Avrupa Birliği, dünyanın en gelişmiş taşıma sistemini kullanıyor. 27 üyesi ile AB, ulaştırma altyapısında sahip olduğu son derece ‘iyi’ verilerin yanında, 5 milyon kilometreyi bulan kaplanmış yola sahip. Rakipsiz bir taşımacılık ağı olsa da ulaştırmada yeni politikalar üretilmediği takdirde, AB’nin ekonomik geleceği tehdit altında. Ortak standartlar uygulanamaması durumunda, özellikle ‘AB’nin büyük komşu ülkeleri’ olarak tanımlanan Türkiye ve Rusya bağlantılı güzergahlarda tıkanmalar bekleniyor.
Avrupa Intermodal Derneği (EIA), Avrupa’daki ulaştırma koridorlarını, altyapı ve yükleme birimleri ile araçlarını, araştırma, politikalar, eğitim ve istatistikler dahil her konuyu ele alan, ‘rapor kokteyli’ olarak tanımladığı kapsamlı bir çalışma hazırladı. Amaç; 300 kilometre ve daha uzun mesafeler için taşımacılığın, karayolundan daha sürdürülebilir modlara kaydırılması için yenilikçi çözümler sunmak. Bu kaydırmanın 2030 yılına kadar yüzde 30, 2050 yılına kadar da yüzde 50 olması hedefleniyor.
Bunun için en önemli gereklilik; AB ülkeleri, Türkiye ve Rusya ile standardizasyon sağlanması. Başlamış bulunan pek çok proje arasında; TEN T öncelik projeleri, Avrupa Demiryolu Trafik Yönetim Sistemi (ERTMS) ile AB-Doğu ticaret koridorlarının desteklenmesini hedefleyen ve ileri demiryolu taşıma konsepti ile taşımacılık ağlarının yeniden organizasyonunu hedefleyen RETRACK Projesi olmak üzere üç girişime özel önem veriliyor
Altı çizilen önemli noktalardan biri de karayollarının verimsiz kullanımı... Örneğin AB pazarında toplam karayolu navlun etkinliğinin maliyeti için hesaplanan rakam 160 milyar Avro. Bu etkinlik gerçekleştirilirken elde edilen verimlilik, ortalamada sadece yüzde 30. 2001-2010 arasında AB’de yük araçlarının yaptığı yolun yaklaşık yüzde 20’si, boş araçlar tarafından kat edilmiş bulunuyor. Yüklü araçların ağırlıkları açısından ortalama yükleme oranı ise yüzde 56’ya denk düşüyor. Bu da toplamda yüzde 45 dolayında bir verimliliği gösteriyor. Böyle olunca karayolları ve kamyonculuk sistemi için öncelik, verimlilik üzerine yoğunlaşmayı gerektiriyor.
Çeşitli analizler üreten FLAVIA Projesi’nde, bölgelerdeki farklılıkları azaltmaya yönelik olarak uluslaraşırı, ulusal, bölgesel ve yerel seviyelerde daha fazla işbirliği önerileri söz konusu. AB ile hem Karadeniz hem TRACECA bölgeleri arasındaki taşıma koridorlarına daha fazla ilgi gereksinimi değerlendiriliyor. Bir de Kapıkule ile Yabalkovo (Bulgaristan)arasındaki bölümünün sorumluluğu Türkiye’ye ait bulunan SUSTRAIL Projesi var. Fakat sınır geçişlerindeki sorunlar nedeniyle yüksek maliyet doğuruyor. Yine de karayollarında artan trafik ve aynı zamanda malların güvenilir ve çevre dostu yöntemlerle taşınması gereksinimini, demiryolu için potansiyel pazar yaratıyor.
SPECTRUM Projesi ise daha önce demiryolu taşımacılığının beklentileri karşılayamadığı dönemlerin aksine, kara ve havayolu ile rekabet edebilecek yeni bir demiryolu yük taşımacılığı hizmeti sağlamak için daha uzun vadeli, radikal ve temel ilkeler yaklaşımı uyguluyor. Proje kapsamında; demiryollarında düşük yoğunluklu, yüksek değerli (DYYD) mallar arasından, karayolu ile taşınan yüklerin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan bir seçim yapıldı. Burada amaç; demiryoluna kayma olasılığında gerçek potansiyeli belirlemek.
Türkiye ile bağlantılı olarak yapılan özel durum analizi de gösteriyor ki; Kuzeybatı Avrupa’ya doğru büyük bir yük akışı var. Türkiye ile Avrupa arasında 2010 yılında 6.5 milyon ton DYYD mal hareketi gerçekleşmiş bulunuyor. Bu rakam, karayolu ile taşınan toplam yükün yaklaşık yüzde 65’ine denk düşüyor. Üstelik, önümüzdeki 20 yılda yüzde 400’den fazla artması bekleniyor.
Fakat her şey, aynı dili konuşan bir altyapı istiyor. Avrupa Birliği’nin yük taşımacılığında uyguladığı girişimler incelendiğinde, başarının sırrının standardizasyonda olduğu görülüyor. Avrupa Birliği’nin standardizasyonun artırılması ile birlikte imajını parlatıp uluslararası ticarette daha cazip hale gelmesi hedefleniyor. Taşıma koridorlarının daha verimli olması, AB’yi Rusya ve Türkiye için daha sorunsuz ve hesaplı bir partner haline getirecek. Güçlü ve verimli bir Avrupa taşıma ağı; Türkiye, Rusya ve Ukrayna için de akıllı güzergahlar sunacak. Ümit vadeden Orta Asya bölgesi için de ateşleyici bir güç olacak.
İlker ALTUN
ilker@aysberg.com