Uzaklaşmak Lazım

Ülkeler de tıpkı insanlar gibi yakınlarıyla sorun yaşar. Kimsenin tanımadığı, bilmediği, ilişkisi olmayan bir insanla sorunu olmaz.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin Şili ile ya da İran’ın Kanada ile bir sıkıntı yaşamasını bekleyemeyiz. Bugün başımıza gelenlerin böylesi bir bölgesel ve tarihsel yanı da var. Çözümlerin de bu gerçekler gözetilerek üretilmesi lazım. Çözüm uğruna belki de sorunlardan biraz uzaklaşmak lazım.  

Sınırları sorunlu bir ülkenin içinden çıkıp üstelik de karayolunu kullanarak başka ülkelere mal taşımak çok zor. Dolayısıyla ülkeye zenginlik getirmenin de maliyeti artıyor. Oysa doğru bir politikayla, ‘komşularımızla ticaret’ denildi ama olmuyor işte. Komşu dediğinin en kabadayısı Rusya, o da ayrı bir sorun. Yunanistan ancak sırtı AB’ye dayalı olarak ayakta duruyor... Bulgar’ı, Gürcü’yü, Ermeni’yi, toplasan bir Suriye pazarı etmezdi ama Suriye bitti. İran, Irak hem beklenti hem de kriz üretir. Galiba en doğrusu; ‘uzaklara bakalım’ demekten geçiyor. Belki de en iyi çözüm oralardan çıkar... Aralarında dünyanın hatırı sayılır ekonomileri var. Japonya, Endonezya, Kore gibi Uzakdoğu ülkeleri, Güney Amerika’da Brezilya, Arjantin, Kuzey Amerika’da ABD, Meksika, Kanada var. Nijerya, Fiji, Gana, Angola gibi ülkeler ile Afrika da hatırı sayılır bir pazar olma yolunda... Uzaklarda pazar aramanın mutlaka bir olumlu sonucu olacaktır.

Geçtiğimiz günlerde UND tarafından açıklanan raporda görülen tablolara bu açıdan da bakmak lazım. Halen daha en fazla ihracat yapılan ülkeler, Irak hariç komşu ülkeler değilse de yakınlardaki ülkelerden oluşuyor. Ancak yılın son ay gerçekleşmelerine bakıldığında en fazla ihracat artışı sağlanan ilk 10 ülkenin çoğunluğu Afrika’dan... Rakamlar şimdilik düşük olabilir fakat pazar çeşitlendirmesini yansıtması açısından önemli bir gösterge.

Tabi bu tür keskin dönüşlerin yarattığı bazı sıkıntılar da olacaktır. Erişimde, iş yapma biçimlerinde, yeni pazarların yeni beklentilerinden kaynaklanan sorunlar kaçınılmazdır. Buralarda bir lojistik sıkıntı da söz konusu olabilir. Oysa Türkiye’nin belki de en büyük kozu da bu olacaktır. Türkiye lojistik iş kolunda iddia üretiyorsa, bunu kanıtlama ve sonuç alma şansını kaçırmamalı. Hem yeni ekonomilere ulaşmak ve böylece yakın pazarlarda yaşanan sıkıntıları aşmak hem de lojistik alanındaki olanaklarını değerlendirmek ve katma değer yaratmak mümkün demektir.

Almanya sadece Avrupa’ya satarak mı en büyük ekonomilerden biri oldu? ABD, Japonya, Çin aynı şekilde...

Türkiye’nin halen daha en önemli ihraç kalemleri; otomotiv, hazır giyim- konfeksiyon ve tekstil ürünlerinden oluşsa da yeni rakamlarda savunma ve havacılık sanayi ile diğer sanayi ürünlerindeki ihracat artışı da pazar değişikliği kadar konjonktür değişikliğine işaret ediyor. Türkiye’nin güçlü olduğu geleneksel ihraç ürünlerine bunları da ekleyerek uzaklarda yaratacağı yeni iş olanakları var. Bu çaba; içeride deneyimli, dışarıda yeterince iştahlı Türk lojistik ağları tarafından çok iyi değerlendirilecek ve desteklenecektir. Yeni coğrafyalardaki yeni mücadelesinde bu sektörün ülke ekonomi politiği için ne kadar stratejik bir önem taşıdığı bir kez daha ortaya çıktı. Beklentiler, bunun sürdürülebilirliğinin gereklerini unutmadan oluşturulmalıdır. Kamu otoritesi de attığı her adımda sektörün öneminin, gerekliliğinin ve yapabileceklerinin bilinciyle ön açıcı olmalıdır. 

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Kargohaber Dergisi (Sayı:206)

Scania’dan Talay Logistics’e 41 Adet Çekici
MAN 2024'te Pazar İstikrarını Korudu
Tırsan'dan Akkoç Lojistik'e 101 Araçlık Teslimat
Stellantis ve CATL'den İspanya'da Batarya Tesisi
Tırsan’dan EKAY & AYTAŞ'a Low-Bed Teslimatı
Nakliyecilere Müjde