Ekol Lojistik Genel Müdürü Umur Özkal: “Hedefimiz Türkiye’nin Değil Avrupa’nın En İyisi Olmak”

GEÇTİĞİMİZ yılın sonunda STS ile güç birliği yaparak İskandinav hattındaki konumu güçlendiren ve bu hattaki iş hacmini 2,5 kat artırmayı hedefleyen Ekol Lojistik, İtalya’da da Ekol adı altında yeni bir şirket kurma yolunda hızla çalışmaları sürdürür

GEÇTİĞİMİZ yılın sonunda STS ile güç birliği yaparak İskandinav hattındaki konumu güçlendiren ve bu hattaki iş hacmini 2,5 kat artırmayı hedefleyen Ekol Lojistik, İtalya’da da Ekol adı altında yeni bir şirket kurma yolunda hızla çalışmaları sürdürürken, CIS ülkelerinde de yeni bir ortaklık planlıyor. Orta Doğu pazarlarına özel olarak forwarding hizmetlerinde ağırlık vermeyi düşünen Ekol, yurtiçinde de hizmet verdiği sektörlerde yatırımlarına hızla devam ediyor.

2010 yılını yoğun bir şekilde yatırım planlamalarını uygulamaya geçirerek tamamlayan Ekol, pek çok sektörde hizmet vermenin yanında bu yıl soğuk zincire de ağırlık verecek. Gerek ulusal gerek de yurtdışında yatırımlarını sürdüren Ekol’ün hem yurtiçi hem de uluslararası arenadaki yeni stratejilerini konuştuğumuz Ekol Lojistik Genel Müdürü Umur Özkal, “Biz, yaptığımız işlerde Türkiye’nin en iyisi olmayı değil, Avrupa’nın en iyisi olmayı planlıyoruz” diyerek tüm yatırımların Ekol’ü ulaştıracağı hedefi de belirtti. 

 

Sayın Özkal, öncelikle 2010 yılı ile ilgili değerlendirme ile başlayalım. Ekol’ün 2010 yılı nasıl geçti?

- Bizim için 2010 yılı çok hızlı geçti diyebiliriz. Bir yandan artan iş hacimleri, bir yandan yatırımların planlanması, hayata geçirilmesi derken 2010’un nasıl tamamlandığını fark edemedik bile. Yılı 160 milyon Avro ciro ile büyüyerek kapattık. Bir önceki yıl bu rakam 130 milyon Avro civarındaydı. Yıl içerisinde 350 kişi aramıza katılır diye düşünüyorduk ancak 500 kişi aramıza katıldı.

2010 yılında zaten pazarın hareketleneceğini öngörüyorduk ve 2010 yılında yatırımlarımızın tamamlanması gerektiğini düşünüyorduk. O yönde de çalıştık. 2010 yılında yeni depolara, araç yatırımına ve şirket satın almalarına 28 milyon Avro yatırım yaptık.

Avrupa’daki lider firma olma hedefimize doğru koşmaya devam ettik. Organizasyon yapımızı ve Avrupa’daki kapsama yapımızı güçlendirdik. ‘Hat Yönetimi’ sistemine geçtik. Zaten kuvvetli olduğumuz Orta ve Batı Avrupa dışında Güney ve Doğu Avrupa’da İngiltere de yapılanmalarımızı tamamladık. Satış ve müşteri hizmetleri organizasyonumuzu yeniden gözden geçirdik.

Bizim için önemli hizmet alanlarından biri olan kontrat lojistiği ile ilgili de ciddi atılım içindeydik ve 400 bin metrekare depolama alanına ulaştık. Hem mevcut tesislerimizin kapasitesini artıracak yatırımlar yaptık hem de yeni tesislerimizi hizmete aldık. Sakura adlı 32 bin metrekarelik tesisimizi Gebze’de hizmete açtık. Yasemin isminde sağlık sektörüne hizmet edecek, ilaç lojistiğinde entegre hizmetler üretecek 20 bin metrekarelik tesisimizi de yine Gebze’de hizmete aldık. Bursa’daki Gül tesisimizi büyüttük ve orada Güney Marmara’daki aktivitelerimizi daha da pekiştirdik.

Ulusal dağıtım konusunda aktivitelerimiz de yoğun şekilde devam etti. Türkiye’deki platform sayımız 24’e ulaştı. Bu platformlarla müşterilerimizin parsiyel ürünlerini Türkiye’nin her tarafına dağıtır olan yapımızı daha da genişlettik.


Bu yatırımlar 2011 yılında pazardaki artışın öngörülüp kapasiteyi karşılamak adına yapılan yatırımlardı diyebilir miyiz?

- Evet, biz bu artışı öngörüyorduk ve yatırımlarımızı da bu doğrultuda planladık. Bu yıl Ocak-fiubat rakamlarına bakıldığında uluslararası kara nakliyemiz bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 40’ın üzerinde artmış durumda. Piyasa daraldığı için yatırımların yapılmadığı dönemde biz yatırımlarımızı yaptık ve bu yatırımlar da artan talebi karşılamamızı sağladı.

Bunların yanında uluslararası taşımacılık konusunda birçok pazarda lideriz. Bu liderliği sürdürebilmek, artan ithalat ve ihracat taleplerini karşılamak adına çekici ve treyler yatırımlarını da sürdürdük. Geçtiğimiz yıl çekici ve treyler olarak toplam 200 tane araç teslim aldık.

 

Geçtiğimiz yıl İskandinav hattında STS ile işbirliği yaptınız. Bu güçbirliği Ekol’ü nasıl etkiledi?

- İskandinavya’da zaten Ekol olarak olmamıza rağmen orada önemli bir konumda bulunan STS’yi bünyemize kattık. İskandinav hattı bizim trafiğimiz olan küçük bir hattı. Bu hat zor bir hat. Müşteri memnuniyetini yüksek tutmak çok önemli. STS uzun yıllar bunu başarmıştı. Biz de yakından takip ediyorduk onları ve Ekol bünyesine katılmalarını istedik. Artık İskandinavya’da da çok güçlü ve frekansı yüksek bir hizmet verebilir hale geldik. STS ile birlikte bu hatta 12 milyon Avro’luk bir iş hacmine ulaşmayı planlıyoruz. Dolayısıyla işimizi o hatta 2,5 kat artırmış olacağız.

 

Ortadoğu ve Kuzey Afrika yoğun ilgi gören pazarlar. Bu pazarlarla ilgili bir yapılanmanız var mı?

- Bu pazarları yakın takipte tutuyoruz. Söz konusu pazarları iki grupta inceleyebiliriz. Birincisi o bölgelere Türkiye’den ve Türkiye’ye taşıma hizmetlerinin verilmesi; diğeri ise oralarda kontrat lojistiği hizmetlerin sunulması. O bölgeleri özellikle kontrat lojistiği açısından değerlendiriyoruz. Fakat şu an belirgin bir yatırım kararı aldığımız ülke yok. Uluslararası taşımacılık konusunda ise 2011 yılında forwarding bölümümüz içinde Ortadoğu ve Kuzey Afrika masası kurmak üzereyiz. Bizim İspanya üzerinden Fas’a taşımalarımız vardı ama onun dışında da Ortadoğu’ya olan taşımalarda öncelikle forwarding hizmeti ile işi büyütmek niyetindeyiz. Kendi filomuz şu an o bölgelere çalışmıyor. Biraz daha fazla o bölgeleri tanıdıktan sonra hizmetlerimizi 2011 sonuna doğru yapılandırırız diye düşünüyorum.

 

Diğer ülkelerde böyle bir düşünce var mı peki?

- CIS ülkelerine ilgimiz devam ediyor ve burada da ortaklık yapmak üzere çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu yıl içinde konuyla ilgili çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Almanya’da zaten Ekol GmbH adlı bir şirketimiz, Trieste’de de bir irtibat büromuz vardı. fiimdi de İtalya’da yeni bir şirket kurmak ile ilgili çalışmalarımızı tamamlama aşamasındayız.

 

Büyüme stratejinizi satın alma yerine ortaklık üzerine mi kuruyorsunuz?

- Bu aslında bölge ve operasyonlar ile ilgili. Örneğin İtalya’da Ekol İtalya diye bir şirketin olmasının faydası olduğunu düşünüyoruz. Yine yıl içinde Doğu Avrupa’da Polonya ya da Romanya’da bir iki lokasyonda böyle bir yapımız olabilir. Ancak entegre lojistik hizmeti sağlamayı düşündüğümüz pazarlarda oralardaki iyi yerel oyuncular ile Ekol’ü ortak güç haline getirmek fırsatı varsa, tabi ki bunları değerlendiriyoruz ve ortaklıklar ile büyümeyi tercih ediyoruz.

 

Halen yürüttüğünüz bir Intermodal operasyonunuz var. Operasyon ile ilgili bilgi verir misiniz?

- 2008 yılında hayata geçirdiğimiz bir proje ancak hayata geçirmeden önce ciddi bir şekilde bunun için uğraştık. Her yıl da bu aktivitemizi artırarak büyütüyoruz. İstanbul, Çeşme ve Mersin’den Trieste’ye RO-RO seferleri var. Bu çok kullanılan bir yapı. Bizim ise yaptığımız şu: Avrupa’nın bir günlük sefer süreleri ile önemli ekonomik ve sanayi bölgesine ulaşabilecek noktasına -ki bu Manheim yakınları- blok tren uygulaması başlattık. Türkiye’nin çeşitli noktalarından toplanan yükleri konsolide ederek RO-RO ile Trieste’ye götürüyoruz, oradan da trene yükleyip Batı Avrupa’nın ortasında olan Manheim’a ulaştırıyoruz. Oradan da Ekol GmbH’a ait çekicilerle varış notalarına taşıyoruz. Treylerle taşınabilecek her türlü yükü de taşıyoruz. Varış süreleri de karaya göre gideceği noktaya göre 1 ya da 2 gün uzuyor.

Artık birçok uluslararası firma sürdürülebilirlik konusuna önem veriyor. Daha az enerji, daha az doğal kaynak tüketimi üzerinde duruyorlar. Bizim Euro 5 motorlu araçlarımız, yüksek hacimli treylerlerimiz dışında bu intermodal çözümümüz onların bu stratejilerini destekliyor.

 

Bu operasyonun avantajları neler peki?

- Türk malları, Avrupa ülkelerine çıktıkları ihracat yolculuğunda her bir gidiş-dönüş karayolu seferinde 7 bin kilometreye ulaşan mesafeler kat ediyor. Ekol Lojistik, blok tren uygulamasıyla ortalama 7 bin kilometre olan yolculuğun karayolu bölümünü 2 bin kilometreye düşürdü. 3 yılda yüzde 3 bin 600 artışla, yılda 500 blok tren seferi yapılacak. Bu uygulama, Türk mallarının Avrupa pazarına giderken dünyanın çevresini iki kere dolaşmaktan kurtulması ve her seferde araç başına bin 600 litre yakıt tasarrufu anlamına geliyor.

Avrupa Komisyonu 6. Çerçeve Programı'nca kurulan CREAM Konsorsiyumu'nun aktif bir üyesi olarak bir yandan taşımacılığı AB normlarında demiryoluyla yapmak üzere projeler üzerinde çalışan Ekol Lojistik, diğer yandan da, sınır geçişlerindeki gecikmeler nedeni ile sorunlu olan Doğu Avrupa güzergahını denizyolu ile by-pass ederek hem hızlı, hem de daha çevreci bir model uygulamış oluyor.

Bu uygulama ile sera gazı etkisine karşı mücadelede önemli bir adım atmış oluyoruz; ana güzergahta çekici kullanılmaması nedeni ile daha az kirletici madde salınımı meydana gelirken, gürültü kirliliğinin önlenmesi, enerji tasarrufu ve CO2 izinin azaltılması konusunda büyük ölçeklerde tasarruf yapabiliyor. Her bir gidiş-dönüş seferde yarı-römork başına 5 bin kilometre daha az karayolu katediliyor, böylelikle; bin 600 litre yakıt, 5 bin 520 kilogram CO2, 25.86 kg Nox, 3.98 kg NMHC, 0.70 kg partikül tasarrufu sağlanıyor. Ekol'ün blok tren uygulamasına başladığı 2008 senesinde her seferde 32 yarı-römork sevk edilen, 18 sefer, 2009 yılında 92 sefer, 2010'da 210 sefer gerçekleştirildi. 2011 yılında yapılması planlanan sefer sayısı ise 500. 3 yılda yaklaşık yüzde 3 bin 600 artışla 500 sefer hedefinin tutturulması halinde toplamda 80 milyon kilometre daha az kara yolu kullanılacak. Bu da dünyanın çevresinin iki kere dolaşılmaması anlamına geliyor. 500 sefer; 1 milyar 333 milyon 573 bin 102 megajoule enerji, 88 bin 320 ton CO2, 25 milyon 600 bin litre yakıt, 63 bin 550kg HC, 413 bin 784 kg Nox tasarrufu sağlıyor.

 

Peki Türkiye’de genel olarak bakıldığında intermodal sistemler ile ilgili altyapıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Türkiye’nin 2023 yılı stratejik vizyonu ortaya kondu. Bu vizyonu her şirketin desteklemesin gerekiyor ayrıca sektör örgütleri de bunların alt master planını hazırlamalı. Konulmuş vizyona ulaşmak ancak bu tür planlamaların topluca yapılması ile olur. Lojistik sektörü de Türkiye’nin 2023 yılı hedefine ulaşması için çok önemli bir araç. Günümüzde dünya ticaret hatları değişiyor, yeni üretim ve tüketim alanları doğuyor. Güney Amerika’nın rolü artıyor, Türkiye, Hindistan ve klasik ticaret yolları şekil değiştirmeye başladı. Bunu çok iyi anlamamız gerekiyor. Burada oyunun bir parçası haline gelmeniz lazım. Körfez ülkeleri ya da bir Mısır, kendi ekonomilerine ilişkin olmayan, yalnızca ticaretin üzerlerinden geçmesini sağlayan serbest bölgelere sahip. Bu konularda Türkiye olarak daha aktif olmamız lazım ve yeni değişen ticaret yollarının üzerinde kervansaraylar inşa etmemiz gerekir. Bu kervansaraylar da limanlar, demiryolları ve havaalanlarının entegre şekilde bir araya geldiği yapılar olmalı. Bunları içeren bir master plan olmalı. 

Türkiye önemli bir dönemden geçiyor. Ülke olarak 2023 vizyonuna doğru hareket ederken uluslararası ticaretin de üzerimizden geçmesini sağlayacak, altyapı uygulamalarımız ile transit ülke olmamızı da sağlayabilirsek gelecek daha parlak olacak.

Lojistik verimlilik demektir. Fiziki hareketin en verimli şekilde yapılmasını sağlamamız gerekir. Bu da ancak planla olur. Plansızlığın yarattığı kalitesizlik ve verimsizlik bedelini hepimizin ödediği bir şey. Bir plan olursa verim de kalite de çok çok yükselir. Ancak Türkiye’nin 2023 yılı vizyonunu mevcut altyapı taşıyamaz.

 

Ekol son olarak uluslararası bir ağ olan TecDis’e dahil oldu. Bu yapının içinde yer almanın Ekol Lojistik’e katkısı ne olacak?

- TecDis, ülkelerinde önde gelen ve elektronik ürünlerin taşınması, depolanması ve kullanım alanında kurulması adımlarını yerine getirebilecek lojistikçilerin bir araya geldiği bir network ve biz de bunun Türkiye ayağını oluşturuyoruz. Örneğin büyük bilgisayarlar, ATM’ler, sağlık sektörüne yönelik ürünlerin Türkiye’ye getirilip depolanması, gümrüklenmesi, kullanım noktalarına götürülüp kurulması gibi süreçleri gerçekleştireceğiz. Ekol, karmaşık lojistik konularını yönetebilecek yazılım ve altyapılara sahip bir firma. Bu güne kadar birçok elektronik üreticisi firmanın taşıma ve dağıtımını yapıyorduk, bu network ile birlikte kurulum gibi detayları da içeren bir çalışmada daha da uzman olacağız. Bu ağa dahil olan Türkiye’deki tek firma biziz. Bu tür operasyonların Türkiye’deki ayağını biz yürüteceğiz.

 

İnsan kaynakları ile ilgili çalışmalarınızdan söz eder misiniz?

- 2010 yılı başında 2 bin kişiydik ve 2010 yılında 2 bin 500’e ulaştı bu rakam ve yıl içinde de aramıza 500 kişi daha katılacak. İyi yetişmiş insanları bünyemize katmak hedefimiz. Ekol Akademi isminde bir birimimiz var. Ekol akademi’de öncelikle şoförlerimizi eğitiyorduk, şimdi ise yöneticilerimizin ve çalışanlarımızın da eğitildiği bir yapıya büründü.

 

2011 yılı ile ilgili hedefler ve beklentileriniz neler?

- Hali hazırda hizmet verdiğimiz sektörlerle ilgili iş alanlarındaki kapasitemizi artırıyoruz. Tekstil lojistiğine yönelik olarak bu sene Avrupa yakasında bir depo yatırımımız olacak. Anadolu yakasında da FMCG ağırlıklı bir yatırım planlıyoruz. Ulusal dağıtım ağımızı geliştiriyor olacağız. Geçtiğimiz yıl sektör olarak hedefimize koyduğumuz ve kuluçkaya yatırdığımız, geliştirmeye çalıştığımız ilaç lojistiği vardı. Bu konuda ciddi mesafeler kaydettik. Tesisimizi kurduk ve önemli birkaç müşterimiz de portföyümüze katıldı. 2013 yılına kadar bu alanda sektörün lideri olmayı planlıyoruz. Hızlı ilerleyemediğimiz ama yatırımlarını sürdürdüğümüz diğer bir alan ise gıda ve soğuk zincir lojistiği konusu. Bununla ilgili olarak da platformlarımızı Ankara ve İzmir’de kurduk. İstanbul’dakini bu yıl içinde tamamlamış olacağız. Bununla ilgili araç yatırımlarımızı yaptık. Soğuk zincir taşımacılığını da bu yıl hızlandırıyor olacağız. Bu alana ilk olarak girişimiz cross docking ve dağıtım operasyonları ile ilgili olacak.

Forwarding hizmetlerinde enteresan işler yapmaya başladık. Proje taşımacılığı yine 2011 yılında yoğunlaşacağımız alanlardan biri. Likit taşımacılığında zaten vardık. Demiryolu konteyner taşımacılığı alanında işimizi katlayarak büyütüyoruz.

Toplamda bakıldığında 2011 yılında 20 milyon Avro yatırım yapıyor olacağız. Ciro hedefimiz ise 215 milyon Avro. Cironun yarısını uluslararası taşıma hizmetlerinden, diğer yarısını da ulusal dağıtım, kontrat lojistiği, forwarding hizmetlerinden sağlayacağız.

Araç yatırımlarımız da sürüyor. Nisan sonuna kadar 50 çekici ve 150 adet de yarı römorku filomuza katacağız.

 

Son olarak Ekol’u görmek istediğiniz yer neresi dersek?

- Biz, yaptığımız işlerde Türkiye’nin en iyisi olmayı değil, Avrupa’nın en iyisi olmayı hedefliyoruz. Ekol’ü Türkiye’nin Avrupa’da tanınan lojistik markası haline getirmeyi düşünüyoruz. Bunun ile ilgili de epey mesafe kat ettik. fiuanda yalnızca Türkiye-Avrupa arasında taşıma yapmıyoruz. Avrupa’da başlayıp Avrupa’da biten taşımalarımız da var. Avrupa’da depolama hizmeti veriyoruz. Bu hizmetlerimizi de giderek artırıyor olacağız.

15. Atlas Lojistik Ödülleri Sahiplerini Buldu
Ekol Uluslararası Taşımacılık Artık DFDS Oldu
Gebrüder Weiss, logitrans'ta Lojistik Çözümlerini Paylaşacak
Ekol Transport Satışı Gerçekleşiyor