Nedeni, nasılı bir yana, salgın konusunda bazı adımların erken atılmış olması, halk sağlığı açısından yararlı sonuçlar doğurdu. Salgının ülkemize geç gelmesi, geçen zamanda dünyanın büyük ölçüde deneyimlediği, tedbirlerin geliştirildiği, aşı denemelerinin bile başladığı bir zamana kadar ‘ölümsüz’ bir halde gelmek, sadece tesadüf değil.
Aslında her zaman uyulması gereken hijyen kuralları, salgın zamanlarında daha da önem kazanıyor. Kültürümüzde büyük yeri olan, hasta ziyaretlerinde kolonya götürmek, eve gelen misafirlere kolonya dökmek boşuna değilmiş... Fakat tüm dünyanın deneyimlerini üst üste koyduğumuzda görünen o ki, karantina en etkili önlemdir.
Sosyal ilişkileri sınırladık, hastaları ve potansiyel hastaları gönüllü ya da zorla izole ettik, bu yeterli mi? Hayır! En önemlisi hastaları ve potansiyel şüphelileri tespit etmektir ki bunun da yolu testten geçiyor. Ülkemize gelene kadar elde edilen deneyimlere göre hastalığın pek çok insan üzerinde belirgin bir etkisi görülemeyebiliyor. Belirti olmaması, virüsü bulaştırma potansiyeline sahip hastaların tespit edilmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını engelliyor.
Korona virüsüyle ilgili uzmanlar yeterince görüş açıkladı. Resmi makamlar ve işin uzmanları sık sık kamuoyunu aydınlatıcı bilgileri paylaştı paylaşmaya da devam ediyor. Salgın riski artarak sürüyor. Ancak hayat sadece ölüm tehdidi barındıran Korona virüsü salgınından ibaret değil. Hastaların, solunum cihazları ilk sırada olmak üzere tıbbi malzeme ve desteğe ihtiyacı var. Başta sağlık görevlileri olmak üzere hastalar dahil herkesin gıda ihtiyacı sürüyor. Bu yüzdendir ki marketlerde yağmaya varan alışverişler yapılıyor. İnsanlar yoksunluk kaygısı içinde gıda ve hijyen malzemeleri stokluyor.
Lojistik alt yapısı, donanımı, insan ve hizmet kalitesi yeterince gelişmiş olan Türkiye’nin korona virüsüne karşı en büyük destekçilerinden biri, işte bu endüstri olacaktır. Sağlık hizmetlerinin yanında en büyük faydayı sağlayacak ilaç, tıbbi malzeme ve gıda tedariki, lojistikçilerin vereceği nitelikli hizmetlerle sürdürülecektir.
Hastanelerin kullanmak zorunda olduğu testlerden oksijen tüplerine kadar ne varsa her türlü malzemenin ulaştırılması, eczanelere ilaçların taşınması, market raflarında yer alması gereken gıda maddelerinin tam zamanında ve ihtiyaç duyulduğu kadarıyla orada olması, hijyen malzemelerinin depolardan-fabrikalardan halkın erişebileceği satış ve dağıtım noktalarına ulaşması lojistikçilerin hizmetleri ile mümkün olacaktır.
Depremlerde, savaşlarda, her türlü doğal afet karşısında ihtiyaç duyulan şeylerin tümünü ulaştıran lojistikçiler, sadece ülke içinde değil, ülkeler arasında da -başta tıbbi malzemeler olmak üzere- taşıma hizmetlerini sürdürerek insanlığa büyük bir katkı sağlamaktadırlar. Keşke sadece konfor amaçlı taşımalar için ihtiyaç duyulsa ama hayat böyle sürmüyor. Doktora muhtaç olmamak ve doktorsuz da kalmamak temennisini hepimiz duymuşuzdur. Korona günlerinde lojistik endüstrisi, sadece önemini ispatlamakla kalmayıp, aynı zamanda üzerine düşen kamusal görevi de en iyi şekilde yerine getirmek zorundadır.
Elbette bazı hizmetlerin verilmesinde değişiklikler söz konusu olacak. Yolcu uçakları uçmayınca, taşıdıkları yükler için kargo uçaklarına talep artacak, bu da fiyatlara yansıyacak. Yollardaki kamyonların alacağı hizmetlerde ve sınırlardan geçişlerde aksamalar yaşanacak. Belki şoför yolda ateşlenecek. Yükleme-boşaltma yerleri, tren ve gemilerin olağan koşullardaki gibi çalışamayabileceğini de gözetmek gerekiyor.
Şartlar ne olursa olsun ben Türkiye’nin lojistikçilerinin, Korona virüsüne karşı verilen savaşta üzerine düşeni en iyi şekilde yapacağına inanıyorum.
İlker ALTUN
[email protected]
Kargohaber Dergisi (Sayı:255)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.