Kimyasal Maddelerin Yaygın Olarak Kullanılması Taşınma Hızını Artırıyor

Üretimi ve günlük hayatı sürdürmek için kullanılan maddelerin yanı sıra gelişen kentlerde ve endüstriyel tesislerde çıkan atıkların da yeniden değerlendirilmek, imha edilmek veya depolanmak üzere taşınması, mevcut taşıma işlemlerinin önemini artırdı.

Kimyasal madde taşımacılığı yapan lojistik firmaların araç filoları ve personel kadrosu diğer hizmetlere göre farklılık göstermektedir. Kimyasal madde taşımacılığı, lojistik hizmetler arasında verilen ve en çok önem arz eden hizmetlerden biri. Aynı zamanda tehlikeli madde taşımacılığının bir alt kolu olan kimyasal madde taşımacılığında hedef canlı varlıklar ve çevre zarar görmeden taşıma işleminin gerçekleşmesi gerekmekte.

Bu taşımalar birçok farklı taşıma modları ile gerçekleştiriliyor. Kimyasal ve tehlikeli madde karayolu taşımacılığı yapan Netlog Lojistik, Likit Operasyonları Grup Müdürü Anıl Özkan ve Omsan Lojistik, Genel Müdürü Dr. A. Bülent Sabuncu’dan Kimyasal Madde Taşımacılığı sektörünün değerlendirmesini aldık.

Netlog Lojistik Likit Operasyonları Grup Müdürü Anıl Özkan: “Kimyasal Taşımacılığa yönelik kontrollerin yapılması ve sayısının arttırılması gerekli.”

Netlog Lojistik, gıda başta olmak üzere otomotiv, tekstil gibi önemli iş kollarında entegre çözümler sunmakta. Gerçekleştirdikları yatırımlarla bölgenin önemli lojistik firmaları arasına girmeyi başardıklarını belirten Netlog Lojistik Likit Operasyonları Grup Müdürü Anıl Özkan kimyasal madde taşımacılığı konusundaki sorularımızı yanıtladı.

Firma olarak kimyasal madde taşımacılığındaki yerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? 2018’de ne tür projelere imza attınız?

Tüm dünyadaki toplam dış ticaret hacmi yaklaşık 16 Trilyon USD olmakla beraber 4 trilyon USD ile kimya sektörü, bu payın yüzde 25'ine sahip. Türkiye'de ise günümüzde kimya sektörü 300 bin kişiye istihdam sağlamakta ve toplam ihracat hacmi içinde yüzde 10’luk pay almaktadır. 2023 yılına kadar yaklaşık 500 milyar USD olması beklenen ihracat hedefleri doğrultusunda; kimya sektörünün bu pastadan yaklaşık 50 milyar USD pay ile lider sektörlerden biri olması hedefleniyor.

Netlog Lojistik, gıda başta olmak üzere otomotiv, tekstil gibi önemli iş kollarında entegre çözümler sunmaktadır. Gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla bölgemizin önemli lojistik firmaları arasına girmeyi başardık. Dolayısıyla, hedeflerimizi her zaman büyük tutuyoruz. 2018 yılı itibariyle ise portföyümüze kimyasal madde taşımacılığı hizmetlerini katmak adına çalışmalarımıza başladık ve bunun gururunu yaşıyoruz. Buradaki hedefimiz, öncelikle tenteli kapalı araçlarla ADR’li operasyonlarımızı büyütmek ve likit kimyasal madde lojistiğinde başarılı bir oyuncu olmaktır.

Kimyasal madde taşımacılığının Türkiye pazarındaki büyüme hızı nedir? Ekonominin gelişimi ile yeni yapılan yatırımlar pazarı nasıl etkiledi? Önceki yıllar ile kıyaslama yapar mısınız? Türkiye’de kimyasal madde taşımacılığının toplam lojistik faaliyetleri içindeki payı nedir?

Kimyasal Madde taşımacılığı, 2018 yılına kadar tüm Dünya’da ve Türkiye'de büyümekte ve gelişmekte olan bir sektör olarak biliniyordu ancak 2018 yılı itibarı ile Dünya’daki ekonomik ve politik konjonktürün olumsuz etkileri, büyüme trendinde olan bu sektör üzerindeki negatif etkilerini gösterdi. Özellikle Ortadoğu'daki huzursuz ortam ve döviz kurlarındaki öngörülemeyen dalgalanmaların etiklerinin yanı sıra Çin Çevre politikalarındaki uygulamaların hammadde temini üzerindeki baskılar sonucunda fiyatlar artmış ve tüm kimya sektörünün bu nedenlerden ötürü büyüme hızı düşmüştür.

Türkiye’de taşımacılık faaliyetlerin rakamları net olmamakla beraber genel taşıma içinde kimyasal taşıma payı da ölçülebilir değildir ancak sektörün gelişimiyle paralel olarak önemli bir şekilde artış olduğunu gözlemlemekte ve sektörü detaylı bir şekilde takip etmekteyiz.

Kimyasal madde taşımacılığında hangi tür taşımalarda talebin artması bekleniyor?

Türkiye'de taşımacılık sektörünün yüzde 90'ı karayolu taşımacılığına dayanmaktadır. Yüksek akaryakıt fiyatları, taşımacılıkta kullanılan araçların dövize endeksli olması, kimyasal taşımacılıktaki ADR regülasyonları, bu sektördeki maliyetlerin son dönemde sürekli bir artış içinde olmasına sebep olmaktadır.

Maliyetlerin aşağıya çekilmesi ve bu sektördeki karlı bir büyüme sağlanması için; bazı aksiyonların hayata geçirilmesi planlanmalıdır. Özellikle günümüzde ağırlıklı olarak tankerler ile yapılan kimyasal taşımacılık için Isotank Konteynır'ların devreye alınması, bu ekipmanların, kara-deniz-demiryolu taşımacılığında kullanılacak şekilde altyapının oluşturulması bu sektördeki maliyetlerde iyileştirme sağlayacaktır. Türkiye'de özellikle demiryolu ve denizyolu taşımacılığında gelişim sağlanması, bu sektörün büyümesine pozitif etki edecek unsurların başında geleceğini düşünüyorum.

Türkiye’de kimyasal madde taşımacılığı ile ilgili olarak gerek altyapı, gerek yasal düzenlemeler göz önüne alındığında ne tür sıkıntılar yaşanıyor?

Türkiye’de kimyasal madde taşımacılığı ile ilgili olarak ADR yönetmeliği uygulamaya alınmıştır. Bu uygulama kararına ait kontrollerin sadece otoyol çıkışlarında yapılması ciddi riskler oluşturmaktadır. ADR yönetmeliğine dair kontrollerin, kimyasal madde taşımacılığının yapıldığı her yerde yapılması gerektiği halde, yeterli sayıda ekip olmaması, kontrollerin sadece otoyol çıkışlarında ya da Köprü girişlerinde yapılması ile sınırlı kalmasına sebep olmaktadır. Bu duruma en iyi örnek olarak, 2015 yılında 33 bin 684 araç denetlenmişken, 2018 yılında 14 bin 680 araç denetlenmiş olmasını gösterebiliriz. Her yıl yapılan kontrollerin sayısının artması gerekmektedir. Bu durum kontrol yetersizliğini açıkça göstermektedir.

Kimyasal Taşımacılığa yönelik kontrollerin, bu taşımacılığın yapıldığı her yerde yapılması ve sayısının arttırılması gerekli.

Karşılaşılan diğer bir sorun ise; kolluk kuvvetlerin tehlikeli madde taşıyan araçların kazalarına nasıl müdahale edeceğini bilmemesidir. Herhangi bir kaza veya arıza durumu, gerek çevre ve gerekse çevrede yaşayan canlıları ciddi risklere atabilmektedir.

Ayrıca, ülkemizde, teknolojik gelişmelerden faydalanılması, devlet teşviki ve eğitim gibi yaygınlaşması gerekiyor. Bu gelişmeler ışığında kimyasal madde lojistiğinin tüm halkalarına olumlu gelişmeler gözlemleneceğini düşünüyorum.

Ekonominin büyümesine paralel gelişmesi beklenen kimyasal madde taşımacılığında daha güçlü konuma gelmek adına firma olarak yapacağınız yatırımlardan söz eder misiniz? Yeni plan ve projeleriniz var mı?

Netlog Lojistik bugün birçok alanda büyüme ve yatırım planlarına hedeflediği şekilde devam etmektedir. Daha öncede bahsettiğim gibi Netlog Lojistik, kimyasal madde taşımacılığına 2018 yılında ambalajlı ürünler ile başlayıp, 2019 yılında parsiyel olarak ambalajlı ADR'li nakliye; ADR'li FTL nakliye ve likit kimyasal taşıma faaliyetlerini hayata geçirmeyi planlamaktadır. Tüm bu operasyonları planlandığı şekilde hayat geçmesi için; araç, ekipman, eğitimli personel ve teknoloji yatırımlarına devam edecektir.

Genel olarak bakıldığında 2019 yılında ne gibi değişiklikler bekleniyor? Kısa ve orta vadedeki hedefleriniz neler?

2018 sadece ülkemizde değil dünya çapında birçok ülke için sıkıntılı geçti. Türkiye'nin bir toparlanma süreci içinde olduğunu düşündüğümüzde 2019 yılına iyimser bakıyoruz çünkü bölgemizin içerisinde avantajlı olduğumuzu görüyoruz. Türkiye'de üretimin değil, tüketimin ön planda olduğu aşikar. Bu doğrultuda üretim süreçlerinin teşvik edilmesi ve vergi sisteminin düzenlenmesi ülke ekonomisine değer katacaktır. Bu kısa değerlendirmeyi takiben, teknolojinin etkisinin her geçen gün daha çok arttığını ve ürünlerin yaşam döngüsünün uzaması için yeni teknolojilerin geliştirilmesi, Ar-Ge, inovasyon faaliyetlerine hız verildiğini görmekteyiz. Yaşamımızdaki nesneler akıllı hale geldikçe global trendleri benimseyen kuruluşlar bilim ile teknolojinin sunduğu imkânlardan yararlanarak dijital dönüşüme ayak uydurmaya çalışıyorlar. Buna rağmen, ürünlerin üretim, depolama, dağıtım ve satış süreçlerinde, karşılaştığı hasar ve kayıplar, özellikle ülkemizde ciddi ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. İzlenebilirlik çerçevesinde Blockchain teknolojisinin yaygınlaştırılmasının önemli bir inovasyon olacağını düşünüyorum. Blockchain’de ürünün, üretimden son kullanıcıya ulaşıncaya kadar her aşamasını takip edilebiliyorsunuz.

Bu teknoloji özellikle soğuk zincir üzerinde gıda kayıplarının ya da tedarik zinciri üzerinde meydana gelen hataların nereden ve hangi şartlardan kaynaklandığını görmeyi, hataların bir daha tekrarlanmaması için önlemler almayı mümkün kılıyor. Bahsettiğimiz yeni kullanılmaya başlanan bir teknoloji ve aygınlaşmasının 5-10 yıl süreceği öngörülüyor. Blockchain’e yatırım yapacak devletlerin ve organizasyonların uzun vadede yapılarına değer katacağına inanıyorum. Netlog, müşterilerine, üretimden ve ithalattan rafa ve hatta sofraya kadar entegre bir biçimde hizmet sunarken Blockchain gibi yeni teknolojilerin sunduğu olanakları da kendi sistemine entegre etmek için AR-GE çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca, lojistik sektöründe önemli bir girişim olarak gördüğümüz Netlog Innovation, Technology and Education Center (Netlog iTEC) yıl içerisinde hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Netlog iTEC ile beraber nitelikli personelimizi, İngiltere, Hollanda, Belçika ve ABD gibi ülkelerde bulunan lokasyonlarımızda görevlendirerek; personelimizi birer küresel yönetici olarak yetiştirmek istiyoruz.

2019 yılında öncelikli hedefleriniz neler?

Türkiye’yi kapsayan bir lojistik ağına sahip olmamızın da etkisiyle, tamamen müşteri odaklı bir yol izliyoruz ve Türkiye’nin her şehrine gidiyoruz. Bugün geldiğimiz noktada lojistikte uçtan uca tamamen entegre bir yapı kuran Türkiye’deki sayılı şirketler arasında olduğumuzun bilincindeyiz. Bu varlığımızı globalde de sürdürmek istiyoruz. 2018’i 4 milyar TL’nin üzerinde ciroyla kapatmıştık. 2019’u ise yatırım yılı olarak görüyoruz. Avrupa ve Amerika’daki operasyonlarımızı, yeni yatırım ve satınalmalarla büyütmek istiyoruz.

2004 yılında kurulan Netlog’u, yakın ve orta vadede 2 milyar dolar ciroya sahip, 25 bin çalışanı bulunan, dünyadaki bir Türk şirketi haline getirmeyi hedefliyoruz. 13 TIR, 13 şoför ve 8 çalışan ile yola çıktığımız düşünüldüğünde geldiğimiz bu noktanın ilk günkü hedefimiz olan “lojistikte bir dünya markası yaratmak” ile paralel seyrettiğini görüyoruz.
 



Omsan Lojistik Genel Müdürü Dr. A. Bülent Sabuncu: “Tehlikeli madde taşımacılığında bünyemizde çalışan tüm şoförlerimize gerekli eğitimler veriliyor.”

Lojistik sektöründeki 41 yıllık bilgi birikimimizi ve deneyimimizi tehlikeli madde taşımacılığı gibi özel uzmanlık gerektiren alanlara da taşıyoruz. Tehlikeli madde taşımacılığı kapsamında enerji sektöründe bulunan birçok saygın firmaya SEÇ-G (Sağlık, Emniyet, Çevre, Güvenlik) standartlarına uygun olarak hizmet veriyoruz.

Firma olarak tehlikeli madde taşımacılığındaki yerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Lojistik sektöründeki 41 yıllık bilgi birikimimizi ve deneyimimizi tehlikeli madde taşımacılığı gibi özel uzmanlık gerektiren alanlara da taşıyoruz. Tehlikeli madde taşımacılığı kapsamında enerji sektöründe bulunan birçok saygın firmaya SEÇ-G (Sağlık, Emniyet, Çevre, Güvenlik)standartlarına uygun olarak hizmet veriyoruz.Tehlikeli madde taşımacılığının yüksek sorumluluk isteyen ve dönüşü olmayan sağlık ve çevresel sonuçları içinde barındıran bir taşımacılık olduğunun bilinciyle, tehlikeli madde taşımacılığı alanında markasını güvenle özdeşleştirmiş bir şirketiz. Tehlikeli madde taşımacılığında bünyemizde çalışan tüm şoförlerimize periyodik olarak gerekli eğitimler veriyor, belirlenen hassas değerlendirme kriterlerine göre düzenli olarak kendilerini ödüllendiriyoruz. 

Tehlikeli madde taşımacılığında tüm SEÇ-G (Sağlık, Emniyet, Çevre, Güvenlik) süreçlerine hâkim ve sürekli iyileştirme çalışmalarımız ile yurtiçi karayolu operasyonlarında 2018 yılında akaryakıt, atık yağ ve sıvılaştırılmış endüstriyel havagazı taşımaları gerçekleştirdik. Operasyonlarımızı 150 öz mal araç ve 300 sürücü ile yürüterek, toplamda 13 milyon km yol katettik.2018 yılını1 milyar litreye yakıntehlikeli madde taşıması gerçekleştirerek tamamladık.

Tehlikeli madde taşımacılığının Türkiye pazarındaki büyüme hızı nedir? Ekonominin gelişimi ile yeni yapılan yatırımlar pazarı nasıl etkiledi? Önceki yıllar ile kıyaslama yapar mısınız?

Tehlikeli madde taşımacılığı alanında 2010 yılından bu yana gerçekleştirilen mevzuat altyapısı çalışmalarının büyük ölçüde tamamlanmasıyla sektör büyümeye devam ediyor ve bu alanda yatırımlar yapılıyor. Sektördeki ulaşılabilir verilere baktığımızda, 2015 yılında SRC-5 belgeli 22.463sürücü varken, 2,5 kat artışla bugün SRC-5 belgeli sürücü sayısı 54.679’a ulaşmıştır. T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından tehlikeli madde faaliyet belgesi düzenlenmiş olan kuruluş sayısı 2015 yılında 15.428 iken bugün iki katına çıkarak 29.381’e ulaşmıştır. Bu rakam içinde yer alan, Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanları ve Eğiticileri Derneği’nin(TMGDER) 2017 yılı verilerine göre;K1, K2, C1, C2, L1, L2, R1, R2 yetki belgesine sahip, tehlikeli maddelerin karayoluyla taşınması hakkındaki yönetmelik kapsamında faaliyet gösteren işletmelerin sayısı 10 bin civarındadır.

PETDER’in 2017 verilerine göre; Türkiye’de toplam otomotiv yakıtları tüketimi her yıl ortalama yüzde7 büyüyerek yaklaşık 38 milyon metreküpe ulaşmıştır.

Tehlikeli madde taşımacılığında önümüzdeki dönemlerde hangi tür taşımalara talep olacağı bekleniyor?

Tehlikeli madde taşımacılığında LPG, akaryakıt ve ilerleyen dönemlerde paketli ADR’li taşımalarda artış bekliyoruz Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkındaki Yönetmelik’in yürürlüğe girdiği ilk yıllarda daha çok tanker taşımacılığında ADR kurallarına tam uyum üzerinde durulurken, 2019 yılında paketli ADR taşımalar için de tam uyum için denetimler başladı. Aynı zamanda 2019 yılında Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkındaki Yönetmelik’in güncellenerekyürürlüğe girmesi bekleniyor.  Bu süreçte sadece tehlikeli madde taşımacılığı değil bu mevzuat çerçevesinde tehlikeli maddelerin depolanması da kapsam içerisinedâhil edilecek. Böylelikle mevzuatın güncellenmesine paralel olarak bu alanda entegre lojistik çözümlerin daha da önem kazanacağı bir döneme girileceğini ifade edebiliriz.

Türkiye’de tehlikeli madde taşımacılığı ile ilgili ne tür sıkıntılar yaşıyorsunuz?

Tehlikeli madde taşımacılığının önemli gündem maddelerinden biri, Sağlık, Emniyet, Çevre ve Güvenlik prosedürüne uyumdur. OMSAN Lojistik olarak çok önem verdiğimiz bu prosedür ekstra maliyet unsuru oluşturduğu için diğer hizmet veren tedarikçiler tarafından göz ardı ediliyor. Uygun şekilde gerçekleştirilmediği takdirde geri dönüşü olmayan sağlık ve çevresel sonuçlara sebebiyet veren tehlikeli madde taşımacılığına diğer hizmet verenlerin de aynı hassasiyeti göstermelerini umuyoruz. Ayrıca tehlikeli madde taşımacılığı gibi işin her aşamasında maksimum güvenlik koşulları gerektiren süreçte; müşterilerin deişin sürdürebilirliği açısından taşımalarında bu konulara hassasiyetle eğilen firmaları tercih etmelerini bekliyoruz.

Ekonominin büyümesine paralel gelişmesi beklenen tehlikeli madde taşımacılığında daha güçlü konuma gelmek adına firma olarak yapacağınız yatırımlardan söz eder misiniz? Yeni plan ve projeleriniz var mı?

OMSAN olarak son 2 yılda tehlikeli madde taşımacılığına yönelik 102 araçlık yatırım yaptık. Bu yatırımlar ile birlikte150 adet motorlu araç ve 60 adet yarı römork tanker ile tehlikeli madde taşıma operasyonlarını sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemlerde de sürdüreceğimiz faaliyetlere paralel olarak gerekli yatırımları hayata geçireceğiz. OMSAN Lojistik olarak tehlikeli madde taşımacılığı alanında sahip olduğumuz tecrübemizle mevcut müşteri portföyümüzü de büyütmeyi hedefliyoruz.

Genel olarak bakıldığında 2019 yılında lojistik sektörünü neler bekliyor?

2019 yılında küresel ekonomideki sorunların ve belirsizliklerin süreceği öngörülüyor. ABD’nin yaptırımlarının tetiklediği ticaret savaşlarının, hâlihazırda 2008 krizinin etkilerini atlatamayarak daralan dünya ekonomisi ve ticaretine yansımaları, Türkiye ekonomisini ve hatta lojistik sektörünü de dolaylıolarak etkileyeceği öngörülüyor. GSYH’dekipayı yüzde 12’ye varan lojistik sektörü performansının desteklenmesi için hükümetin alacağı tedbirler ve özellikle finansman destekleri büyük önem taşıyor. Ülke ekonomisine ivme katan ve stratejik öneme sahip lojistik sektörünün en az diğer sektörlere sağlanan avantajlar kadar destek alması sektörün gücüne güç katacaktır.

OMSAN Lojistik açısından 2018 nasıl geçti? 2019 yılında öncelikli hedefleriniz neler? Kısa ve orta vadedeki hedefleriniz neler?

2018 yılını yüzde 30’un üzerinde büyüme göstererek hedeflerimiz doğrultusunda tamamladık. Tehlikeli madde taşıma operasyonlarımızda toplam 1 milyar litreye yakınürün taşıması gerçekleştirdik.

Türkiye’de demiryolu taşımacılığının serbestleşme sürecinin en büyük destekçilerinden biri olduk. Demiryolu Tren İşletmeciliği belgesine sahip ilk lojistik şirketi olarak demiryolu ile 2,5 milyon ton demir cevheri taşıdık.

İzmit-Köseköy ile Mersin-Yenice arasında demiryolu ile yurt içi otomobil bayi dağıtımı projesini başlattık ve Türkiye lojistik sektöründe bir ilki daha gerçekleştirdik.

Türkiye’den Polonya’ya ilk intermodal taşıma projesini hayata geçirdik. Ulaştırma sektörünün çevresel hedeflerine katkı sağlayan yurt içi ve yurt dışı projelerimizle, ülkemizde intermodal taşıma sistemlerinin yaygınlaşmasında sektöre öncülük ettik.

Türkiye’de ve Fransa’da “Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası” alarak izinli gönderici statüsü kazanan ilk lojistik firmalarından biri olarak ülkemizin ve Avrupa’nın en büyük 16 otomotiv markasına katma değeri yüksek bitmiş araç lojistiği hizmetleri sunduk. Özmal oto taşıma filomuz ve 3 kıtaya yayılmış 850 bin m²lik stok sahalarımızla 600 binden fazla taşıt aracına bitmiş araç lojistiği alanında pazar liderliğimizi sürdürerek hizmet verdik. Türkiye’de satılan her 3 araçtan birini, Fas’ta ise satılan her 2 araçtan birini OMSAN olarak biz taşıyoruz.

Çimento fabrikalarının üretimi için gerekli olan kömür, cüruf, petrokok, klinker gibi ürünlerin taşımalarını karayolu ve demiryolu taşımacılığı hizmetlerimizle gerçekleştirdik. Güçlü karayolu filomuzla 1,6 milyon ton çimento, 11 milyon ton demir çelik taşıdık.

OMSAN Denizcilik olarak Akdeniz-Karadeniz limanları arasında saygın bir konumda faaliyetlerimizi sürdürerek, Türk bayraklı tek pnömatik çimento gemisi ile dökme çimento taşımacılığı alanında pazar liderliğine doğru yol aldık. Yaklaşık 5 milyon ton dökme yük taşıması ve komple parsiyel yüklemeli konteyner taşımalarında 10 bin TEU’luk bir performansa eriştik.

Sahip olduğumuz 150 bin m² ve 140 bin palet kapasiteli depolarımızda müşterilerimize hizmet sunarken aynı zamanda aktarma merkezlerinden tüm Türkiye’ye yıllık 1,2 milyon kolinin mikro dağıtımını gerçekleştirdik.

Otomotiv lojistiği alanında Fas’ta pazar lideri olarak 2019 yılında araç lojistiği alanında yeni ve katma değeri yüksek hizmetleri devreye almayı planlıyoruz. Yeni ülke açılımları ve tüm taşıma modlarında yurt dışındaki iş ağının genişletilmesiyle beraber yeni ortaklıkların ve iş modellerinin tesis edilmesini hedefliyoruz. Yurt dışındaki mevcut şirketlerimizin faaliyetlerinin geliştirilmesi, Kazakistan’ın yapılanması üzerinden Orta Asya, BDT ve Çin ile Türkiye arasındaki ticaret trafiğinden daha fazla pay almaya yönelik yeni projelerin üstlenilmesini; bunun yanı sıra denizcilik alanında konteyner taşımacılığı faaliyetlerinin ve özellikle Türkiye-Avrupa arasında intermodal taşımacılık projelerinin geliştirilmesini planlıyoruz.

15. Atlas Lojistik Ödülleri Sahiplerini Buldu
Ekol Uluslararası Taşımacılık Artık DFDS Oldu
Gebrüder Weiss, logitrans'ta Lojistik Çözümlerini Paylaşacak
Ekol Transport Satışı Gerçekleşiyor
MRLlog Filosu, 50 Yeni Renault Trucks Çekiciyle Güçleniyor
Lalamove Türkiye’de Faaliyete Başladığını Duyurdu