Herkes çevreye duyarlılıktan bahsederken en fazla suçlanan kesim olan otomotiv endüstrisi harekete geçti. Başta Volvo gibi dünya markaları olmak üzere, üreticiler alternatif yakıtlar ve buna uygun motor teknolojisi geliştirme uğraşında.
“Karbondioksitten arınmış bir nakliyenin gerçekleşmesi sadece teknoloji ile değil aynı zamanda alternatif yakıtların var olmasıyla da mümkündür.” görüşüyle hareket eden Volvo Kamyon Avrupa Bölümü Başkanı Claes Nilsson; “bundan sonra iş; toplumdaki diğer kurumların ortak çalışarak uzun vadede yakıtların üretim ve dağıtımını sağlamalarına kalıyor. Büyük miktarlarda alternatif yakıt üretmek epey zaman alacaktır. Bu nedenle petrole bağımlılıktan ve nakliye sektörünün global ısınmaya yaptığı olumsuz etkiden uzaklaşma imkanımız olsun istiyorsak, şimdiden harekete geçmeliyiz.” diyor.
Alternatif yakıtların üretimi için gerekli hammadde miktarı, bir süre daha sınırlı olacaktır. Dolayısıyla en yüksek enerji üretimi ve arazinin en verimli şekilde kullanılması kriterlerine odaklanarak, gıda üretimine mani olmadan, sınırlı ürün miktarını ekonomik biçimde kullanmak gerekiyor. Bu konuda Volvo Kamyon Çevre Müdürü Lars Mårtensson; “Tek bir yakıt cinsinin fosil yakıtın yerini alabileceğini düşünmüyoruz. Gelecekte, muhtemelen değişik miktarlarda geniş bir alternatif yakıt çeşidi mevcut olacaktır. Uzun vadede kriterlere ne derece uyduklarına bağlı olarak bunlardan bazıları tutulacak, bazıları da kaybolacaktır.“ diyor.
İkinci Nesil Biyoyakıtlar
Volvo, biyolojik hammaddenin gaza dönüştürülmesiyle elde edilen ikinci nesil bioyakıtlarda önemli bir potansiyel görüyor. İkinci nesil biyoyakıtlar, değişik türde yakıt üretmek amacıyla değişik maddeler kullanılabildiği için büyük esneklik sağlıyor. Gaz haline dönüştürülecek hammadde, bugün biyodizel (FAME) yapımında kullanılan soya yağı ve kolza tohumu yağından daha fazla üretilmektedir. Örneğin; sentetik mazot, metanol biyogaz ve DME (dimetileter), gaz haline dönüştürme yoluyla elde edilebiliyor.
DME üretimine değinen Mårtensson; “DME, iklime çok az etkisi olduğu ve bütün zincir baştan sona izlenebildiği için potansiyel vaadediyor. Aynı hammaddeden elde edilen diğer yakıtlara göre en yüksek verimi sağlayan DME, maliyet açısından bakıldığında, özellikle küsbe endüstrisinden alınan siyah likör kullanılabilirse oldukça avantajlı.” diyor.
Dizel Motor En Verimli Enerji Dönüştürücü
2009’dan itibaren DME ile çalışan kamyonların yol testlerine başlayacak olan Volvo Kamyon’a göre dizel motor teknolojisi, çevre stratejisi için çok önemli. “Dizel motor, bugün mevcut olan en verimli yanma teknolojisidir ve alternatif yakıtlarla çalışabilmesi için çok az ayara ihtiyacı vardır.” görüşündeki Lars Mårtensson şöyle devam ediyor:
“Örneğin sentetik dizel, günümüz kamyonlarında herhangi bir değişiklik yapılmadan kullanılmaktadır.
Petrole bağımlılıktan uzaklaşma yolunda değişik şekillerde alternatif yakıtlar ortaya çıkacağı için değişik yakıt tiplerini birleştiren teknik çözümleri incelememiz gerekiyor. Biyogaz/biyodizel kamyonu böyle bir çözüme örnektir. Her iki tip yakıt, dizel motorda yakılır ve ayrı depolar ile püskürtme sistemi yardımıyla birleştirilirler. Biyodizelin küçük bir oranı, dizel motor içindeki sıkıştırmalı yanma sistemini muhafaza etmek için kullanılarak yüksek randımana katkıda bulunur. Eğer gaz bulunamaz ise deposuna tekrar mazot konabilir.
Ayrıca kullanılan yakıt çeşitleri bulunulan yere göre değişecektir. Çünkü hammadde cinsi yerel koşullara göre farklılık gösterir. Uluslararası çalışan firmalar için değişik yakıtları kullanabilen araçlara sahip olmak avantaj sağlayabilir. Ancak, üreticiler ve yasa koyucuların her bir yakıt için kalite ve emisyon eşdeğerliğini sağlamak yönünden, uluslararası bir standart ve egzost emisyon belgelendirme sistemi hazırlamaları çok önemlidir.”
Kısa Vadede Karışım Yapmak Daha İyi
Bugün kullanılan bioyakıtlar az miktarda üretiliyor ve tedarikleri sınırlıdır. Bu yüzden, alternatif olanlar büyük miktarlarda üretilip yaygın bir altyapıya kavuşuncaya kadar, bugünkü biyoyakıtları mümkün olan en tasarruflu şekilde kullanmak gerekiyor.
Mårtensson; “Bitkisel yağlardan elde edilen biyodizel, halihazırdaki en yaygın biyoyakıttır. Genel bir açıdan en ekonomik çözüm; Avrupa’da satılan fosil yakıta yüzde 5 biodizel karıştırmak olabilir. Böylelikle, akaryakıt endüstrisinin bugünkü dağıtım altyapısını kullanarak daha çabuk bir şekilde çevresel fayda elde edilebilir.“ diyor.
Modern Emisyon Teknolojisi Uzun Süre Etkili Olacak
Volvo Kamyon Ürün Stratejisi ve Planlama Bölümü Motor Müdürü Mats Franzén: “Bugünün motorları daha önce üretilen motorlara oranla çok düşük emisyon veriyor. 2006’da Euro 4 çıktığında partikül emisyonları sınırı yüzde 80, azotoksit emisyonları ise yüzde 30 azaltılmıştı. 2009’da Euro 5 yürürlüğe girdiğinde, azotoksit emisyonları yüzde 50 kadar daha indirilecek.” diyor.
Ürün gamının büyük kısmı Euro 5 uyumlu olan ve yasal zorunluklar başlamadan önce gerekli teknolojileri sunmayı hedefleyen Volvo Kamyon’un çevre stratejisi; egzost emisyon düzeylerinin düşürülmesini uzun vadede kalıcı olacak şekilde desteklemek. Bunun için yeni bir partikül filtresi üreten Volvo Kamyon, yetkilileri; “Daha temiz çevreye doğru atılan adımların hızı, eski araç filolarının ne kadar hızla daha yeni ve çevre dostu araçlarla değiştiğine de bağlıdır. Avrupa’da büyük şehirler yeşil bölgeler ilan ederek nakliyecilere baskı yapmaktadır. Eski kamyonu olan nakliyecileri daha çevreci kılabilmek için Volvo Kamyon, Euro 2 ve Euro 3 motorların emisyonlarını yüzde 95 azaltacak yeni bir partikül filtresi üretmiştir. Böylece emisyon düzeyinin uzun vadede kalıcı olması sağlanacaktır.” diyor.
Melez Araçlar Yakıt Tasarrufu Sağlayabilir
Daha yüksek yakıt verimine erişmek için başka bir yol ise melez diye bilinen yönteme başvurarak dizel motorunu bir elektrik motoruyla birleştirmektir. 2006 Mart ayında Volvo öncelikle yerel dağıtım işlerinde çalışmak üzere bir melez çözüm geliştirmiş ve bu araçla yüzde 30’a kadar yakıt tasarrufu sağlamıştı. Araç durduğu zamanlarda sadece elektrik motoru ile çalıştığı için atık gaz ve gürültü çıkarmıyor. Özellikle kalabalık yerleşim yerlerinde önemli bir fayda sağlamayı hedefleyen Volvo FE’nin melez tipinin 2009’da piyasaya çıkarılması planlanıyor.
Volvo Kamyon Avrupa Bölümü Başkanı Claes Nilsson; “Melez teknolojisi yakıt tasarrufu sağlayabildiği için bizi çevresel hedeflerimize ulaştırma yolunda önemlidir” diyor. “Bu yüzden sadece yerel dağıtımla sınırlı kalmayıp uzun yol nakliye kamyonları için de melez çözümler üreterek yaklaşık yüzde 5-10 tasarruf elde etmeyi ümit ediyoruz.” diye devam eden Nilsson; “Günümüzde alternatif yakıtlara erişim sınırlıdır ve durum muhtemelen 2020’de de aynı olacaktır. Sınırlı miktarda mevcut olandan en iyi şekilde faydalanmak ve kısa vadede ölçülebilen kazançlar sağlamak için Volvo Kamyon olarak, alternatif yakıtların düşük oranlarda mazota karıştırılmasını destekliyoruz. Çünkü bugünün kamyonları motor ve yakıt sisteminde değişiklik yapmaya gerek duyulmaksızın yüzde 5’e kadar alternatif yakıt karışımına uygundur.” şeklinde konuştu.
İlk Karbondioksitsiz Araç Üretildi
Volvo Kamyon, çevreci bir çalışma örneğini ; dünyada ilk kez hiç karbondioksit salmadan araç üretilen fabrikası ile sunuyor. Fabrika sahasındaki rüzgar santralı ve biomass üretim tesisi, Volvo’nun Avrupa’daki en büyük üretim ünitesi olan Ghent fabrikasının enerji ihtiyacını büyük çapta karşılıyor.
Volvo Kamyon Çevre Müdürü Lars Mårtensson; “Bu projeye başlamadan önce karbon dioksitten arındırılmış bir üretimin maliyetlerimizi artıracağını biliyorduk ama bunu göze alarak hazırlıklarımızı yaptık” diyor ve ekliyor; “Ancak uzun vadede, düşünülenin aksine, para tasarrufu sağlanacağını da gördük.”
Volvo’nun Ghent fabrikası yılda 40,000 kamyon üretiyor. Fabrikanın 2,400 çalışanı var.