3. Otomotiv Lojistiği İş Konferansı, 27 Mayıs 2008 Salı günü Maslak İTÜ Süleyman Demirel Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Konferansta stok alanlarının azlığı, limanlardaki altyapı yetersizliği ve gemi gecikmelerinin operasyonları konularına değinildi. İhracat rakamları her geçen yıl artıyor ve sektör lojistik açılımlar bekliyor.
İhracat rakamları her geçen yıl artan ve ihracatta Türkiye’nin bir numaralı sektörü haline gelen otomotiv ve otomotiv yan sanayi sektörünün lojistik potansiyelinin değerlendirildiği ve sektörde lojistik anlamda yaşanan sıkıntıların tartışıldığı 3. Otomotiv Lojistiği İş Konferansı, sektör temsilcilerinin yoğun katılımı ile gerçekleştirildi. Otomotiv lojistiğinde büyük öneme sahip konuların gündeme getirildiği konferans, ‘Otomotiv lojistiğinde deniz taşımacılığı ve liman sorunları’ ana teması altında gerçekleştirildi. ‘Rekabet gücünün artırılması için lojistik açılımlar’, ‘Otomotiv sektöründe limanlar’, ‘Otomotivde taşıma sistemleri’ başlıklarının tartışıldığı konferansta, otomotiv lojistiği uygulama örnekleri de paylaşıldı.
Gürgenç: “2008 yılında otomotiv üretiminin 1,5 milyon adede ulaştığını görmenin heyecanını yaşayacağız”
Türk Lojistik Enstitüsü (LIT) tarafından Borusan Lojistik ve Gefco’nun katkılarıyla gerçekleştirilen konferansın açılışında bir konuşma yapan Borusan Lojistik Genel Müdürü Kaan Gürgenç, yurtdışı kaynaklı kriz ve Türkiye’nin iç siyasetinde yaşanan anlaşmazlıklara rağmen lojistik sektörünün ilk dört ayını iyi bir durumda kapattığını söyledi. Otomotiv sektörünün ve yan sanayinin de aynı dönemde inanılmaz rakamlara ulaştığını vurgulayan Gürgenç, “Otomotiv sektöründe 2007 yılı ilk dört ayına göre üretim adetleri yüzde 40,4 oranında arttı. İhracatımız ise yüzde 44,6 oranında artarak 368 bin 336 adede ulaştı. Bu veriler ışığında da 2008 yılında üretimin 1,5 milyon adede ulaştığını görmenin heyecanını yaşayacağız. Taşıt araçları yan sanayi ise yüzde 53 artış ile 9 milyar 640 milyon dolara ulaştı. Taşıt araçları ve yan sanayinin Türkiye ihracatında yüzde 22,5’lik bir değere ulaşması da ayrıca önem taşıyor. Rakamlara bakıldığında, otomotiv sanayi ve yan sanayisi Türkiye ekonomisindeki büyümeyi tek başına gerçekleştirecek gibi görünüyor.” dedi.
Villa: “Üretime paralel olarak lojistik ile ilgili talepler artmaya başladı”
Gefco Türkiye Genel Müdürü Fulvio Villa ise ilk yıllarında Türkiye’de yılda 3 bin araç üretimi gerçekleştiren sektörün 2000’li yıllara gelindiğinde 1 milyon rakamına ulaştığını hatırlatarak sektörde yaşanan büyük gelişmenin altını çizdi.
Üretime paralel olarak lojistik ile ilgili taleplerin de artmaya başladığını kaydeden Villa, “Otomotiv şirketleri satış ve finans konularına odaklanırken lojistik hizmetlerini tüm lojistik ile ilgili süreçlerine dahil etmeye başladılar. Türkiye de orta ve uzun vadede otomotiv sektörünün faaliyetlerinin artacağını düşündüğümüz için lojistik ihtiyacının da buna paralel artış göstereceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Gürbağ: “Ekonomik rekabette önde olmak önemli”
Türkiye’deki otomotiv sektörü oyuncularının rekabet gücünün artırılması adına lojistik açılımları tartıştıkları oturumda konuşma yapan OYAK Renault Planlama ve Lojistik Direktörü Emrullah Gürbağ, son 10 yılda üretimin 3,5 misli arttığı otomotiv sektöründe lojistik anlamda yaşanan sorunlara değindi.
Lojistik sektöründeki en büyük problemleri; liman yetersizliği, demiryollarının ve karayolların yetersizliği, maliyetlerin yüksek olması, yasal düzenlemelerdeki kısıtlamalar ve yetişmiş insan yetersizliği olarak sıralayan Gürbağ, “Taşınan malzemelerin kilometreye düşen maliyeti uluslararası alanda Türkiye’nin rekabet edeceği durumda değildir. Akaryakıt fiyatları da pek çok ülkeye göre Türkiye’de çok daha yüksek. Türkiye’deki lojistik firmalarının rekabet edebilmeleri için ekonomik rekabette de önde olmaları gerekiyor” açıklamasını yaptı.
Yaptığı konuşmada, üretilen otomobillerin stoklama maliyetlerinin çok yüksek olduğunu vurgulayan Gürbağ, teknolojik altyapı yetersizliği ve kamu kuruluşları ile iletişimin elektronik ortamda sağlanamamış olması, lojistik eğitiminin yetersizliği ve eğitimli eleman sıkıntısını da sektördeki eksikler olarak sıraladı. Belli ülkelerde taşımaların belgelerle sınırlanmasının da problem yarattığını ifade eden Emrullah Gürbağ, otomotiv ve yan sanayinin gelişmesi için lojistik sektörünün de ekonomik ve teknolojik olarak kendini geliştirmesi gerektiğini vurguladı.
Büyüme ile ortaya çıkan iç ve dış lojistik
Otomotiv lojistiğinde büyümeyi yönetmek konusuna değinen Tofaş Tedarik Zinciri Direktörü Altan Aytaç da 2008 yılının ilk çeyreğinde 472 bin adetlik üretim rakamına ulaşıldığını açıklayarak, sektörün, üretilen her dört araçtan birini ihraç eder duruma geldiğini açıkladı. İlk dört aylık dönemde 10 milyar dolara yakın ana sanayi ihracatının görüldüğünü ifade eden Altan Aytaç, büyüme ile ortaya çıkan iç ve dış lojistik ihtiyaçlarına şöyle değindi: “Alternatif taşıma modları, ambalaj yönetimi, ambar yönetimi, yan sanayi kapasite gerekliliği, yetişmiş eleman, artan talebe karşı araç bulamama riski, karayolundan denizyoluna geçiş teşvikinden yararlanmak iç lojistik ihtiyaçları olarak karşımıza çıkıyor. Mix ve kısıt yönetimi, farklı müşteriler için talep toplamak, nakliye kapasitesi ve ihracat altyapısı isi dış lojistik ihtiyaçları olarak karşımıza çıkıyor. İhracat altyapı olarak limanları kastediyoruz. Toplamda bakıldığında büyüme ile ortaya çıkacak ihtiyaçlara çok hazırlıklı olduğumuz söylenemez. Büyümeyi yönetmek için otomotiv ana sanayi, yan sanayi ve lojistik hizmet verenlerin bir aile gibi çalışmaları gerekiyor. Üretim ve ihracat arttıkça lojistik anlamda birçok sıkıntı yaşanacak. Bu yüzden ‘ben’den ‘biz’e geçmemiz gerekiyor. Birlikte hareket edilmesi ve projelerin birlikte geliştirilmesi şart.”
Lojistik süreçteki tıkanıklıklar
Otomotiv sektörü açısından limanların öneminin vurgulandığı ve yaşanan temel problemlerin konuşulduğu konferansta, limanlardaki altyapı yetersizliği ve stok sahalarında yaşanan sıkışıklıklar firmalar tarafından temel sorunlar olarak dile getirildi.
Müşteri gözüyle konuyu değerlendiren Honda Araç Lojistik Operasyonları Müdürü H. Bülent Gezer, fabrikalar açısından global pazarlarla rekabet edebilecek durumda olduklarını ancak iş lojistik sürece gelince tıkanıklıklar yaşandığını söyledi. Bu tıkanıklıkların en başında da liman sıkışıklıklarının geldiğini ifade eden Gezer, “Limanlar bizim dünyaya açılan kapılarımız ancak mevcut limanlarımızın taşıma şekli karayolu ile sınırlı. Demiryolu alternatif olabilir ancak altyapı yetersizliği söz konusu. Liman işletmecilerinin otomotiv işletmecilerine daha fazla yer tahsis etmeleri gerekiyor. Gemi sefer sıklıkları da çok önemli ve geciken her sefer firmaları etkiliyor. Liman işletmecileri otomotiv işine uzak durmamakla birlikte ilk sıraya almadıkları da gerçektir. Oysaki limanların istikrarı ve geleceği açısından otomotiv çok iyi bir sektördür.” dedi.
Tedarik zincirinin gücünün en zayıf halkanın gücü kadar olduğunu hatırlatan Gezer, “Markalar olarak birbirimizle rekabetin ötesinde aynı markanın dünyada bulunan diğer fabrikaları ile rekabet etmeliyiz. Bu rekabet fabrikanın koşulları dışında, limanlar ve hizmet sağlayıcıların gücü ile doğru orantılıdır” şeklinde konuştu.
Tokman: “Stok sahalarında sıkıntı var”
Gemi gecikmeleri yüzünden stok sahalarında sıkışıklıklar yaşandığını ve müşterilere verilen temrinlerde aksamalar meydana geldiğini kaydeden Toyota Araç Lojistik Müdürü Enis Tokman da bu durumda ihracat sürecinin tamamlanamadığını ve zincirdeki tüm operasyonun etkilendiğini vurguladı.
Daha gerçekçi yedek zaman hesaplanması, yüksek kapasiteli gemi kullanımı, sefer sayılarının artırılması, uygulanabilir iyileştirme planları, liman ve boğazlarda araba gemilerine öncelik verilmesinin sorunların aşılması için yapılabilecek uygulamalar olduğunu aktaran Tokman, operasyonlardaki kalite konusuna da değindi.
Limanlarda uygun olmayan şartlarda operasyon gerçekleştirdiklerini ifade eden Tokman, “Temel ve basit kurallara uymak operasyon kalitesini etkileyen unsurlardandır. Yükleme öncesinde ve tahliye sonrasında kontrol yapılabilir. Ayrıca işlemler sırasında yakın takipte bulunulması gerekiyor. dedi.