Almanya, İngiltere, Belçika, Hollanda gibi ülkeler şoför açığını, eski Doğu Bloku ülkelerinden gelenlerle bir ölçüde çözüyor. Türkiye’de henüz kriz boyutunda bir sorun olmasa da ABD gibi uzun durak aralıklarına sahip karayolu taşımacılığı yapılan ülkelerde bu sorun, iç taşımalarda da yaşanıyor. Çekicilerin çoğunlukla şoförlere ait olduğu bu ülkede çözüm olarak araçlar mesai süresi içinde eve dönüş yapabileceği durağa kadar götürülüp, o noktada römorku diğer taraftan getirilen römork ile değiştirilerek dönüş yapılıyor.
IRU tarafından özellikle gündemde tutulan şoför açığının giderilmesi ve bu amaçla çalışma koşullarının düzeltilmesine yönelik çeşitli önermeler bulunuyor. Ancak kaynak havuzunu sadece erkek şoförlerden oluşturmak yerine kadın erkek birlikte düşünmek, çözüm yolundaki en etkili ve kestirme adım olabilir gibi duruyor. Bu konuda İskandinav ülkelerinde başarılı örnekler bulunuyor. Polonya başta olmak üzere bazı ülkelerin karayollarında ise eşli yolculuklar yapılıyor. Fakat bu örneklerin ortak özelliği, araç sahiplerinin aynı zamanda sürücü olmasıdır.
Uzunyol şoförleri nasıl çalışıyor, gündelik yaşam koşulları nedir, uluslararası yollarda ne sıkıntıları var gibi konuları bu aşamada göz ardı etmekte sakınca görmüyorum. Ayrıca taşımacıların, şoförleri ile yaşadıkları sorunları da şimdilik bir yana bırakıyorum. Önceliğimi, kadınları uzunyol özellikle de uluslararası sürücülük yapmaya teşvik etmek ve böylece şoför açığına çözüm üretirken aynı zamanda fırsat eşitliğine de katkıda bulunmaktan yana kullanıyorum. Ne de olsa pozitif ayrımcılık gerektiren konuların listesi uzadıkça anlamları da azalmaya başlıyor. Bu nedenle öncelikleri doğru saptamak gerekiyor. Konumuz lojistik, eksiğimiz ise sürücü... Sorunu, kadınlara yönelik fırsat eşitsizliğine de çözüm üretecek bir şekilde gidermeye çalışmak, birden çok fayda sağlayacaktır.
8 Mart kadınlar gününü de kapsayan dergimizin bu sayısında, hayata geçmesi mümkün bir çözüm önerisi olarak kadın şoför seçeneğinin değerlendirilmesini öneriyorum. Özellikle sektörel sivil toplum kuruluşlarının bu konuya odaklanmasını yerinde ve gerekli bir faaliyet alanı olarak görüyorum. Bu çalışmanın olumlu sonuçları, sektörün ‘erkekler kulübü’ imajına da son verecektir. Ancak sivil toplum örgütleri kadar şirketlerin de bu konuya önem vermesi ve siyasal partiler gibi göstermelik değil gerçekçi bir kadın şoför kontenjanına sahip olması gerekir. Böylece Türkiye, bu alanda, gelişmiş batılı ülkelerin önüne geçme fırsatı yakalar. Öte yandan; Atatürk önderliğinde kurulan ve pek çok ülkede kadının adı anılmazken seçme ve seçilme hakkı verilen bir ülkenin şirket yöneticileri, aday havuzunu genişleten, üstelik ayrımcı değil kapsayıcı bir tavırla çok başarılı işletmeler yaratacaklardır.
Ofis genelinde, depolarda oransal olarak daha fazla sayıda kadın çalışan olsa da söz konusu şey kamyon ve çekici kullanmak olunca kadınlar neredeyse yok denilebilir. Salgın koşullarında iyice artan personel talebi nedeniyle kadınların kentiçi teslimat alanlarında hızlı şekilde yer aldığını görüyoruz. Bunun uzun yollarda araç kullanmak şeklinde ve artarak sürmesi şaşırtıcı olmayacaktır.
Uzun yol molalarındaki sürücüler, park durumundaki çekicilerinin mutfak dolaplarını açar; kimi böreğini, kimi kavurmasını, kimi de sarmasını hazır edip küçük taburelerin üzerinde birlikte yemek yemeye hazırlanırken ince bir konfor yaratır. Bu tablonun kadın sürücülerin özenli katkıları ile çok daha harika düzeylere çıkacağını düşünüyorum. Eminim kabinler çok daha temiz, düzenli ve ev sıcaklığını yansıtan birer yaşam alanı olacaktır. Elbette çok kısa bir zaman içinde çekici üreticileri bu yaşam alanlarını, kadınları da gözetecek şekilde tasarlayacaktır. Ve kadınlar muhteşem yol hikayeleri yazacaktır…
Haydi kadınlar, yalnızca şirketlerin ve derneklerin sizin için yapacaklarına bel bağlamayın, harekete geçin, yollar sizi bekliyor. Dünyanız büyüyecek, herkesin hayran olduğu bir hayat süreceksiniz. Yapabilirsiniz!..
İlker ALTUN
ilker@aysberg.com
Kargohaber Dergisi (Sayı:267)