkiye için İran topraklarını çiğneyerek Orta Asya ve Ortadoğu’ya gitmek hiçbir zaman kolay olmayacak. Ortadoğu’ya mal satılacak ve bu malları taşımak için İran’dan mı geçilecek? Yani İran, tarafı olduğu savaş içindeki Yemen’i bombalayan Suudi Arabistan’a, müttefiki Türkiye’den mal gitsin diye yollarını, limanlarını, kapılarını mı açacak? Niye açsın?
Türkiye’nin Orta Asya yolunda İran dışında bir de Ermenistan var. Ortadoğu yolunda İran, Irak, Suriye seçenekleri ve zorlama da olsa Mısır bulunuyor. Yaşananlara bakılınca; Ermenistan ve İran, ne Azerbaycan ne de Türkmenistan ve ötesine geçiş için yol değil... Eldeki verilerle, geçiş yollarının en akıllıcası, Hazar’a kurulacak bir RO-RO hattı. O da çok çeşitli sorunların yanı sıra Hazar Denizi’nin altında ve üstündeki hak iddialarının gölgesinde kalıyor. Ayrıca Gürcistan geçişini de dayatıyor ama neyse ki Gürcistan bu konuda yeterince normal...
Ortadoğu’ya inmek için Mısır hiç de akılcı bir yol olmasa da zorlanıp durdu. Sonunda da yol kapandı. Suriye’den geçmek, her şey normalken de zordu. Suriye bugün bir seçenek oluşturmuyor. Irak zaten artık bir transit yol olamadığı gibi kendine yönelik taşımalar bile zorla yapılıyor.
Dünya ile anlaşma yoluna giren İran; bölgenin siyasal, ekonomik ve sosyal trafiğini yönetmeye çalışmaktan vazgeçmeyecektir. Bu trafik içinde yer alan Türkiye, İran politikalarından etkilenmeyi sürdürecektir. Bundan, yarar ya da zarar görebilir ama açıkçası bu güzergahlarda İran faktörünü göz ardı etmemek lazım. İran, Irak ile giriştiği savaş zamanı Türkiye’den çok çeşitli mallar almıştır. Türkiye limanlarını ve yollarını oldukça yoğun şekilde kullanmıştır. Alternatifler ortaya çıkınca da malları pahalı aldığı, yolları, limanları pahalı kullandığı fikrine kapılıp, Türk mallarına ve limanlarına ayak diremiştir.
İran siyasal alanda da başta Irak olmak üzere tüm Ortadoğu’da hatta Türkiye’de bile etkilidir. Bundan da vaz geçmeyecektir. Petrolü, gazı, dini, mezhebi, kendi politikaları uğruna son derece başarılı ve tutarlı bir şekilde yöneten İran, nükleere el atınca dünya ayağa kalktı. Bu da Türkiye’ye yaradı. Ambargo altındaki İran’a destek verdi, nasiplendi. Ama İran, İran’dır ve yakında yeni alternatifleri olacaktır. O zaman Türkiye’yi kara gün dostu olarak anacak mı? ‘Ambargoyu deldi, bunun için başını derde soktu’ mu diyecek, yoksa ‘bal tutan parmağını yaladı, bunun için Türkiye’yi yönetenler benimle iş yaptı’ mı diyecek?
İlker ALTUN
[email protected]
Kargohaber Dergisi (Sayı:196)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.