John F. Kennedy’nin 1961 yılında Ay’a adam gönderme hedefini koyması ile 1969’da Neil Armstrong’un Ay’a ayak basması arasında neler olduğu pek bilinmez ama önemli olan ve Kennedy’nin vizyonunu gerçek kılan aradaki bu önemli dönemdir. Bu sıkı ve yoğun çalışma dönemi, sessiz bir evredir ve bugün sözünü ettiğimiz şeyleri de içeren tüm önemli yenilikler için geçerlidir. Elektromobilite, otomatik veya ağa bağlı sürüş, ilk prototiplerin sahneye çıkması gibi konular da hızla başlıklara çıkıyor ve endüstrimiz üzerinde bir kamu ilgisi oluşturuyor. Ancak önemli olan bu değil; bu teknolojiler ile ilgili en önemli şey bundan sonra ne olacağı, sistematik olarak bilgi oluşturulması, deneyim elde edilmesi ve ürünün dikkatle optimize edilmesidir. Bunu yaparken tabii ki aksilikler de olur. Sabır ve zamana ihtiyaç vardır. Ancak zamana yatırım yapmak zorundasınız çünkü ancak o zaman elektrikli, otomatik, ağa bağlı çekiciler ve otobüsler gerçekten olgunlaşır, müşterilerimizin beklediği faydaları üretir. Bu evre ürünün sürdürülebilir başarısını belirler. Bir prototipten hızla pazar lansmanına geçmek son derece yanlış olur. İyi bir çözüm çabucak halletmekten daha önemlidir. Bizim Daimler Trucks & Buses olarak gücümüz genellikle birkaç yıl süren yoğun, sessiz evremizde müşterilerimiz için en iyi çözümü üretmemizdir. Üç teknolojiye yakından bakmak gerekirse, öncelikle ağa bağlı araçlar konusunda, çekicilerimizi gerçek zamanlı veriler ile daha yeterli kıldık. Bugün bütün bölgelerdeki çekicilerimiz online durumda ve müşterilerimiz araçlarının doğru yerde olduğundan emin olabiliyor. Geleceğin ikinci teknolojisi olan elektrikli motorlar konusunda en geniş elektrikli çekici ve otobüs serisine sahip olduğumuz için son derece gururluyuz. Yıllardır pilli-elektrikli araçlar üzerinde çalışıyoruz, seri halinde dünya prömiyerleri gerçekleştirdik, çekici ve otobüslerde e-mobilite konusundaki öngörülerimizi sunduk. Bize göre, uzun yük güzergahlarında elektrifikasyon halen üstesinden gelinmesi gereken bir zorluk. Şu anda özellikle şehir içinde yollarda olan elektrikli çekici ve otobüsleri içeren dağıtım segmentinde uygulanabilir iş modelleri tanımlayabiliyoruz ve bu uygulamalarda en geniş ürün portföyüne sahibiz. Burada önemli olan bir nokta; müşterilerimize sadece bir araç teslim etmiyoruz. Onları bu yeni teknoloji ile yalnız bırakmıyoruz. Müşterilerimizin pillerin şarj edilmesinden bakım ve güzergah planlamasına kadar pek çok sorusuna yanıt vermek için kendi içimizde bir e-mobilite danışma birimi kurduk. Geleceğin üçüncü teknolojisi de otomasyondur. Otomatik çekiciler taşımacılığı daha güvenli ve etkin kılıyor - hemen şimdi ve burada değil ama çok yakında. 2014 yılında ilk olarak otomatik çekici konusundaki vizyonumuzu sunduk, o günden bu yana da geliştiriyoruz ve pek çok başarı elde ettik. Bu konuyu çok ciddiye alıyoruz. 40 tonluk bir makineyi otomatik olarak hareket ettirecek sistem güvenli olmak zorunda. Bu nedenle biz pazara sadece kapsamlı şekilde test edilmiş ve onaylanmış bir teknoloji sunabiliriz. Otomatik sürüşün 5 seviyesi ile ilgili olarak; tamamen sürücüsüz olan 5’inci aşamaya varmanın bize göre halen zaman alacağını söyleyebilirim. Direksiyonda hala şoförün olduğu 2’inci aşamadaki otomatik çekiciler ile ilgili olarak vizyonun ötesinde üretim olgunluğuna ulaşmış durumdayız. Bu teknolojiyi çok yakında dünya çapında piyasaya sunacağız.”