Orta koridor Türkiye tarafından geleceğin ticaret hattı olarak görülüyor ve buna dayanarak lojistik sektörüne yapılan yatırımların, potansiyeli 2 trilyon doları bulan doğu batı, kuzey güney mal akışının kavşak noktasında bulunan Türkiye’yi etkin bir lojistik üs haline getirmesi bekleniyor. Ama ‘her şey güzel güzel gidiyor’ derken; üst koridor, ucu açık, nükleer tehdit bile içeren dengesiz bir savaşa sahne oluyor.
Ukrayna savaşın ateşiyle tutuşmuş durumda. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi başta Avrupa olmak üzere tüm dünyayı korkuttu. Yalnızca ticaretin değil tarih boyunca işgal ordularının da Rusya yolu üzerinde bir geçiş ülkesi olan Ukrayna, batılı ülkelerin ortak desteğine rağmen oldukça zor günler yaşıyor.
İkisi birden yaklaşık 45 milyon ton ile dünya buğday ihracatının yüzde 30’unu gerçekleştiren Rusya ve Ukrayna’nın savaş hali, gıda krizine de neden olabilir. Buğdayın yanı sıra mısır ve ayçiçeği dahil Türkiye’nin tarım ürünleri ithalatında Rusya bir, Ukrayna ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’nin tarım ürünleri, sebze ve meyve ihracatında ise Rusya ilk üç ülke içinde bulunuyor.
Türkiye’nin bu iki ülke ile ticareti boru hattından gelen doğalgaz dışında ağırlıklı olarak Karadeniz limanları üzerinden gemiler ve RO-RO ile ya da Ukrayna ve Gürcistan üzerinden karayoluyla yapılıyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle başlayan iki ülkenin savaş hali ise hem karayollarını hem de deniz taşımacılığını durdurdu. Bir yandan başta buğday olmak üzere yaşamsal önemdeki gıda ürünlerinin ticareti ve ulaşımı sorgulanırken öte yandan Rusya’nın sadece Türkiye için değil Avrupa için de en büyük tedarikçisi durumunda olduğu doğalgaz, petrol ve demir çelik ürünlerinde tedarik sorunları yaşanacağı görülüyor. Buğday, 30 milyon tona yakın mısır ihracatı ve ayçiçeği yağı başta olmak üzere gıda kadar demir çelik ürünleri söz konusu olduğunda Ukrayna’nın da hatırı sayılır bir yeri var. Bu ürünlerde tüm dünya borsalarında fiyatlar fırlamış durumda. Petrol fiyatları da artışta...
Henüz savaşın yönü belli olmasa da limanlar çalışmıyor, hava sahası ve karayolları kapalı, üretim sekteye uğramış durumda. Savaşın mağdur ettiği insanlar bir kez daha çoluk çocuk yollara düşmüş canını kurtarma derdinde. Türkiye gibi birçok ülke Ukrayna’da mahsur kalan vatandaşlarının tahliyesini gerçekleştirmekte. Öte yandan hayat devam ediyor ve insanlar savaşta bile olsa kendini yeniden üretmek ve ertesi güne çıkmak durumunda. Bu da başta gıda üretimi ve lojistiği gerektiriyor. Savaş ortamında lojistik ise bambaşka bir konu.
Rusya Ukrayna’yı ateş altına aldığında, Ukrayna üzerinden sürdürülen Türkiye-Rusya ticaretinin temel araçları olan treylerler ve onların çilekeş şoförleri de bu ateş çemberinde kaldı. Şoförler, yaşadıkları coğrafyanın kendilerine biçtiği kaderi yaşamak üzere çıktığı yoldan dönmeye çalışıyor. Henüz kesinleşmiş bir şey yok ama can pazarına dönüşen yollardan memleketine, ailelerine kavuşmaya çalışanlara kolaylıklar diliyorum. Yugoslavya iç savaşı, İran-Irak savaşı, Irak’ın işgali, Gürcistan’da yaşananlar ve Suriye’nin karışmasından kurtulmuş bulanan Türk şoförlerini bu kez Ukrayna sınavı bekliyor. Savaş ortamında taşımacılık yapmayı neredeyse kaderi gibi yaşayan Türk taşımacısı, Türkiye’nin taşımacılık ve lojistik şirketleri, şoförleri eliyle çok büyük bir iş yapıyorlar ki bu tartışılmaz... Öte yandan sektörün çatı örgütleri ve ilgili kamu görevlileri, şoförler ve araçları sağ salim Türkiye’ye geçirmek için yoğun çalışmalar yaptılar. Etkili sonuçlar da aldılar. Bu çalışmaları gerçekleştirenlerin işi de hiç kolay değil. Bu tür kabusların yaşanmaması için Atatürk’ün; ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ şiarını unutmamakta yarar var. Salgın sırasında; ‘önce sağlık sonra lojistik’ demiştik, savaşta ise ‘önce barış sonra lojistik’ diyoruz...
İlker ALTUN
[email protected]
Kargohaber Dergisi (Sayı:278)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.