Tam 12 ülke ile giriş-çıkış-geçiş, havadan-karadan-denizden bir karşılaşma ve temas yaşanıyor. Gürcistan’ın Acara’sı, Irak’ın Kuzeyi, Ukrayna’nın Kırım’ı, Yunanistan’ın Batı Trakya’sı, Kıbrıs’ın Rum Kesimi derken ortaya daha karmaşık bir yapı çıkıyor.
Komşular kadar bir şekilde bağımız bulunan yakın coğrafyadaki diğer ülkeler için de; ‘yerli yerine oturmuş bir demokrasiye, güçlü bir ekonomiye sahip’ demek de kolay değil. Kaderimizi etkileyecek kadar büyük sorunları olan ülkelerle çevriliyken, her an bir ya da birkaçıyla birden gerginlik yaşama riski var. Bulgaristan daha düne kadar karadan Avrupa’ya çıkışın en önemli engelini oluşturuyordu. Kuruluşundan sonraki ilk hamlesi Anadolu’yu işgale kalkışmak olan Yunanistan kaynaklı Ege adaları ve kıta sahanlığı sorunlarının maliyetini en çok biz ödüyoruz. Denizden komşu Romanya bile fırsat düştüğünde geçiş belgesiyle, tartıyla, cezayla yolumuzu kesiyor. İran’ı geçmek, sırat köprüsünü geçmekten zor. Irak ve Suriye bugün için yarattıkları sorunlar dışında neredeyse yok... Rusya’ya taşıma olduğu sürece sıkıntılar bitmek bilmiyor. Kıbrıs Rum kesimi bile uluslararası kurumlarda ele geçirdiği her fırsatta Türkiye aleyhine parmak kaldırıyor.
Bunlar yetmezmiş gibi etraftaki ülkeler bölünüp parçalanıp sayıları artıyor. Yenilerin her biri daha geri, daha sorunlu, daha sorumsuz yapılar halinde üredikçe ürüyor. Oluşturdukları egemenlik alanlarında sınır polisi, askeri, gümrükçüsüyle ileri sürdükleri zorluklar aşılır gibi değil. Türkiye son virajda bu ilişkileri düzeltme yoluna girdi. Yeniden inşa sürecindeki uluslararası ilişkilerin yarattığı olumlu hava hemen kendini gösterdi.
Doğrusu da buydu... Rusya ve İsrail, ardından Mısır ile gelişmesi olası iyi ilişkilerin ticarete ve taşımacılığa yansımaları da olumlu olacaktır. Sorunlu ülkelerle çevrili Türkiye’nin bu çemberden acilen çıkması gerekmektedir.’
Diyerek yazımı kaleme almış ve bu kapsamda bitirecekken, uğursuz bir darbe girişimi oldu. Medeni bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şeyleri yaşadık. Bu sorun karşısında vatandaş üzerine düşeni yaptı. Bundan sonrası Türkiye’nin her kesiminden etkin ve kurumsal yapılarının işidir. İş dünyası da dışarıya karşı çok daha güçlü bir resim vermek zorunda. Panik havası yaratmaya çalışan, suyu bulandıran uluslararası rekabet unsurlarının karşısına dikilmek şart. İçeride morali bozulan iş dünyasına da moral ve örnek olmak gerekiyor. Ayrıca her işadamı, böyle dönemlerde el birliğiyle daha çok çalışmak, daha çok üretmek zorunda. Kısa vadeli çıkarlar peşinde koşmanın zamanı değil.
XXX
Yayınlarımızın varlık nedeni olan iş kolumuzun gündemi, bazen ana gündemin arkasında kalabiliyor. İşte bu nedenle Alman Otomotiv Endüstrisi Derneği VDA’nın 22-29 Eylül tarihinde Hannover’de gerçekleşecek olan Ticari Araçlar Fuarı IAA’yı dünya basınına sunumu sona kaldı. ‘Sektörümüzün en heyecanlı yılları bizi bekliyor’ diyen VW Truck & Bus CEO’su Andreas Renschler, her biri diğerinden daha çarpıcı sözler eden konuşmacılardan yalnızca biri. Aynı şekilde; ‘Endüstri 4.0’ın ön şartı Lojistik 4.0’dır.’ diyen ve işbirliğine vurgu yapan MAN CEO’su Joachim Drees, ‘Üç temel sarsıcı trend üzerinde yoğunlaşıyoruz. Üç eğilim birleştiğinde bu güçlü kokteyl, biz üreticilerden önce müşterilerimizi vuracak.’ diyen SCANIA Grup Başkan ve CEO’su Henrik Henriksson, ‘connected’ yani ‘ağa bağlı’ çekiciler gerçek bir katma değer sağlayacaktır.’ diyen Daimler AG Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Wolfgang Bernhard ile ‘İşimizin temelinde sürdürülebilirlik yatıyor. Bu konudaki raporlarımızı zorunluluk haline gelmeden önce 2008 yılında hazırlamaya başladık.’ diyen IVECO Marka Başkanı Pierre Lahutte dahil hepsi; otonom yani sürücüsüz çekiciler, elektromobilite yani her yerde doldurulabilen pilli çekiciler ile connektivite yani ‘ağ bağlantılı’ çekicilere işaret ediyor.
Konuşmaların ardından gerçekleşen fütüristik ‘Basın Atölyesi’nde de oldukça ilginç görüşlere yer verildi. Daimler adına Dr. Wolfgang Bernhard, VW adına Andreas Renschler, UPS Europe Başkan Yardımcısı Ralf Eschemann ve KRONE GmbH İdari Direktörü Gero Schulze Isford, karayolu yük taşıma trafiğinin yarınını konuştu. Aynı platformu kullanan ‘ağ bağlantılı’ araçlar ile ‘fil savaşları’nın sona ereceği savunuldu. Şoförsüz araçların kaza yapması halinde doğacak sigorta sorunları hatırlatıldı. Euro 6’ya sevinenlerin daha ucuz diye Euro 5 araç aldığının altı çizildi. Emisyonlar, yakıt standartları konusunda ‘baskıya gerek yok, kanunlar olmadan da gerekeni yapıyoruz’ mesajı veren ticari araç üreticileri, ‘teknolojik yatırımların maliyetine taşımacıların da katılması gerektiği ama buna pek yanaşmadığını’ savundular.
Yayınlarımızı temsilen benim ile birlikte editörlerimiz Altınay Bekar ve Akın Öcal’ın katıldığı toplantılarda mutlaka okunması gereken konuşmalar yapıldı ve olabildiği kadar özetlenerek sayfalarımızda yer aldı. Bunlar, gündemin yarattığı yoğunluğa kurban edilmeyecek derece önemli.
İlker ALTUN
[email protected]
Kargohaber Dergisi (Sayı:211)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.