Saat gece yarısını biraz geçiyor. Büyük sarı makine tıkır tıkır işliyor. Ortalıkta yüzlerce insan çalışıyor; kimi tulumlu, elinde takım çantasıyla hangarda hazırlık yapıyor, kimi üzerinde ceketi, ekran başında yeşil ve kırmızı noktaları takip ediyor. Yakıt tankerleri apronda düzen içinde ilerliyor ve uçak motor sesleri artmaya başlıyor.
DHL’in Leipzig hava üssü yine hummalı bir 120 dakikaya hazırlanıyor. 2 milyon metrekare araziye yayılmış 130 bin metrekarelik üste gerçekleşen operasyon, uçakların inmesi ile hız kazanıyor. Uçak aprona inecek, hangarda teknik bakımları ve yakıt ikmali yapılacak ve 2 saat içinde yeniden havalanmak üzere hazırlanacak. Yükler ise 7 dakika içinde boşaltılacak, ayrıştırma merkezine gidip gruplanacak, kontrol ve gümrük işlemleri, hasarların tespit ve giderilmesi gibi süreçlerin ardından yeniden toplanıp yüklenecek ve sabah alıcısına ulaşacak.
Bu bir canlandırma değil, ulaşılmış en üst düzeydeki hava kargo operasyonlarından birinin ta kendisi. Hepsi bu kadar mı? Elbette hayır. Buraya, kargo kadar kargodan da önemli bir şey daha geliyor; bilgi. Bu öyle bir bilgi ki; dünyanın 220 ülkesine yayılmış, 29 üsten, 500 havalimanından, 36 bin 750 toplama ve dağıtma noktasından gelen, her gün test edilen, işlenen, kontrolden geçip ispatlanan bir bilgi. Hani şu; bazı şirketlerin geleceği kurgularken kullandığı varsayılan bilgilerden…
Bu bir Alman şirketi. Onun sahip olduğu ve biri de Türkiye’den alınmış başka Alman şirketleri de bulunuyor. Ayrıca kendisinin de bir sahibi var. Hatırlatmakta yarar görüyorum; Türkiye’de bir zamanlar Berben Ekspres vardı. O da Ekspres’leri ile birlikte asıl patron olan Deutsche Post yapısı içinde bulunuyor. Ağ böyle kurulur, böylece global olunur. Dış dünyayı etkilerken olumsuz etkilere karşı da böyle hazırlık yapılır.
DHL’in tepe yöneticileri, dünyanın ticaret trafiği ile ilgili önemli ipuçlarını elinde tutuyor. Dergimiz adına Altınay Bekar’ın katıldığı ve özel olarak görüştüğü ekibin paylaştığı bilgilerden örneğin “Asyalılar’ın giderek daha yüksek oranda olmak üzere kendi ürettiklerini tükettikleri, Orta Asya ve Afrika ikilisinin ticari olarak ‘süper bölgeler’ olduğu, İspanya, İtalya, Yunanistan gibi sıkıntıdaki ülkelerin giriştiği yeni pazarlar bulma çabasının, bu ülkelerdeki gönderi kapasitesini nasıl da inanılmaz boyutlara ulaştırdığı” gibi bilgiler, yön belirlemede hayati önem taşıyor.
Kendine “dünyada ilk 10 ekonomi arasında olmak” gibi hedefler koyan, 2023’de 500 milyar dolar ihracat hedefleyen, ayrıntılarına sayfalarımızda yer verdiğimiz 11’inci Ulaştırma Şurası’nı toplayan Türkiye, bu hedeflerine varmak için öncelikle, sağlıklı bir bilgi akışına sahip olmalı. Dünya yüzeyine yayılmış ve her noktada hayata temas eden şirketleri, markaları, bayileri, satış ağları, yöneticileri, işçileri, öğrencileri ama neyle olursa olsun önce bilgiyi toplamalı, işlemeli ve politikasını buna göre oluşturmalı. Ticari olarak en güvenilir, meşru ve tekrar tekrar test edilebilir -bir anlamda- ‘sahibinden’ bilgi ise küçüğünden büyüğüne yük ve yolcu hareketlerinden elde edilebilir.
İlker ALTUN
ilker@aysberg.com
22 Ekim 2013