“Pazarın Türkiye’den Avrupa’ya Doğru Gelişimi Çok Güçlü”

DHL Almanya Havacılık Başkan Yardımcısı Markus Otto ile söyleşiyi bir A 300-600 kargo uçağında gerçekleştirdik.

DHL Almanya Havacılık Başkan Yardımcısı Markus Otto ile söyleşiyi bir A 300-600 kargo uçağında gerçekleştirdik.


Öncelikle uçak ile ilgili bilgi aldığımız Markus Otto, uçağın geçen yıl satın alınan 18 uçaktan birisi olan ve bu yıl Temmuz ayında bitirilen A 300-600 uçağının yük kapasitesinin 46-50 ton arasında olduğunu söyledi.

Uçak ile ilgili kısa bilgiler aldıktan sonra DHL’in Leipzig üssü ve hava kargo pazarı ile ilgili söyleşi yaptığımız Otto, DHL Express taşımalarının yüzde 10’unun Leipzig hava üssünden geçtiğini ve bu oranın Avrupa’nın tüm dünya taşımaları içerisindeki payını da yansıttığını kaydetti.

“DHL için Avrupa çok önemli bir pazar. Muhtemelen de ana pazar. Uluslararası ekspres taşımalarda dünyada yaptığımız tüm işlerin yüzde 10’una sahip. Bu oran, Avrupa’dan veya Avrupa’ya yapılan taşımaları kapsıyor” diyen Markus Otto, bunun tüm dünya içinde iyi bir pay olduğunu düşünüyor musunuz sorumuza ise şu şekilde yanıt verdi: “Bunun, uluslararası ticarette Avrupa’nın gücünü temsil ettiğine inanıyorum. Asya’da çok yüksek üretim kapasitesi, Avrupa’da da yüksek tüketim var. Ama Avrupa’da aynı zamanda azımsanamayacak ölçüde bir üretim kapasitesi de mevcut. Burada klasik Batı Avrupa’dan söz ediyorum ama Avrupa’nın çok dinamik bölgeleri de var. Bunlar AB’ye yeni katılan ülkeler ile birlikte Türkiye’yi, Güney ve Doğu Avrupa’yı içeriyor. Çünkü Avrupa’da hızla büyüyen pazarlar bunlar.”

“Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ediyoruz”



Türkiye pazarı ile ilgili görüşlerini de aldığımız Otto, bir üssün coğrafi konumunun ülkenin ekonomik gelişimine çok bağlı olmadığını vurgulayarak, “Türkiye’nin kaderi, hem tarihi hem de coğrafi bakımdan bir üs konumu olarak çizilmiş ama bizim diğer ülkelerde zaten lojistik merkezlerimiz var. İtalya’da bir üssümüz var uçaklarımız ile Orta Doğu’ya Leipzig ve İtalya üzerinden bağlanabiliyoruz. Bu nedenle aktif bir talep yok ancak gelecekte örneğin; Türkiye ile Afrika arasında daha fazla ticaret ve gelişim olursa Türkiye’yi de bir aktarma merkezi olarak düşünebiliriz. DHL’in ağ haritasına bakarsanız ana lojistik üslerimiz var ancak aynı zamanda küçük üslerimiz de var. Türkiye’den bu bölgelere ticaret artarsa o zaman Türkiye’ye de transit noktası olarak daha yakından bakmaya karar verebiliriz. Şu anda örneğin Atatürk Havalimanı üzerinden Türk Havayolları ile çalışıyoruz, yani aslında zaten bazı şeyler yapıyoruz” açıklamasını yaptı.

Kargo terminalinin genişletildiğini ve üçüncü havalimanı projesini hatırlattığımız Otto, bu gelişmeleri de çok yakından takip ettiklerini çünkü pazarın Türkiye’den Avrupa’ya doğru gelişiminin çok güçlü olduğunu kaydetti.

“Kendi uçaklarımız olduğu için nasıl taşıma yapacağımıza karar verebiliyoruz. Sonra ticaret yollarının gelişimine, ticaretin nerelerde geliştiğine bakıyoruz ve doğru ağı kuruyoruz” diyen Markus Otto, her zaman ticaret, ürün ve müşterinin ilk sırada yer aldığını daha sonrasında ağa karar verdiklerini açıkladı.

DHL Express olarak kapıdan kapıya ürün taşıdıkları için klasik hava kargo pazarı ile ilgili bir değerlendirmeye girmeyen Otto, “Hızlı, bir gecede taşıma yetisinin önemli olduğu, klasik anlamda insanların yüksek getirili beklentiler ürettiği bir alandayız. Otomotiv ve medikal sektörlerinde ve aynı zamanda KOBİ işlerinde güçlüyüz. Bu aynı zamanda B2C (firmadan tüketiciye) işlerin gelişimini izlemeyi de içeriyor” dedi. 

 “Ağ ve kapasitemiz mevcut olanın en güçlüsü”



“Gelecekte yolcu taşımacılığı için; daha geniş koltuklardan daha düşük ses oranına, sürdürülebilirlikten havayolu cep telefonu sistemlerine kadar pek çok yeni trend gündemde. Kargo taşımacılığı için yeni trendler neler olacak?” diye sorduğumuz Markus Otto, şunları söyledi: “Uçaklarımız iki farklı kaynaktan geliyor. ‘Üretimden kargo uçakları’ var, bunlar en başından yük taşımak için tasarlanıyor, bir de önceden yolcu taşıyan ve sonra kargo uçağına dönüştürülenler var. Lufthansa Cargo ile birlikte işlettiğimiz 777 gibi sadece kargo uçaklarının gelişimine baktığınızda son derece güçlü, çevre dostu gelişimler var. Yüksek performans, çok düşük yakıt tüketimi, daha sessiz motor ve daha fazla taşıma kapasiteleri mevcut. Yeni tasarlanan uçaklar söz konusu olduğunda bu parametreler hep daha olumlu ve yükselişte. Biz endüstri olarak üreticilerden de bunu istiyoruz, onlara yük uçakları için neye ihtiyacımız olduğunu söylüyoruz.

Kargo uçağına dönüştürülen yolcu uçakları söz konusu olduğunda, tasarımcıların daha sonra bunların dönüştürülebileceğini baştan düşünmüş olduğu uçaklar var. Bu nedenle bazı özellikler zaten göz önüne alınmış oluyor. Bizim için uçağı uçurmanın ekonomisi ile sağladığı performans arasında değerleme yapmak önemli. Çok yüksek getirili ürünler var bu nedenle uçaklarımızın çok güvenilir olması gerekiyor, çok sağlam uçaklara ihtiyacımız var.”

“Pazarda en iyi olmak istiyoruz” diyerek DHL’in hedeflerinden söz eden Markus Otto, sohbetimizi şu sözlerle noktaladı: “Geleceğe inancımız var, yeni uçaklara, büyük sarı makinelerimize yatırım yapıyoruz; bu nedenle ağ ve kapasitemiz mevcut olanın en güçlüsü. Müşterilerin bunu anlamasını istiyoruz. Çalışanlarımıza çok değer veriyoruz. DHL çalışanlarının tek yürek olmasını istiyoruz. Müşterilerin ihtiyaçlarını anlamak ve her zaman doğru ürünü sunmak istiyoruz. Eğer bunu yaparsak ayakta kalacağımıza ve kesinlikle büyüyeceğimize hiç şüphemiz yok.”

28 Ekim 2013

15. Atlas Lojistik Ödülleri Sahiplerini Buldu
Ekol Uluslararası Taşımacılık Artık DFDS Oldu
Gebrüder Weiss, logitrans'ta Lojistik Çözümlerini Paylaşacak
Ekol Transport Satışı Gerçekleşiyor
MRLlog Filosu, 50 Yeni Renault Trucks Çekiciyle Güçleniyor
Lalamove Türkiye’de Faaliyete Başladığını Duyurdu