TÜRKİYE’DE taşımacılık ve lojistik alanında hizmet veren şirketlerde, geleneksel aile şirketi kimliği ağır basıyor. Ancak bu kimlik bugünlerde daha sık sorgulanır oldu. Kurumlaşma çabalarına hız veren, eğitimli ve deneyimli profesyonelleri karar alma süreçlerine katan taşımacılık şirketlerinin hızlı yükselişi, rakiplerinin dikkatinden kaçmadı. Yapılanmasını tamamlayan pek çok taşımacılık şirketinin giderek kimlik değiştirdiği görüyoruz. Hizmetlerini de çeşitlendiren modern şirketler, çoğu zaman bununla da yetinmeyerek geleneksel yapılarını alt üst ediyor. 10 yıl öncesine göre pek çok şirketin neredeyse mutasyon geçirdiğini söylemek mümkün.
Şu anda binin üzerindeki şirket, kendini lojistikçi olarak konumlandırıyor. Ancak bu şirketlerin kendini tanımlarken savunduğu işler, yalnızca biçimsel olarak benziyor. Oysa tam lojistik hizmeti veren şirket sayısı çok az. Sayıları 10 belki de 20 kadar olan bu şirketlerin yapısı oldukça farklı. Bunlarda, kurumsal davranış kültürü hemen fark ediliyor. İşte bu farklardan biri de şirketi halka açmak…
Hedef kulvar değişimi
Türkiye’de bu davranışı ilk gösteren Reysaş oldu. 2006 yılında sermayesinin yüzde 30’unu İMKB’de satışa sunan Reysaş’ın ardından ikinci sırayı ise Ran Logistics alıyor. Böylece; yalnızca İMKB endeksinin ‘R’ harfindeki şirket sayısı artmış olmayacak, aynı zamanda iki lojistik şirketi birden ‘R’de bulunacak…
İşe önce hukuki yapısını ve bağlantılarını düzenleyerek başlayan Ran Trans, adını Ran Logistics olarak değiştirdi. Sonra da isminin altını dolduracak şirket içi düzenlemelerini tamamlayarak hız kazandı. Kurumsal yapılanmasını yeniden ele alan Ran Logistics, hedefleri doğrultusunda mali disiplinini, işleyiş şemasını, hizmet çeşitliliğini yeniden tanımlayarak gerçek sınırlarını belirledi.
Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Ramiz Benli’nin dediğine göre, ‘sıfırdan başlayarak geldiği bu noktada’ artık halkın karşısına çıkma olanağına erişilmiş durumda. “Başta tüm sermayemiz bilgi birikimimizdi. Sıfırdan başladık ve nakliyeci olarak belirli bir noktaya kadar geldik.” diyen Ramiz Benli ve CFK Kurumsal Finansman Danışmanlık A.Ş. Kurumsal Finansman Direktörü Hakan Yolcu, halka açılma ile ilgili gerekçelerini; “Nakliye, lojistiğin en önemli kalelerinden birisi ama her şeyi değil, sadece bir parçası... Oysa şimdi depoculuk, iç dağıtım, gümrükleme yapabiliyoruz. Bu noktadan sonraki çıtayı aşmak için bir destek gerekliydi. Bize kulvar atlatabilecek bir güç vereceği için tanınır olmaya ve halka açılmaya karar verdik.” şeklinde açıkladılar.
Yeniden yapılandı
“Eskiden duvarlarımız çok daha yüksekti. İyi iş yapıyorduk fakat yeterince göz önünde değildik. Artık duvarları sıfıra indirip daha çok öne çıkmak istedik.” diye konuşan Benli ve Yolcu’nun diğer açıklamaları ise şöyle devam etti: “Lojistik sektörü bugün Türkiye’nin en dinamik sektörü. Bu alanda henüz 2. şirket halka açılıyor ve dolayısıyla birçok bilinmeyen var. Hem doğru zamanı yakalayabilmek, hem de bu süreci en sağlıklı biçimde geçirmek için profesyonel bir hizmet alınması gerekiyor. Biz de öyle yaptık ve profesyonel bir işbirliği içerisinde, öncelikle halka arzın stratejilerini belirledik. Bir yol haritası çizdik ve daha sonrasında da bu yol haritasına sadık kaldık. Limited şirket olan statümüzü anonim şirkete dönüştürdük. İştiraklerimizle olan ilişkilerimizi yeniden düzenledik. Şirketin son 3 yılının bağımsız denetimden geçmesi gerekiyordu ve bu süreci de başarılı bir şekilde yaşadık. Halka arzın ilk aşaması olan Sermaye Piyasası Kurulu’na ön başvuruda bulunduk. Sonuçlanması ise 5 ay civarında sürdü. Bunun dışında Şirketin kurumsal altyapısıyla ilgili bir icra kurulu oluşturduk. Artık tüm stratejik kararları artık icra kurulu alıyor ve sonuçta kurumsal bir yapıya ulaştık. Halka arzdan gelecek kaynağımızın ne olduğunu belirlemek çok önemli. Yine bu çerçevede halka arza liderlik yapacak potansiyel aracı kurumlarımızla görüşmelerimizi yaptık. Bu arada depo yatırımları için çeşitli alternatifleri araştırdık.”
Yatırım planı hazır
Şirketin yüzde 29’unun halka açılacağını ve bu işlemin sermaye artırımı ile olacağını belirten yetkililer, halka arz yoluyla gelecek bütün kaynağın şirkete gireceğinin altını çizdi. Halen 10 adet MAN çekici ve 50 adet Tırsan römork siparişi bulunan Ran Logistics, bundan sonra yoluna ağırlıklı olarak depo yatırımlarıyla devam edecek. Ran Logistics, 2008’de 30 milyon dolarlık bir yatırım yapmayı planlıyor.
Diğer planları için “Bizim işbirliği yaptığımız yabancı firmalar var. Ancak ilerde Türkiye’de yurtdışı açılımı olmayan firmalarla farklı alanlarda işbirliği söz konusu olabilir. Hedefimiz budur.” diyen Benli ve Yolcu, ABD’deki krizin muhtemel etkilerine ilişkin olarak satışa yönelik kayda değer bir kaygılarının olmadığını belirttiler. 2008’in ilk 6 ayı içinde halka açılmayı planlayan şirketin alıcılara yönelik tercihi ise dengeli bir alıcı profili olması yönünde. Yerli ya da yabancı yatırımcı konusunda kararın piyasa koşullarında belirleneceğini belirten yetkililer, buna karşın yatırımcı niteliğine ilişkin olarak; “Kurumsal yatırımcı daha iyidir. Uzun soluklu yatırım yapar. 3-5 yıllığına girer ve hemen satıp tahtada dengesizlik yaratmaz. Bireysel yatırımcı ise bugün alıp yarın satayım mantığında hareket ederler. Alıcıların -sermayenin tabana yayılmasını da gözeterek- dengeli olması tercihimizdir.” şeklinde konuştular.
Acele etmek yok
“Çok sağlam geldik, acele etmiyoruz. Planlı hareket etmemiz, yatırımcıya da yansıyacaktır. Sektörel avantajımız var ve sürekli büyüyen bir şirketiz. Kaldı ki; daha da hızlı büyüyeceğiz. Bu kadar hızlı büyüme projeksiyonu olan bir şirkete yatırım yapılmalı. Yatırımcı kar dağıtan şirketten çok büyüyen şirket istiyor. Büyüme fiyatlara yansıyor.” iddiasında bulunan yetkililer; “Bizim misyonumuz çok farklı. Uluslararası taşımacılığın önde gelen şirketlerindeniz. Bize yakın çok şirket var. Sektörde halka açılma devam eder hatta yaygınlaşır diye düşünüyoruz.” şeklinde konuştular.
Taşımacılıkta firma sayısının fazla ancak lojistikte eksiklik olduğunu savunun Ramiz Benli, daha sonra şunları söyledi: “Lojistik işi çok bambaşka boyutu olan sektör. Yerli yabancı çok kişiye yer var. Çoğu firma bugünkü deposunu kapatıp üretime katıyor. O yerleri de profesyonel anlamda lojistik firmalarının yönetmesi gerekiyor. Bu arada deposunu promosyon amaçlı kullanan taşımacılar da var. O firmaların kazanma şansı yok. Onların yapabilecekleri en iyi şey; en kısa sürede o depolarını kiraya vermeleridir. Uluslararası taşıma zaten doğru düzgün para kazanmıyor. Taşımacının kazandığı bölüm, gümrükleme ve depolama. Elbette kimseyi küçük görmek istemiyoruz fakat bu lojistik işi yaşamışlık, tecrübe gerektirir. Her noktada dikkat gerekiyor. Taşımacılarımız yakıttan da çok kaybettiler. Bizim sadece müşteriden alamadığımız için oluşan yakıt kaybımız 1,5 trilyon lira. Bu çok ciddi bir rakam…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.