Avrupa’ya kıyasla daha düşük kalitede kasa imalatının gerçekleştirildiği Türkiye’de çok satış yapmak yerine kaliteli ürün satmak ilkesiyle hareket eden Çeliktırsan Karoser San. ve Tic. Ltd. Şti., geçtiğimiz yılın ilk altı ayına oranla oldukça başarılı bir grafik sergileyerek 2005 yılında elde ettiği toplam ciroya bu yılın ilk altı ayında ulaştı. Yılın başında tüm kasa tiplerinde yeniliğe giden Çeliktırsan, kasa üretimi dışında treyler üreticisi bir firmaya servis hizmeti vermeyi de planlıyor.
Daha iyi imalat ve seri üretim için yatırımlarını sürdüren Çeliktırsan Genel Müdürü Soner Güzel ile dergimiz KargoHaber için yaptığımız söyleşide sektörün genel durumunu ve Çeliktırsan’ın hedeflerini konuştuk.
* Sayın Soner Güzel, Çeliktırsan 2006 yılına nasıl başladı? Geçen senenin ilk altı ayı ile karşılaştırıldığında ne gibi farklılıklar var?
Biz Çeliktırsan olarak imalatını gerçekleştirdiğimiz tüm kasa tiplerimizi geliştirdik ve imalatlarına başladık. Yeni tiplerimizi daha kaliteli ve uzun ömürlü olarak piyasaya sunduk. Bütün kasaları kite çevirdik. Özellikle frigorifik kasada Türkiye’de devrim sayılabilecek nitelikte yenilikler gerçekleştirdik. Frigorifik kasa da alüminyum kasa da herhangi bir şehre kargo ile gidebilecek hale geldi. Bunlar bizim bu yıl gerçekleştirdiğimiz yeniliklerdi.
Pazarın genelinde satış anlamında 2006 yılının ilk iki ayı iyi geçmedi ancak bizim ilk beş ayımız oldukça verimliydi. Özellikle Mart, Nisan ve Mayıs ayları en verimli olduğumuz aylardı. İlk altı ayda 2005 yılının tamamında gerçekleştirdiğimiz ciroyu yakaladık. Adet olarak da geçen seneki adedimizin çok üstüne çıktık. Kar marjlarımız da yaklaşık geçen sene ile aynı.
* Bu oranda bir büyüme bekliyor muydunuz? Yılın ikinci yarısını da değerlendirirseniz geçen yılın cirosunu ikiye katlar mısınız?
Böyle bir büyüme bekliyorduk ve bu hedefi yılın başında koymuştuk. Bu hedef doğrultusunda da satış kadromuzu kuvvetlendirdik.
Döviz kurlarındaki yükselme nedeniyle Haziran , Temmuz ve Ağustos ayları durgun geçti. Döviz kurlarının artışı ile araç fiyatları ve banka faizleri yükseldi ve bu da araç alımlarını durdurdu. Kurlardaki sürekli dalgalanma da fiyatların oturmamasına neden oldu. Dengenin kurulması ve fiyatların oturmasını takiben işlerin yeniden canlanmasını bekliyoruz. Fakat bu canlanma Eylül ayından önce olmayacaktır. Genel olarak geçen sene ile değerlendirme yaptığımızda, ciromuz geçen seneki ciromuzun üstünde olur ama ikiye katlayacağımızı tahmin etmiyoruz.
* Pazarı genel olarak değerlendirdiğinizde rakiplerinizde de sizinle aynı oranda bir büyüme gerçekleşti mi?
Biz Çeliktırsan olarak pazarın genel büyümesinden çok daha fazla büyüdük. Diğer imalatçılar için de Nisan, Mayıs ayları iyi geçti ama biz ilk altı ayı dolu kapasite ile geçirdik.
Üstyapıcılar olarak pazarımızın gücünün çok da farkında değiliz. Çünkü pazardaki adetler konusunda kesin bir bilgi yok. Örneğin, pazarda hangi tipten kaçar adet kasa üretiliyor bilmiyoruz.
* Üst yapıcılar olarak bir dernek yapısı altında birleşmeyi düşünüyor musunuz.?
Evet, Çeliktırsan olarak üst yapıcıların dernek çatısı altında birleşme fikrini destekliyoruz. Üst yapıcılar olarak dernekleşmemizin bize çok fayda getireceği bir gerçek. Örneğin, Türkiye’de düzenlenen sektörel fuarların tamamında fuar kapsamı ve üst yapıcılara ayrılan fuar alanı konusunda üst yapıcıların fikri alınmadan organizasyonlar gerçekleştiriliyor. Bunun sonucunda da yüksek bütçeler ödeyerek fuara katılan üst yapıcılar fuarlardan çok kötü sonuçlar alarak bir daha fuarlara katılmıyorlar. Biz şu ana kadar üç sektörel fuara katıldık. Bu fuarlar yurtiçi satışlarımıza çok az katkıda bulundu diyebilirim. Fakat sektör olarak ihtiyacımız olan ihracatı destekleyen hiçbir bağlantıyı gerçekleştiremedik. Dernek olmayı başarabilirsek fuar organizasyonu yapan firmalar bizlerin de taleplerini dikkate alırlar, üstyapıcılar olarak bizler de fuarlarda daha iyi sonuçlara varabiliriz.
* Avrupa’daki üstyapıcılarla kıyasladığınız zaman Çeliktırsan ne konumda görüyorsunuz?
Avrupa’da fuarları ziyaret ediyoruz. Orada gördüğümüz kasaları yapabilir miyiz diye düşünüyoruz. Yapılamayacak kasa yoktur. Bilgi olarak da Avrupa’dan çok geride olduğumuzu sanmıyorum. Ama genel anlamda değerlendirildiğinde sektör olarak biz onlardan yine de gerideyiz. Bunun ilk sebebi; Avrupalıların yüksek kalitede malı yavaş yavaş ucuza mal etmeye başlamasıdır. Avrupa’daki imalatçılar artık ürünleri insan gücüyle değil makinelerle yapıyorlar. Örneğin bizim burada 3 Avro’ya sattığımız malın çok daha kalitelisini Avrupa’da 2,5 Avro’ya alabiliyorsunuz. Bunun dışında Avrupa’daki firmalar yıllardır bu işi yapan eski firmalar ve gerekli yatırımı yapabilecek güce de sahipler. Bu yatırımları yapıp hem çok kaliteli mal imal ediyorlar, hem de bunu ucuz hale getiriyorlar. Avrupalı firmalar iyi malzeme ve hammaddeye ulaşabiliyorlar. Biz iyi malzeme ve hammaddeye ulaşamıyoruz. Bu da bizim Avrupa kalitesine ulaşamamamızın diğer bir sebebi. Avrupa’da gerekli altyapı yatırımlarını yapmış olmanın yanında çok derin imalat kültürü var. Türkiye’de ise bu kültür de yeni. Bizim sektör olarak sanayide yaklaşık 20-30 yıllık bir geçmişimiz var. Avrupa’da ise üstyapıcılar arasında 70–80 yıllık geçmişe sahip firmalar var. Sektörümüzün Avrupalı imalatçılara göre genç olması kalitemizin onlardan geride kalmasına en büyük sebep olarak görüyorum. Biz imalatın bilim olduğuna inanıyoruz. İmalattan satışa, satıştan satış sonrası servise, malzeme kalite kontrolüne kadar birçok şeyi içine alan bir bilim olarak görüyoruz. Biz Çeliktırsan olarak kasayı nasıl yapacağımızdan çok bu ilimi nasıl çözeriz, nasıl bir sistem oluştururuz onu düşünüp o konu üzerine çalışıyoruz. Ama Avrupa’da birçok firma bunu önceden yaptığı için birçok sistem çözülmüş. Bu nedenle çok daha ucuz, kaliteli ve seri imalatlar elde edebiliyorlar.
Bizim onlara göre avantajlarımız da var. Avrupalıların yaptığı imalatı Asya ve Arap ülkelerine satma şansı çok yüksek değil. Kalite avantajına rağmen navlunlardan dolayı Avrupalı bir karoser üreticisinin Arap ülkesine mal satma ihtimali çok düşük. Bizim Avrupalı firmalara göre büyük avantajımız var. Ukrayna, Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran, Irak ve Cezayir’de inanılmaz bir pazar var. Buralardan bize zaman zaman aracılarla talepler geliyor. Biz, aracılarla talep geldiği için pek de itibar etmiyoruz. Çünkü doğru ilişkiyi kurmak zor oluyor. Bizim işimizde yüz yüze gelip irtibat kurmak gerekiyor. Biz eğer oralara gidebilirsek eminim ki binlerce kasa satabiliriz. Biz ya da başka bir firma şu an bunu başaramadı. Ne tesis olarak, ne sermaye olarak, ne de kalite olarak ihracata hazır olan bir firma yok.
Eğer biz niyetlenirsek ilk hedefimiz yukarıda saydığımız ülkeler olur.
* Kalitenin gelişmesinde müşterilerin rolü nedir? Filo yöneticilerinin kalitenin gelişmesinde etkileri oluyor mu?
Pazardaki müşteriye bakacak olursak yüzde 80’lik bölümü fiyata, yüzde 20’lik bölümü ise kaliteye önem veriyor. Bu olumsuz bir tablo olarak görünse de, Türkiye’de kaliteli ürüne talebin her geçen gün arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bizlerin üstyapı üreticileri olarak temel görevimiz ürünü daha çok satmaktan önce, kaliteli üretimlerin müşterilerimize getireceği avantajlar konusunda bilinçlendirerek, onları daha kaliteli ürünlere teşvik etmek olmalı.
Filo müşterilerinde ise durum daha da olumlu. Filo müşterileri sayısında artış ve daha profesyonel bakış açısı oluşmakta. Bunun sonucunda da bize gelen talepler daha bilinçli ve kaliteyi teşvik edici yönde gelişme gösteriyor. Biz geçmişte filo satışlarında fazla başarılı olamazken son iki yıldır filo satışlarımızda çok önemli artışlar var.
* Lojistik kavramının gelişmesi müşterilerin bilinçlenmesinde etkili oldu mu? Kalite standartlarını artırdı mı?
Lojistik kavramının oluşması bizim karşımıza daha profesyonel düşünen müşteriler çıkardı. Mesela gıda sektöründe müşterilerin lojistik firmalarından belli talepleri oluyor. Firmalar ürünün kaç derecede taşınacağına dair dereceler veriyorlar ya da araçtan indirilen ürünlerin ısı ölçümünü yaparak alıyorlar ürünleri. Belli standartlar koyuluyor ve bu standartlar ürünü alacak olan müşteri tarafından koyulduğu zaman taşımacılık ve lojistik hizmeti veren firmalar da daha dikkatli olmak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla lojistikçiler de bu standartlara uygun üstyapıları bizden istiyorlar. Tabiki kasa imalatçılarının da bu tür taleplere hazır olması gerekir.
Biz bunla ilgili bazı özel çalışmalar yaptık. Türkiye’de sağlığa ve gıda tüzüğüne aykırı imalatlar yapılıyor. Yine Türkiye’de yapılan frigorifik kasaların büyük bir bölümü ısı kaybediyor. Biz bununla ilgili olarak KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) ile bir Ar-Ge çalışması gerçekleştirdik. Bu destek sonucunda yeni versiyon frigo kasamızı üç ay önce pazara sunduk. Bu kasayı çıkaralı yaklaşık üç ay oluyor. Kasasının en büyük özelliği gıda tüzüğüne uygun olması ve çok kolay tamir edilebilmesi. Biz normalde bu tip bir kasayı 3–4 günde tamir edebilirken şimdi bir günde tamir edebiliyoruz. Ayrıca bu kasaların panelleri de monte olduğu için imalatı da çok kısa sürüyor. Normalde biz bir frigorifik kasayı on günde yaparken şimdi bu ürünler stoğumuzda olduğu için 4 günde yapabiliyoruz. Panellerde kullanılan malzemelerin tamamı ithal. Bizim panellerin içi ve dışı sac mamül; ortasındaki köpük de 42 dansitide yoğunluğunda poliüretan. Bu panelleri yan yana birleştirerek duvar meydana getiriyoruz. İçeride ve dışarıda kullandığımız PVC malzemeleri herhangi bir gaz salgılamadığı için gıdalara zarar vermiyor. Türkiye’de kullanılan el dökümü fiberglaslar’dan mamül kasaların yüzde 90’ı gıda tüzüğüne aykırı; bizim kasalarımızda ise böyle sorun yok.
* Yatırım planlarınız var mı?
İki ana yatırım planlıyoruz. Bunlardan biri frigo kasa üretimi için yatırım, diğeri ise bir treyler üreticisinin servisi olmak. Tesis olarak henüz buna hazır değiliz ama yeni bir yere taşınma planımız var ve taşındıktan sonra rahatlıkla servis hizmeti verebileceğiz.
Senenin sonuna kadar minimum 3 bin metrekarelik alana sahip bir tesise geçeceğiz. Şu anda bu konu ile ilgili olarak araştırma aşamasındayız. Daha büyük bir yer ihtiyacımız var çünkü önümüzdeki sene işlerin daha iyi olacağına inanıyoruz ve ihracata yönelik bir takım çalışmalar yapmaktayız. Bu hedeflerimiz gerçekleşirse yüksek adette filo üretimi ile ihracat yapabileceğiz. Kendimize ait bir arazimiz var ve eğer arazi üzerinde bir tesis kurmayı düşünürsek içindeki makinelerle birlikte 1 milyon doların üzerinde bir yatırım yapacağız. Hazır bir tesise taşındığımız takdirde de yine makinelerle birlikte yaklaşık 500 bin dolar yatırım gerçekleştireceğiz.
Frigofirik araç üretiminde yüzde 300’lük bir artış hedefliyoruz. Bu seneki üretimimizi 400’e çıkaracağız. Biz frigofirik kasanın kalitesini çok yükseltip ısı iletkenliğini düşüreceğiz. Bu imalatı da ucuz kasacıların fiyatlarına yakın bir fiyat ile gerçekleştireceğiz. Bunun için yaklaşık 250 bin dolarlık makine yatırımı yapacağız. Bu makineler ile daha ucuza daha seri imalat gerçekleştireceğiz.
* Yabancı imalatçılar Türkiye’ye nasıl bakıyor? İleride ortaklık gibi bir durum söz konusu olabilir mi?
Avrupa’da birçok imalatçıya katıldığım fuarlarda Türkiye pazarını ve Türkiye’nin açıldığı pazarların avantajlarını anlatmaya çalıştım. Avrupalıların diğer pazarlara ulaşabilmeleri için Türkiye pazarında da olmalarının gerekliliğinden bahsettim ve bu anlamda birçok firma ile partner olmak istedik. Ama Avrupalı firmaların çoğunluğu hallerinden memnunlar. Şu ana kadar herhangi bir firma bu şekilde Türkiye’ye gelmiş değil. Ama önümüzdeki on yıl içerisinde bizim AB normlarını yakalamamız durumunda birçok Avrupalı firmanın Türkiye’ye geleceğine eminim ama şu an için biraz erken.
Projelere Özel Araç Üretimi
Çelik Tırsan Genel Müdürü Soner Güzel firmaların projelerine özel ürettikleri araçlar hakkında şu açıklamalarda bulundu: “Konserlerde, seçimlerde ya da mitinglerde görüntüyü dev ekranlara verebilmek için özel bir araç ürettik. Bu aracı talep eden şirket, her organizasyonda bu dev ekranların sökülmesi ve kurulmasının zor olması ve uzun zaman alması nedeniyle bizden talepte bulundu. Biz de Çelik Tırsan olarak onların ihtiyacına yönelik özel bir kasa ürettik. Bazı Avrupa ülkelerinde buna benzer uygulamaları çok görebilirsiniz. Belçika’ya gittik ve yerinde bu uygulamaları gördük. Orada gördüğümüzün çok daha iyisini Türkiye’de uyguladık. Bu proje için yaklaşık 5 ay çalıştık. Bu kasanın içerisinde reji odası, jeneratör odası, televizyonu kaldıran ya da çeşitli yönlere çeviren hidrolik bir sistem var. Bu aracın projelendirilmesi ve mühendisliği bizim tarafımızdan yapıldı. Çok zor bir imalattı ve ekranın şiddetli rüzgara dirençli olması gerekiyordu. Bu tarz bir işi başarı ile tamamladıktan sonra üstyapı işinde bu tür ihtiyaçlara cevap verebilecek tecrübe ve bilgiye sahip olduğumuzu gördük. Türkiye’de çok iyi mühendislik firmalarının olduğunun farkına vardık. Bu bir organizasyon meselesi ve biz ilerleyen dönemlerde sadece üstyapı işi değil, bu tarz elektrik, elektronik, havalandırma gibi özel imalatlar yapmak da istiyoruz. Bu konuda da ayrı bir şirket kurmayı planlıyoruz. Avrupa’da bu tür mobil sahneler, hastaneler var. Böyle bir üretimi gerçekleştirmek, üstyapıcı olmanın dışında başka unsurları da gerektiriyor. Bu unsurlar için tedarikçilerimizden destek alıyoruz ama ilerleyen dönemde ayrı bir oluşum da düşünmüyor değiliz. Ama bunun için biraz erken.”
“Son dönemde Yaşar Grubu’nun şirketlerinden Pınar Gıda’ya da özel bir araç ürettik. Pınar Grubu’nun bir projesi için sağlık taraması yapan özel bir araç üretimi gerçekleştirdik.”
“Biz beş yıldır tenteli-askılı kasa da üretebiliyoruz. Bu Türkiye’de hatta Avrupa’da bile az. Treylerlerde olduğu gibi aracın zeminine roller sistemli tabanlar kuruyoruz. Birçok lojistik firması bizim müşterimiz arasında yer alıyor. Bunu tamamlayan antrepolar da kuruyoruz. Antrepoların içindeki dizayn da bize ait.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.