Bu strateji; 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını sıfırlamak, ekonomik büyümeyi kaynak kullanımından çözmek, bunu yaparken de hiç kimseyi ve hiçbir yeri dışarıda bırakmamak yoluyla birliğin modern, kaynak-verimli ve rekabetçi bir ekonomiye dönüşmesini içeriyor. AB’nin ‘Avrupa Birliği ekonomisini sürdürülebilir kılmak’ olarak tanımladığı planı, iklim ve çevresel tehditleri fırsatlara çevirerek bu geçişi adil ve herkes için kapsayıcı olma iddiasına sahip.
Avrupa Yeşil Mutabakatı, temiz ve döngüsel ekonomiye geçerek kaynakların etkin kullanımını arttırmayı ve biyoçeşitliliği yeniden temin ederek kirliliğin önüne geçmeyi hedefleyen bir eylem planı açıkladı. Bu plan, gereken yatırımları ve mevcut finansman gereçlerinin çerçevesini çizerken nasıl adil ve kapsayıcı bir geçiş sağlanacağını da açıklıyor. Avrupa Birliği 2050 yılında nötr iklim hedefine sahip. Bu doğrultuda, söz konusu siyasi taahhüdü yasal bir zorunluluğa çevirmek üzere bir Avrupa İklim Kanunu teklifi de sunulmuş bulunuyor. Hedeflenen sonuçlara ulaşmak için ekonominin tüm sektörlerinin harekete geçmesi gerektiğini belirten AB Yeşil Mutabakatı, yapılması gereken girişimleri şöyle özetliyor:
- Çevre dostu teknolojilere yatırım yapmak
- Sanayinin yenilenmesini desteklemek
- Özel ve toplu taşımacılıkta daha temiz, daha ucuz ve daha sağlıklı yöntemler sunmak
- Enerji sektörünü karbonsuzlaştırmak
- Yapıların daha enerji verimli olmalarını sağlamak
- Evrensel çevre standartlarını geliştirmek için uluslararası ortaklarla birlikte çalışmak
AB, yeşil ekonomiye geçiş sürecinden en çok etkilenecek olan taraflara da maddi destek ve teknik yardım vermeyi taahhüt ediyor ve bunu Adil Geçiş Mekanizması olarak adlandırıyor. Bu destek, en çok etkilenen bölgeler için 2021-2027 yılları arasında en az 100 milyar Euro’luk bir kaynağın seferber edilmesini kapsıyor.
Doç. Dr. Sevil Acar: ‘Avrupa Yeşil Düzeni Türkiye için bir risk olduğu kadar, yepyeni bir fırsat da olabilir’
24 Şubat tarihinde düzenlenen DEİK EU Talks etkinliğinde konuşmacı olarak yer alan Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi öğretim görevlisi Doç. Dr. Sevil Acar, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın yarattığı fırsatları ve riskleri değerlendirdi. ‘Avrupa Yeşil Düzeni Türkiye Ekonomisini Nasıl Etkiler?’ başlıklı sunumunu paylaşan Doç. Dr. Acar, Sınırda Karbon Düzenlemesi’ne (SKD) bağlı olarak Türkiye’nin AB’ye ihracatının, içerdiği karbon düzeyine göre vergilendirilmeye başlayacağını belirtti ve Döngüsel Ekonomi
TÜSİAD tarafından 2020 yılında yayınlanan ‘Ekonomi Göstergeleri Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu’nda yer alan verileri kaynak alan sunumda, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye için bir risk olduğu kadar, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir dönüşümün aracı olarak yepyeni bir fırsat olarak değerlendirilebileceği de belirtildi. Rapor özetinde şu saptamalara da yer verildi: ‘Unsurları kararlılıkla saptanmış bir stratejik dönüşüm çerçevesinde, emisyon azaltımını, elde edilen fonların şirketlerin yeşil dönüşümü amacıyla kullanılmasını ve yenilenebilir enerji ile enerji verimliliğini merkeze alan alternatif bir Yeşil Ekonomik Dönüşüm senaryosu sayesinde gerek milli gelirde, gerekse sera gazı emisyonlarında anlamlı iyileştirmelerin sağlanabileceği öngörülmektedir. Yeşil ekonomik dönüşüm stratejisi emisyon azaltım hedeflerinin ulusal ekonomide üretim ve istihdamın artırılarak sağlanabileceğini göstermekte, Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma stratejisi arayışlarına önemli bir alternatif sunmaktadır.’
DEİK Sanayi Sektörünün Karbonsuz Ekonomiye Geçiş Sürecinin Desteklenmesi Projesini Başlattı
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında somut ve kararlı adımlar atılması konusunda sorumluluğun yalnızca devletlerde değil; özel sektör kuruluşlarında da olacağını belirten DEİK, Sanayi Sektörünün Karbonsuz Ekonomiye Geçiş Sürecinin Desteklenmesi Projesini başlattığını duyurdu. Söz konusu raporun oluşturulmasında sanayi kuruluşlarının katkılarının önem arz ettiğinin ifade edildiği duyuruda hazırlanan ankete katılım çağrısı yapıldı ve şöyle denildi: ‘Toplam ihracatımızın yüzde 42’sini gerçekleştirdiğimiz AB ile ticaret ilişkilerimizin, Yeşil Mutabakat düzenlemeleriyle birlikte sürdürülebilir üretim modelleri çerçevesinde ve sıfır karbon hedefiyle güçlenerek devam etmesi, ülkemiz sanayisi için tehditleri olduğu kadar fırsatları da beraberinde getirmektedir. Bu minvalde mutabakatın dış ticaretimize getireceği değişiklik ve düzenlemelerin sanayi kuruluşlarımızın iş yapış şekilleri üzerinde yaratabileceği etkileri öngörebilmelerini sağlamak ve alınabilecek tedbirleri değerlendirmeleri için projemiz kapsamında öncelikle bir rapor ve kontrol listesi de oluşturulacaktır.’
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması bir iklim finansmanı desteğine dönüşebilir
Avrupa Parlamentosu Çevre Komitesi, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması hakkında görüşünü bildirdi. Avrupa Birliği’nin küresel ticaretinde karbon yoğunluğunu hesaba katmayı amaçlayan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın, Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki ücretsiz karbon salım haklarının yerine geçmesi gerektiğini öne sürdü. Yeni düzenlemenin, düşük karbonlu ekonomiye geçmeye karar verecek bir Türkiye için iklim finansmanı fırsatına dönüşebileceği ifade edildi.
Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Endüstriyel Dönüşüm Politikası Koordinatörü Doreen Fedrigo, “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, AB endüstrilerinin net sıfır emisyona geçişleri için eşit şartlar sağlamayı ve küresel çapta tüm ekonomilerin de benzer şekilde karbonsuzlaşmasını amaçlıyor. 5 Şubat Cuma günü gerçekleşen oylamada, Avrupa Parlamentosu, endüstrinin ‘hem pastam dursun, hem karnım doysun’ diyemeyeceğini vurguladı. Parlamenterler, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın uygulamaya konması halinde, AB Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında kirlilik izinlerinin ücretsiz tahsis edilmesinin tamamen durdurulması gerekeceğini açıkça belirtti. Bu, karbon yoğun endüstrilerin büyük çoğunluğunu, neden oldukları iklim hasarını karşılamaktan koruyan boşluğu kapatmak için açık bir çağrı" dedi.
Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz ise, “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, endüstriyi karbonsuzlaştırma sürecinde AB sanayileri için eşit bir oyun alanı sağlamayı ve Türkiye gibi AB ile etkileşim içinde olan ekonomileri de teşvik etmeyi amaçlıyor. Avrupa Birliği, ihracatının neredeyse yarısını AB ülkelerine yapan Türkiye için büyük önem taşıyan bir ticaret ortağı. Türkiye henüz Paris Anlaşması'nı onaylamadığı için mekanizmaların tartışıldığı küresel iklim gündeminin bir parçası olma fırsatını kaçırıyor. Anlaşmayı hemen onaylayarak harekete geçmeli. Bu, Türkiye'de düşük karbon ekonomisine geçişi mümkün kılacak bir Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın tasarımı için AB'yi etkileyebilmenin ilk ve temel adımı. Türkiye, mekanizmadan kaçınmak yerine bunu kendi endüstrilerinin karbon ayak izini azaltma ve bir iklim finansmanı desteğine dönüştürme fırsatı olarak görmeli,” şeklinde konuştu.
Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörlüğünden paylaşılan bilgiye göre Emisyon Ticareti Sistemi, geçtiğimiz Aralık ayında kabul edilen AB’nin yeni 2030 iklim hedefiyle uyumlu olacak şekilde bu yıl revize edilecek. Revizyonun, sanayiye verilen ücretsiz tahsisleri aşamalı olarak kaldırması ve yüksek derecede kirletici endüstriyel sektörlerinin sera gazı emisyonlarının hızlı şekilde azaltımı için daha yüksek bir karbon fiyatı getirmesi gerekiyor.
DEİK Yeşil Mutabakat Bilgilendirme Notu Yayınladı
Avrupa Yeşil Mutabakatı’na ilişkin ilgili sektörleri bilgilendirmek amacıyla bir dizi etkinlikler düzenleyen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), konuya ilişkin bir bilgilendirme notu yayınladı. Bilgilendirme notunda şu bilgilere yer verildi:
Avrupa Yeşil Mutabakatı hedefleri doğrultusunda sanayiden tarıma, ulaştırmadan enerjiye kapsamlı bir dönüşüm gerçekleştirilecektir. Bu dönüşüm sadece üye ülkeleri değil AB’nin ticari ilişkilerde bulunduğu diğer ülkeleri de etkileyecektir. Yeşil Mutabakat ile ülkemizde de birçok sektörün iş süreçlerinde önemli değişimler yaşanması beklenmektedir. Bu değişim özellikle sınırda karbon düzenlemesi ile önemli etkilerini hissettirecek, bunun yanında idari süreçlere ve üretim süreçlerine yönelik ek maliyetler doğurabilecektir. Bahsedilen değişimlerin yanı sıra, bu süreç Türkiye için gerek AB mevzuatına uyum süreci gerekse mevcutta yürütülen ilgili girişimler ile avantajlı bir duruma dönüşebilecektir. Avrupa Birliği, sürecin hayata geçirilmesi için kamu ve özel sektör yatırımlarını teşvik eden bir trilyon Euro’yu askın bir çerçeve sunmuştur. Bu kapsamda Avrupa Yatırım Bankası (EIB) ile birlikte sürdürülebilir yatırımların finansmanı sağlanacak, kamuda ve özel sektörde yatırımların geliştirilmesi ve yeniden yönlendirilmesi için teşvikler sağlanacaktır.
Avrupa Yeşil Mutabakatı Kapsamında Tanımlanan 7 Politika Alanı
Temiz Enerji
Sürdürülebilir Sanayi
İnşaat ve Renovasyon
Tarladan Sofraya
Kirliliğin Önlenmesi
Sürdürülebilir Hareketlilik
Biyoçesitlilik
Neler Getirebilir?
Karbon Vergisi
Üretim süreçlerinde revizyon ¬ihtiyacı
Karbon azaltım çalışmaları
Ek raporlama ve doğrulama i¬htiyaçları
Dış ticarette ek i¬dari yükler
Finansman süreçlerinde yeşil kriterler
Nasıl Hazırlanılabilir?
Yeşil Mutabakat'ta hedeflenen üretim ve ticaret süreçlerinin ve değişimin yakından takibi
Üretim süreçlerinde kaynak verimliliği ve döngüsel ekonomi temelli dönüşümler
Karbon ayakizi ölçümleri