Tersanelere gelen siparişler, denize inen gemiler, bunların sayısı, türleri hep ticarete ilişkin ipuçları verir. Unutmamak gerekir ki; dünyada da Türkiye’de de ticaretin yaklaşık yüzde 90’ı denizyolu kullanılarak yapılmaktadır.
Kıyı uzunluğu 8 bin 333 kilometreyi bulan Türkiye’de 500 kadar kıyı tesisi bulunuyor. 180’i aşkın liman, 70’i aşkın tersane, kabotaj hattında hizmet veriyor ve üretim yapıyor. Ülkemiz limanlarında yılda 400 milyon ton dolayında yük elleçleniyor.
Fakat yüksek katma değerli, ileri teknoloji ürünü mallar havayoluyla taşınır. İhracatın menzili, ürünlerin değerini gösterir. Ağırlıklı olarak ortalama 3 bin kilometrelik çaptaki bir alana ihracat yapan Türkiye’nin havayolu taşıma rakamları, hem miktar hem de değer olarak yüzde iki dolayında. Türkiye, menzilini uzatmalı, havayolunu kullanarak ihracat menzilini artırmalıdır. İleri teknoloji kullanarak değerli mal üretip havayoluyla ihraç etmek, kilo başına ihracat gelirini de artıracaktır. Elbette havayoluyla ihracat ayrı bir uzmanlık ve koordinasyon gerektirmektedir. Fakat Türkiye bu alanda da önemli mesafeler kat ediyor.
Türkiye özelinde hak ettiği değeri bulamayan demiryolları da gelişim içinde. Son yıllarda demiryolu alanındaki yatırımlar ve liberalizasyon, gelişimin fitilini ateşledi. İdeolojik yaklaşımlarla önü kesilmiş bulunan demiryolları nihayet hakkını geri alıyor. Son 10 yılda yapılan ve sürdürülen yatırımlar, meyvelerini vermeye başladı. Raylar üzerinde taşıma tekelinin kalkması ve özel sektörün bu alandaki atılımları, pırıl pırıl bir geleceğe işaret ediyor. Türkiye’nin demiryolcuları, lojistik alanında yeni seçenekler üretiyor. Lojistik endüstrisi, demiryollarıyla hızlı bir şekilde uluslararası ağlara bağlanıyor. Yeni yeni hatlar, yeni yatırımlar ve bağlantılar, dünya lojistik operatörlerine göz kırpıyor.
Fakat Türkiye’nin vazgeçilmezi karayolu taşımacılığıdır. Yurtiçinde olduğu kadar yurtdışına yönelik yük taşımalarında da karayolu, Türkiye için halen ilk seçenek. Bugün özellikle pahada ağır yük taşımalarının yüzde 90’ı karayoluyla gerçekleştiriliyor. Türkiye, karayolu taşımacılığı alanında altyapı yatırımlarıyla olduğu kadar deneyimleri, modern uygulamaları, gelişmiş taşımacılık şirketleri ve üst düzey kadrolarıyla oldukça önemli bir yol almış durumda. Batıyla ciddi şekilde rekabet eden karayolu taşımacıları, özellikle Avrupa dışı ülkeler açısından model alınacak uygulamalar ve başarılar sergiliyor.
Üstelik karayolu çözümleri söz konusu olduğunda Türkiye’nin dünyaya öğreteceği çok şey var. En başta da karayolu bağlantılı intermodal uygulamalar göz kamaştırıyor. Anadolu’nun her köşesinden Avrupa’nın tamamına ulaşmak artık kolay. Sadece ulaşmak değil lojistik hizmetler, intermodal uygulamalarla en rekabetçi koşullarda sunuluyor.
Türk lojistikçileri için pazar artık yalnızca Türkiye ve doğrudan ticaret yaptığı ülkelerle sınırlı değil. Tüm dünyayı iş sahası olarak gören ve yavaş yavaş buna yönelik adımlar atan Türk lojistikçileri, dünya lojistik ağlarında yerlerini alıyor. Bir yandan da kendi ağlarını ören lojistikçiler; karayolunu denizyolu, havayolu ve demiryolu ile birleştirmede çok başarılı örnekler üretiyor.
Bugün Türkiye bütçesinde en büyük pay ulaşım altyapısına ayrılıyor. Bu sayede; devam eden, proje aşamasında olan, tartışmaları süren, bazıları da hayata geçen projeler lojistik endüstrisine dinamizm katıyor. Filyos ve Çandarlı Limanı, üçüncü havaalanı ve boğaz köprüsü, körfez geçişi, tüp geçit, hızlı tren hatları gibi projeler, dünyanın ilgiyle takip ettiği işler. Ulaşımda altyapı sorunları çözülürse Türkiye’nin gelişim hızı daha da artacak.
| |
|
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.