Önümüzdeki on yıl içerisinde kentsel lojistik harcamalarının, kentleşme, bağlanabilirlik ve yakınsama, online perakendecilik ve multimodalitenin (yüksek hızlı raylı sistemler) etkisi altında iki kattan fazla büyüme göstererek 5,980 trilyon dolar seviyesine ulaşması bekleniyor.
Frost & Sullivan'a göre kentleşme ve online perakendecilik, geleceğin şehiriçi lojistik sektörüne yönelik büyük fırsatlar doğuracak.
Kentleşme, konnektivite ve yüksek hızlı raylı ulaşım sistemleri geleceğin lojistik endüstrisini şekillendiriyor. Frost & Sullivan'ın 19–20 Haziran 2013 tarihleri arasında düzenleyeceği ‘Kentsel Mobilite 3’ etkinliğinin "Kentsel Lojistik: Kentleşme ve Online Perakendecilik Kentsel Lojistik Açısından Nasıl Fırsatlar Yaratıyor" başlıklı panelinde uzmanlar gelişmeyi mercek altına alacak.
Frost & Sullivan'ın 'Vizyoner Yenilikçilik Grubu' (www.frost.com) tarafından yapılan araştırmaya göre önümüzdeki on yıl içerisinde kentsel lojistik harcamaları, kentleşme, bağlanabilirlik ve yakınsama, online perakendecilik ve multimodalitenin (yüksek hızlı raylı sistemler) etkisi altında iki kattan fazla büyüme göstererek 5,980 trilyon dolar seviyesine ulaşacak. Analistlere göre bu oranda nakliye ve dağıtım faaliyetlerinde yapılan harcamaların çoğunluğunu teşkil etmesi bekleniyor.
Öngörülen gelişmeyle ilgili olarak Frost & Sullivan Kıdemli Yatırım Analistlerinden Archana Vidyasekar şu görüşü ileri sürüyor: "Gelecekte daha akıllı kentsel lojistik modelleri ile karşılaşacağız. Fakat her şehir farklı bir uzamsal, altyapısal ve kentsel yerleşimsel tablo sunduğundan homojen bir stratejinin varlığından söz edemeyiz. Her şehir, kentsel yük taşımacılığına ilişkin riskleri küçültüp, özgün ve özelleştirilmiş seçenekler sunacak özel lojistik tedarikçileri arıyor."
Mega şehirlere özgü lojistik çözümler
Vidyasekar'a göre 2025 yılına kadar özgün lojistik çözümlere ihtiyaç duyacak 35 mega şehir olacak ve insanların beşte üçü şehirlerde yaşıyor olacak. Nitekim halihazırda gelişmiş bir şehirde yaşayan ortalama bir şehir sakini günlük yaklaşık olarak 0.1 teslimat yaratıyor. 2025 yılında ise şehirlerdeki günlük teslimatların minimum 500 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu büyüklükte bir hacmi karşılamak için lojistik şirketlerinin dağıtım faaliyetlerini birleştirmeleri ve filolarını kutuplaştırmaları gerektiği ifade eden Vidyasekar, dağıtımların birleştirilerek yapılması için şirketlerin lojistik alanında göbek ve ispit modelini benimseyeceğinin altını çiziyor.
Bununla birlikte, 2025 yılına kadar herkes, tedarikçilere her kanaldan ulaşmalarına olanak sağlayacak ve her an her yerden ürünleri sipariş etme imkânı sunacak beşten fazla cihaza sahip olacak. Bundan dolayı Vidyasekar, teknolojinin gitgide daha proaktif hale geldiği ve bağlanabilirliğin tedarik zinciri sürecinin her kademesine iyice yayıldığı bir dönemde lojistik şirketlerinin daha çevik olmaları ve spontane, "hareket halinde" teslimatlar yapacak şekilde kendilerini ölçeklendirmeleri gerektiğine vurgu yapıyor.
"Dağıtım esnasında, rota planlaması ve zamanlama düzenlemesi olmazsa olmaz haline gelecektir" görüşünü ileri süren Vidyasekar, "Trafik tahmin araçları, RFID etiketleri, GPS cihazları, yol sensorları ve barkodlar gibi imkânları kullanarak seferlerini optimize edebilirler. Coğrafi alan izleme ve konum tabanlı takip sistemleri ile seferlerin planlandığı gibi gitmesini sağlayabilir, beklenmedik sorunlar olması durumunda araçlardaki telematikleri kullanarak dağıtım rotalarını değiştirebilirler" şeklinde değerlendirmede bulunuyor.
Melez bir modele doğru
Frost & Sullivan analistlerine göre çevrimiçi perakendeciliğe geçiş aynı zamanda, çoğu tedarikçinin melez bir çevrimdışı ve çevrimiçi modeli benimsemesine sebep olarak geleneksel perakendecilik modellerini de dönüştürecek. Buna göre 2015 yılına gelindiğinde perakende satış faaliyetlerinin neredeyse yüzde 20'lik bir bölümü çevrimiçi ortamda gerçekleşirken, ABD ve İngiltere gibi kişi başına çevrimiçi harcamanın yüksek olduğu önde gelen pazarlarda perakende satışların yaklaşık yüzde 25'i çevrimiçi olarak gerçekleşecek. Küresel çevrimiçi perakende pazarının ise 2025 yılına dek 4.3 trilyon dolar seviyesine yükselerek toplam perakende satışların yüzde 19'luk bölümünü kaplayacağı tahmin ediliyor. Nitekim ürünlere hem dükkânda hem de çevrimdışı olarak ulaşma yönündeki talep, perakendecilerin yenilikçi çoklu dağıtım seçenekleri oluşturmalarına yol açıyor. Multimodalite ve daha hızlı dağıtım modelleri ise bu bağlamda oldukça önemli hale gelmiş bulunuyor.
Vidyasekar'a göre aynı gün veya ertesi gün teslimatları açısından daha hızlı ve maliyet etkin muhtemel bir seçenek olarak hızlı raylı sistemler düşünülebilir. Buna göre 2025 yılına kadar tüm dünyada 800 milyar doların üzerinde bir tutarın yüksek hızlı raylı sistemlere harcanacağı ve bu projelerden bazılarının kıtaları birbirine bağlayacağı ileri sürülüyor. Ayrıca yollarda ve standart raylı sistemlerde yük taşımacılığı için yer açmanın yanı sıra, koli taşımacılığı açısından da potansiyel olarak Eurocarex benzeri özel ve yüksek hızlı teslimatların da önünün açılacağı belirtiliyor.
Büyük fırsatları barındıran yakın geleceğin kentsel lojistiği için Frost & Sullivan Vizyoner Yenilikçilik Grubu Program Yöneticisi Archana Amarnath ise şu öngörüde bulunuyor: "Geleceğin şehirlerinde dağıtım yapmak her şehir için özelleştirilmiş ve özgün çözümlerin üretilmesini gerektirecek. İngiltere'de kilitli kutuların daha etkin bir biçimde kullanılması örneğinde olduğu gibi yenilikçi modellerin şimdiden ortaya çıkmaya başlandığına şahit oluyoruz. Birleştirme, paketleme, rota ve zaman çizelgesi oluşturma bu bağlam içerisinde hâlihazırda önemli etmenler haline gelmiş durumda. Bunun sonucu olarak, gelecekte dağıtım merkezleri yerine daha çok dağıtım noktası göreceğiz."