Betz Uluslararası Taşımacılık Tic. A.Ş. Genel Müdürü Cihat Salih, şirketin operasyonları, yaşadığı yeniden yapılanma dönemi ve hedefleri hakkında detaylı bilgileri KargoHaber okuyucuları ile paylaştı.
Sayın Salih, Willi Betz taşımacılıkta adeta bir efsane gibi. Hakkında çok şey söyleniyor ama az şey biliniyor. Şirketin çapını biraz açar mısınız?
- Willi Betz’in araçları ağırlıklı olarak Bulgar plakalı. Bu araçlar Türkiye’ye de yoğun olarak geliyorlardı fakat artık verimli görülmediği için daha çok Nato ağırlıklı yükleri taşımak üzere Afganistan’a yöneldiler. Daha çok oradaki personelin gıda vb. gibi ihtiyaçları taşınıyor. Letonya’nın Riga Limanı’ndan yükleme yapıyorlar ve oradan Afganistan’a gidiyorlar. Rusya üzerinden Kazakistan, Afganistan, Türkmen Kapıya gidiyor. İki kapı var, o iki kapıdan çalışabiliyorlar. Bu araçlar yapacakları yolculuk için gerekli belgeleri ediniyor. Bazen römork Bulgar çekici Rus olabiliyor. Zaten Willi Betz’in Rusya’ya kayıtlı araçları da var. Azerbeycan, Gürcistan plakalı araçlar da var. Hatta Alman, Bulgar, Hollanda, Türk, İspanyol, Portekiz, Polonya, Fransa hatta Kenya ya da Nijerya’da bile filo var ama şu sıralar devrediliyor. Oralarda özel bir proje için kurulmuş yapı. Ama o araçlar oralarda çalıştı. Başka bölgelere gitmedi. Şu anda Dubai’de de Willi Betz kurulmuş durumda. 10 araçlık bir filo var. Şu anda Willi Betz bünyesinde 5 bin römork, 3 bin çekici bulunuyor. 6 tane de nehir gemisi var. Tuna Nehri üzerinde konteyner, treyler ve binek araçlar taşıyor. Mercedes’in bütün binek araç taşımasını biz yapıyoruz. Bizde normal treylerlerin yanı sıra araç taşıyıcılar da bulunuyor. BMW de taşıyoruz.
Willi Betz’in Türkiye’deki varlığı Mercedes’e mi dayanıyor?
- Ağırlıklı olarak Mercedes’e çalışıyoruz. Birincisi bitmiş araçlar var, Almanya’dan Türkiye’ye gelen binek araçları, Aksaray’daki Mercedes Benz Türk fabrikasına gelen yedek parçalar ve İstanbul fabrikalarında üretilen otobüsler için gelen yedek parçaları taşıyoruz. Aynı şekilde bu taşımaların yarattığı boş sandık vb. gibi dönüşleri var. Yakın zamana kadar bitmiş kamyon da taşıyorduk. Araç taşıyıcılarımızın yanında bir de çekici taşıyan römorklarımız var. Üç tane çekiciyi ya da tek başına bir kamyonu taşıyabiliyor. Ancak son bir yıldır Axor’un ihracatı durdu gibi. Şimdi Actros’un 2011’de Aksaray’da üretilmeye başlanması nedeniyle onların üretim bantları, hatları vb. gibi malzemeleri geliyor ve yıl sonuna kadar da Aksaray bölgesine çok yoğun bir ithalat var.
Tümünü siz mi taşıyorsunuz?
- Hayır. Bizimle birlikte Ekol ve Reysaş da var. Fakat yıl sonuna kadar belki bu halde gider ama yıl sonunda yeni bir ihale olacak. Bizim payımız yüzde 55-60 düzeyinde.
Bu kadar çok büyümüş bir şirket nasıl yönetiliyor?
- Eskiden bütün yönetim Almanya’daydı. Buralarda iş yapılıyor, hesaplar orada görülüyor, sonuçta ortaya bir rakam çıkıyor ve buna bakılıyordu. Artık bu mantık değişiyor. Her merkez kendi içinde kar-zarar hesabı yapmak zorunda. Eskisi gibi bir sistem yok. Türkiye Willi Betz olarak, ayrı bir şirket gibi kar-zarar hesabı veriyoruz. Eskiden böyle bir sorgulama yoktu. Somat da iş yapıyor, biz de ama kimse kimin ne yaptığına tek tek bakmıyor, toplam hesaba bakıyordu. Fakat artık böyle değil. Şu anda Avelli isimli ve İsviçre merkezli yeni bir şirket kuruluyor. Ana şirket bu olacak. Bu yepyeni bir yapılanma. Patron Thomas Betz. Roytingen ayrı, Sofya ayrı, İstanbul ayrı birer şirket olacak, merkez İsviçre olacak. Yani şu anda Roytingen merkez olmaktan çıkıyor, İstanbul ile eşdeğer oluyor. Somatın bir farkı var, 2 bin 500-3 bin araç Somat üzerinde. Ana bakım tesislerimiz de orası olduğu için ayrıcalıklı. Eskiden Stutgart’ta da bakım tesisleri vardı ama şu anda bunların hepsi kapandı, Somat’a gitti. Personel de büyük ölçüde böyle. Bizim ana bakım üssümüz şu anda Sofya, Somat. Araçlar genel bakımlarını ihtiyaç olduğunda orada yaptırıyor. Fakat eskiye göre bazı istisnalar var. Her ülke kendi aracını şartlar daha iyi olduğu takdirde kendi ülkesinde yapabiliyor. Örneğin lastik değişimi için Somat bana 20 TL fiyat vermiş, ben bunu İstanbul’da daha uygun yaptırabiliyorsam, burada yaptırıyorum. Ayrıca ufak tefek şeyler için buradan oraya gidilmez. Ama acil değilse geçerken oradaki çözümü değerlendiriyoruz. Hatta eskiden bize araçların brandaları bile yazılı gelirdi. Şu anda tamirin bazılarını burada yapıyoruz belki yazıları da burada yazacağız. Onlar standartları verecek, fiyatları verecek, kalanı biz değerlendireceğiz.
Willi Betz’in Türkiye’deki pozisyonu ne? Hukuki yapısı nasıl?
- Tamamen bağımsız ve Türk kanunlarına göre kurulmuş, C2 ve R2 belgelerine sahip bir şirket. Burası, ana şirketimizin ayrı bir gayrimenkul şirketine ait bir mülk. Kiracı olarak bulunduğumuz bu tesislerde kendi operasyonumuzu kendimiz yapıyoruz. Tamir bakım atölyemiz dışında her şeyimiz var. Yakında onu da kuruyoruz. Şu anda Mercedes’e, Enka’ya bakıma araç gönderiyoruz, bunu da çözeceğiz. Burada ilave 15 bin metrekare daha inşaat alanımız bulunuyor. Kriz nedeniyle ertelenmiş bulunan bir yatırım. 65 tane Türk plakalı aracımız bulunuyor. Bunların 9 tanesi araç ve çekici taşıyıcı diğerleri mega ve optima sınıfı römork bağlı araçlar. Çekiciler Mercedes, römorklarımız grup olarak Shimitz’dir ama son olarak 10 tane Kögel aldık. Fakat Almanya’da fazla olmamak kaydıyla Mercedes haricinde MAN ve Renault çekiciler de var. Onlar da işe göre alınmış araçlar. Bir ara Renault’a iş yapılıyormuş, 100-200 tane alınmış, MAN aynı şekilde alınmış.
Türkiye’deki yerleşiminiz nasıl?
- Burada bizim 35 dönüm arazimiz var. Yaklaşık 10 bin metrekaresi kapalı. 15 bin metrekare daha inşaat hakkımız var. Ancak 10 bin düşünüyoruz. Bu ilave inşaatın 5 bin metrekaresi antrepo olacak ve önümüzdeki sene içinde bu yatırımı yapacağız. Çünkü bu yönde talepler var. Örneğin Bosch’un depolamasını yapıyoruz. 8 bin metrekare alan tahsis edilmiş durumda. Burada Bosch adına oto yedek aksamı ve el aletleri depolaması var.
Willli Betz için Mercedes’e yük getirir dönüşte de Bulgaristan’a dönüş yükü alıyorum der ama o yükü de başka ülkeye götürür iddialarının gölgesinde Bosch gibi başka markalara da çalışıyorsunuz…
- Elbette Ford ile çalışıyoruz, Pirelli ve Goodyear ile çalışıyoruz daha çok otomotiv ağırlıklı hizmet veriyoruz. İrili ufaklı başka şirketler de var. Grammer koltuk var örneğin. Özellikle Türkiye filosu olarak ağırlıkla Almanya, Benelüks, İsviçre, Kuzey Fransa, İtalya hattında çalışıyoruz. Buraya çalışan Bulgar araçları ise şu anda ağırlıklı olarak Afganistan’a döndüler. Onlar Riga’dan çıkın Rusya üzerinden Afganistan’a gidiyor. Buradan Afganistan’a çalışan aracımız yok. Gerekirse kiralık araçlarla çalışıyoruz. Kendi aracımızı göndermiyoruz. Ancak şu anda Irak hareketlendi. Almanya’dan haftalık 40-50 araçlık sevkiyatlar başlıyor. Bizim araçlar gelecek ama kiralık Türk çekicileriyle Irak’a gidilecek. Mersin’e kadar römork olarak İtalya’dan RO-RO ile geleceğiz. Hatta İran taşımalarını aynı şekilde düşünüyoruz. Römorkları da Türk çekicileriyle sevk edeceğiz. Sonuçta bu yolu gidiyorlar ve kendi römorklarını çekeceklerine benimkini çekiyorlar. İşi bitince de getiriyorlar. Çünkü Türk römorkuna farklı çekici kullanılamıyor. Örneğin ben buradaki aracımı başka bir firmanın C2’sine kaydettirmeden yurtdışına taşıtamam ama yabancı plakalı aracı taşıtabiliyorum. Böylece Türk çekicisine iş yaratılmış oluyor. Aynı şekilde İtalyan da Türk römorklarını orada taşıyor. Böylece belge avantajı yaratılıyor. Araç Türk gemisine biniyor, navlun Türkiye’ye kalıyor, buraya gelen römorku Türk çekicisi çekiyor para kazanıyor, İtalya’dan öteye de Alman iş yapıyor.
Karadeniz yollarında da Willli Betz yazan araçlar görüyoruz. Bunlar oralarda ne yapıyor?
- O hatta Gürcistan ve Gürcistan üzerinden Azerbaycan’a yük taşıyan araçlarımız var. Bu taşımaları kendi araçlarımızla yapıyoruz. Keza Irak, Kazakistan, Türkmenistan, Afganistan için taşımalar sürüyor. Tüm pazarlardaki sıkışıklığa rağmen bu bölgelerin resmi iyi. Örneğin Azerbaycan şu ana kadar yatırımını yaptığı petrol alt yapısının borçlarını da bitirdi. Şimdi nakit çalışma sistemine geçiyor ve harcayacak. İnşaat yapacak, otomobil alacak, harcayacak. Çünkü para bir yere gitmek zorunda. Irak da aynı şekilde.
Bizim de temel hedefimiz, aşırı rekabet nedeniyle Almanya Türkiye arasında gerçekleşen taşımalar açısından bozulan pazarın yerini bu hatlarla doldurmak. Şu anda Almanya Türkiye navlununa göre Almanya Irak, Almanya Afganistan daha verimli taşıma demektir. Servis bazında 500 ile 1000 Avro daha avantajlı. Mecburen daha avantajlı bölgeler kayılıyor.
Bu arada filo yeniliyoruz. Tüm araçlarımız 2006 ve üzeri. Eskileri sattık. Şu anda yeni Euro IV modeller geliyor. Ama asıl olarak 2006 modeller seneye 5 yaşını doldurduğu için gerçek yenilenme ve araç yatırımı 2011’de yapacağız. Zaten eski araçlarla çalışmak akılcı değil. Şu anda bile yeşil bölgeler nedeniyle daha pahalı. Bunlar git gide daha da artacak.
Burada 60 dolayında araç var ama 100 kadar da yabancı plakalı römork var; bir şekilde geliyor, boşaltıyor dönüyor… Belki bu rakam 150 olur ama bu sefer de belki Türkiye değil de Irak ve Afganistan’a uzar. Türkiye taşımalarımda gemiyle gelen römorklarda yerli çekicilerle çalışıp, yeni filomla da Avrupa hattımda çalışacağım. Yani özmal çekici ve römorklarımızı Avrupa hattında çalıştırırken, Bulgar, Alman, Hollanda plakalı römorklarımızı Türk plakalı kiralık çekicilerle İran, Irak hatlarına yönlendireceğiz. Belki ileride kendi araçlarımız da gider ama başlangıçta böyle düşünüyoruz. Serviste sıkıntı olmazsa da devam ederiz.
Türk taşımacılık sektörü açısından kapalı kutu konumundaki Willli Betz, bu söyleşiyle Türk kamuoyuna ilk kez açılıyor. Siz de yıllardır bu sektörde olmanıza ve önemli görevlerde bulunmanıza karşın pek fazla kamuoyu önünde görünmediniz. Biraz da kendinizden ve planlarınızdan bahseder misiniz?
- Sektöre girişim 1992 yılında başladığım Ulusoy ile oldu. 92/97 arası operasyon departmanında görevliydim. 97’den itibaren operasyon müdürlüğü yaptım. 2002 yılından itibaren de 2008 yılına kadar genel müdürlük yaptım. Ulusoy’da karanın yanında hava ve deniz taşımacılığı da vardı. İntermodal uygulamalar vardı. Burada Willi Betz Türkiye sadece kara taşımacılığı yapıyor. Merkez elbette farklı konteyner, hava taşıma da yapıyor ama ağırlık yine de karayolunda. Türkiye’de belki tren taşımalarını da düşünüyoruz. Mersin Limanı’ndan aktarma yaparak vagonlarla Irak ya da İran’a taşıma yapmak gibi bir planımız var. Zaten Ulusoy’dan tanıdığımız ve iş yaptığımız şirketlerle temaslarımız sürüyor. İşbirlikleri gerektikçe yapılıyor. Özellikle kendi açımızdan ana operasyonlarımız Mersin ve çevresinde yoğunlaşacak. Çünkü Aksaray Mercedes fabrikası ve Irak hatlarına buradan ulaşmak bizim için stratejik. Willi Betz’in bu politikalarına katkıda bulunmak üzere buradayım. Tüm deneyim ve bilgilerimi bu politikaların verimli bir şekilde gerçekleşmesi adına kullanmaktayım.