Atlas Global Hedef Büyüttü

Son dönemde çok önemli global adımlar atan Atlas Global, kargo alanında da paralel büyüme ile ilerliyor. Kargo gelirlerinde bir önceki yıla göre yüzde 40 büyüme hedefleyen firmanın kargo başkanı Şebnem Şaylı firmanın hedeflerini konuştuk.

Hava Kargo alanındaki kapasitenizden ve faaliyetlerinizden kısaca söz eder misiniz?

2001 yılında kurulan Atlasjet, 2004 yılında dünya standartlarında kaliteli hizmet sunma felsefesiyle tarifeli uçuşlara başladı ve çok kısa sürede hem Türkiye’de hem uluslararası platformda tanınan, itibarlı bir marka haline geldi. 2015 yılında, hem hedef kitlemize sunduğumuz hizmetin kalitesini daha doğru bir şekilde ifade edebilmek hem de geleceğe yönelik “Global” projemizin ilk adımlarını atarak daha doğru bir marka konumlandırması sağlamak amacıyla, stratejik analiz sonucu belirlenen ”Atlasglobal” adıyla bir kurumsal yenilenme sürecine girildi.

2 uçak ile başladığımız operasyonumuza bugün, 1 adet Airbus A319, 8 adet A320 ve 14 adet A321’lerden oluşan global filomuz ile 28 dış hat ve 8 iç hat olmak üzere 36 noktadan oluşan ulaşım ağımız ile devam ediyoruz.

Önümüzdeki dönem için nasıl bir büyüme hedefliyorsunuz ve ne gibi yenilikleriniz olacak?

Global alanda büyüme ve uçuş ağımızı özellikle yurt dışında genişletme stratejimize paralel olarak filomuzdaki uçak sayısını da önümüzdeki dönemlerde artırmayı planlıyoruz. Genişleyen uçuş ağımız ve artan kapasitemiz ile bu yılı, kargo gelirinde geçen yıla oranla %40 artış ile kapatmayı hedefliyoruz.

IATA’nın E - AWB projesi kapsamında altyapı çalışmalarımız tamamlanmak üzere. Çaışmalarımızı 2016 yılı 3’üncü çeyreğinde uygulamaya geçecek şekilde planlıyoruz.

Hava ulaşımında gerçekleşmekte olan projelerin ne gibi fırsatlar oluşacağını düşünüyorsunuz?

3’üncü havalimanı, lojistik ve havacılık sektöründe faaliyet gösteren her firma için çok büyük bir adım olacaktır. Coğrafi konumu ile transit “hub” olma adına çok büyük bir avantaja sahip olan Türkiye, bu proje ile altyapı desteğini sağlamak adına da dev bir adım atmış oldu. 3’üncü havalimanı projesinin Türkiye lojistik sektörüne beklenen katma değeri sağlayabilmesi için, karayolu, deniz, demir ve havayolu taşıma modları arasında entegrasyonun sağlanması hayati önem taşımaktadır. Sektörün ihtiyaçlarına cevap veren bir proje yaratılması için sektör temsilcilerinin görüş ve önerilerine başvurulması elbette çok önemli.

Türkiye, herşeyden önce coğrafi konumunun verdiği avantaj ile Türkiye’nin konumunun verdiği avantaj inkar edilemez. Sadece bu dahi Türkiye’yi transit merkezi haline getirecek bir itici güçtür. Ancak, bunu sağlamak için altyapı problemlerinin çözülmesi ön koşul elbette. Elleçleme açısından ciddi bir kapasite sıkıntısı yaşanıyor. 3. havalimanının açılması ile bu sorunun giderilmesi mümkün olacaktır. Gümrük mevzuatında transit taşımacılığı desteklemeye yönelik kolaylıklar sağlanması durumunda Türkiye’nin bir “hub” olarak hava kargo pazarında önemli bir görev üstlenmemesi için herhangi bir neden yok.

Yasal düzenlemeler, sektörel işleyiş gibi açılardan hava kargoda en acil çözülmesi gereken sorunlar ve sizin önerileriniz nelerdir?

Bu hususları fırsat buldukça dile getiriyorum ve dile getirmeye de devam edeceğim;  Havalimanı kargo gümrüklerinin 7/24 hizmet vermesi, hızın ön planda olduğu bir taşıma modu olan hava kargo sektörünün gelişimi için çok önemli.

Tüm taşıma modları (kara, deniz, demir ve hava) arasında entegrasyonun sağlanması ve gümrük mevzuatında transit taşımacılığı desteklemeye yönelik kolaylıklar sağlanması da hava kargo sektörünün gelişimine katkı sağlayacak önemli hususlar.

Prometeon Türkiye ve TGL, İş Birliğini 4 Yıl Daha Uzattı
Ekol Satışı İptal
Atlas Lojistik Ödülleri Kurumsal Başvuru Süresi Uzatıldı
Mercedes-Benz Türk Kamyon Satış Bayileriyle Buluştu
Ekol Lojistik Enerjisini Güneş’ten Alıyor
Grimaldi Grubu Trieste-Ambarlı RO-RO Hattını Genişletiyor