Alman Otomotiv Endüstrisi Derneği VDA’nın, IAA ticari araçlar fuarının yapıldığı yıllara denk gelecek şekilde iki yılda bir düzenlediği Uluslararası Basın Toplantısı, 26 Haziran tarihinde, 150 dolayında basın mensubunun katılımı ile Frankfurt’da gerçekleşti. Toplantıyı Aysberg adına İlker Altun ve Altınay Bekar takip etti. Otomotiv sanayisine yön veren dev markaların en üst düzey yöneticilerini bir araya getiren toplantı, bir yanıyla da uluslararası sektör medyasının en etkin isimlerini buluşturdu.
VDA’nın Başkanı Matthias Wissmann’ın açılışını yaptığı toplantıda, Daimler, MAN, Ford-Werke, EvoBus, Scania, Volvo, Volkswagen Ticari Araçlar, ZF Friedrichshafen ve Kögel’in üst düzey yetkilileri sunum yaptılar.
Avrupa’da ticari araç satışları yükselme trendinde
Toplantının ev sahibi konumunda olan Alman Otomotiv Endüstrisi Derneği’nin Başkanı Matthias Wissmann, Alman ve Batı Avrupa ticari araç pazarı hakkında bilgiler vererek başladığı konuşmasında Batı Avrupa’da 2014 yılının Ocak-Nisan döneminde 6 ton üzeri araçların satışında yüzde 3 artış olduğunu kaydetti.
Wissmann, bu oranda, özellikle de 2014 yılının başından itibaren yürürlüğe giren Euro 6 normu öncesi, 2013 yılının son çeyreğinde Euro 5 motorlu araçların yoğun satışının ardından önemli bir artış olduğuna dikkat çekti. Wissmann’ın gündeme getirdiği bir konu da Alman hükümetinin otoyol ücretlerine ilişkin tasarısı oldu. Tasarı, 2018 yılından itibaren tüm karayollarının ücretli olması yönünde planlamalar içeriyor. Wissmann’a göre uygulama şu an planlandığı şekilde yürürlüğe girerse, milli yollarda kamyon/km başına otoyolların iki katından fazla maliyet oluşacak. Wissmann’ın üzerinde durduğu bir başka konu da uzun araçların kullanımı oldu. Önceden belirlenmiş güzergahlarda 79 aracın test edildiğini söyleyen Wissmann, denemelere katılmayan eyaletlere çağrıda bulundu.
Wissmann, 25 Eylül’de Hannover’de kapılarını açacak olan IAA Fuarı’nda vandan ağır iş kamyonlarına, otobüsten treylere tüm ticari araçların en son yeniliklerinin sergileneceğini, 30’a yakın etkinlik düzenleneceğini ve çok sayıda deneme sürüşü yapılacağını hatırlatarak konuşmasına son verdi.
Verimli ve çevreci taşımacılıkta gözler yeniden uzun treylerde
Organizasyon etkinlikleri içinde düzenlenen ‘Karayolu yük taşımacılığı nasıl verimli ve çevreci olacak?’ konulu panel ise ilginç konuşmalara sahne oldu. Düzenlenen panelde ticari araç üreticilerini MAN CEO’su Anders Nielsen ve Daimler Yönetim Kurulu Üyesi Wolfgang Bernhard temsil etti. Treyler üreticileri adına Schmitz Cargobull YK Üyesi Ulrich Schöpker ve müşteri tarafını temsilen DHL CEO’su Amadou Diallo’nun katıldığı panel oturumunda Yeşiller Partisi’ne yakınlığı ile bilinen Heinrich Böll Siyasi Derneği’nin Başkanı Ralf Fücks de vardı.
Ticari araçların büyük yatırımlara dayanan AR-GE ve teknolojileri bir kez daha tekrarlanırken, yaklaşık son on yıldır en çok lobisi yapılan aerodinamik uzun araçlar yine ilk gündeme gelen konu oldu. Bernhard ve Nielsen dünyadaki örnek uygulamaları, yürütülen testleri bir kez daha vurguladı ve bu araçların hiçbir zararı olmadığı, aksine yakıt tüketimi ve karbondioksit emisyonu konularında fayda sağlayacağını yineledi.
DHL’in CEO’su Diallo da bu konu ile ilgili olarak, “İngiltere’de bin 100 adet test aracı kullanılıyor. Almanya’da da test araçları kullanıyoruz. Karbon emisyonunu yüzde 10 oranında azaltıyor. Bizim hedefimiz yüzde 30 azalma. Elektrikli araçlar, farklı lastik tipleri gibi farklı çözümlere de odaklanıyoruz. Ancak önemli bir nokta, hükümetlerin karbon emisyonlarını azaltmak için ne gibi teşvikler vereceğidir” şeklinde konuştu.
Karayoluna yaptırımlar adil bulunmuyor
Ancak konu çevre olunca panel de çok geçmeden modların dağılımı ve kullanılmasına, demiryolu ile karayolunun rekabetine döndü. DHL ve Heinrich Böll temsilcilerinin çevreci yaklaşımları ve demiryoluna yatırım yapılması gerektiği yönündeki görüşleri ticari araç temsilcileri tarafından itiraz ile karşılanmadı, ancak onlar da karayoluna ilişkin yaptırımların adil olmadığı görüşünde.
Amadou Diallo’ya göre öncelikle, ticaretin milli değil global bir olgu olduğunu göz önüne almak gerekiyor. Tehditler sadece Almanya, Fransa ya da İngiltere’de değil, dünyanın her yerinde mevcut. Beyaz Kitap’a bağlı ardışık politikalar uygulanması iyi ama yenilik için girişimler gerekli. “Yaşanabilir çevreler herkesin hakkı. Hepimiz insanız, şehirlerde yaşıyoruz ve çocuklarımızla parka gitmekten mutluluk duyuyoruz. Hepimizin sorumlulukları var ama bu, eğitimle başlıyor. İlkokuldan başlayarak liseye, üniversiteye kadar her birey eğitilmeli. Bu nedenle DHL olarak ‘Green Academy’i kurduk ve buna yatırım yapıyoruz” diyen Diallo, bunun sadece otomotiv sektörünün ya da taşımacılığın değil herkesin sorumluluğu olduğunu da vurguladı. Diallo, taşımacılık söz konusu olduğunda da demiryoluna yatırım gerektiğini, ülkeler arasında standardizasyon olmadığını söyledi.
Modlar arası entegrasyon ve gerçekçi çözümler bulmak şart
Ticari araç yetkilileri intermodal uygulamalara karşı olmadıklarını ifade etti ancak Wolfgang Bernhard şöyle bir itirazda bulundu: “Her şeyi demiryolu ile taşımak kesinlikle gerçekçi değil. Bu moda kaydırılamayacak taşıma hizmetleri var. Örneğin taze meyve-sebzenin 24 saatte yerine ulaşması gerekiyor. Sadece demiryolu kullanarak bunları İspanya’dan Frankfurt’a getiremezsiniz. Öte yandan dökme yükler gibi demiryolu ile kombine edilmesi gereken yükler da var. Karayolu ile demiryolu arasında koordinasyon, entegrasyon gerekli” derken “Resmin tamamına bakmalıyız. Ekstrem çözümlerden, pragmatizmden uzaklaşıp gerçekçi çözümler bulmak, işbirliği yaratmak gerek” diye de ekledi.
Heinrich Böll adına katılan Fücks de bu yorum üzerine şöyle konuştu: “Her şeyi demiryolu ile taşıyalım demiyorum. Tüm sistemin, tüm taşıma zincirinin optimize edilmesi gerekli. Karayolunda kamyonlar yüzde 20 oranında boş dönüyor. Elektromobilite, elektrikli vanlar, güç aktarma sistemleri, alternatif yakıtlar ele alınmalı.”
Alternatif yakıtlar ve elektrikli araçlar henüz olgunlaşmadı
DHL, en çok karbon emisyonunu şehir içinde harcıyor. “Çünkü buralarda büyük treylerler kullanamayız” diyen Diallo, “Bu arada adresleri, adres kodlarını ararken geçirilen zaman önemli. Bu nedenle teknolojiyi, telematik sistemleri çok kullanıyoruz” diye ekledi.
Panelde konuşulan bir diğer konu da, ticari araçlarda alternatif yakıt kullanımı oldu. Bu konuda enerjinin depolanmasına ilişkin sıkıntılar var. Elektrikli motorların daha yaygın hale gelmesi mümkün ancak mevcut teknolojisi ile bataryalar kapasite ve ağırlık açısından kullanıma uygun değil. Örneğin bir uzun araçta elektrikli motor kullanmak isteseniz bütün yük haddini batarya için kullanmanız gerekiyor. Fuel cell’lerin gelecekte yaygın hale gelebileceği belirtiliyor ancak şu anda büyük araştırma fonları bulunmadığı ve henüz yeterince olgunlaşmış bir teknolojisi olmadığı söyleniyor. Alternatif yakıtlar ile ilgili handikap genelde motorların yetersizliği değil, yakıtların uyumsuzluğu olarak ifade ediliyor.
Elektronik ticaret tedarik zinciri çözümlerini değiştiriyor
Bütün bu tartışmaların sebebi, taşıma hacminin sürekli olarak artıyor olması. Diallo’ya göre bunun en önemli sebeplerinden biri, uluslararası ticaretin doğuya kayması. “Üretim kayıyor çünkü doğuda üretim maliyetleri düşük. Vergilendirme politikaları avantajlı” diyen Diallo ayrıca e-ticaretin giderek arttığına ve dünyanın her yerinden her yere sipariş verildiğine dikkat çekiyor. “Siparişi verilen hacimler artık B2B (işten işe) değil, B2C (işten tüketiciye). Tüketicinin taleplerinin ticareti yönettiği bir toplum olduk. Bu da önceden sahip olunun tüm tedarik zinciri çözümlerini değiştiriyor” diyerek çok önemli bir dönüşümün altını çizdi.
5 Ağustos 2014