Gümüşoğlu, UN RO-RO’nun yakın dönemde yaptığı yatırımlar verdiği hizmetler ve gelecek planlarına dair önemli açıklamalarda bulundu.
Münih’te düzenlenen toplantının amacı nedir?
Biz intermodal servislere çok ağırlık veriyoruz ve geleceği indermodalda görüyoruz. 2013 yılında Trieste Terminali’ni satın alamızdaki ana sebeplerden biri bu oldu. Oraya büyük yatırım yapıp tren hatlarıyla bağlayıp nakliyecilerin Trieste sonrasında dahi hiçbir problem yaşamadan Avrupa’nın her yerine rahatlıkla gidip gelmesini istiyoruz. Bu servislerimizi bugün itibariyle ciddi anlamda geliştirdik. Bize bağlı çalışan haftalık ortalama şu anda 20 tane tren seferi var. Burada birçok uluslararası nakliyeci, lojistikçi firma var. Bu şirketlere hizmetlerimizi anlatmak istiyoruz. Çünkü bizim amacımız önümüzdeki 1,5 – 2 sene içerisinde hizmetlerimizi 2 katına çıkarmak.
Bu yatırımları yapacağımızı bunun Türkiye ile Avrupa’yı bağlayan en önemli altyapı olduğunu anlatacağız. Gerçekten karayolundan sonra en büyük altyapı biziz 12 tane gemimiz 2 tane limanımızla artı bağladığımız tren servislerimiz ile çok büyük altyapı sunuyoruz. Geçen sene 250 bin tane aracı getirdik götürdük. Bunu 330 bine çıkarabilecek kapasitemiz şu an gemilerimizde mevcut. Hiçbir yatırım yapmadan 80 bin arabayı taşıyıp yüzde 30 daha büyüyebiliriz.
Burası en verimli, en hızlı işleyen, en güvenebileceğiniz baştan sona kontrolü bizim elimizde olan bir altyapı. Bu da Türkiye’nin ithalatına, ihracatını katkı sağlayacak.
Haftalık toplam kaç sefer yapıyorsunuz?
Mersin’le birlikte haftalık şu an 11 sefer yapıyoruz. Bunu 12’ye çıkarma şansımız var. Terminalde iki tip işimiz var. Bir tanesi büyük müşterilerimizin kendi kullandıkları blok trenler… Onlara bizim terminalimizden çalıştırma imkanı veriyoruz. Yani terminalin içerisine tren girdiği zaman çok daha verimli hale geliyor. Yoksa başka bir yerden elleçleme gerekiyor ve bu da maliyeti artırıyor. Ayrıca, daha orta ölçekli nakliyeciler için de treni biz organize ediyoruz ve bu şekilde trenden yer alıyorlar.
2013 yılında başladığımız konteyner ile birlikte Trieste’de kalkarak çeşitli lokasyonlara giden trenlere de konteyner bağlantıları yapıyoruz. Bütün iş modellerine açığız biz. U.N RO-RO olarak bağımsız biz lojistikçi değiliz. Biz altyapı sağlayıcısıyız. Altyapıyı sağlıyoruz onlarda kendi yüklerini bağlayıp sizim sistemimiz üzerinden çalışıyorlar.
Trieste’den tren seferleriyle ilgili detayı bilgi verir misiniz?
Bugün 20 tane yaptığımız tren seferini 2 yıl içinde 40 trene çıkarma hedefimiz var. Bu şekilde destinasyon sayısı artacak ve araçlar üç gün gemide bir gün tren ile dördüncü günde son noktasında ulaşabilecek.
Türkiye ile Avrupa arasındaki en büyük altyapı biziz. Ro-Ro pazarının yüzde 70’ini oluşturuyoruz. Karayolu ile yapılan TIR trafiğini de dahil ederseniz yüzde 50’si karayolunda geri kalan yüzde 35’i bizde.
Türkiye’de yatırımınız olacak mı?
Avrupa yakasında da bir terminal açacağız. Bu yılın ikinci yarısına yetiştirmeye çalışıyoruz. Taşımacılar için İstanbul’da köprü çok büyük bir engel. Köprü üzerinde hem varışta hem kalkışta bir gün kaybediliyor. Uzun dönemli bir anlaşma ile kurulan ve Ambarlı’da faaliyete girecek bu terminalde haftada 3 gün buradan araç yükleyebileceğiz. Bu 3 gün en trafiğin en yoğun olduğu dönemler olacak.
Avrupa yakasından da karayolu tercih eden yüklerin birçoğu kolaylıkla bizim servislerimizden yararlanarak intermodal altyapı ile gidebilecekler.
Filodaki gemilerden bahseder misiniz?
UN RO-RO filosundaki bazı gemiler 200 bazıları 280 kapasiteli ama ortalama 240 treyler yükleyebiliyoruz. Ancak Swap Body ya da konteynerlerle birlikte çift katlı yükleme yapabilme şansımız olduğu için kapasiteyi 300’e kadar çıkarabiliyoruz.
Bizim ana işimiz treyler taşımacılığı. Uzun vadede öyle olacak. Konteyner trafiğimiz özelikle treylere uymayan daha çok trenle Avrupa’ya giden 45’lik High Cube olarak bilinen alanı kapsıyor. Bu konteynerlerin çok daha kolay ve ucuz maliyetlerle hızlı bir şekilde gideceği yere ulaşmasını sağlıyoruz. Ancak konteyner bizim hacmimiz içinde uzun vadede küçük bir parça olarak kalmaya devam edecek.
U.N RO-RO’nun yeni yapısı hakkında bilgi verir misiniz?
U.N RO-RO’nın misyonu 1994 yılında nakliyeciler kurduğunda neyse bugün de aynı. U.N RO-RO’nun mantığı her zaman için nakliyenin Avrupa’ya dönük yüzündeki bütün mümkün mertebe bütün sorunlarını çözmek. Hatlarıyla alternatifler sunmak ve nakliyecilere daha verimli nakliye yolu sağlamak.
Bu durum fon şirketi aldığında da hiç değişmedi. Fon şirketi aldığında 4 tane hat açtı. Bunun içinde Mısır ve Köstence hattı gibi ve daha sonra kapatmak zorunda kaldığımız da bulunuyor. Kapasitesini de yüzde 50 artırdı. 8 gemi vardı 12’ye çıkardı. Yani yatırım süreci hiçbir zaman bitmedi. Bugün satıştan sonra yeni ortaklarımız ile birlikte daha motive mi? diye sorarsanız kesinlikle daha motive. Çünkü ortaklarımız Türkiye’yi çok iyi bilen, Türkiye’nin ekonomisine güvenen, Türkiye ekonomisine yatırım yapan insanlar. Dolayısıyla daha da büyüme perspektifi ile çalışıyoruz. Eskiden de büyüme perspektifi ile çalışıyorduk ama şimdi bunu daha fazla tabana nasıl yayabiliriz, daha uzun vadede daha verimli işler nasıl yapabilirizin peşindeyiz. Yönetimin misyonunun aynı kalmakla birlikte cesareti daha çok arttı.