İstanbul Trafiği Ağlıyor

İstanbul trafiği büyük bir sorun fakat çözüm konusunda görüş birliği yok.

Köprü ve yol yönlendirmeleri, seyir yasakları, hız kısıtlamaları, ağır trafik cezaları yanında kentiçi ulaşımına yönelik yayaları da kapsayan çeşitli tedbirler de deneniyor elbette. Öte yandan İstanbul’da günlük araç trafiğinde erişilen rakamlar baş döndürücü boyutta. Üç köprüden günde yaklaşık 450 bin araç geçiyor. Bu rakam Avrasya tüneli ile birlikte 500 bini aşıyor. Marmaray’dan geçen günlük ortalama 220 bin kişiye karşılık hızlı feribotlar, deniz otobüsleri, denizyoluyla da her gün yüzbinlerce insan İstanbul merkezli olarak seyahat ediyor.

Bütün bu dehşetli rakamlara her gün eklenen bin tane ile birlikte  4 milyon 167 bin 889’a ulaşan motorlu taşıtla (Temmuz 2018) İstanbul trafiğinde ne insan ne de yük aktarmasının sağlıklı ve ekonomik olarak gerçekleştirildiği söylenemez. İstanbul’un günlük yük trafiği, İstanbul’a kayıtlı ve sayıları 134 bini bulan kamyonlar ile birlikte olağanüstü bir kent lojistiği pazarına işaret ediyor. Sebze meyve kamyonlarından, çoğunluğu organize sanayi bölgelerinde olsa da bir kısmı şehir içlerinde kalmış fabrikalara gelen mallar, şehirden çıkan ve Anadolu ya da yurtdışına giden ürünleri taşıyan kamyonlar, treylerler, minibüsler, kamyonetlerle birlikte rakam daha da büyüyor. Şehir içinde dolaşanlar, Kocaeli, Tekirdağ gibi komşu şehirlerden gelip gidenler bir yana Edirne’den Ardahan’a yurdun dört bir yanından gelen ve giden yolcu otobüsleri, minibüs ve midibüslerle birlikte durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Avrasya Tüneli, Marmaray, yılda yaklaşık 850 bin uçağın taşıdığı 100 milyon dolayında yolcunun kullandığı havalimanları, şehir yolu, otoyollar, yarıdan fazlası otopark olarak kullanılsa da kentiçi sokak ve mahalle yolları, 150 kilometreyi bulan metro, hafif metro dahil tüm raylı sistemler, 5,500 otobüsle günde 3,5 milyon yolcu taşıyan otobüsler, günde 750 bin kişinin bindiği metrobüs, günde yaklaşık 2 milyon yolcu taşıdığı iddia edilen 7 bin tane minibüs dolmuş, vapur hatları, deniz taksi, teleferik, fayton, taksi, özel otomobil olarak da kullanılan vanlar, mini vanlar ve bunlar arasında dolaşan ve diğer tüm yolları da arşınlayan motorlu bisikletler, hep birlikte oluşturdukları taşıt selinde takılıp kalmışlar. Sayıları azımsanamayacak düzeydeki itfaiye, çöp kamyonu, kente bir zamanların Beyrut’u efekti veren ambulanslar, polis otoları, zabıta araçları, adli nakil araçları, askeri araçlar... Tüm bunların akması gerekiyor ama bu hiçte kolay değil...

Öte yandan bir takım yatırımlar hayata geçiriliyor. İstanbul’un ulaştırma ve lojistik alt yapı yatırımları sürerken, bunlardan verimsiz şekilde yararlanmanın yaratacağı maliyetleri de gözetmek gerekiyor. Seçimler yaklaşıyor, İstanbul’u yönetmeyi arzulayanların şimdiden tedbirler üretmesinde yarar var. Kent lojistiğinin tıkanması; pazara bakkala markete, vitrinlerdeki etiketlere artış olarak yansımaktadır. Akmayan bir trafik, insanların erişimi bir yana tüm ürünlerin fiyatlarında artışa neden olmaktadır. Yeni yıla girerken başta İstanbul olmak üzere lojistiği canlı ve sorunsuz bir ülke ve dünya, tüm insanlığa da barış, huzur ve sonsuzluk diliyorum.

 

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Kargohaber Dergisi (Sayı:240)

Prometeon Türkiye ve TGL, İş Birliğini 4 Yıl Daha Uzattı
Ekol Satışı İptal
Atlas Lojistik Ödülleri Kurumsal Başvuru Süresi Uzatıldı
Mercedes-Benz Türk Kamyon Satış Bayileriyle Buluştu
Ekol Lojistik Enerjisini Güneş’ten Alıyor
Grimaldi Grubu Trieste-Ambarlı RO-RO Hattını Genişletiyor