Aralık ayında gerçekleştirilen logitrans Transport Lojistik Fuarı, önemli konferanslara ev sahipliği yaptı. Yerli ve yabancı konuşmacıların bilgi alış verişinde bulunduğu ve sektör adına önemli konuların tartışıldığı konferanslar katılımcılar tarafından ilgi ile takip edildi.
‘Lojistik: Almanya ile Türkiye Buluşuyor’ başlığı altında gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Alman Taşımacılık Gazetesi DVZ’nin Genel Yayın Yönetmeni Björn Helmke’nin üstlendiği forumda, Türkiye’nin lojistik potansiyeli, güçlü yanları, eğitim gibi konulara yer verildi.
Forumda konuşan UND Genel Sekreteri Fevzi Çakmak, küresel krizden bu yana götürülen dış ticaret profilindeki değişimin Türkiye’den gerçekleştirilen uluslararası taşımalara da yansıdığını belirterek rakamsal verileri açıkladı. Türkiye’nin 2007 yılında gerçekleştirdiği ihracatta Avrupa ülkelerinin payı yüzde 60’iken 2008 yılında yüzde 48’e, 2009 yılında yüzde 46’ya düştüğünü ve 2010 yılında da aynı seyirde düşüş gözlemlendiğini söyleyen Çakmak, “2008-2010 yılları arasında Avrupa’da kaybedilen pazar payı stratejik ve jeopolitik bir konumda olan Türkiye’nin Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler ve Kuzey Afrika gibi yeni pazarlarda da sinerji yaratarak yükselmektedir. Ancak Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerinin kökü çok eski. Türkiye ve Almanya’nın ekonomik ilişkileri ihracatta ve dış ticarette artarak devam etmektedir” diye konuştu.
Çakmak: “En büyük engel; kota ve vize sorunu”
Türkiye’nin ihracat ve ithalatta en fazla taşımayı gerçekleştirdiği ülkenin yıllardan beri değişmediğini ve 2011 yılında da Almanya’nın ilk sırada yer aldığını hatırlatan Çakmak, “Almaya ile olan dış ticaret hacmi, 2011 yılının Ocak-Ekim aylarında bir önceki yıla göre yüzde 35 artış ile 31 milyar dolar civarına ulaşmıştır. Dış ticaretteki olumlu gelişmeler taşımacılık rakamlarına da yansımaktadır. 2010 yılında Almanya’da toplam 89 bin adet ihraç taşıması gerçekleştirilmiştir. 2011 yılının ilk on ayına baktığımız zaman ise yüzde 9 artış görmekteyiz. Toplam taşıma sayısı 84 bin 221 adet olmuştur. Almanya’dan Türkiye’ye gerçekleştirilen ithalat taşıması incelendiğinde ise dış ticarette ihracat taşımalarına paralel olarak yüzde 14 artışla taşıma sayısı 91 bin adede ulaşmıştır” dedi.
Avrupa ile ilgili olarak nakliyecilerin yaşadığı sıkıntılara da değinen Çakmak, şunları söyledi: “Avrupa’ya taşıma yapan Türk lojistik firmalarının önündeki en büyük engelin kota ve vize sorunu olduğunu hatırlatan Çakmak, şunları söyledi: “Bugün Almanya’ya taşıma yapan bir nakliyeci Almanya vizesini Macaristan, İtalya gibi ülkelerden almak mecburiyetinde. Biz bugün Almanya’nın sanayi anlamındaki konumunu ve değerini çok iyi biliyor ve bunu değerlendiriyoruz. Artık Avrupa’nın da Türkiye’nin değerini görmesini bekliyoruz. Çünkü Türkiye’nin konjönktür olarak konumu itibariyle Batı’da olduğu gibi Doğu’da da kısa mesafede ulaşabileceği on tane daha ülke var. Bu ülkelere de lojistik anlamda değer verilip entegrasyonu sağlanmalı.”
Sandalcı: “Avrupa’nın en büyük araç filosuna sahibiz”
Türkiye’deki nakliyecilik sektörünü anlatan ve Türk şirketlerinin güçlü yönlerini açıklayan UTİKAD Başkan Yardımcısı ve IATA Yönetim Kurulu Üyesi Kosta Sandalcı ise kara taşımacılığı için 50 bin araçlık filoya sahip olan Türkiye lojistik sektörünün Avrupa’nın en büyük filosuna sahip olduğunu ve bunun da ciddi bir güç olduğunu söyledi.
Diğer bir noktanın da havayolu taşımacılığında olduğuna dikkat çeken Sandalcı, dünyanın pek çok noktasına uçuş gerçekleştiren Türk Hava Yolları’nın hem Avrupa’da hem dünyada en büyük hava yollarından bir tanesi olduğunu vurgulayarak, “Buna ek olarak kargo şirketi var yani hava kargosuyla ilgili son derece büyük bir potansiyel var. Deniz taşımacılığına baktığımız zaman; Türk bayrağı altındaki gemi sayısı çok az. Ancak, Mersin Limanı son derece verimli, İzmir’de aynı şekilde ve Karadeniz ve Ege sahilinde inşası devam eden iki liman faaliyete geçtiği zaman lojistik potansiyelimiz bambaşka olacak” şeklinde konuştu.
Demiryolu taşımacılığında ise istenen seviyede olunmadığını ancak gelişmelerin olduğunu ifade eden Sandalcı, 2023 projesinde demiryolu taşımacılığının bambaşka olacağını ve yatırımlar bitince kombine taşımacılığın da çok iyi noktalara ulaşacağını belirtti.
Alman Federal Ulaştırma İnşaat ve Kentsel Gelişim Bakanlık Müsteşarı Dr. Andreas Scheuer de eğitim konusuna değindi.
Almanya’da lojistik anlamında 17 farklı meslek grubunun olduğunu kaydeden Scheuer, Almanya’da bu alanda eğitimlerin verildiğini ancak yine de uzman personel konusunda eksiklik bulunduğunu söyledi. Scheuer, “Eğitim ile ilgili olarak Türk üniversiteleri ile iş birliği içinde olabiliriz” görüşünü de aktardı.
Günthener: “Türkiye sanayi ülkesi olma yolunda ilerliyor”
Bremen Ekonomik İlişkiler, İş ve Limanlar Senatörü Martin Günthner de eğitim konusu ili ilgili düşüncelerini şu şekilde paylaştı: “Meslekler arasında TIR şoförlüğünü geliştirmek gerekir diye düşünüyorum. Hali hazırda var olan eğitim sistemleri geleceğin gereklerine göre şekillendirilmelidir. Hamburg’dan bir konteyneri alıp Türkiye’ye getiren kişiler de bu konularda eğitilmelidirler ki ileride hatalar yapılmasın.”
Türkiye ile ilgili görüşünü de aktaran Günthner, Türkiye’nin çok güçlü bir şekilde kendisini geliştirdiğini ve büyüdüğünü belirterek, Türkiye’nin gelişmiş endüstrilerin toplandığı bir bölge olarak geliştiğini ve sanayi ülkesi olma yolunda ilerlediğini söyledi.
Wimmer: “Lojistiğin tabanı gelişmeli”
Teknolojik anlamda lojistik sistemlerde ne tür gelişmeler olması gerektiği ile ilgili açıklamalarda bulunan BVL(Alman Lojistik Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Thomas Wimmer de, lojistiğin tabanının daha çok geliştirilmesi gerektiğini kaydetti.
Montaj konusunda organizasyona inilmesi gerektiğini kaydeden Wimmer, “Mesela bir TIR’ın parçasını nasıl getireceğiz? Montajı nasıl daha hafifletip, daha hızlı yapabiliriz, pazarın isteklerine nasıl cevap verebiliriz bu konuda örgütlenmemiz lazım. Türkiye’de bu şekilde yapılacak olan yeni üretim dünya pazarında da söz sahibi olacaktır. Yani sadece alt yapı değil aynı zamanda bir işi nasıl gerçekleştireceğimizin planlamasından itibaren çalışmaya başlamalıyız” dedi.
“Araçlar her yerde monte edilebilir ama bunun ihtiyaçlarını zamanında tedarik etmek esas meseledir. Lojistik sayesinde muhteşem teknolojik ürünlerin montajı yapılıyor çünkü o ürünleri biz taşıyoruz” diyen Wimmer, Türkiye’de son derece verimli bir piyasanın olduğunu ancak Türkiye ile diğer bölgelerle olan bağlantıların bütün taşımacılık sistemlerinin kullanıldığı zaman en iyi sonucu vereceğini vurguladı.