Ford Otosan Pazarlama, Satış ve Satış Sonrası Genel Müdür Yardımcısı Özgür Yücetürk: “Hibrit ve Elektrikli Araçlara Talep En Üst Seviyeye Ulaştı”

Türkiye’nin ihracat şampiyonu şirketi olarak, dönüşen otomotiv endüstrisinde liderlik etmek, ülkenin hak ettiği payı almasını sağlamak için otomotiv sanayinin dönüşümünde lider rol almak olmak üzere çalışmalarını sürdüren Ford Otosan,

elektrikli ve bağlantılı yeni nesil ticari araç projelerinin 2026 yılına kadar hayata geçirilmesi için 2 milyar Avroluk yatırım planladığını duyurdu. 2021 yılının değerlendirmesini yapan Ford Otosan Pazarlama, Satış ve Satış Sonrası Genel Müdür Yardımcısı Özgür Yücetürk 2022 yılına dair beklentilerini paylaştı.

Pandemi sonrası otomotiv sektörüne olan talep hangi yönde ilerlemekte?

Pandemi ile son iki yıldır sosyal mesafe, dijitalleşme, mobilite, e-ticaret, iklim krizi ve sürdürülebilirlik gibi kavramlar hem tüketiciler hem de üreticiler açısından tüm sektörlerde önem kazandı. Otomotiv pazarındaki talepler de bahsettiğim kavramlar çerçevesinde şekillendi. Örneğin sosyal mesafe gerekliliği, bireysel otomobil talebini yükseltti; tüketim alışkanlıklarımızın değişmesi ve dijitalleşme de lojistik sektörünün hareketlenmesini ve ticari araçlara yönelik taleplerin artmasını sağladı. Sürdürülebilirlik ve AB’nin emisyon kısıtlamalarına yönelik uygulamaları ise pazar taleplerini, elektrifikasyon konusunda güçlendirdi.

Özellikle normalleşmenin başladığı bu yılın Haziran ayından itibaren otomotiv pazarı, olumsuz beklentilerin aksine epey hareketliydi. Bu hareketlilikte de ticari araçlar açısından ertelenen, birikmiş talepler önemli bir faktörken alışverişlerin e-ticarete kaymasıyla ticari araçlara olan talebin rolü de önemli yer tuttu. Pandemi yüzünden toplu taşıma yerine kişisel araç kullanımının artması ve otomobilin bir yatırım aracına dönüşmesi de yine bu süreçte otomobil pazarını hareketlendiren önemli unsurlar arasındaydı.

Elbette sosyal yaşamdaki değişiklikler, tüketici davranışlarını şekillendirdi. Artık hepimiz pandemiden önceki döneme göre dijitalleşmenin hayatımızı ne denli kolaylaştırdığının veya gezegenimizin geleceğinin hayati önem taşıdığının daha çok farkındayız. Tüketim tercihlerimiz dijitalleşmenin yarattığı konfor alanlarına doğru evrilirken hepimiz markalardan eskiye nazaran daha çok çevre dostu taleplerde bulunuyoruz. Bu durumun özellikle Y ve Z kuşağı için daha da belirgin bir noktada olduğunu görüyoruz. Araştırmalar da bunu kanıtlıyor ve Kovid-19’un etkisi ile oluşan belirsizlik ortamının Y ve Z kuşağının sorumluluk konusunda bilincini arttırdığını ortaya koyuyor. Tüketici davranışlarına yönelik çalışmalar gösteriyor ki bu kuşakların üyeleri, uzun zamandır daha eşitlikçi ve sürdürülebilir bir dünya için kendilerine önemli görevler düştüğünün farkındalar. Bu durum elbette tüm sektörlerin dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik politikalarını gözden geçirmesine vesile oluyor.

Diğer yandan, pandeminin ve iklim krizinin etkileri ile tüm dünyada sürdürülebilirlik bakış açısının önem kazanması, hükümetleri de adım atmaya yönlendirdi. Örneğin Avrupa Birliği, 2021-2027 bütçesinde Kovid-19 krizinin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için devreye alacağı “Yeni Nesil AB” adı verilen kaynak çerçevesinde oluşturulan yaklaşık 2 trilyon avro kaynağın yüzde 30’unu, iklim değişikliği ile mücadeleye ayıracağını açıkladı. Yine bildiğiniz gibi bu süreçte Türkiye, 2016’da imzaladığı Paris İklim Anlaşması’nı Ekim ayında onayladı ve iklim kriziyle mücadele etmek için sorumluluğunu ilan etti.

Bu gelişmeler ışığında, her ne kadar pandemi öncesinde yükselen bir trend olarak elektrifikasyon hayatımıza girse de pandemiyle birlikte değişen müşteri beklentilerine paralel, ileri teknolojiye sahip, bağlantılı ve çevresel hassasiyetleri karşılayan hibrit ve elektrikli araçlara talep en üst seviyeye ulaştı. Üstelik bu durum sadece binek araçlar için geçerli değil. AB ülkelerinin şehir merkezlerinde uyguladığı emisyon kısıtlamaları sayesinde ticari araçlarda da benzer bir durum söz konusu. E-ticaret endüstrisinin büyümesi, elektrikli araçları seçmek için lojistik operatörlerini motive ediyor, şehir merkezlerinde dağıtım, teslimat ve ulaşım için elektrikli araçları tercih ediyor. Avrupa’da 2020 yılında pandemi kaynaklı daralan bir pazar olmasına karşın elektrikli ve hibrit araçların toplam payı bir önceki seneye göre yüzde 10 seviyelerinden yüzde 24 mertebelerine kadar çıktı. 2030 yılına geldiğimizde dünyadaki elektrikli araç satışlarının yüzde 30’u aşması bekleniyor. Mevcut projeksiyonlarımıza göre, elektrikli araçlar ulaşımın geleceğinde kilit bir rol oynayacak ve 10-15 yıl sonra pazarda satılan sadece elektrikli araçlar olacak. Türkiye'de de elektrikli araçlara olan talep her yıl gözle görülür şekilde artıyor. 2021'in ilk 6 ayında satılan tamamen elektrikli araç sayısı, 2020 rakamlarının tamamından fazlaya ulaştı. Küresel çapta yapılan otomotiv tüketici araştırmalarına göre Türkiye’de tüketiciler bir sonraki araçlarının elektrikli olacağını düşünüyorlar.

Pandemi sonrası global olarak talepleri etkileyen bir diğer konu da çip krizi oldu. Sosyal hayattaki kısıtlamalar ile tüketici elektroniğinde yaşanan ciddi talep artışı ve otomotiv sanayinin talep öngörülerinin beklenenin üzerinde gerçekleşmesi ile küresel olarak mikroçip talebindeki artış, tedarik sürecinde darboğaz yaşanmasına sebep oldu. Otomotiv fabrikalarının küresel olarak duyurduğu mikroçip tedariki kaynaklı duruşlar ve yavaşlamalar nedeniyle şu ana kadar dünya genelinde üretilemeyen araç sayısı 10 milyon adedin üzerinde olduğu hesaplanıyor. Dünya geneline kıyasla ülkemizde bu sürecin çok daha başarılı yönetildiğini söyleyebiliriz ancak ülkemizde de mikroçip tedarik sorununun neden olduğu fabrika duruşları ve üretim tempo düşüşleri maalesef yılbaşından bu yana yaşanılmaya devam ediyor. Maalesef etkilerini 2022’de de görmeye devam edeceğiz.

Otomotiv sanayi ve lojistiğinde yeni trendler neler?

Otomotiv endüstrisi sürekli değişim halinde. Otomotivin geleceği müşterilerin beklentileri ve yeni mobilite (hareketlilik) anlayışına göre şekillenmeye başladı. Yıllar içinde gerçekleşmesini beklediğimiz dönüşüm, pandemi etkisiyle aylar içinde gerçekleşti. Müşteriler, bugün akıllı cihazlarına her yerden ulaşmak, işlerini hızlıca halletmek, çözüm odaklı güvenli bir bağlanabilirlik (akıllı mobilite) talep ediyorlar. Yeni bir mobilite ekosistemi yükselerek muazzam bir yenilik için zemin hazırlıyor. Müşteri talepleri teknolojik gelişmelerle birlikte hızla değişmeye devam edecek. Daha önce 5-10 yılda bir değişen talepler artık birkaç yıl içinde değişecek. Özellikle otomotiv, ticari anlamda ‘ulaşım’ ve ‘lojistik’ konularında yeni iş modelleri ve girişimler geliştirmeye çok açık bir sektör. 

Müşteri beklentilerine paralel olarak, otomotiv sektörü bağlantılı, elektrikli, hibrit ve otonom araçların rol oynadığı teknolojik bir geleceğe evriliyor. Sektörümüz elektrikli ve bağlantılı araçlarla yeni bir döneme girerken, insanlığın daha verimli, çevreci ve yeni teknolojilere olan ihtiyacı giderek artıyor.  Başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde devreye alınan yeni politikalar ve teşviklerle müşterilerin tercihleri ciddi oranda değişti, elektrikli araçlara yönelik talebi oldukça artı. Bu dönüşümün önümüzdeki dönemde de devam edeceğine inanıyoruz. 

Bu gelişmelerle birlikte, Ford global bu dönüşüme liderlik etmek üzere yeni stratejiler geliştiriyor.  Örneğin Ford, Avrupa’da on yıllık stratejisini ağırlıklı olarak elektrikli araçlar, mobilite ve bağlanabilirlik olmak üzere netleştirdi. Bundan sonraki süreçte söylemini “Bring on Tomorrow” (Geleceği Bugünden Yaşa) olarak değiştirdi. Ford, yeni marka vizyonu ile birlikte elektrifikasyonu sadece ayrıcalıklı bir kitle için değil, tüm tüketiciler için uygun, erişilebilir hale getiriyor ve tüm müşterilere ulaşacak şekilde kurguluyor. Bu çerçevede de 2022 yılına kadar elektrifikasyon stratejileri kapsamında 11,5 milyar doları aşan küresel bir yatırım yapacak.

Bu gelişmeleri göz önüne alarak; Ford’un stratejisine de paralel şekilde, otomotiv sanayinin bu dönüşümünde lider rol almak olmak üzere Ford Otosan olarak biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.  Sadece bugünkü ihtiyaçları değil, geleceği göz önüne alarak, müşterilerimizi yenilikçi teknolojiler ve özellikler barındıran ürünlerle buluşturmak için çalışmalar yürütüyoruz. Sürdürülebilir bir yaşam, çevreci ve ekonomik sürüş konusunda öncü olma misyonumuz doğrultusunda Ford Otosan’ın elektrifikasyon yolculuğu bu noktada önem kazanıyor.  Kocaeli Fabrikası’nda üretilen Türkiye’nin ilk ve tek yerli şarj edilebilir, hibrit elektrikli ticari aracı Custom PHEV ile başladı. Hibrit elektrikli (Plug-In Hybrid) Custom PHEV, 2020 yılı Uluslararası Yılın Ticari Aracı ödülüne layık görülerek kendini dünya çapında kanıtladı. Ford Otosan ayrıca segmentinde ilk ve tek, yüzde 23’e varan yakıt tasarrufu sunan hibrit Transit Van, Transit Custom ve Tourneo Custom gibi modellerle de ticari araçlardaki çıtayı yükseltti ve bu araçlar ile karbon salımında azaltım sağladı. Ford, Avrupa’daki ticari araç yelpazesinde de 2024 itibarıyla tümüyle sıfır emisyon tam elektrikli veya şarj edilebilir hibrit versiyonları sunacak.

Binek araçlarda da özellikle Avrupa'da Kuga, Puma ve benzeri SUV segmenti modellere talebin istikrarlı bir şekilde arttığını görüyoruz. Biz de Türkiye’de müşterilerimize SUV ailemizin amiral gemisi Kuga’da plug-in hibrit modellerimizi müşterilerimize sunduk. Şimdi de Puma’da hibrit modellerimizi sunmak için çalışmalarımızı planlıyoruz.

Avrupa’daki binek araç portföyümüzü 2026 ortası itibarıyla tümüyle tam elektrikli veya şarj edilebilir (plug-in) hibrit versiyonlar ile sunacağımızı ve 2030 itibarıyla da tam elektrikli olacağını duyurduk. Ayrıca, tamamen Elektrikli Ford Mustang Mach-E, SUV ailemizin en yeni ve en iddialı üyesi. Öncelikli olarak Avrupa’da belirli ülkelerde ön satışları başlayan Ford Mustang Mach-E’yi müşterilerimizle buluşturmak için sabırsızlanıyoruz ve bu konuda çalışmalarımız devam ediyor.

Otomotiv sektörü, ulaşım ve lojistik alanlarında trendleri takip etmeye, yeni iş modelleri ve girişimler geliştirmeye çok uygun bir sektör. Otomobil sektöründeki trendler hakkında yapılan analizlere göre, otonom araçlar yakın gelecekte insan hatalarının ortadan kaldırılmasıyla kazaların büyük ölçüde azalmasına, yeni seyahat deneyimlerinin ortaya çıkmasına, yüksek güvenlikli sürüş sayesinde trafiğin düzenlenmesine yarayacak. Geleceği şekillendiren bir başka kavram da araç paylaşma modelleri olacak. Peki bu araç paylaşım modellerin yaygınlaşması, otomotiv sektöründeki satışları olumsuz mu etkileyecek? İlk akla gelen yanıt, paylaşıldıkça talebin azalacağı yönünde olsa da yakın geleceğimizin gerçeği öyle değil. Tam aksine araçların çok daha fazla kullanılmasının araçların yıpranma hızını arttıracağı ve bu durumun da araç satışlarını yükselteceği bekleniyor.

2022 yılı için hem otomotiv sektörü hem de firma olarak beklentiniz nedir? Planlanan yeni yatırımlar ve projeleriniz var mı?

Türkiye’nin ihracat şampiyonu şirketi olarak, dönüşen otomotiv endüstrisinde liderlik etmek, ülkemizin hak ettiği payı almasını sağlamak için otomotiv sanayinin dönüşümünde lider rol almak olmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kısa süre önce; Türkiye otomotiv sanayinin elektrikli dönüşümünde büyük katkılar sağlayacak elektrikli ve bağlantılı yeni nesil ticari araç projelerinin 2026 yılına kadar hayata geçirilmesi için 2 milyar Avroluk yatırım planımızı duyurduk.

Otomotiv sektörünün bugüne kadar ki en büyük yatırım öngörüsü kapsamında Ford Otosan’ın Kocaeli’deki ticari araç üretim kapasitesi 440 binden 650 bin adede çıkacak. Bahsettiğim yatırım tamamlandığında, 130 bin adetlik batarya montaj kapasitesine ulaşılacak. Türkiye’nin elektrikli ticari araç üretimindeki öneminin artması ile Avrupa’nın en büyük ticari araç üretim üssü olan Ford Otosan Kocaeli Fabrikaları, Ford’un elektrikli ticari araç üretim üssüne dönüşecek.

Kocaeli’de ilk etapta 2022 yılı itibarıyla Ford’un tam elektrikli ilk ticari aracı E-Transit’in Avrupa'ya yönelik seri üretimini gerçekleştireceğiz ve bataryalarını da yine Kocaeli’de temin edeceğiz. Yatırım ile Kocaeli fabrikamız, Türkiye’nin batarya dahil ilk ve tek elektrikli araç entegre üretim tesisi haline gelecek. 2023 itibarıyla ise ‘Yeni Nesil Transit Custom’ ailesinin dizel ve şarj edilebilir, hibrit elektrikli versiyonları ile tam elektrikli ilk versiyonunu da üretmeye başlayacağız. Ayrıca; Ford ve Volkswagen’in stratejik iş birliği kapsamında yeni nesil Volkswagen 1 tonluk ticari araç modeli de Ford Otosan olarak Kocaeli’de üreteceğiz.

Türkiye otomotiv sanayinin, elektrikli ve bağlantılı araçlarla dönüşmesini sağlayacak bu ileri görüşlü yatırım sonucunda; Türkiye, Ar-Ge, ihracat, üretim ve katma değer etkisi 10 yıla yayılacak bir vizyona sahip olacak. Ortaya çıkacak büyük katma değerin yanı sıra, oluşacak ekosistemle de Türkiye’nin otomotivdeki rekabet gücünün önemli ölçüde artmasına hizmet edilmiş olacak.

Bununla birlikte, teknolojik dönüşümle birlikte gelişen geleneksel otomotiv ürün ve hizmetlerine ek olarak, yakıt optimizasyonu, CO2 salımlarının azaltılması, bağlantılı ve otonom araçların geliştirilmesi, elektrikli araçların üretimi, elektrifikasyon ve hafif araç teknolojilerinin geliştirilmesi alanlarında Ar-Ge yatırımlarımıza da devam edeceğiz.

15. Atlas Lojistik Ödülleri Sahiplerini Buldu
Ekol Uluslararası Taşımacılık Artık DFDS Oldu
Gebrüder Weiss, logitrans'ta Lojistik Çözümlerini Paylaşacak
Ekol Transport Satışı Gerçekleşiyor
MRLlog Filosu, 50 Yeni Renault Trucks Çekiciyle Güçleniyor
Lalamove Türkiye’de Faaliyete Başladığını Duyurdu