Ambargolara büyük ölçüde uymayacağını açıklayan Türkiye, sadece Rusya için değil, Batı için de önemli bir seçenek durumuna geldi. Dahası Avrupa hava sahasını kullanamayan Rusya’nın batıya yönelik en önemli çıkış yolu da Türkiye oldu.
Denizlerde de ambargo şartları giderek ağırlaşıyor. Limanlar sadece Rusya bayraklı gemilere değil, Rusya’ya uğrak yapan gemilere de art arda kapanıyor. Düzenli hatlarda taşıma yapan gemilerin uğrakları yapılamıyor. Bazı armatörler uğradığı için yaptırımla karşılaşmamak adına Rus limanlarına gitmiyor. Yakıt bile alamamak gibi uygulamalarla karşı karşıya kalan armatörler her gün daha çok uzayan yaptırımlar listesine bir daha göz atmak zorunda kalıyor. Yüklenmiş bulunan yüklerin bırakmak için uğrayacaklarını belirten armatörlerin bazıları hiç uğramayacağını açıklamışken, Rusya bağlantılı konteyner taşımalarında da kriz derinleşiyor. RO-RO hatları bir seçenek olarak düşünülse de Türkiye’de yüksek kapasiteli gemi bulmak mümkün değil, batılı operatörler ise ambargoya takılıyor. Rusya’ya yönelik taşımalar ve bir şekilde Batı’nın almak zorunda olduğu Rus mallarının taşınmasında demiryolunda da hatırı sayılır bir seçenek üretmek, en azından kısa vadede mümkün görünmüyor. Geriye karayolu kalıyor ki zaten bütün sıkışıklık da burada başlıyor.
Bugün için Rusya’ya karadan tek gidiş yolu Gürcistan üzerinden geçiyor. Buradan gidiş her zaman ağır aksaktı, ancak şimdiki yoğunlukla birlikte bu taşımalar daha da aksamalı gerçekleşiyor. İstanbul’dan yola çıkan bir treyler Moskova’ya Gürcistan üzerinden ancak bir ayda varabiliyor. Türkiye kapısı iyi çalışsa da Gürcistan ile Rusya arasındaki geçiş kapısında tıkanmalar yaşanıyor. Gecikmelerin en önemli nedenlerinin başında güzergah ve kapıdaki sıkışıklık değil, belge yetersizliği geliyor... Böylesi bir dönemde belge sorunu yaşamak son derece anlamsız olmalı. Aslında bu konuda Rusya’yı masaya davet edip Türkiye’nin Rusya taşımalarına bağlı olarak yıllardır yaşadığı sorunlara kalıcı bir çözüm getirmenin tam zamanı. Bunun için son derece net ve kararlı bir tutum gerektiğini daha önce yazmıştım.
Türkiye, Rusya ile dış ticaretinde her zaman zararlı olan taraftı. 28,9 milyar dolar ithalata karşılık Rusya’ya 5,7 milyar dolarlık ihracat yapan Türkiye, lojistik sorunlarının çözülmesiyle birlikte Rusya’nın talep ettiği malların büyük çoğunluğunu temin ederek bu ticareti 40 milyar dolara da çıkartabilir. Fakat lojistik kadar ihracatta da finans ve ödeme sorunları yaşanıyor. Dövizin Türkiye’ye transferinde ve ödemelerin gerçekleşmesinde bazı bankaların çekinceleri ile karşılaşılıyor.
Bu arada bir de Türkiye üzerinden Rusya’ya giden mallar söz konusu. Ambargoya rağmen bazı Avrupa ülkeleri tarafından Rusya’ya satılan mallar olduğu biliniyor. Bunların Türkiye üzerinden transit olarak Rusya’ya gitmesi söz konusu olduğu için, bu noktada Türk taşımacılarına büyük iş düşüyor. Bu aşamada malın çıkış ülkesi, faturasını Türk taşımacısı üzerinden düzenlemek istiyor. Oysa bunun hem Türk transit taşıma mevzuatı açısından hem de para transferlerine ilişkin uygulamalar nedeniyle bazı sakıncaları bulunuyor. Öte yandan Türkiye’den geçerek gitmek üzere Rusya’ya satılmış olan ve yola çıkmış bulunan mallar henüz limanlara, depolara yığılmadı. Bir de işin yoğun yük trafiği yanı bulunuyor. Biraz geçmişe gidersek, İran-Irak savaşı sırasında iki ülke limanları bombalanmış, bu ülkelere gidecek mallar Türkiye limanlarında yığılmış hatta liman dışına taşarak yaşamı olumsuz etkilemiş, memleketin neresinde ne kadar kamyon varsa liman şehirlerine getirilmiş ve bu malların taşınması sağlanmıştı. Komşular arasında savaş yaşanması, savaşan ülkelerin gereksinimlerinin de diğer komşuları tarafından sağlanmasını gerektiriyor.
Bu çalkantılı süreçte Rusya ve belki kısmen Türkiye de dahil ama en başta Avrupa, adeta Rusya – Ukrayna savaşına bağlı olarak ortaya çıkan lojistik gereksinimlerle, kimin neye ne kadar yanıt vereceği, neye ne kadar dayanacağı test ediliyor. Ancak pandemi döneminde başarılı bir sınav veren Türk lojistik sektörünün savaş günlerinde de başarılı çözümler üreteceğini biliyoruz. Yeter ki ülkeye talep yaratan taraflarla barış içinde olunsun. Bu savaşın daha uzun süre etkileri sürecek bir savaş olduğuna kuşku yok. Savaşın yarattığı lojistik gereksinimler kadar savaş sonrası için de büyük bir potansiyel var. Batı alemi ve özelde de Avrupa ile Rusya’nın barışması ve eski yolların yeniden canlanması için nereden bakılırsa bakılsın 20 yıla gereksinim bulunuyor. Putin, elini kolunu bağlamaya çalışanları başta demir-çelik olmak üzere çeşitli madenler, gaz ve petrol, tahıl ve yağ gibi ürünlerin yanı sıra lojistik ile de sınıyor. Eğer bu lojistik için bir sınav olacaksa, Türkiye bu sınavın en başarılı ve çalışkan öğrencisi olacaktır.
İlker ALTUN
ilker@aysberg.com
Kargohaber Dergisi (Sayı:281)