DHL Express Avrupa CEO’su John Pearson: “Türkiye Son Derece Önemli Bir Pazar”

KargoHaber dergisine özel açıklamalarda bulunan DHL Express Avrupa CEO’su John Pearson, İstanbul’da kısa vadede yeni bir yatırım planı bulunmazken Ankara’da yeni bir merkez açılacağını kaydetti.

KargoHaber dergisine özel açıklamalarda bulunan DHL Express Avrupa CEO’su John Pearson, İstanbul’da kısa vadede yeni bir yatırım planı bulunmazken Ankara’da yeni bir merkez açılacağını kaydetti.


Pearson, daha inovatif ve yüksek kalitede hizmet vermek amacıyla Ankara’da açılacak olan yeni hizmet binasının, DHL Express’in 2020 yılına kadar karbon emisyonunu yüzde 30 azaltma hedefine paralel olarak karbon emisyonu düşük ve çevreci bir tesis olarak planlandığı bilgisini verdi.

Türkiye pazarında yüzde 50 üzerinde payı olan DHL Express Türkiye’nin ciroya katkısı yanında yaratıcı ve yetenekli iş gücü olarak da DHL için önemine değinen Pearson, bu yaratıcı iş gücünün ürettiği projelerin diğer ülkelere aktarılması adına da önemli bir yeri olduğuna vurgu yaptı.

Sayın Pearson, DHL’in Türkiye’de pazar payı hakkında bilgi verir misiniz?

DHL Express olarak, 1981 yılında pazara girişimiz ile birlikte Türkiye’de uluslararası hızlı hava taşımacılığı sektörünü oluşturan ve geliştiren lider bir şirket olarak hizmet veriyoruz. Lider ve öncü konumumuz doğrultusunda pazar payımız yüzde 50’nin üzerinde, bu pay hem değer hem de hacim açısından son iki yılda artış gösterdi. Pazar liderliği konumumuzu daha da yükselttik. Rakiplerimizin toplamından daha yüksek bir hizmet payını yürütüyoruz.

DHL Express Türkiye’nin Avrupa operasyonları içerisindeki yeri ile ilgili neler söylersiniz?

DHL Express Türkiye olarak, 2012 yılından itibaren faaliyetlerimizi Avrupa bölgesi çatısı altında sürdürmeye başladık. Türkiye hem coğrafi konumu hem de dinamik nüfusu ve büyüyen ekonomisi ile Avrupa bölgesinde önemli ve kilit pazarlardan birisi ve bu bölgeye önemli pazar çeşitliliği kazandırıyor. Türkiye gelir, hacim ve pay skalasında ilk 20 ülke arasında yer alıyor. Karlılık biraz daha farklı bir konu ama o açıdan da ilk 20 içinde diyebiliriz.

Türkiye son derece önemli bir pazar. Türkiye’yi 8-9 yıldır ziyaret ediyorum ve görüyorum ki Türkiye’deki gelir ve kar büyümesi olağanüstü. Türkiye 2011 yılının başında Avrupa bölgesine dahil edildi ve böylece benim bölgemin bir parçası oldu. Pek çok nedenle de bölgenin çok önemli bir ülkesi. Bunlardan biri ciro ve kara olan katkısı, bir diğeri ise orada bulunan son derece yaratıcı ve yetenekli iş gücü. Türkiye’deki ekibin bazı üyeleri Türkiye’nin dışına çıkarak ağda başka roller üstlendiler. Üçüncü olarak da bu yaratıcı ve yenilikçi ekibin Türkiye’deki işlerle ilgili geliştirdiği -örneğin müşteri hizmetlerine, toptan satışlara, satış geliştirme programlarına ilişkin- pek çok yeni fikir diğer ülkelere de aktarıldı. Ayrıca Türkiye, Asya ile Avrupa arasındaki konumu ile iş dünyasının çok sık seyahat ettiği bir ülke ve yaptıkları işlere yakınlık sunuyor. Bu durum bir şekilde DHL Express Türkiye’nin eski CEO’su Michel Akavi tarafından çok girişimci biçimde ortaya konuldu ve özellikle ihracat açısından hükümet ile çok iyi ilişkiler geliştirildi. Her zaman ihracatta ve ithalatta uzman olduğumuzu söyleriz; bu da işimizin, uluslararası ticareti sürdürmek, ticaretin önündeki engelleri kaldırmak olduğunu hatırlamasını sağlar. Örneğin Türk ayakkabı imalatçılarının, çanta üreticilerinin ve modacıların ürünlerini dünyanın kalanına ulaştırmasını kolaylaştırırız ve bu anlamda Türkiye için hiç kimsenin Michel Akavi ve DHL’den daha fazlasını yapmadığını söyleyebilirim.



Türkiye’de Atatürk Havalimanı’nın kargo terminali genişletilirken diğer yandan üçüncü havaalanı projesi hayata geçiriliyor. Bu gelişmelere paralel olarak Türkiye’de yatırım yapmayı düşünüyor musunuz?

DHL Express olarak, Türkiye’deki yatırımlarımıza önümüzdeki dönemde de artan hızla devam etmeyi planlıyoruz. Ancak yeni havalimanı ile ilgili yatırım yapmayı planlamıyoruz. Öncelikle Ankara’da açacağımız yeni hizmet merkezi ile şehre ve şehre yakın bölgelerde yaşayan müşterilerimize daha inovatif ve yüksek kalitede hizmet vermeyi amaçlıyoruz. Ankara’da açılması planlanan bu merkez, 2020 yılına kadar karbon emisyonunu yüzde 30 azaltma hedefimize paralel olarak karbon emisyonu düşük ve çevreci bir tesis olarak planlanıyor. Bu yeni tesis ile Ankara’daki hizmet kapasitemizi yaklaşık 3-4 kat arttırmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki 10 sene hızlı büyümesini sürdürmesi beklenen Türkiye ekonomisine paralel olarak bizim de yatırımlarımız sürecektir.

Şu anda dünya genelinde üç büyük üssünüz var, bir sonraki adımda Türkiye’yi de bir üs olarak görecek miyiz?  

Lojistik merkezlerimizin ve nokta ağımızın kurulumu bir süredir devam ediyor ve sahip olduğumuz tesis, ana üs ve yan üslere yatırıma devam etmeye önem vereceğiz. Şu anda Türkiye’ye ve Türkiye’den yapılan transit uçuşlar var ve burayı transit bölgesi olarak kullanıyoruz ama herhangi bir üs kurma planımız yok.

DHL başarılarını yenilikçi hizmetlerine borçlu. Ekspres hizmet anlamında gündeminizdeki bir sonraki yenilik nedir?

1969 yılında kuruluşumuzdan bu yana hem gelen hem giden kargo için hizmet veriyoruz. Hizmetlerimize ilişkin yeni çözümler sunuyoruz. Dünya çapında önde gelen hizmetlerimizden ikisi medikal ekspres ile ‘toplama ve iade’ (collect and return). Saha mühendislerimiz, SPC ağımız işin çekirdeğini oluşturuyor. Bizim yeniliğimiz en verimli havayolu ağını kurmakta. Eğer mümkün olan en geç zamanda teslim alıp en erken zamanda teslimat yapabilirsek, yenilik budur çünkü müşterilerimiz bunu istiyor. Güvenilirlik, hız ve müşteri hizmeti… Şu anda odaklandığımız konular bunlar.



Hizmet ettiğiniz sektörlere yatırım yapıyor musunuz?

Özellikle tedarik zinciri bölümümüz ile ABD’de yaşam bilimleri konusunda yatırımlarımız var. Ayrıca Leipzig’de teknoloji şirketlerinin kullandığı ‘end of runway’ (pist sonu) tesisimiz var. Burada tedarik zinciri takip edilebiliyor.

Sektör bazında bakarsak hangi sektörlerde hava kargo kullanımı daha yoğun?

Bizim işimizin güzel yanı şu ki; biz herkese her şeyi ulaştırıyoruz. 221 ülkede varız ve bu nedenle gelir ve kar dağılımımız çok geniş, tüm rakiplerimizden çok daha geniş. Büyük müşteri, orta ve küçük ölçekli müşteri açısından da geniş bir çeşitlilik var. Sektör bazında da aynı şey geçerli. Farmasötik ve yaşam bilimleri sektörleri çok güçlü. Otomotivin çok konjonktürel olduğunu söyleyebilirim ama bugün hala hızlı büyüyen otomotiv pazarları da var. Belki ileri teknoloji birkaç yıl öncesine göre biraz daha yavaş ama onda da toparlanma görüyoruz. Yani öncekinden farklı bir pazarda olsa da tüm sektörlerde fırsat var.

Gelecekte yolcu taşımacılığı için; daha geniş koltuklardan daha düşük ses oranına, sürdürülebilirlikten havayolu cep telefonu sistemlerine kadar pek çok yeni trend gündemde. Kargo taşımacılığı için yeni trendler neler olacak?   

Daha verimli uçaklar ve karbondioksit emisyonlarının düşürülmesine odaklanılacak. Hava kargonun ve havayolu nakliyecilerinin karlılığı genellikle uçakların verimliliği ve yük kapasiteleri ile belirleniyor. Bizim önem verdiğimiz konu da, ağ routing’i (rotalaması / güzergahlarının belirlenmesi) ve kendi uçaklarımız ve ticari ortaklıklar yoluyla en verimli hava filosuna sahip olmak. Aerologic, Polar, Air Hong Kong gibi ortaklıklarımız var ve havacılık kısmının ticari ortaklık ve kendi filomuzun bir araya gelmesi ile en iyi şekilde yönetileceğine inanıyorum.

Kısa ve orta vadede bakıldığında hava kargo sektörü için hangi pazarlar yükselişe geçerken hangilerinde yavaşlama görülecek?

Öncelikle büyük Doğu-Batı güzergahıyla başlamak gerek. Asya ve ABD arasındaki ticaret yolları önemli. Asya’daki üretim son derece güçlü iken ABD’deki tüketim bazen artıyor, bazen azalıyor. Ancak bu ticaret yolu bizim açımızdan büyümeye devam ediyor. Artık Asyalı’lar kendi ürettiklerini tüketiyorlar. Bu nedenle Asya-içi ticaret de çok güçlü ama aynı sebepten dolayı Avrupa’dan Asya’ya üretim ekipmanı ihracatı da çift haneli olarak büyüyor. Aslında yüzlerce ticaret yolundan söz edilebilir ama Asya, Avrupa ve Amerika bölgelerine ek olarak Orta Asya ve Afrika ikilisi ‘süper bölgeler’ olarak çok iyi bir dengede ve çift haneli büyüme gösteriyor. Hangi yola bakarsanız bakın bazıları diğerlerinden daha yavaş olsa bile kıtalararası ticaret hep çift haneli büyüme içinde. Ayrıca çok sayıda Avrupa şirketi Euro bölgesi dışına başarılı şekilde ihracat gerçekleştiriyor. İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi bazı ülkeler yerel durumları nedeniyle ihracata yöneliyor çünkü içinde bulundukları zor durumdan kurtulmanın yolu ihracattan geçiyor. Aslında son 15 yıldır ihracatın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içindeki payı doğrusal şekilde artış gösterdi. İspanya, İtalya ve Yunanistan’daki büyüme profilimizi anlatsam belki de inanamazsınız çünkü şirketler bir yerlerde yeni pazarlar bulmaya çalışıyor ve biz de bunun için onlara yardım ediyoruz.

DHL afet yönetimine çok önem veriyor, bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

Afetler her zaman olabilir. Bunu bir fırsat olarak görmüyoruz ama kesinlikle biliyoruz ki güçlü ağımız ve imkanlarımız bu durumlarla karşılaşan insanlara ve ülkelere yardım etmemizi sağlayabilir. Bunu bir tehdit olarak da fırsat olarak da görmüyoruz, işimizin getirdiği bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bizim en önemli konumuz, çünkü bu herkesin hizmet kalitesine ve müşteri hizmetlerine odaklanmasını sağlamak, bağlılık duygusu yaratıyor ve iş bu şekilde büyüyor. Motivasyonunu yüksek tutmamız gereken yüz bin çalışanımız var ve hepsi aynı ortak hedef etrafında motive olur, aynı dili konuşursa bu, yıllarca sürecek çok büyük bir başarının temelini oluşturur.


25 Ekim 2013

15. Atlas Lojistik Ödülleri Sahiplerini Buldu
Ekol Uluslararası Taşımacılık Artık DFDS Oldu
Gebrüder Weiss, logitrans'ta Lojistik Çözümlerini Paylaşacak
Ekol Transport Satışı Gerçekleşiyor
MRLlog Filosu, 50 Yeni Renault Trucks Çekiciyle Güçleniyor
Lalamove Türkiye’de Faaliyete Başladığını Duyurdu