1991 yılında başlayan Yugoslavya iç savaşıyla Avrupa’ya çıkışı zorlaşan Türkiye, çareyi denizde bulmuştu. Doğu Avrupa’yı denizyoluyla aşmayı hedefleyen taşımacılar harekete geçti ve bir RO-RO taşımacılığı şirketi kurdu. 1993 yılındaki bu girişimin sonucunda, nakliyecilerin ortaklığıyla kurulan U.N RO-RO İşletmeleri’nin ortakları, City Group yetkilileriyle anlaştı ve dünya pazarlarında alıcı arıyor.
U.N RO-RO İşletmeleri, bugün RO-RO sınıfında Akdeniz’de birinci sıraya yükseldi. Dünyada da kendi sınıfının beşincisi durumunda olan şirket, haklı olarak tüm dikkatleri üzerinde topluyor.
Başlangıçta 48 ortakla kurulan ve bugün Türkiye’nin önde gelen 212 taşımacılık şirketinin ortak olduğu U.N RO-RO İşletmeleri; hepsi son teknoloji ürünü 9 gemisi ve Pendik’de 112 dönüm arazi üzerinde kurulu kendi özel RO-RO limanı bulunan bir dev konumunda. Bir yandan satış amacıyla uluslararası değerlendirme kriterlerini harekete geçiren ama öte yandan faaliyetlerine daha da ivme kazandıran şirket, Ambarlı’da da bir başka liman yeri satın aldı. Hatta Kasım ayının son günü attığı 100 milyon dolarlık imzayla iki de yeni gemi siparişi veren U.N RO-RO yöneticileri, yükseliş hamlesini sürdürüyor.
Satış kararını etkileyecek faktör: Stratejik ortak…
Şirket yetkililerinin verdiği bilgiye göre başlangıçta yönetim kurulu üyeleri arasında tartışılan U.N RO-RO’nun satışı fikri ağırlık kazanınca, bu görüşün ortaklara da açılarak tartışılması kararlaştırıldı. Ana şirket ortağı konumunda bulunan hissedarların yüzde 99,096’sının (Toplam 125 hissenin 123,875’inin) katılımıyla yapılan toplantı, U.N RO-RO İşletmeleri Saffet Ulusoy Limanı toplantı salonunda gerçekleştirildi. U.N RO-RO İşletmeleri CEO’su Cüneyt Solakoğlu toplantıyı; “Satış kararında ilke olarak nitelikli çoğunluğun katılımını arayacağız.” diyerek açtı. Toplantıda; “Sizlerle toplanmadan önce, hisse çoğunluğunu elinde tutan yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımızla bir ilke kararı aldık. Yüzde 51’in ‘satalım’ kararı bir yana, satış lehine yüzde 60-65 gibi oranlara ulaşılsa bile bu kararı rafa kaldırmaya hazırız. Yüzde 70-75 gibi nitelikli bir çoğunluk varsa satışa arzı düşüneceğiz.” diyen Solakoğlu, satış kararını etkileyecek bir başka faktörün daha altını çizdi: Stratejik ortak…
“Uluslararası piyasalarda bu tür şirketlere iki tip alıcı gelebilir. Birincisi; emeklilik fonları vb yöneten ve doğrudan doğruya parayla para kazanmaya çıkmış finansal ortak sınıfında olabilir. Diğeri de; bizim yaptığımız işi yapacak stratejik ortak dediğimiz bir firma olabilir. İşte bizim tercihimiz bu stratejik ortaktan yanadır.” Diyen Solakoğlu, şunları söyledi: “Asıl bizim hedeflediğimiz ve taban fiyatı koyarken düşünmemiz gereken; stratejik ortaklardır. Stratejik ortakların tanımı da; İstanbul ile Trieste arasındaki RO-RO hattına gözünü dikmiş, arzusu bu RO-RO hattını ele geçirmek, bunu satın almak olan ortaklardır… Tabii ki limanımız, bilgisayarlarımız, gemilerimiz var. Bunun kaç lira edeceğini de herkes üç aşağı-beş yukarı hesaplar. Fakat bütün bunların dışında, yıllar içerisinde kurulan bu sistemin farklı bir ederi var. Gemileri ve diğer varlıkları toplarsınız 10 lira edebilir. Ama alıcı için biz 12 lira edebiliriz. Çünkü alıcı, buradan yaratacağı bir sinerji ile günün sonunda kasasına 13 liralık 15 liralık değer sağlıyor olabilir.”
Ambarlı’da yeni bir RO-RO limanı yapmak üzere 36 dönüm arsa alındı
Daha sonra şirketlerin hukuki yapısı, ortaklık paylarının-sermayenin dağılımı, her bir şirketin mali tabloları ve şirketlerin kendi aralarındaki ortaklık yapıları teker teker değerlendirildi. Bu arada Ambarlı’da, yeni bir RO-RO limanı yapmak üzere 36 dönüm büyüklüğünde bir arsa alındığı ve arsanın büyütülmeye çalışıldığı da açıklandı.
Toplantıya daha sonra dahil olan City Group temsilcileri de önce kendi grupları hakkında ayrıntılı bilgi aktardı. Ardından nasıl çalıştıklarını, bu tür işlemlerin uluslararası prosedürlerini ve şirket değerleme tekniklerini anlattılar. U.N RO-RO özelinde nasıl bir yaklaşımları olacağını da aktaran City Group yetkilileri; “Grubumuzun özellikle shipping alanında çok büyük deneyimi var. Kendimizi shipping alanında en deneyimli banka olarak görüyoruz.” dediler. Banka adına konuşan City Grup Ortadoğu ve Avrupa Şirket Alım-Satımlarından Sorumlu Genel Müdürü Hose Garcia ise şunları söyledi: “Şirket alım satımlarında sorumlu olduğumuz alımlara bakıldığında, dünya çapında 120 milyar dolarlık bir potansiyele danışmanlık yapmışız. Bu konuda bir numarayız. Sadece şirket alım satımlarında değil, bu sektördeki oyuncuların kapital arayışlarında da danışmanlık yapmaktayız.”
Ortaklar ne dedi?
Ortakların büyük bölümünün söz alarak görüş bildirdiği satış konusunda, genel eğilimin satış yönünde olduğu görüldü. Ortaklardan Çelik Nakliyat’ın sahibi ve aynı zamanda U.N RO-RO İşletmeleri Yönetim Kurulu Üyesi Yaşar Çelik, satış prosedürlerine ilişkin sürenin uzun olduğundan yakındı. Yine ortaklardan Yılmaz Türkoğlu, halka arzın düşünülüp düşünülemeyeceğini sordu. Türksped’in sahibi Mehmet Hıfzı Pir ise; “Böyle bir rakamda satışın yapılmamasını istemek akıl dışı.” diyerek şunları söyledi: “Konunun (satışın) içinde olmadığımız için bize öyle geldi ki -edindiğimiz bilgilerden-, zaten bugünkü değerimizin başı döndürecek oranda üzerinde bir rakam. Sanki herhangi bir şekilde bilgi olarak da olsa edinilmiş gibi.”
Alışan Lojistik’in Sahibi Ertuğral Alışan; ilk etapta satışı düşünülmeyen hisselerin daha sonra aynı koşullarda satılıp satılamayacağını, satış protokolüne bu yönde bir madde eklenip eklenemeyeceğini sordu. Bunun üzerine U.N RO-RO İşletmeleri Yönetim Kurulu Üyesi ve RODER II. Başkanı Erol Soylu; “Diğer iştirak halinde olunan şirketlerimizin ortakları ve hisseleri için bir koruma sistemi yapmalıyız. Ama bu koruma ana ortaklar için değil. Çünkü kendileri burada ve bizim korumamız gereken diğerleri.” şeklinde konuştu.
Bu arada, “Diyelim ki; bir kısım hisse satılmadı ve sonra satılmak istendi. Alacak kurum, kalanın haklarını korumak durumunda mı? O hisseleri alır mı, almaz mı? Ayrıca bunun için şöyle bir mükellefiyet yükleyebilir miyiz? Ola ki alıcı, ‘kalanını daha yüksek bir fiyatla alayım’ diye karar verirse, öteki hisselerde bu uygulanabilir mi, öyle bir şart koyabilir miyiz?” şeklinde konuşan ICL İntercombi’nin Sahibi Şahap Çak’a, Cüneyt Solakoğlu yanıt verdi. “Şahap Bey bunun tersini sormak istiyor. Dışarıda kalanların haklarını korur musunuz? Sorusunun yanıt olarak; Böyle bir uygulama, alıcıya bir yükümlülüktür. Yükümlülük olduğu için de bizim fiyatımızdan bir tensikatı gerektirir.” diyen Solakoğlu şöyle devam etti: “Biz bu şartı kesinlikle koşmayacağız. Bugün satmak istemeyen arkadaş, yarın alıcıyla serbest ilişkiye girebilecek. Alıcı ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyecek. Yarın bu şirketteki ortaklığın düzeni değişeceği için herkesi çağırıyoruz. Normalde yüzde 70’i 8 kişi mi sağladık, 8 insan olarak toparlanıp ötekilere hiç haber dahi vermeden ben 8 hissemi satıyorum demek mümkün. Ama bizim bu düşünceyi yüzde 100’e açmamızın sebebi; bunu bugün konuşalım kendi içimizde bitirelim. Yoksa internette komik bir tarzda; ‘satarım, sattırmam’ gibi köprüye döndü bu iş. Şimdi burada yüzde 99,1 temsil ediliyor. Satalım mı, satmayalım mı? ‘Satmayalım’ diyen arkadaşların haklarını, ‘satalım’ diyen arkadaşlar olarak niçin koruyayım da bir daha alıcının takdir edeceği fiyatı örneğin 10 kuruş aşağı düşüreyim ki?” dedi.
Gökbora’nın sahiplerinden Şenol Çak, “Burada kişiler elini silerek çıkacaklar. Çıktıktan sonra da yeni bir RO-RO hattı kurmaları söz konusu değil.” diyerek RO-RO hizmetlerinin geleceğine ilişkin kaygılarını dile getirdi.