İran Pazarı İçin Hangi Fırsatlar Var, Ne Kadarı Gerçek?

Tarihsel bağları binlerce yıl öncesine dayanan Türkiye ve İran, yeni dönemde daha güçlü işbirliği ile bölgesel kalkınma için adımlar atmak istiyor.

Ancak henüz aşılamamış politik sorunlar, ticari ilişkilere ve lojistik faaliyetlere olumsuz yansıyor. İran, Türkiye için her anlamda özel bir pazar ve partner olabilir ama buna heveslenmek için henüz erken.

İran’a uygulanan ambargolar her ne kadar kaldırıldı ise de tam bir ticari hareketliliğin başlandığı henüz söylenemez. Dışa açılan Çin’in aynı zamanda büyük bir pazar olduğunu geç de olsa keşfeden gelişmiş ülkeler İran’ı da küçük Çin olarak nitelendirerek, erkenden pozisyon alma gayreti içerisine girdiler.

İran neredeyse Türkiye kadar olan genç nüfusu ile şu an olmasa bile yakın zamanda bir çok sektör için önemli bir pazar olmaya aday. Türk lojistik sektörü, İran pazarının hareketlenme umudunu uzun yıllardır sıcak tutuyor. Türkiye’nin ihracatının artmama ihtimalinin dışında diğer ülke taşımalarını Türk firmaların gerçekleştirme ihtimali yüksek. Fakat uluslar arası lojistik firmaları da bu pastadan pay almak için hazır bekliyorlar. Diğer taraftan birkaç tane de olsa global pazarlara açılmaya çalışan İranlı lojistik firmaları da daha fazla yük taşımak için rekabete dahil olacaklardır.

Önce altyapı güçlendirilmeli

Türkiye ile İran arasında 3 adet karayolu sınır kapısı bulunuyor (Gürbulak-Ağrı, Esendere-Hakkari, Kapıköy-Van). İran, demiryolu ulaşımında Türkiye ve Orta Asya ülkeleri arasında köprü görevi görmektedir. Ankara-Tahran arasında haftada bir kez gerçekleştirilen yolcu tren

seferi mevcut. İran-Türkiye arasında hemen her gün ortalama bir adet yük treni seferi gerçekleşiyor. Ancak seferin gerçekleşme saati ve vagon sayısı talebe göre değişiyor. Özel firmalara gelen talepler programı netleştiriyor.

Türkiye ile İran arasındaki ticaretin, lojistiğin gelişmesi için şimdiden altyapının gelişmesi için çalışmalarından hızlandırılması gerekiyor. Demiryollarında hat yenilemeleri hatta hızlı tren için karşılıklı adımların atılması birlikte kalkınma için ihtiyaç duyulacak projelerdir. Aynı şekilde karayollarında da işbirliğine dayanan bir ilerleme olması gerekiyor. Ne var ki bazen ekonomik politikalardaki farklılıklar bazen de politik anlaşmazlıklar sıkıntılar yaşanmasına neden olabiliyor. 

Hedefler büyük yolumuz uzun

Tüm dünyada bölgesel ve işbirliğine dayalı kalkınma stratejileri başarılı sonuçlar verirken Türkiye ve İran gibi iki büyük ve dinamik ülkenin bu kadar az işbirliği içerisinde olması oldukça üzücü aslında. Uzmanlar iki ülke arasındaki şu an büyük problemin Suriye olduğunu dile getiriyorlar. Suriye konusunda yaşanacak barışçıl bir çözüm ticari hacme de yansıyacak.

Türk iş dünyası ambargonun kalkması ile yaklaşık 20 milyar dolar olan dış ticaret hacminin kısa sürede 30 milyar dolara çıkarılmasının hesaplarını yapıyor. İki ülke arasındaki ticaretin önemli bir kısmını İran'ın Türkiye'ye sattığı petrol ve doğalgaz oluştursa da, bundan sonraki dönemde başta müteahhitlik, havacılık, turizm, perakende, telekom, gıda ve makine gibi sektörlerde Türk şirketlerinin hızla 78 milyonluk İran pazarına giriş yapması bekleniyor.

Öte yandan İranlı yatırımcıların Türkiye’de iş kurmasını özendirecek bir dizi adım atılması da gündemde. İstanbul Ticaret Odası (İTO) kayıtlarına göre İstanbul'da İran sermayeli bin 715 firma faaliyet gösterirken, sadece 2015 yılında İran sermayeli 240 yeni firma kuruldu. Türkiye'nin ise İran’da petrokimyadan ev tekstiline 200’ün üzerinde yatırımı bulunuyor.

Ticari istatistikler kaplumbağa hızında

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan istatistiğe göre, İran ve Türkiye’nin bu yılın ilk üç ayında gerçekleştirdiği ticaret, geçen yılkine nispeten yüzde 28 geriledi.

İki ülkenin 2015 yılında Ocak ayından Mart ayına kadar 2.8 milyar dolarlık ticaret gerçekleştirdiği rapor edilmişti. Ancak bu yılın ilk üç ayında bu miktar 2.01 milyar dolara geriledi. İki ülkenin bu dönemdeki ticaret hacminin gerilemesi, Türkiye’nin İran’dan ithalatta düşüş yaşanmasından kaynaklanıyor. Türkiye geçen yıl Ocak ayından Mart ayına kadar olan süre zarfından İran’dan 1.929 milyar dolarlık ürün ithal etmişti. Bu rakam bu yılın ilk üç ayında yüzde 41 oranında gerileyerek 1.134 milyar dolara ulaştı.

Bununla birlikte Türkiye’nin bu yılın ilk üç ayında İran’a yaptığı ihracat hacmi geçen yılınkine nispeten 0.7 oranında artarak 876 milyon dolara ulaştı. Türkiye geçen yıl İran’a 871 milyon dolarlık ürün ihraç etmiştik. Bu yılın ilk üç ayında İran, Türkiye’nin ihracat gerçekleştirdiği ülkeler arasından on ikinci sıraya yerleşirken, Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayan ülkeler arasından on birinci sıraya yerleşti.

Türkiye-Ukrayna-İran Ticaret Hattı gerçekleşebilir mi?

Rusya ile yaşanan uçak krizinin ardından yine Rusya ile sorunlar yaşayan Ukrayna ile yakınlaşan Türkiye, lojistik alanında da işbirliği alternatiflerini araştırıyor. Türk iş adamları, ticarette gözünü Ukrayna ve İran koridorundaki fırsatlara çevirdi.

Geçtiğimiz aylarda Trabzon Sanayici ve İşadamları Derneği (TSİAD) Başkanı ve Ukrayna Ticaret ve Sanayi Odası Türkiye resmi temsilcisi Hasan Kamil Hayali koordinesinde Ukrayna'dan gelen bir heyet Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) Başkanı Suat Hacısalihoğlu'nu makamında ziyaret etti. Ziyaret sonrası heyetle yapılan toplantıda konuşan Hacısalihoğlu, İran'ın da dünya pazarlarına açıldığını anımsatarak, Ukrayna-İran hattında Türkiye'nin ve özellikle Trabzon'un liman avantajıyla güçlü bir işbirliği yaratılabileceğini vurguladı. 

Ukrayna-Rusya krizi nedeniyle Ukrayna'nın özellikle Kherson bölgesiyle yürütülen işbirliği çalışmalarına ara verildiğini anımsatan Hacısalihoğlu, şunları kaydetti: "Lojistik açısından bakıldığında da Ukrayna'nın bu bölgesinde birçok limanı var. Bu limanların işletilmesinin yanı sıra lojistik bağlantıların kurulmasında fayda var. Bölgelerimiz arasındaki iş kollarını iyi takip etmemiz gerekiyor. Geleceğe yönelik İran ve Ukrayna'da iş dünyasına yakın durmamız gerekiyor. Özellikle İran açılımıyla doğabilecek iş fırsatları en büyük hedefimiz olmalıdır."
 

Tek transit ülkeyiz, bize ne düşer?

İran’a ambargonun kalkması Türk lojistik sektörü için ise riskleri ve avantajları bir arada barındırıyor. Lojistik sektör temsilcileri, Avrupa’dan İran’a yönelik ihracatta tek transit ülke olma konumuna sahip Türkiye’nin doğru tedbir, politika ve yatırımlarla bu süreçten kazançlı çıkacağını söylüyor.

Yaptırımların kalkmasıyla iki ülke arasındaki ticaret hacminin ve işbirliğinin artacağını belirten UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin, “İran ile ilişkilerimize baktığımız zaman 1980’li yıllardan bu yana dış ticaret alanında yakın işbirliği içerisinde olduğumuzu ve hatta uluslararası ticaret işleyişi konusunda İran’dan çok şey öğrendiğimizi söyleyebiliriz. Bu ambargo döneminde ticaret hacmi düşmesine rağmen, Türkiye İran’a nükleer faaliyetlerde kullanılmaması şartıyla ürünlerin ülkeye ulaşması konusunda destek olmaya devam etti. Bu ilişkileri göz önüne aldığımızda, Türkiye’nin İran ile olan 15 milyar dolar civarındaki ticaret hacminin 30 milyar dolarlara çıkması zor bir hedef değil. Gelecek yılın başlarında bu canlanmaya yönelik ilk sinyalleri görmüş oluruz” diyor. Erkeskin, İran’a yönelik ticaret organizasyonlarının artacağı bu dönemde Türk lojistik sektörünün de bu pazardan aldığı payın mutlaka artacağını söylüyor. Yakın vadede sektör için görülecek ilk etkinin son yıllarda Suriye’de yaşanan gelişmeler nedeniyle güneyde atıl kalan filoların tekrar canlanması olacağını vurgulayan Erkeskin, uzun zamandır bölgede görülmeyen hareketliliğin tekrar başlayacağının altını çiziyor. İki ülke arasındaki taşımalarda en çok kullanılan modun karayolu olduğunun altını çizen Erkeskin, “Karayolunda geçen yıl gerçekleştirdiğimiz sefer sayısı 30-32 bin dolaylarında, bu düşük bir rakamdır. Karayolundaki payımızı artırmalıyız” diyor. Erkeskin, dünyaya entegre olmuş bir İran’ın coğrafi avantajını ve altyapı sistemini kullanarak Türk lojistik sektörü üzerinde bir baskı unsuru oluşturabileceğine dikkat çekerek şunları aktarıyor: “Özellikle Türkiye ve İran Çin’den Kafkas ülkelerine yapılacak ticaretin tam göbeğinde kalıyor. İran’ın taşımacılık alanındaki imkanlarını düşündüğümüzde Çin’den Azerbaycan’a, Türkmenistan’a İran üzerinden gitmek daha avantajlı oluyor. Avrupa pazarında bir sıkıntı yaşamayız ama Çin’den Kafkas ülkelerine yapılan transit taşımalarda dezavantajlı bir duruma düşebiliriz. Bu faktörü de göz önüne alarak tedbirlerimizi ve yatırımlarımızı şimdiden hayata geçirmeliyiz. Özellikle ülkemiz üzerinden yapılacak olan transit taşımacılık için gümrük prosedürlerimizi kolaylaştırmalı, antrepo kullanımına imkân vermeli, gümrük kapılarımızın daha etkin çalışmasını sağlayarak, işlemleri hızlandırmalıyız. Ayrıca, demiryolu taşımacılığımıza da ağırlık vermeliyiz. İran ile yapılan ticarette demiryolu taşımacılığının oranının artırılması için Van Gölü geçişlerindeki kapasite artışının vakit kaybetmeden hayata geçirilmesi gerekmektedir.”

“İran ve Türkiye kol kola büyüyebilir”

İran’a ambargonun kalkmasıyla önemli bir ticaret potansiyelinin harekete geçeceğini vurgulayan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ise, “Türkiye ile İran bölgenin tedarik zinciri konusunda birbirini tamamlayıcı özelliğe sahip iki ülkesi. Geçtiğimiz aylarda İran ile Türkiye arasında ‘Kolaylaştırılmış Ticaret Anlaşması’ yapıldı. Bu anlaşmayla İran’dan gelecek birçok tarım ürününde ve Türkiye’den gidecek birçok sanayi ürününde vergi indirimi hayata geçirildi. Ambargonun kalkmasıyla birlikte bu anlaşmanın da etkisiyle iki ülke arasındaki ticaret artacak ve taşımacılık da buna paralel olarak gelişecektir” diyor. Şener, dünyaya entegre olmuş bir İran’ın hem bölge itibariyle hem de özellikle Türkiye için önemli bir avantaj sağlayacağını söylüyor. İran’ın Avrupa ile karayolu ticaretinin büyük bir bölümünün Türkiye üzerinden yapılacağına dikkat çeken Şener şunları aktarıyor: “Bu durum Türkiye’nin transit konumunu güçlendirecektir. Türk ve İran lojistik sektörü arasında önemli bir işbirliği fırsatı yaratacaktır. Bu işbirliği, iki ülkenin de lojistik performans endeksinin gelişimine fayda sağlayacağı kesin olup, iki ülkenin dünyadaki sıralamasını daha üst sıralara getirecektir. Türk taşımacılarına kendi taşımacıları ile aynı haklarda eşit davrandığı sürece İran'ın uluslararası teamüllere göre lojistik açısından gelişmesi Türk nakliyecilerine fayda sağlayacaktır. Sonuç olarak; Türkiye İran’ın lojistik başarısından ve İran da Türkiye'nin lojistik üstünlüğünden faydalanacaktır.” 

15. Atlas Lojistik Ödülleri Sahiplerini Buldu
Ekol Uluslararası Taşımacılık Artık DFDS Oldu
Gebrüder Weiss, logitrans'ta Lojistik Çözümlerini Paylaşacak
Ekol Transport Satışı Gerçekleşiyor
MRLlog Filosu, 50 Yeni Renault Trucks Çekiciyle Güçleniyor
Lalamove Türkiye’de Faaliyete Başladığını Duyurdu