Öyle ya da böyle, bizim paramızla yapılmış ve bizim malımız olan projeler sonuçlanıp hazır hale geldiği zaman bunları değerlendirmek de bize düşer. Özellikle Bakü-Tiflis-Kars gibi sınır aşan demiryolu yatırımları, İstanbul Havalimanı, İzmit Körfezi ve boğazları geçen köprüler, adı sanı çok meşhur olmasa da özel limanlar, otoyollar, kimi dağları kimi boğazı geçerek kıtaları bağlayan tüneller çok ciddi birer ulaştırma alt yapısı yatırımlarıdır. Bazılarının inşaatı süren lojistik köylerin yanı sıra özel sektörün toplamda milyon metrekareleri aşan tesisleri, depoları, kara terminalleri, araçları bulunuyor.
Artan sayıda üniversitede lojistiğe yönelik fakülte ve yüksekokullarda eğitim veriliyor. Yazılım şirketleri yarış halinde programlar, dijital çözümler üretiyor, lojistikte blockchain’in, robot teknolojilerinin, bulut yazılımların tartışıldığı zirveler düzenleniyor, sektörün aktörleri yeni yeni kavramları işlerine uyarlıyor.
Gemilerden kamyonlara, römorklardan konteynerlere, depolama, istifleme, elleçleme, kaldırma, indirme, yükleme, boşaltma, bağlama, sabitleme, işaretleme, açma, kapama, saklama, izleme ve takip amaçlı ne varsa, raflar, yazıcılar, vinçler, paletler, halatlar, konveyörler onlarca yüzlerce ekipmanı bu sektör için üreten şirketlerimiz var. Elbette ithalat da var ama bu ürünlerin ciddi şekilde ihracatı da var.
İstisnasız herkesin hayatına dokunan lojistik eğer Almanya gibi bir sanayi devi, bir ihracat lideri ülkenin yaratılan katma değer sıralamasında 265 milyar Euro ile otomotiv ve ticaretten sonra üçüncü sırada geliyorsa, bunları anlatmak için yırtınmaya gerek de yok... Lojistiğin gelişmiş ülkelerde yüzde 8-10, bizim gibi göreceli olarak düşük katma değerli üretimin söz konusu olduğu ülkelerde 12-15 aralığında bir GSMH payı olduğu konusunda genel bir kabul var. Buna göre lojistiğin, Türkiye’nin GSMH’sına 90-95 milyar dolar katkısı olduğu söylenebilir.
Bu işleri yapanlar, bu katma değeri üretenler ile onların işlerini yapmasını sağlayan gereç ve ortamları sağlayanlar 14-16 Kasım tarihleri arasında 12. Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı’nda bir araya geldi. Fuara gelen 20 ülkeden 136 katılımcının 50’yi aşkın ülkeden 14 binden fazla ziyaretçisi oldu. ‘Avrasya’nın giriş kapısı’ iddiası taşıyan fuar kapsamında intermodal taşımacılıktan hava kargoda dijitalleşmeye, Almanya’da lojistik çözümlerden Çin’in Kuşak ve Yol girişimine uzanan çok çeşitli ve kapsamlı konulara odaklanan etkinlikler gerçekleştirildi. TİM bünyesinde oluşturulan Hizmet İhracatçıları Birliği de ‘2023 Vizyonuyla Hizmet İhracatında Lojistiğin Yeri’ başlıklı paneli düzenledi. Tüm kadrolarıyla fuarın her aşamasında etkili şekilde yer alan UTİKAD’a ve fuara katılım sağlayan UND’ye teşekkür ediyorum. Ulusal basının duyarsızlığı, kamunun ilgisizliği karşısında onlar da olmasa; logitrans’ın Uzakdoğu’dan Avrupa’ya uzanan çok geniş bir coğrafyada yaşanan yük hareketlerine odaklanmış itibarlı ve bilinirliği en üst düzeyde bir fuar olduğu gerçeğine rağmen, sanki bir başka ülkenin fuarı açılmış gibi olacaktı...
logitrans’a bakınca, dijital çağda da olsak sektörel uzmanlık fuarlarının etkisini artırarak sürdüğünü görüyoruz. Tüm ekonomik olumsuzluklara direnerek süregelen devamlılığı, zengin etkinlik programı, katılımcılarının kendilerini temsil düzeyleri, etkili isimlerden oluşan ziyaretçilerinin iş yaratma kapasitesi ile birlikte logitrans; Türkiye’nin ulaştırma ve lojistik endüstrisinin olduğu gibi ulusal lojistik alt yapısının dünya pazarlarına erişmesinde en önemli uluslararası platform olmayı bir kez daha başarmıştır. Bunda en büyük pay sahibi olanlar, inanç ve kararlılıkla fuara katılarak iş dünyasının bugünlerde eksikliğini en çok hissettiği morali sağlayanlar; vizyoner şirketlerin vizyon sahibi patron ve yöneticileri olmuştur. Ben de onları yürekten kutluyorum.
Kutlamak istediğim başkaları da var: Onlar, ülke ekonomisine lojistik hizmeti sunarken, ayrıca yeni istihdam olanakları, yeni yatırımlar, hayata geçirilen projelerle yarıştılar. Lojistik Ödülleri Yarışması’na başvuran 82 aday, yarışmanın ödülü Atlas’ı almak için sundukları verilerin yanı sıra ‘sağlam bir jüri’ tarafından inovasyon, vizyon, çevreci uygulamalar, sürdürülebilirlik gibi kriterlere dayalı bir elekten geçmeyi göze aldılar. Hem ülkeye hem de insanlığa katkıları ne kadar övülse az olan yarışmacıların tümü kutlamayı hak ediyor.
Fuarı açarken vurguladığımız bir bulgu vardı: “Araştırmalar, dünyanın sıkıntılı zamanlarında güvenilirliği sağlayan ve uluslararası networklerin işleyişini devam ettirme sanatını yönetenlerin lojistik hizmet sunucuları olduğunu açık bir şekilde göstermiştir.” Bu tespit, logitrans’ın gerekliliğini ayrıca vurgulamaktadır. ‘Belki bu kez gelirler ve sahiplenirler’ umuduyla tarihini şimdiden veriyorum; Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı, 13-15 Kasım 2019 tarihinde 13. kez yine ve yeniden açılacak ve ülke ekonomisine, ulaştırma ve lojistik endüstrisine, ulusal altyapının dünya pazarlarına tanıtılmasına ve uluslararası lojistik ağlara eklemlenmesine katkı sunmaya devam edecek. Böylece Çin gibi bir devin domine ettiği, herkesi peşinden koşturan tek kuşakta orta koridor ve Türkiye, kuşkusuz daha bir görünür olacak.
İlker ALTUN
ilker@aysberg.com
Kargohaber Dergisi (Sayı:239)