TÜRKİYE’NİN gelişmesinde öncü rolü olan iş makineleri ve vinç sektörünün ilk zirve toplantısı 19 Aralık 2008 tarihinde Konya’da gerçekleşti. Bu toplantı ile sektörün sıkıntıları, krizden ne kadar etkilendiği masaya yatırıldı ve çıkış yolları arandı.
Vinç sektörü temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdiği zirveye 100’e yakın vinç üreticisi katıldı. Konya Rixos Otel’de yapılan zirveye, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Mesut Gülcüler, Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) ve İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER) Genel Sekreteri Faruk Aksoy, Makine Sektörel Dernekler Platformu İcra Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Orta Anadolu İhracatçıları Birlikleri(OAİB) Yönetim Kurulu Üyesi Serol Acarkan, Orta Anadolu İhracatçıları Birlikleri(OAİB) Genel Sekreter Yardımcısı Dr. İsmet Yalçın, vinç sektörünü temsil eden sanayici ve işadamları ile vinç şirketlerinin üst düzey yetkilileri katıldı.
Bu yıl ilki düzenlenen ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı’ın desteği, Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) ve İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER) organizasyonuyla gerçekleşen zirvede, krizden çıkış yolları başta olmak üzere sektörde yeni yapılanma konularında görüş alışverişinde bulunuldu.
Zirvenin açılış konuşmasını yapan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Mesut Gülcüler, zirvenin Konya’da yapılmasının önemli olduğunu belirterek, “Konya bir sanayi merkezi ve vinç sektörünün de kalbi durumunda. İş makinaları ise iş dünyamızın vazgeçilmez bir parçası. Bugün burada AB standartlarına uygun bir yapılanmayı nasıl yapabiliriz, piyasanın daha sağlıklı yönetilmesi ve sektörü etkileyen küresel krizi tartışmak istiyoruz” şeklinde konuştu. Ayrıca zirve kapsamında Mesut Gürcüler ve İMDER yetkilileri Konya’da faaliyet gösteren ve vinç imalatı yapan Hidroacar ile Hidrokon firmalarına ziyaret gerçekleştirdi.
Vinç sektör komitesi kuruldu
Türkiye’de vinç sektörünün büyük bir pazar olduğuna dikkat çeken İMDER/İSDER Genel Sekreteri Faruk Aksoy, “Uzun zamandan bu yana dernek olarak Avrupa’da üyesi olduğumuz FEM’in, İSDER’den vinç sektör komitesi kurulması için yoğun bir talebi söz konusuydu. Ayrıca yine temsilcisi olduğum Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği’nin (İMDER) üyesi bulunduğu Avrupa İş Makinaları Komitesi (CECE - Committee For European Construction Equipments) ve Avrupa İş Makinaları Distribütörleri Konfederasyonu (ECED - European Confederation Of Equipment Distributors) tarafından da vinç sektör komitesinin kurulması yönünde tavsiyeleri vardı. Türkiye’de hâlihazırda bu alanda her geçen gün gelişen ve dünya standartlarına doğru büyüyen bir pazar bulunuyor.” Dolayısıyla çok geç olmadan yapının disipline edilmesi için sektör temsilcilerini biraraya getirdiklerini belirten Aksoy, sektördeki sıkıntılara çözümün ilk adımı olarak ortak bir komite ile hem teknik eleman hem de operatör eğitimi vermeye başladıklarını ve bu iş için 1 milyon YTL’lik bir bütçe oluşturduklarını ifade etti.
Satın almak yerine kiralanıyor
Aksoy, vinç piyasasının Avrupa ve Amerika’da çok gelişmiş olduğunu ve yeni trend olarak binli sayılarla ifade edilen vinç parkurlarından, inşaat firmalarının bu iş makinalarını kiralama yoluna gittikleri bilgisini verdi. Faruk Aksoy, vinç ihtiyacı olan firmalar artık Türkiye’de de satın alma yerine yeni yeni oluşturulmaya başlanan büyük makina parkurlardan kiralama yöntemine başvuruyorlar. Genel ekonomideki durgunluk düşünüldüğünde verimlilik için bu doğru bir yöntemdir. Dünyanın tercihi de zaten bu yöndedir” dedi.
Son yıllarda Türkiye’de hızla gelişen ve gelişmeye de devam eden vinç sektörünün masaya yatırıldığı zirvede, vinç sektöründe 250 firmanın faaliyet gösterdiği ve bu firmalarda toplam olarak 5 bin kişinin istihdam edildiği açıklandı. Ağırlıklı olarak kule vinç, mobil vinç ve gezer vinç alanlarda yoğunlaşan vinç sektöründe mobil vinç alanının yüzde 20’si distribütör firmalardan oluşurken yüzde 80’lik kısmı ise imalatçı firmalar oluşturuyor. Ayrıca kule vinç sektörünün yüzde 95’i distribütör, yüzde 5’i ise imalatçı firmalar tarafından karşılanıyor. Gezer vinç sektöründe ise Türkiye pazarının tamamına yakının imalatçı firmalar karşılıyor.
Yıllık ciro 70 milyon Avro
İMDER/İSDER Genel Sekreteri Faruk Aksoy, ‘2004 yılı öncesine kadar yılda sadece 50-60 adet vinç satılırken, geçen yıl bu rakam 300 adet seviyesine ulaştı. Her biri 250-300 bin Avro’dan satılan kule vinç sektörünün yıllık cirosu yaklaşık 70 milyon Avro’ya ulaştı. Şu anda Türkiye genelinde kule vinç satan firma sayısı 15. Diğer vinçlerle birlikte bu sektörde faaliyet gösteren firma sayısı yaklaşık 90’ı buluyor. Türkiye genelindeki kule vinç parkının yaklaşık 4 bin adet olduğunun tahmin edildiğini kaydetti.
Vinç imalatında sıkıntılı dönem
Vinç imalatında ise sıkıntılı bir dönem yaşandığını belirten sektör temsilcileri, 2007 yılında vinç imalatı ortalama yüzde 4,5 oranında azaldığını, imalatta bu yılın Ocak ayında yüzde 8, Şubat ayında yüzde 3,7 ve Mart ayında ise yüzde 3,9 oranında bir düşüş yaşandığını, imalattaki bu düşüşte, küresel kriz, inşaat sektöründe yaşanan durgunluk ve leasing’deki KDV oranın yüzde 1’den yüzde 18’e çıkmasının etkili olduğunu vurguladılar. Geçtiğimiz yıl yatırıma dönük yoğun bir yıl yaşadıklarının altını çizen sektör temsilcileri, özellikle toplu konut ve belediye projelerinin, yatırımını daha düşük kapasiteli vinçlere yönlendirdiğini belirtiyorlar.
Sektörün yüzde 25’i Konya’da
Makine Sektörel Dernekler Platformu İcra Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu da tüm vinç sektörünün ticaret hacminin yaklaşık 2 milyar Avro olduğunu belirterek, Türkiye’de bu alanda 250 firmanın faaliyet gösterdiğini ve 5 bin kişinin istihdam edildiğini söyledi. Akıllı, kule vinç, mobil vinç ve gezer vinç olmak üzere üç grupta toplanan sektörün yüzde 25’lik oranı olan 43 mobil vinç üreticisi ve 20 gezer vinç üreticisinin Konya’da bulunduğunu ifade etti.
Makine imalat sektörünün 25 alt segmentten oluştuğunu belirten Karavelioğlu, son yıldaki ihracat artışlarının yüzde 30 ile yüzde 116 arasında değiştiğine dikkat çekti. İnşaat ve madencilik makineleri, endüstriyel klima ve soğutma makineleri, takım tezgâhları, pompa ve kompresörlerden oluşan ilk 4 segmentin, 2008 sonunda 1 milyon tonu asıp 8 milyar dolara erişeceğini dile getiren Karavelioğlu, böylece ülke ihracatının yüzde 50’ye yakınını oluşturacağını ifade etti. Enerji tüketimini en aza indiren, en yüksek hassasiyetli ve en güvenilir ürünler sunmak için, teknoloji geliştirmek zorunda olduklarını belirten Karavelioğlu, “Savunma sanayine teslimatların son yılda yüzde 116 artışı da makine imalatçılarımızın teknoloji ile iç içe olma, ondan yararlanma konusundaki becerilerini gösteriyor” şeklinde konuştu.
KOBİ ağırlıklı yapı, sektörü krizlerden koruyor
Özellikle, yüksek katma değeri ve imalatçıların KOBİ ağırlıklı yapısı, tüm dünyada olduğu gibi sektörü de krizlere karşı güçlü kıldığını dile getiren Karavelioğlu, miktar olarak yüzde 15 artan ihracatın değer olarak yüzde 45’in üzerinde artmasını da imaj sorununun ortadan kalktığına işaret olarak gösterdi. Haksız rekabet ile örgütlü bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğini savunan Karavelioğlu, bu sayede kurumsal ve güçlü işletmelerin oluşacağını ihracatın da artacağını söyledi. Türk makine sektörünün temel sorunlarından biri olan girdi maliyetlerinin yüksekliğine dikkat çeken Karavelioğlu, çözüm üretecek bir proje olarak devreye sokulan OSO A.Ş.’nin 2005 yılında kurulan geniş tabanlı bir organizasyon olduğunu ifade etti. Karavelioğlu, OSO’nun makine üreticilerinin alımlarını tek merkezde toplayarak elde ettiği pazarlık gücü ile girdi maliyetlerini minimize edecek bir mekanizma görevini üstlendiğini söyledi. Bugün OSO’nun yapısında 94 firma bulunduğunu belirten Karavelioğlu, üye sayısının 34 olduğunu söyledi. Karavelioğlu, OSO’nun 300 bin dolar sermaye kurulduğunu ve bugün aylık ortalama cirosunun 2,5 milyon YTL olduğuna dikkat çekti.
Türk makine sektöründe bir kalite markası yaratacak olan TURQUM kalite markası konusunda da bilgi veren Karavelioğlu, bunun kalitenin görsel kimlik olarak vurgulanmasını sağlayacağını ve ‘Türk Makinesi Kalitelidir’ imajını yurt içi ve yurt dışı pazarlarda daha etkili bir biçimde tanıtmaya katkı sağlayacağını söyledi. TURQUM’un sadece bir kalite markası olmadığına dikkat çeken Karavelioğlu, “Uluslararası standartlar rehberliğinde oluşturulan bir belgelendirme süreci olup, üretimden itibaren satış sonrası hizmetleri de kapsayan, geniş bir yelpazede tüketiciye ürün güvencesi taahhüt etmektedir. Bu marka TPE’den garanti markası olarak tescil ettirilmiştir” şeklinde konuştu. Türk makine üreticilerinin uluslararası pazarda kalite imajını güçlendirmek için çalışmalar yaptıklarını dile getiren Karavelioğlu, markalaşma stratejisi kapsamında makine sektöründe kalite bilincini yaygınlaştırarak ihracatın artmasına destek olacaklarını ifade etti.
Karavelioğlu: “Küresel rekabette etkin rol oynamak istiyoruz”
Makine Sektörel Dernekler Platformu’nun amaçları konusunda da bilgi veren Karavelioğlu, sektörün yan sanayisi ile birlikte gelişerek küresel rekabette güçlenmesinde etkin rol oynamak istediklerini söyledi. Türk makine sanayisini oluşturan alt veya yan sektörlere hizmet eden, makine tasarımı veya imalatında çalışan herkesi biraraya getirerek, sektörün her alanındaki sorunlarına ortak çözümler arayacaklarını dile getiren Karavelioğlu, sektörünün gelişmesi, üretimde kalite ve verimliliğin artması için uğraş veren, üyelerinin dış pazarlardaki rekabet ortamına uyum sağlaması için çalışacaklarını, iç pazarda haksız rekabeti engelleyici tedbirler geliştirme amacı taşıdıklarını kaydetti. Karavelioğlu, Türk makine sanayisini daha ileriye ve rekabetçi bir ortama taşıyacaklarını belirtti.
2008 yılında ihracat 9,893 milyon dolara çıktı
Zirve kapsamında bir konuşma yapan ve katılanlara sektör hakkında çarpıcı bilgiler veren Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi M. Serol Acarkan, Orta Anadolu İhracatçılar Birliği (OAİB) hakkında bilgi verdi. 2007 yılında AOİB kanalıyla toplam 8,353 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiklerini ifade eden Acarkan, bu rakamın 2008 yılı Ocak-Kasım döneminde ise 9,893 milyon dolara yükseldiğine dikkat çekti. Acarkan, faaliyet alanlarına giren konular çerçevesinde üretim, ihracat, ithalat, fiyatlar, uluslararası piyasalardaki rakipler ve mevzuat çerçevesinde oluşturulan bilgileri, ayrıca günlük, haftalık ve aylık ihracat kayıtlarını izlediklerini dile getirdi. Amaçlarının hedef ülke ve ürünlerle ilgili olarak ihracatçıların gereksinim duyacağı her türlü bilgiyi derlemek ve dileyen üyelerin kullanımına hazır hale getirmek olduğu belirten Acarkan, ayrıca bölge ve üyelerinin ihracat potansiyelini değerlendirmek ve artırmak için hedef ülkelerde ürünlere ve pazara yönelik incelemeler yaptıklarını da söyledi. Acarkan, ihracatçıların pazar yaratma çabalarına yardımcı olmak amacıyla mevcut pazarları geliştirmek ve hedef pazarlara girebilmek için hedef ülkelerde çeşitli faaliyetlerde bulunduklarına dikkat çekti.