IATA’nın Özel Kargolar bölümünden sorumlu yöneticisi Sonia Ben Hamida bozulabillir ürünler ve hava kargo taşımacılığı üzerine Cenevre’de küresel basın toplantısında kapsamlı bir sunum yaptı.
“Küresel olarak üretilen tüm gıdaların neredeyse üçte biri, her yıl çiftlikten yemek masalarına kadar uzanan yolculukta kaybediliyor veya israf ediliyor. Ve daha da ötesi dünyadaki gıdaların yüzde 14'ü tüketim aşamasında israf olurken, yüzde 14'ü dağıtım, taşıma ve depolama aşamalarında kayboluyor ve özellikle gelişmekte olan ülkeler bundan etkileniyor” dedi.
Sonia Ben Hamida bu konuda şunları söyledi; “Bozulabilir ürünler, dünya çapındaki tüketim ihtiyaçlarını karşılamak için hasat noktasından perakende satış noktasına kadar ayrıntılı bir tedarik zinciri aracılığıyla her gün yerel, uluslararası ve kıtalar arası yollarda ilerliyor. Et, balık, çiçek gibi ürünlerin sevkiyat bütünlüğünü sağlamak ve kayıpları en aza indirmek için bu ürünlerin hızlı ve güvenilir bir şekilde taşınması ve adreslerine ulaştırılması gerekiyor. Bu süreç de büyük ölçüde bozulabilir maddelerin dünya çapında hareketini kolaylaştıran hava taşımacılığı ile mümkün olmaktadır. Alternatif taşıma modları tercihli fiyatlar sunabilirken, bu, kimi zaman ürünün pahasına da neden olabilmektedir.
Günümüzün hava taşımacılığı lojistik yetenekleri, çok sayıda emtianın nakliye gereksinimlerini karşılamak için tasarlanmıştır. Çabuk bozulan ürünler alanında, hava kargo ile taşınmasını sağlamak için çeşitli teknolojik gelişmeler sağlanmıştır. Bununla birlikte, zorluklar her zaman mevcuttur ve COVID-19, bize çevik kararlar almanın ve pazar değişikliklerine hızlı yanıt vermenin operasyonel başarıyı sağlayan temel faktörler olduğunu güçlü bir şekilde hatırlatmıştır”.
Gıda Lojistiği Pazar Büyüklüğü 162 Milyar Dolar
Hava taşımacılığı endüstrisinde, çabuk bozulan ürünlerin önemli bir bölümü temsil ettiğini ve 2022'de (IATA CargoIS) toplam küresel hava kargosunun yaklaşık %15'ini oluşturduğunu belirten Sonia Ben Hamida; “Kısa raf ömürleri, çabuk bozulan ürünleri hava taşımacılığı için birincil aday haline getiriyor ve bu da emtianın zamana ve sıcaklığa duyarlı durumunu korurken en hızlı taşıma seçeneğini de sağlıyor.
Bir piyasa araştırma raporuna göre, küresel gıda lojistiği pazarının 2024 yılına kadar yaklaşık 162 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor” dedi.
Hava yoluyla, çabuk bozulan ürünleri taşırken lojistik değer zincirinin bütünlüğünü sağlamanın nihai hedef olduğunu vurgulayan Sonia Ben Hamida bu konuda şu bilgileri verdi; “Göndericiden alıcıya başarılı bir ürün yolculuğu için kritik olan konu tedarik zincirinin buna göre donatılmasını ve soğuk odalar, dondurucular ve emtia için uygun paketleme gibi gerekli lojistik ve altyapıya sahip olmasını gerektiren soğuk zincirin etkinliğidir.
Soğuk zincir, çabuk bozulan ürünlerin tüketim noktasında güvenli ve kaliteli olmasını sağlar. Ürünü doğru sıcaklıklarda tutmamak, çeşitli olumsuz niteliklere neden olabilir. Bunlar dokusal bozulma, renk atması, morarma ve mikrobiyal büyümeyi içerebilir. Soğuk zincirin etkili yönetimi, bir ürünün kalitesini korur, bu da müşteri memnuniyeti yanı sıra hava kargoya daha fazla talep artışına ve genel halk sağlığının korunmasına katkı yapar.
Birçok havaalanında, soğuk odalar ve derin dondurucular, kabulde, transitte veya nihai teslimatı beklerken geçici depolama için mevcuttur. Bu tesislerin sıcaklıkları genellikle 5 derece veya -18 ve 20 derece civarındadır. Bazı yerlerde, diğer sıcaklık dereceleri de mevcut olabilir, ancak bu, o havaalanına veya havaalanından gönderilen ürünlere bağlı olarak değişiklik gösterir”.
Kısa Raf Ömürleri
Dış faktörlere maruz kalma nedeniyle bir süre sonra gönderilerin içeriği bozulmaya başladığında, bu tür kargoların nem veya aşırı sıcaklıklar gibi çevresel koşullara bağlı olarak bozulabilir olarak tanımlandığını söyleyen Sonia Ben Hamida; “Bu nedenle, kolay bozulan ürünleri benzersiz hale getirmek için, bunların taşınmasıyla ilgili lojistik gereksinimlerin kısa raf ömürlerini dikkate almak gerekiyor.Hava kargo kapsamında, ürün kalitesinin ve tazeliğinin sağlanmasına yönelik süreç boyunca çeşitli zorluklar kendini göstermektedir.
Yalıtım yoluyla uygun paketleme ve sıcaklık kontrolü ve uygun soğutucu akışkan kullanımı gibi gereksinimler, sağlam tedarik zincirlerini sürdürmek ve IATA tarafından 2019'da tespit edildiği üzere, soğuk zincir kesintileri nedeniyle hasar görmüş %20 çabuk bozulan gönderilerin önüne geçmek için çok önemlidir” dedi.
Pandemi Tüketicileri Paketlenmiş Ürünlere Yöneltti
Bu somut gereksinimlere ek olarak, zamanlamanın ürün kalitesinin sağlanmasında çok önemli bir rol oynadığını belirten Sonia Ben Hamida; “Buna, uyulması gereken yasal gerekliliklerin gelişimini de eklediğinizde, bu hassas kargonun elleçlenmesi ve taşınmasının günümüzün hava kargo tedarik zinciri için karmaşık bir zorluk teşkil ettiği açıktır. Pandemi sırasında, tüketicilerin restoranlardan evde tüketilen gıdalara kayması, tedarik zinciri statükosunda değişikliklere yol açtı. Perakende ürünlere, özellikle donmuş ve paketlenmiş gıdalara olan talepte büyük artışlar görüldü ve ürün türleri için gereklilikler benzer olsa da tedarik zincirinin perakendeye özel gerekliliklere uyum sağlaması gerekti” diye konuştu.
Öngörülemeyen koşulların, talepteki kaymaların, verimsiz süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıkan aksamaların bozulabilir ürünlerin nihai tüketiciye ulaşmak için tedarik zincirinde duraksamalara neden olduğunu ifade eden Sonia Ben Hamida; “Kuşkusuz bu aksamalar belirli durumlarda yoksulluk içindeki nüfuslar üzerinde daha fazla etki yapıyor ve bu nedenle çeşitli ülkelerde gıda güvenliğini doğrudan ama orantısız bir şekilde etkiliyor” dedi.
Sonia Ben Hamida şöyle devam etti: “Günümüzde uyumlaştırılmış düzenleme ve standartların olmaması da aksamalara neden olmaktadır. Hantal formaliteler ve belgeler, dijitalleşme ve sınır kurumları, gümrükler arasındaki işbirliği ve koordinasyon eksikliği, israfa ve malların bozulmasına neden olabilmektedir.Uluslararası kuruluşlar, hükümetler ve özel sektör, uyumlaştırılmış bir düzenleyici çerçevenin uygulanmasını sağlamak için birlikte çalışıyor ve nihai olarak sınır geçişini hızlandırmak ve sınır ötesi hava kargo ticaretini daha kolay, daha hızlı ve daha güvenilir hale getirmek için modern, uyarlanmış ve verimli süreçlerin geliştirilmesi için çaba harcıyor”.
Lojistik Etkisi
Bozulabilir malzemeler üzerindeki lojistik zorlukların etkisinin özellikle tedarik zincirinde kopukluklar meydana geldiğinde geniş kapsamlı olabildiğine dikkat çeken Sonia Ben Hamida şu değerlendirmeleri yaptı; “Pandemi sırasında, yolcu uçaklarının park pozisyonuna çekilmesi nedeniyle küresel hava kargo kapasitesinde önemli ölçüde düşüş görülürken, hava taşımacılığı başta olmak üzere, ulaşım ve lojistik üzerindeki bu olumsuz etki nedeniyle, tüketim mallarının ve çiçeklerin hareketi kesintiye uğradı.
Sorun en çok, yalnızca taşıma şeklinden değil, aynı zamanda karantina önlemlerinden ve sınır denetimlerinden de etkilenen çabuk bozulan mallar için çok daha belirgin oldu.
Bununla birlikte, tıbbi malzeme kadar önemli görülen çabuk bozulan ürünler öncelikli olarak hava yoluyla taşınmaya devam etti, ancak çiçek yerine gıda maddeleri gibi bazı mallar diğerlerine göre öncelikli oldu. Diğer taşıma modları ise tahıllar ve yağlı tohumlar gibi zamana ve sıcaklığa daha az duyarlı olan çabuk bozulan malları taşıma eğiliminde olduklarından, söz konusu taşıma modlarındaki kesinti daha az şiddetli hissedildi kuşkusuz.Havayolu endüstrisi, pandemi sırasında kapasite sıkışıklığını ve gıda kıtlığını yenmede dirençli ve yenilikçi olduğunu kanıtladı”.
940 Milyar Dolarlık Kayıp
Çabuk bozulan ürünlerin taşıma süreçlerinde kaybını ve bozulmalar sonucunda oluşan atıkları azaltmanın çok büyük boyutlarda bir zorluk olduğuna dikkat çeken Sonia Ben Hamida şu bilgileri verdi: “Küresel olarak üretilen tüm gıdaların neredeyse üçte biri, her yıl çiftlikten yemek masalarına kadar uzanan yolculukta kaybediliyor veya israf ediliyor. Bu da büyük ekonomik, sosyal ve çevresel etki yaratıyor ve gıda güvensizliğini ve yetersiz beslenmeyi şiddetlendiriyor. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), gıda kaybının ve israfının yılda yaklaşık 940 milyar dolarlık ekonomik kayba neden olduğunu tahmin ediyor. Ve daha da ötesi dünyadaki gıdaların yüzde 14'ü tüketim aşamasında israf olurken, yüzde 14'ü dağıtım, taşıma ve depolama aşamalarında kayboluyor ve özellikle gelişmekte olan ülkeler bundan etkileniyor. FAO'ya göre bu, her yıl, 400 milyar dolarlık çabuk bozulan gıdanın israf edilmesi anlamına geliyor ve bu kayıpların yaklaşık yarısı yetiştirici ile market arasındaki geçiş sırasında yaşanan sıcaklık değişikliklerinden kaynaklanıyor.
Gelişmekte olan ülkelerde, gıda kaybı sorunu, yetersiz altyapı ve gıda üretim sistemlerine yapılan düşük yatırım nedeniyle daha da kötüleşiyor; bu sorunlar, bu tür kayıpların temel nedenlerini ortadan kaldıracak devlet müdahaleleri, özel projeler ve girişimlerle hafifletilebilir”.
Atıkların Çevresel Sonuçları Önemli
Bozulabilir depolama ve elleçleme faaliyetlerinin önemli çevresel sonuçları olduğunu belirten Sonia Ben Hamida bu konuda ise şunları söyledi; “Çabuk bozulan ürün dağıtım merkezleri (PDC'ler) ve süpermarketlere benzer şekilde, kargo elleçleme tesisleri de yaşam döngüleri boyunca doğrudan iklim değişikliği etkisi olan milyonlarca kilogram CO2 üretiyor. FAO'ya göre, gıda kaybı ve israfı, küresel sera gazı emisyonlarının %8-10'unu oluşturuyor.
Ürün raf ömrünü uzatarak hasat sonrası soğuk zincirleri optimize etmek, böylece kayıpları azaltmak ve enerji tüketimini düşürmek çevresel etkiyi azaltmak için çok önemlidir. Bu hedeflere ulaşmak için, yeni soğuk zincir senaryoları veya havalandırmalı paket tasarımı son zamanlarda umut verici bir potansiyel göstermiştir. Bu tür yenilikçi teknolojiler, performanslarını değerlendirmek için daha fazla iyileştirme ve doğru bir metodoloji gerektirmektedir kuşkusuz”.
Gereksiz Paketlemeler
“Tek kullanımlık plastikler ve diğer plastikler çevre üzerinde olumsuz bir etkiye sahipken, yeterli ve yenilikçi kaplar da kayıpları azaltmak için kritik öneme sahiptir” diyen Sonia Ben Hamida şunları söyledi;
“Bugün endüstride, kalite ve sürdürülebilirliği birleştiren mevcut teknolojiler ve paketleme çözümleri ile araştırılması ve haritalanması gereken birçok teknoloji mevcuttur. Yerleşik malzemeleri değiştirmek, yükleri sarmak için plastik kaplamaları alternatif örtülerle değiştirmek ve yeniden kullanım ve geri dönüşüme odaklanmak bunlardan sadece birkaçı. Kargo operasyonlarında plastik kullanımına ilişkin çeşitli havayolu pilot projeleri, değişiklikleri uygulamak ve önemli azalmalar elde etmek için iddialı hedeflerle devam ediyor”.
Hava Kargoda Dijitalleşme
Sonia Ben Hamida, hava kargo süreçlerinde çok önemli dijital çözümler üretildiğini ve bu yeniliklerin tüm hava kargo şirketlerinde rekabetçi bir hızda çoğaldığını ve özel kargo ürünlerinde dijital yeniliklerin daha da önemli olduğunu belirterek şöyle dedi; “Gerçek zamanlı konum izleme, çevresel koşulların kaydı, yanlış yönlendirme veya sıcaklık aşımları için uyarılar ve kalkış, varış ve gümrük gibi olaylara ilişkin bildirimler dahil olmak üzere tüm tedarik zinciri yolculuğu boyunca sıcaklığa duyarlı gönderiler hakkında anlık bilgilerin mevcut olduğu bir senaryo hayal edin. Bağlı cihazların ve ONE Record'un kullanılması, tutarlı ve kesintisiz konum ve durum verilerinin otonom olarak toplanmasını ve dağıtılmasını sağlayacak, bu şekilde gönderinin gerekli ortamda işlenmesini, istenen zamanda teslimatı ve olası olayları önlemek için sorumlu taraflara bildirimde bulunulmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla çabuk bozulan atıkların azaltılması, gelişmiş uçtan uca görünürlük ve artan verimlilikle elde edilir.
IATA, kargo işlemlerinde IoT cihazlarının kullanımını etkinleştirmek ve kolaylaştırmak için takip ve dijitalleşme alanlarında bir dizi standart ve kılavuz belge geliştirmiştir. interaktif Kargo projesi ve ONE Record standardı, hava kargo tedarik zincirini kendi kendini takip edebilen akıllı sistemlere dayalı duyarlı hava kargo hizmetleri ile donatmayı amaçlayan tam bir dijital hava kargo endüstrisinin olanaklarını ortaya çıkarma yönünde atılmış önemli adımlardır”.