ARLOD (Araç Lojistikçileri Derneği) 8’inci Olağan Genel Kurul Toplantısı, 8 Şubat 2013 tarihinde Mersin’de gerçekleştirildi.
Mesleki sorunların tartışıldığı, bilgilerin paylaşıldığı, çözümlerin üretildiği Genel Kurul toplantısında konuşan ARLOD (Araç Lojistikçileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ağaçlı, Türkiye’de araç lojistiği kavramının, sıradan taşımacılığın ötesinde, bilimsel boyutlarıyla ele alındığını ve son derece profesyonel olarak, uluslararası rekabetin gerektiği koşullar içinde geliştiğini belirtti. Böyle bir gelişimin araç lojistiği sektörünü de küreselleşme sürecinde önemli kıldığının altını çizdi.
Konuşmasına 2012 yılını değerlendirerek devam eden Ağaçlı, ekonomik büyümenin yavaşlamasının geçtiğimiz yıl otomotiv sektörünü etkileyen en önemli konu olduğunu kaydederek, bu durumun talebi sınırlayıcı bir etki yarattığını ve dolayısıyla pazarın bir önceki yıla göre yüzde 10 küçülmesine neden olduğunu söyledi.
2012 yılının önemli konularından birisinin de motor hacmi 1600 cc’ye kadar olan ve pazarın yaklaşık yüzde 90’ını oluşturan araçlarda ÖTV oranının yüzde 37’den yüzde 40’a yükselişi olduğunu ifade eden Ağaçlı, Türkiye otomotiv sektörü açısından, yıl içinde oluşan bazı olumsuzluklara rağmen 2012’nin yinede başarılı bir yıl olduğunu belirtti.
2012 yılının araç bazında satış rakamları tatmin edici olsa da kazanç bakımından Araç lojistiği sektöründe içen beklenilen getiriyi sağlayamadığını vurgulayan Ağaçlı, “Girdi maliyetlerindeki artışlar, kar marjlarımızı minumum düzeylere indirdi. Diğer bir yandan, otomotiv sektöründe de kar marjlarının yüzde 2-3’ler seviyesine inmesine sebep; otomobil fiyatlarını etkileyen yüksek oranlı vergilerdir. Özellikle Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) için uygulanan yüksek oranlar talep artışını önemli ölçüde engellemektedir. Ancak, yine de her iki sektörün hedefleri adet bazında yakalamış olması ve kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmesi, yatırım yapma arifesinde olan otomotiv devlerinin ülkemize yatırım yapma kararlarını olumlu yönde etkileyecek olması memnuniyet verici bir durumdur. Elbette bu mevcut durumun çok kötü olmadığı ancak sürdürülebilir olması için uygulanacak ekonomik politikalarda sektörü ayağa kaldıracak yeni teşviklerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Sektörün oyuncularını ayakta tutan, satış sonrası gelirler ve yan hizmetlerdir” diye konuştu.
“İlklerin yaşanabileceği sürpriz bir yıl olabilir”
2013 yılı için beklentilerini dile getiren Ağaçlı, “Büyüme hedefi yüzde 4 olarak belirlendiğine göre, 2013 yılında faiz oranlarının düşeceğini, tüketici kredi kullanımlarının artacağı, bunun otomotiv pazarına olumlu yansıyacağı beklentisi içerisindeyiz. Bu beklentimiz kendini Ocak 2013 ayında otomotiv pazarı düşük faiz ortamının etkisiyle yüzde 20 büyüyerek gösterdi ve Türkiye toplam otomobil ve hafif ticari araç pazarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20,23 artarak 35 bin 523 adet olarak gerçekleşti” dedi.
Diğer yandan, otomotiv yatırımlarının Türkiye’ye çekilmesi ile otomotiv sanayinin daha da gelişip büyüyeceği ve üretilecek otomobillerin büyük kısmının ihraç edilmesiyle ekonominin ciddi anlamda canlılık kazanacağını tahmin ettiğini söyleyen Ağaçlı, Avrupa ekonomilerindeki durgunluğa rağmen Türkiye ekonomisinin, dinamik, enerjik ve güçlü yapısıyla 2013 yılında sürdürülebilir ekonomik büyümeyi yakalayabileceği beklentisini dile getirdi.
Sektör dinamiklerinde de olumlu gelişmeler olursa 2013 yılının bazı ilklerin de yaşanacağı sürpriz bir yıl olabileceğini belirten Ağaçlı şunları söyledi: “Ancak Orta Doğu’da yaşanan sosyal ve ekonomik istikrarsızlığın olumsuz sonuçlarının konjonktürel olarak sektörü menfi yönden etkileyecek bir faktör olduğu unutulmamalıdır. Örneğin; Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, Türkiye üzerinden otomobil ithalatını 15 Şubat itibarıyla yasaklayacağını, kararın resmi gerekçesi olarak da ‘İthal otomobil gümrük vergilerinin yeniden düzenlenecek’ olmasını gösteriyor. Bölgedeki yetkililerin resmi gerekçede ithalatın süresiz olarak durdurulacağını bildirmelerine rağmen bu fiili durumun hem otomotiv sektöründe hem de araç lojistik sektöründe oluşturacağı tepki karşısında makul bir sürede otomobil ithalinin tekrar serbest bırakılacağını tahmin ve temenni ediyorum.
Gerek küresel gerek ulusal ekonomideki gelişmelere de bağlı olarak 2013’te tüm markaların yeni ürünleriyle daha rekabetçi bir pazar yaşayacağı, ekonominin genel trendi paralelinde otomotiv sektöründe 2012 yılı performansını koruyacağı öngörülmektedir. Ancak, ÖTV artışının olumsuz etkileri 2013 yılında daha fazla hissedileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.”
“Atıl kapasite ve sabit işletme maliyetlerini göğüslemek zorunda kalıyoruz”
Otomotiv sektörüne katkı sunmak adına önerilerini de sunan Adnan Ağaçlı, “Türkiye'de trafiğe kayıtlı motorlu araçların yarısı 12, yüzde 34'ü ise 16 yaşın üzerinde. Bu verilerden hareketle, geçmişte uygulanan hurda teşviğine benzer bir uygulamanın da bugünlerde gündeme gelmesi faydalı olur kanaatindeyim. Ayrıca bilindiği üzere, Türkiye'de motorlu taşıtların vergilemesinde, araçların ‘silindir hacmi’ ve ‘yaş’ esas alınıyor. Silindir hacmi arttıkça araçların vergi miktarı artıyor, yaş arttıkça da vergi miktarı azalıyor. Motor gücü yüksek olan araçların daha fazla vergi ödemesi çevresel bir unsur olarak ön plana çıkarılsa da sisteme, daha fazla çevre kirliliğine neden olan yaşlı araçların daha düşük miktarda vergilendirilmesi yerine karbon emisyonuna dayalı bir vergileme sistemini, başka bir deyişle araç yaşlandıkça verginin artması hem çevre kirliliğinin azalmasına hem de sektöre canlılık getirmesine yardımcı olacaktır.
Bu anlamda, piyasaya yönelik yapılacak her türlü olumlu çalışmayı, sektörde yer alan tüm aktörlerin destek vermesi, ekonomimizin lokomotifi konumda olan otomotiv ve lojistik sektörü sayesinde mevcut ekonomik sorunların üstesinden gelineceği unutulmamalıdır.”
Araç lojistiği özelinde konuyu ele alan Ağaçlı, otomotiv sektörü içerisinde, ekonomik dalgalanmalardan en çok etkilenen sektörün, araç lojistiği yapan firmalar olduğunun altını çizerek, “Sektörde olası talep azalması ile daralan iş hacmi sebebiyle zaman zaman yetişmiş sürücü kadromuzu azaltmak zorunda kalıyor, sadece araç taşıma işinde kullanabildiğimiz oto taşıyıcı treylerin oluşturduğu atıl kapasite ve sabit işletme maliyetlerini göğüslemek ve olumsuzluklara katlanmak zorunda kalıyoruz. Bu türden olumsuz durumlarda üretici firmalardan gerekli anlayış ve desteği görmek istediğimizi tekrar vurgulamak isterim” şeklinde konuştu.