Türkiye Limanlarında Yük Trafiği Artıyor

ÖZEL sektörün işlettiği liman sayısının hızla artması Türkiye limancılık sektöründe en dikkat çekici gelişme. Örneğin 2010 yılı itibarıyla elleçlenen konteyner miktarının toplam yüzde 84,1’i özel sektör kuruluşları tarafından işletilen limanlarda iş

ÖZEL sektörün işlettiği liman sayısının hızla artması Türkiye limancılık sektöründe en dikkat çekici gelişme. Örneğin 2010 yılı itibarıyla elleçlenen konteyner miktarının toplam yüzde 84,1’i özel sektör kuruluşları tarafından işletilen limanlarda işlem gördü.  Bir kamu kuruluşu olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) ise kalan 15,9 oranındaki paya sahip. Her iki kesimin işlettiği limanların 2010 yılı performansı bir önceki yılla karşılaştırıldığında; özel limanların pazar payında artış, kamu limanlarının payında ise azalma olduğu dikkat çekiyor.

Kuru dökme ve genel kargo elleçleyen limanların yüzde 54’ü de özel sektörün çatı örgütü Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) üyelerinden oluşuyor. TÜRKLİM üyesi firmaların işlettiği limanlarda 2009 yılında elleçlenen 3 milyon 485 bin 468 TEU olan konteyner miktarı yüzde 41,5 oranında artarak 2010 yılında 4 milyon 932 bin 869 TEU’ya yükseldi. TCDD limanlarında ise 2009 yılında elleçlenen 1 milyon 14 bin 261 TEU konteyner miktarı yüzde 10,8 oranında azalarak, 904 bin 258 TEU’ya indi.

Türkiye genelindeki limanlarda elleçlenen toplam kargo ve katı dökme yük miktarı ise 2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 44,8 oranında arttı. 2009 yılındaki 70 milyon 265 bin 816 ton tutarındaki yük miktarı 2010 yılında 101 milyon 812 bin 773 tona yükseldi.


En fazla elleçleme Akdeniz’de…

2000 ile 2009 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde Türkiye’deki limanlarda elleçelenen toplam yük yüzde 66 oranında artış gösterdi ve 309,4 milyon tona ulaştı. Yıllar itibarıyla sadece kabotaj yükünün toplam yük içindeki payının sürekli düştüğü görülüyor; son 3 yılda ise yüzde 12 seviyesinde seyrediyor. Dış ticaret taşımaları genel toplam içinde yüzde 70’le yüzde 84 pay aralığı ile önemli yer tutuyor. Bu rakamın içinde tahliye yükleri, dış ticaret dengesinin bir sonucu olarak önemli bir yer tutuyor. Son yıllarda transit yüklerin artışı ise dikkat çekiyor.

Toplamda yükün en fazla elleçlendiği bölge yüzde 38,07 pay ile Akdeniz Bölgesi. İkinci en önemli bölge ise yüzde 37, 42 pay ile Marmara Bölgesi. Bu iki bölgenin toplam payı yüzde 75,5’e ulaşıyor. Akdeniz Bölgesi’nde yük elleçlemesi tonajının yüksek olmasının en önemli nedeni özellikle İskenderun Körfezi’nde yer alan limanlarda elleçlenen yükün önemli oranda demir, çelik ve ham petrol gibi ağır yüklerden oluşması. Diğer yandan Ege Bölgesi’nde elleçlenen yüklerin oranı yüzde 16,15 ve Karadeniz Bölgesi’nde yüze 8,35.


Kabotaj taşımalarının payı yüzde 3

TÜRKLİM’in hazırladığı rapora göre 2000 ile 2009 yılları arasında 10 yıllık dönemde Türkiye limanlarında elleçlenen toplam konteyner trafiği 4 kat arttı ve 4,4 milyon TEU’ya ulaştı. Toplam elleçlenen konteynerin yaklaşık yüzde 97’si dış ticaret taşımalarından oluşuyor. Kabotaj taşımalarının payı yüzde 3 seviyelerinde kalıyor. Konteynerin bölgelere göre dağılımına bakıldığında ise Marmara Bölgesi’nin ağırlığı yüzde 60 oranıyla dikkat çekiyor. 2008 yılına kadar toplam elleçeleme sayısında sadece İzmir Alsancak Limanı ile her zaman Marmara Bölgesi’nden sonra gelen Ege Bölgesi ise yerini, özelleştirme devrinden sonra atılıma geçen Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği’ne (MIP) devretti ve 2009 yılında yüzde 2 fark ile üçüncü sıraya geriledi. Ancak Ege Bölgesi’nde 2009 yılı son çeyreğinde faaliyete geçen Eme Gübre ve Nemport limanlarının devreye girmesinin etkisiyle bu dengelerin değişmesi bekleniyor.

Türkiye limanlarında elleçlenen tekerlekli yükü incelerken dış ticarete konu olan araç ve otomobili, yine dış ticaret faaliyetleri dahilinde yapılan uluslararası RO-RO taşımalarını ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor. Dış ticaret kapsamında gerçekleştirilen araç ve otomobil taşımalarında en önemli paya Marmara Bölgesi sahip. Bu bölgede özellikle Derince, Ford Otosan ve Gemport limanları toplam araç taşımalarının yüzde 63’ünü gerçekleştiriyor. Marmara Bölgesi dışında Ege’de iki limanda (İzmir ve Çeşme) Karadeniz Bölgesi’nde ise sadece Zonguldak Limanı’ndan araç ve otomobil taşıması yapılıyor.


Kısa mesafeli deniz taşımacılığının yarattığı rahatlık

TÜRKLİM üyesi limanlardan RO-RO gemileriyle Marmara Denizi’nde taşınan araç sayısındaki artış da dikkat çekici. Örneğin 2003 yılında taşınan 52 bin 147 araç sayısı 2009 yılı verilerine göre 227 bin 677’ye yükselmiş durumda. Kamyon trafiğinin denize yönlendirilerek karayolu trafiğinden çekilmesi amacına yönelik olarak RO-RO ile kamyonların Marmara Denizi kuzey-güney geçişinde taşınmasında önemli yol alındı. Short Sea Shipping (Kısa mesafeli deniz taşımacılığı) konseptine örnek olabilecek bu taşıma modunun desteklenmesi durumunda daha fazla kamyonun karayolu trafiğinden çekilebileceği, buna paralel olarak trafik kazalarının, yakıt tüketiminin, karayolu bakım masraflarının azalacağı, trafiğin rahatlayacağı görülüyor.


Özel sektör limanlarının gelecek 10 yıllık beklentileri

Türkiye limancılık sektöründe önemli paya sahip özel sektör limanlarının gelecek hedeflerine bakmakta yarar var. Sektör, planlarını 2023 yılında Türkiye’nin ulaşmayı hedeflediği 1 trilyon dolar dış ticaret hacmine göre yapıyor. Küresel krizden sonra yavaş da olsa ortaya çıkan yeni büyüme ortamında ve alınacak tedbirlerle Türkiye’nin dış ticaretinde yeniden artışlar yaşanacağı bekleniyor.

2023 hedefi olan 500 milyar dolar ihracatın yakalanması için limancılık sektörüne destek verileceği, Türkiye’de teşvik politikalarına bağlı olarak yeni sanayileşme bölgeleriyle entegre yeni liman yatırım alanlarında büyük ölçekli limanlar yapılacağı, demiryolu ve diğer ulaşım sistemlerine sahip olmayan liman kalmayacağı beklentisiyle sektörün gelecek 10 yılda en az mevcut kapasitesini 4 kat artıracağı da sektörün beklentileri arasında yer alıyor.

TÜRKLİM’in Türk Limancılık Sektör Raporu’na göre; 2009 yılında 309 milyon ton elleçleyen sektörün, 2020 yılında 1,2 milyar ton kapasiteye ulaşması 2023 projesinin hayata geçmesi için zorunlu bir artış olarak değerlendiriliyor. Söz konusu raporda, “Transit yükleri de dahil ettiğimizde ve her yıl sürdürülebilir bir gelişme trendi izlendiğinde 2023’e kadar 1,5 milyar tona yakın bir kapasite yaratılması gereği ortaya çıkacaktır. Bu artışın sağlanmasına dönük bir bakanlık oluşturulması, mevzuat ve yönetim sistemlerinin, buna bağlı limancılık teşvik ve destekleme sistemlerinin, kredi imkanlarının ve yeni liman projelerinin hayata geçirilmesi zorunludur” denilerek, Türk limancılık sektörünün gelecek 10 yıla ilişkin beklentileri şöyle sıralanıyor: “Devlet kurumlarının limanların gelişimine daha fazla önem verdikleri bir dönemdeyiz. Özelleştirme, master plan çalışmaları ve yatırım politikasının yeniden ele alınması gibi yaklaşımlar özel sektör tarafından da önemle takip edilmekte ve katkı sağlanmaya çalışılmaktadır. Ülkemizin komşu ülkeler geçiş köprüsü rolünü pekiştirecek ulaşım ağı yatırımlarının ne ölçüde ve ne zaman tamamlanabileceği hakkında önümüzdeki 10 yıl belirleyici rol oynayacaktır. Diğer taraftan ülkemizin ekonomik büyümesinin sekteye uğramaması ve bölgesel gelişmişlik düzeyleri diğer ana faktörler olacaktır. Ülke dış ticareti arttıkça limanların yük elleçleme miktarları da kesinlikle artacaktır. Transit taşıma limanların daha fazla önünü açacak ve komşu ülkelerle olan rekabeti tetikleyeceği için hizmet kalitesini arttıracaktır. Ancak transit ticaretle ilgili ulaşım ağları yatırımı ve ilgili mevzuatlar sorunu çözülmelidir. Global liman işleticilerinin limanlarımızda göstereceği performanslar rekabet ve buna bağlı olarak hizmet kalitesini arttıracağı da kesindir.

Yaşanan mali krizin sona ermesiyle sektörde hızlı bir yükselme yaşanacaktır. Liman yatırımları, yapılacak ana planlara göre düzenlenecektir. Kabotaj taşımaları için yapılan düzenlemelerin geliştirilmesiyle, limanların daha etkin kullanımı sağlanacaktır. Önümüzdeki on yıl içerisinde önemli bir politik değişme olmaz ise tüm devlet limanları özelleştirilecektir. Özelleştirilen limanlara özel sektörün yatırım yapmaya başlaması beklenmektedir. Yapılan bu yatırımlar ile kapasite ve verimlilik artışının olacağı düşünülmektedir.

Limancılığın öneminin anlaşılması durumunda, sanayi ile birlikte devlet tarafından planlanmış limancılık sektörü hızlı bir gelişme gösterecektir. Yatırım projelerinin tamamlanması durumunda, Marmara Bölgesi’nde verilen hizmet artacaktır. İş potansiyeli talebinde artış da paralelinde gelecektir.

Devlet bugüne kadar liman planlaması konusunda geride kalmış, özel sektör ile uzun vadeli projelerde beraber çalışmamıştır. Önümüzdeki 10 yılda daha fazla diyalog olmalıdır. Planlama birlikte yapılmalı, mevcut konteyner ve diğer yükleri elleçleyen limanlarımızın büyümesine destek olunarak ölçek ekonomisinden faydalanılmalıdır.

Türkiye’nin Asya, Karadeniz ve Avrupa-Amerika denizyolu geçiş ekseninde kalması dolayısıyla özellikle sadece kendi yüklerinde değil, Akdeniz havzasında ortaya çıkacak potansiyel transit yüklere de hizmet edebilme potansiyeli dolayısıyla ilave gelirleri elde etme ve böylelikle daha rekabetçi bir yapıya kavuşma imkanları bulunmaktadır. Önümüzdeki on yıl içerisinde ülkemiz sahip olduğu bu potansiyeli daha iyi kullanacaktır.”

15. Atlas Lojistik Ödülleri Sahiplerini Buldu
Ekol Uluslararası Taşımacılık Artık DFDS Oldu
Gebrüder Weiss, logitrans'ta Lojistik Çözümlerini Paylaşacak
Ekol Transport Satışı Gerçekleşiyor
MRLlog Filosu, 50 Yeni Renault Trucks Çekiciyle Güçleniyor
Lalamove Türkiye’de Faaliyete Başladığını Duyurdu