Süreç Lojistik Genel Müdürü Kenan Özbostancı: “Farkınız Süreç Yönetiminde Ortaya Çıkar”

Süreç Lojistik Genel Müdürü Kenan Özbostancı ile Süreç Lojistik’in hizmet anlayışını ve sektörde yaratacağı farkı konuştuk.

Faaliyetlerine yeni başlayan bir lojistik firması olmasına karşılık gücünü tecrübeli ve uzman kadrosundan alarak sektöre hızlı bir giriş yapan Süreç Lojistik, deneyimli kadrodan kaynaklı kurumsal yapılanma ve know how ile kısa sürede kontratlı çalıştığı müşteri sayısını 17’ye çıkarttı. Tekstilden gıdaya kadar kendi sektöründe lider firmalara kontrat lojistiği hizmeti sunan Süreç Lojistik, 2015 yılında bu sayının 30-35 civarına çıkmasını planlıyor.

“Müşterilerimizin ihtiyacı; uygun fiyatla kaliteli hizmet almak, biz de uygun fiyat ile kaliteli hizmet üretebileceğimiz sınıra kadar gitmeyi planlıyoruz” diyerek kontrat müşterisinin sayısının çok fazla olmasının kaliteyi etkileyebileceğine vurgu yapan Süreç Lojistik Genel Müdürü Kenan Özbostancı ile Süreç Lojistik’in hizmet anlayışını ve sektörde yaratacağı farkı konuştuk.

Özbostancı, KargoHaber okuyucuları için yurtiçi taşımacılık sektörünün geleceği ile ilgili öngörülerini de aktardı.

“Müşterinin lojistik departmanı gibi çalışıyoruz”

Süreç Lojistik yeni bir firma olmasına rağmen kadro olarak oldukça deneyimli bir kadroya sahip. “40 yıllık kurumsal yapı şirket kurulduğunda olduğu gibi aktarıldı, sadece kağıt üzerindeki format tamamlandı. İnsan kaynağı, ekipman kaynağı, müşteri profili ve şirketin hedefleri belliydi” diyen Süreç Lojistik Genel Müdürü Kenan Özbostancı, üretim kapasitesi ve ihracatı yüksek, sektöründe ilk üçte yer alan firmalar ile yıllık kontratlar imzaladıkları bilgisini paylaşıyor. Firmaların tedarik zinciri süreçlerini içeren kontratlar yaptıklarını kaydeden Özbostancı, “Kontrat lojistiği aslında spot nakliyeciliğin üzerinde daha nitelikli ve profesyonel hizmet anlayışını ortaya koyuyor. Bizim kontratlarımız aslında sahada ve merkezde personeli olan birer işyeri gibidir. O kontrata bağlı çalışanlar vardır, gelir-gider vardır. Her müşterinin sahasında bir müşteri temsilcimiz var, orada bulunan arkadaşlar online olarak bizim sistemimize bağlı ve 7/24 müşterilerin taleplerini yerine getiriyor. Yani müşterinin lojistik departmanı gibi çalışıyoruz” diyor.

Sektör olarak perakende ve gıda ağırlıklı olarak çalıştıklarını ifade ederek bu tür şirketlerin stratejilerini 3-5 ayda belirlemediklerini vurgulayan Özbostancı, “Şirketimizin kurucuları ve personeli uzun yıllar sektörde deneyimi olan’ know how’ı olan tecrübeli kadro. Kısa sürede bu kadar büyük projelerin altına girmek kolay değil. Bunlar önceki deneyimden geliyor” diyerek kontratlı çalıştıkları müşteri sayısının 17 olduğunu açıklıyor.

Desa Deri, Nurteks Halı, Ekol Ofset, Lila Kağıt, Marmara Pamuklu, D&R gibi sektöründe önde gelen firmalara kontratlı hizmet sundukları bilgisini aktaran Özbostancı, Zorlu Gurubu’nun da rüzgar panellerinin makine aksamlarını şantiyelere özel araçlarla taşıdıklarını açıklıyor. Seyitoğlu Gıda’nın da taşımalarını yaptıklarını belirten Kenan Özbostancı,”Bu markalar Türkiye’nin seçkin lider firmaları. Bunların tedarikçisi olmak, onlara lojistik partnerlik yapmak ana misyonlarımızdan biriydi ve bunu da gerçekleştirmiş olduk” şeklinde konuşuyor.

“Araç yatırımı bile master plan dahilinde olmalı”

Yatırım yaparken izledikleri şirket politikaları ile ilgili açıklamalarda bulunan Özbostancı, niş projelerde, piyasada az bulunan araçlar için özmal yatırımı yapmayı tercih ettiklerini belirtiyor ve faklı segmentlerde 50’ye yakın araç filosuna sahip oldukları bilgisini veriyor. “Proje bazlı çalıştığımız için proje geldikçe bu tür yatırımları yapıyoruz. Soğuk gıda taşımaları ile ilgili olgunlaşma aşamasında olan projelerimiz var. Bu projelerle ilgili olarak bu yıl için yaklaşık 50 araçlık bir yatırım planımız var” diyen Özbostancı, İstanbul-Hadımköy, İzmir-Torbalı ve Ankara-Kazan’da olmak üzere üç büyük ilde depolama faaliyetinden söz ediyor. Depo yatırımı için perakende sektörünün yoğun olduğu bölgeleri özellikle seçtiklerinin altını çizen Özbostancı, bu depoları kiralık olarak kullandıklarını söyleyerek depo yatırımları ile ilgili görüşlerini şu şekilde aktarıyor: “Lojistik yönetimi diğer şirket yönetimlerinden farklı değil. Şirketler ana işlerine odaklanıp diğer süreçlerini outsourcing ediyorsa depo yatırımı da bizim için öyle. Depoculuk yatırım maliyeti farklı olan, yatırım ortaklığı alanına giren bir yatırım türü. Türkiye’de lojistik sektörünün istenilen seviyede olamamasının nedeni de bu: Firmaların ana işleri dışında işlerle uğraşması.”

Araç yatırımının bile master plan dahilinde olması gerektiğinin altını çizerek Türkiye’nin toplam yol uzunluğunun Avrupa’nın yüzde 2’si kadar olmasına rağmen 2.4 milyon aracın varlığından söz eden ve bu rakamın Avrupa’nın toplamından daha fazla olduğunu belirten Kenan Özbostancı, şunları kaydediyor: “Bu kadar araç yatırımı verimsizliğe neden oluyor. Türkiye Lojistik Performans Endeksi’nde 30’uncu sırada. Birim km’de taşıdığınız yük miktarı endekste önemli bir parametre. Hiçbir fizibilite yapmadan ‘her şeyi yaparım’ diyen firmalar battığı gibi müşteri tarafına da zarar verdiler. Zarar gören müşteri –özellikle KOBİ’ler- kendi araç yatırımına gidiyor ve bu araçlar tek yön olarak kullanılıyor. Bu da maliyeti arttırıyor. Zincir marketlerin tamamına yakını kendi araçlarını kullanıyorlar, bu ciddi bir finansman kaçağı. Firma büyüdükçe araç yatırım ihtiyacı da artıyor. Rekabet için kendi alanına yapacağı yatırımı araca harcıyor. Araç, firma için yatırım kalemlerinde en ölü yatırımdır.”

2015 için hedef: 30-35 kontratlı müşteri…

Hem kurumsal anlamda hem de finansal anlamda farklı ölçekli birçok firmanın hizmet verdiği yurtiçi taşımacılık sektörünün genel yapısını değerlendiren ve bu değerlendirmeyi yaparken Süreç Lojistik’in pazarda hangi alanda fark yaratacağını da açıklayan Özbostancı,  lojistik firmalarının Türkiye’deki diğer firmalardan aslında çok farkı olmadığını vurguluyor ve “Sermaye birikimi, yönetici kalitesi, projeye bağlı yatırım ölçülerine bakıldığında, Türkiye’nin düzeyi neyse lojistik sektörünün de düzeyi o” diyor.

“Hiçbir işi yapamayan lojistiği yaparım zannediyor. Öyle bir algı var. Sektör yeni bir sektör, batan şirket hikayesi az, ticari olarak daha cezp edici yanı var ama gerçek bu değil. Lojistik diğer alanlar gibi ticari fonksiyonları dışında bir bilim dalı, bir disiplin. Bir mühendislik alanı aslında. Bu nedenle de farkınız, süreç yönetiminde ortaya çıkar” şeklinde açıklamalarda bulunan Kenan Özbostancı, iyi modellenen ve planlanan uygulamalarda sağlanacak faydanın müşterilerin büyümesinde etkili olacağını ve müşteri ile birlikte lojistik firmasının da büyüyeceğini kaydediyor. Maliyetleri aşağı indirmek, ürünleri konsolide etmek, dağıtım rutlarını iyi planlamak, sezonsal etkilerde riski iyi yönetmek, hata oranını azaltmak için alınan önlemlerin birer birikim işi olduğunu ifade eden Özbostancı, “Bu kurguyu iyi yaptığınızda farkınız ortaya çıkıyor. Birbirine geçmiş taşıma modelleri satış tahmininden başlar. Bu alanlarda lojistikçe oluşacak verim şirketlere büyük artı kazandırır. Biz teklif hazırlarken bile müşterinin tüm süreçlerini inceliyoruz. Müşterinin tüm dağıtım modellerini analiz edip verimsizliğin nerede olduğunu tespit etmenin yanında çözümünü de sunuyoruz. Müşteriye somut veriler sunuyoruz. Bizim en büyük farkımız bu” diye konuşuyor.

2015 yılı için kontratlı müşteri sayısını 30-35 firmaya çıkarma hedeflerinden de söz eden Özbostancı, “Kontrat müşteri sayısının çok fazla olması kaliteyi etkileyebilir. Biz en fazla 30-35 kontratlı müşteri planlıyoruz. Sayı çok fazla olursa taahhüdü yerine getirme adına sorun olabilir. Müşterilerimizin ihtiyacı uygun fiyatla kaliteli hizmet almak, biz de uygun fiyat ile kaliteli hizmet üretebileceğimiz sınıra kadar gitmeyi planlıyoruz” diyor.  

“Organize olmuş pazara geçişte ciddi sorun var”

Yurtiçi taşımacılık sektörünün genel görünümünü hakkında da konuştuğumuz Kenan Özbostancı, sektörün geleceği hakkındaki öngörülerini de paylaştı.  2015 için uzun vadeli bir krizden söz edildiğini ve bu tür süreçlerde küçük ölçekli firmaların büyük şirketlerin bünyesine girmek zorunda kaldığını hatırlatan Özbostancı, 2015 yılında satınalmaların hızlanarak devam edeceğini ifade ediyor. 2 bin 500’ün üzerinde lojistik firmasının varlığından söz eden ve firma sayısının Türkiye ölçeğine göre çok olmamakla birlikte pazardaki dağınık yapının sorun yarattığını vurguluyor ve şunları söylüyor: “Türkiye lojistik pazarı toplam GSMH’nın yüzde 10-12’si civarında. 80 milyar dolara yakın lojistik pazardan söz ediyoruz. Bu gün en büyük lojistik firmasının cirosu 1 milyar dolar civarında. Pazar çok dağınık bir durumda, firma sayısı çok olmasa da konsolide, organize olmuş pazara geçişte ciddi sorun var. Ara standartların oturması için yasal önlemler de alınıyor, bunlar sektörü kurumsallaştıracak. Yurtiçi taşımacılık lojistik alanın yüzde 70-75’ini kapsıyor. Türkiye’de İstanbul’dan 100 bin araç çıkıyor. Anadolu’dan 15 bin araç giriyor. Lojistik altyapı planlaması yok. Hopa Limanı boş, Ambarlı’ya 24 saatte aracınızı sokamıyorsunuz. Pazar Maramara’ya yığılmış durumda. Bu sirkülasyonu etkiliyor. Sirkülasyon olumsuz olunca maliyetler artıyor, kar marjları düşüyor, kar marjı artınca ürün değeri yükseliyor. Mevsimsel zorunluluktan üç ay çalışıp sonra çalışmayan firmalar var. Lojistik planlaması oturdukça yurtiçi taşımacılık sektörü de oturacak.”

Proje bazlı düşünüp yatırım yapan firma sayısı arttıkça verimsizliğin azalacağının ve potansiyelin artacağının altını çizen Kenan Özbostancı,  “Önümüzdeki 5 yılda sektörde ciddi sıçrama olacak. Önemli bir gösterge de 30’a yakın üniversitede lojistik bölümleri var. İyi bir kuşak yetişiyor. Çekirdekten yetişenler ve yeni gelen bu genç kadro iç içe girdiğinde özellikle planlama, proje hazırlama, iş geliştirme ve verimliliği arttırmada sektör önemli kazanımlar sağlayacaktır” diyor.

“Gün gelecek yurtiçi ve uluslararası taşımacılık kavramları ortadan kalkacak”

Uluslarararsı taşımacılık yapan firmaların yurtiçi pazara girişi ile ilgili görüşlerini de sorduğumuz Özbostancı, ‘entegre lojistik’ kavramından söz ediyor.  Yurtdışından alınan ürünün Türkiye’ye getirilmesinden sonra depolanması ve yurtiçinde istenilen noktaya ulaştırılmasının hizmetin bir parçası olduğunu kaydeden Özbostancı, “Türkiye’de lojistik sektörü tam olarak oturmadığı için sektör yurtiçi ve yurtdışı diye ciddi farkı ortaya koyan bir yapı aldı. Bu doğru değil aslında. Türkiye’de tedarik zinciri kavramının yeni olması gibi nedenlerle paralel yürümesi gereken yapı ayrı gitti. Bunun keskin bir şekilde ayrılması aslında ciddi bir lojistik master planın olmaması ile altyapısal sorunlarla ve firmaların geniş perspektif ile bakmaması ile ilgili” şeklinde açıklama yapıyor.

Orta ve uzun vadeli tahminlerde bulunan Özbostancı, uluslararası taşımacılık yapan firmaların zamanla daha çok yurtiçi taşımacılığına gireceğini söylerken, “Gün gelecek yurtiçi ve uluslararası kavramı ortadan kalkacak. Sektörde ilk 50 içerisinde yer alan firmalarda bu ayrım olmayacak. Parsiyel taşımalar artacak, hatta zarf taşımasına kadar har şirket her şeyi taşıyor olacak. Süreç de bunu zorunlu kılacak. Çok seçenekli taşıma modelleri ortaya çıkacak. Ama Türkiye’de bu biraz daha zaman alacak tabi ki” öngörüsünü aktarıyor.  

Prometeon Türkiye ve TGL, İş Birliğini 4 Yıl Daha Uzattı
Ekol Satışı İptal
Atlas Lojistik Ödülleri Kurumsal Başvuru Süresi Uzatıldı
Mercedes-Benz Türk Kamyon Satış Bayileriyle Buluştu
Ekol Lojistik Enerjisini Güneş’ten Alıyor
Grimaldi Grubu Trieste-Ambarlı RO-RO Hattını Genişletiyor