Taşımacılara destek amacıyla çıkarılan ve 2006 yılından bu yana uygulanan Kanun’un usul ve esaslarının yürütülmesi konusunda yetkisi olan Maliye Bakanlığı’nın 22 Kasım 2008 tarihinde 17 Seri No.lu Genel Tebliğ yayınlayarak ihraç taşımalarında ÖTV ve KDV’den muaf akaryakıt alımını 550 litre olarak sınırlandırması sıkıntı doğurdu.
İhraç malları taşıyan araçların belirli sınır kapılarından ‘standart depoları’ ölçüsünde ÖTV ve KDV’den muaf motorin alma uygulamasına Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan yeni Tebliğ ile 550 litre sınırlaması getirilmesi taşımacıları zor durumda bıraktı. Taşımacı firmaların gider kalemleri arasında yüzde 40’lara varan ciddi bir rakama sahip olan motorininin 550 litre ile sınırlanmasının maliyetleri büyük oranda artıracağı düşünülürken, yasal düzenlemelerdeki çelişki nedeniyle ÖTV ve KDV’den muaf olarak alınan 550 litre üzeri motorinin geriye doğru tahsil edilmesi riski de doğdu.
Tebliğ’in yayınlanmasının ardından taşımacıların uğrayacağı mağduriyeti aktarmak için Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na giden RO-RO Gemi İşletmecileri Ve Kombine Taşımacılar Derneği (RODER), 28 Kasım 2008 tarihinde de KDV ve ÖTV’den muaf motorin temin eden yetkili bayiler, hukukçular, gümrük ve mali müşavirlerin de katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdi. Konu çözüme kavuşana kadar toplantıları her 10 günde bir yapmayı planlayan RODER, 16 Aralık 2008 tarihinde de bir basın toplantısı düzenledi. RODER Başkanı Saffet Ulusoy başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya, Yönetim Kurulu Üyeleri, RODER Genel Müdürü Cumhur Atılgan ve bazı dernek üyeleri katıldı.
Ulusoy, toplantıda yaptığı konuşmada, Haziran 2006’da Bakanlar Kurulu tarafından Türk taşımacılık sektörünü destekleyecek bir kanun çıkartıldığını ancak Maliye Bakanlığı’nın çıkardığı yeni tebliğ ile bu avantajın taşımacıların elinden geri alındığını söyledi. ÖTV ve KDV’den muaf akaryakıt alımının 550 litre ile sınırlanması yanında geçmişe dönük olarak alınan motorinin faizini ve vergisini de tahsil edilmesinin nakliyecinin ölümü olacağını kaydeden Saffet Ulusoy, “Artık geçmişin hesabını vereceğiz. Buna para yetmez. Türk nakliye sektörü çilekeş bir sektör. Biz alışmışız çile ile kazanmaya. Artık para kazanmaktan vazgeçtik ama bugüne kadar kazandığımız 5-10 kuruşu da geriye vermeye kalkarsak evlerimizi de vermemiz gerekir. Herkes kara kara düşünüyor. Hükümet bir kanun çıkardı şimdi ise yeni bir yönetmelik çıkardı ve Maliye Bakanlığı ‘Ben paramı alırım’ diyor. Buna dur demenin zamanı geldi.” şeklinde konuştu.
Ulusoy: “Bu, nakliyeciye indirilen bir darbe”
Dünyada kriz ortamının olduğunu ancak bu uygulamanın bir kriz değil nakliyeciye indirilen bir darbe olduğunu ifade eden Saffet Ulusoy, şunları söyledi. “Türkiye’de akaryakıt konusunda yapılan yasal düzenlemeler çelişkili. Bu yüzden, yeni yapılan yasal düzenlemeye göre bugüne kadar alınan ÖTV’siz ve KDV’siz motorinin geçmişe yönelik olarak vergi ve cezalarının ödenmesi de söz konusu. Bu paraları nakliyeci nereden bulup verecek? Her sabah bir kanun değişiyor ve uygulanması bekleniyor. Biz para kazanmayı bıraktık, ayakta durabilelim yeter. Bu gidişle herkes nakliyecilik etiketini teslim edecek. Başka çaresi yok. Türk nakliye sektörü çıkan yasalara yurtdışındaki taşımacı firmalarla başa baş çatışmaya başladı. İtalya yüzde 10-12 nakliyecisine yaşaması için nakit para veriyor. Çünkü nakliyeci yaşamazsa ne ithalat ne de ihracat olur. 34 bin 500 aracı olan Türk nakliye sektöründeki filomuz da yeni. Bu filo elimizden çıkarsa daha kuracak adam bulamazsınız. Bugünden sonra dernek başkanı olarak çalışmaların da artık netice vermediğini görüyoruz. Biz bir şey istemiyoruz sadece geçmişteki uygulama devam etsin diyoruz. Alınan kararlar incelenmeden uygulanmaya koyuldu, sonrasında da ceremesini istiyorlar. Bizim bu paraları vermemiz mümkün değil.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a seslenen Ulusoy, soruna acilen çözüm bulunması gerektiğini vurgulayarak, “Bu derde bir çare bulunması gerekiyor. Yoksa bu cenaze toprağa girecek. Ağlamayan çocuğa meme verilmez. Bu ilk toplantımızdı. Ancak sesimizi duyurmak için toplantılılar her 10 günde bir devam edecek. Biz nakliyeciler olarak yaşamak istiyoruz. Bizim hükümet ile alıp veremediğimiz bir şey yok. Biz bu işin arkasını bırakmayacağız ve RODER olarak takip edeceğiz.” dedi.
Atılgan: “Motorin Türk nakliyecisinin hayat damarı”
Motorinin Türk nakliyecisinin hayat damarı olduğunun ve operasyonel maliyetlerde yüzde 40’lara varan bir noktaya ulaştığının altını çizen RODER Genel Müdürü Cumhur Atılgan ise motorinde meydana gelebilecek maliyetlerdeki farklılığın Türk nakliyecisini iyi veya kötü şekilde direk olarak etkilediğini kaydetti.
1 Haziran 2006 tarihi itibariyle yürürlüğe giren sınır kapılarında ihraç yükü taşıması halinde ÖTV ve KDV’den muaf tutulacak bir şekilde motorin teminine imkan sağlayan 5493 sayılı Kanun’un yürütülmesinde Bakanlar Kurulu’nun usul ve esaslarının ortaya konulmasında da Maliye Bakanlığı’nın yetkilendirildiğini açıklayan Atılgan, uygulama devam ederken Eylül 2008 tarihinde Maliye Bakanlığı’nın araçlara verilecek olan motorinin 550 litreyi aşmaması gerektiren 17 No.lu tebliği çıkarttığını söyledi. 5493 Sayılı Kanun’da araçlara verilecek olan motorinin ne kadar olacağı esasen tanımlanmış durumda olduğunu hatırlatan Atılgan, bu tanımda yurtdışına çıkacak araçların standart yakıt depoları hacimleri ne ise o miktarda motorinin araçlara teslim edilebileceğinin belirtildiğini ve standart deponun 500 ya da 800 litre olacağına dair bir sınır olmadığını vurguladı.
Bakanlar Kurulu kararının bir bütün olarak değerlendirildiğinde böyle bir yorumun doğru olmadığı yönünde Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na ve Gümrük Müsteşarlığı’na yazılar yazdıklarını kaydeden Atılgan, şunları söyledi: “Bu uygulamaya bakıldığında şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz. İhracat yükü taşıyan araçlar, 550 litre mazot alınca ihtiyacı olan motorini bu sefer karşı taraftan Bulgaristan, Yunanistan ya da İtalya’dan temin etmek zorunda kalacak. 0,65 birim maliyeti iken Bulgaristan’dan bunu 1 Avro’ya mal ediyorsunuz. Buna göre hesap yapınca 250 bin aracımız Kapıkule’den çıkış yapıyor. Aynı şekilde İpsala’dan çıkış yapan araçlarımızın sayısı bu sene 50 bin civarında olacak. RO-RO kapılarına bakıldığında Pendik’ten 50 bin, Çeşme’den çıkan araçlarımız da 25 bin civarında. Bu sene 325 bin civarında araç çıkış yapmış olacak. Bu motorin karşı taraftan alındığında taşımacıların maliyetten uğrayacağı zarar 50 milyon Avro (78 milyon dolar) civarındadır. Yurtdışına transfer edilen döviz miktarı ise yıl bazında 130 milyon Avro (204 milyon dolar) civarında olacak.”
Şimdi sıra motorin yüzünden yaşanan sıkıntılarda
Uygulamanın her şeyden önce içinde bulunulan ekonomik krizi daha da derinleştireceğinin, ihracatı ve sektörü de olumsuz bir şekilde etkileyeceğinin altını çizen Cumhur Atılgan, “Türkiye’de ekonomik alanda bir daralma var. Türk nakliyecisinin öteden beri geçirdiği sıkıntıları hepimiz biliyoruz. Bu işin yanında Türk ihracatçısı da var. Bundan birkaç ay önce Bulgar krizi yaşadık, sonra ekonomik kriz ve şimdi motorin yüzünden Türk nakliyecisini yaşayacağı sorun artık dayanılmaz boyuta ulaştı. RODER olarak bu hukuki yorumun yanlışlığını ve eski düzenlemenin doğru olduğuna dair çalışmalara başladık.” şeklinde konuştu.
Bu işin çözüme ulaştırılması için hukuki düzenleme gerektiğine değinen Atılgan, 5493 sayılı Kanun’un uygulamaya konulduğu tarihten itibaren geçerli olmak üzere, standart depo diye ifade edilen ve Bakanlar Kurulu tarafından tarifi yapılan depoların tanımının, Maliye Bakanlığı’nın 11 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinde tanımlar bölümünde yer alan Standart Yakıt Deposu tanımı ile aynı şekilde yapılması gerektiğini söyledi. Atılgan, şu an için bir girişim henüz söz konusu olmadığını ve bu meselenin biran önce çözüme kavuşturulması gerektiğini dile getirdi.
RODER Yönetim Kurulu Üyesi Erol Soylu ise “Maliye Bakanlığı ‘Kanun’un çıkışından bugüne kadar 550 litreden fazla alınan yakıtın ÖTV, KDV ve faizini de hesap ediyoruz onu da nakliyeciden alacağız’ diyor. Bu uygulama nakliyecinin altından kalkamayacağı bir yük getirecek. Neticede bir maliye bürokratının yorumu ile gelinen nokta var. Bunu siyasi otoritenin paylaşıp paylaşmadığı konusunda netlik yok. Bunu siyasi otoriteye anlatmamız ve tavrını görmemiz lazım ki ona göre hareket edelim.” şeklinde konuştu.
Konuyla ilgili olarak başka bir hususa dikkat çeken RODER İkinci Başkanı Necmi Çobanoğlu, 5493 sayılı Kanun’un çıktığı dönemden bu güne kadar yabancı TIR’ların da bundan yararlandığını vurguladı. 2006 yılında 50 bin treyler, 2007 yılında 103 bin treyler, 2008 yılında da ilk 10 ay için 83 bin treylerin bu uygulamadan yararlandığını vurgulayan Çobanoğlu, “Yabancı araçlar da aynı oranda bu imkandan yararlandı ama sadece Türk nakliyecisi üzerine gidiliyor. Yabancı plakalı araçlar ise geldi, aldı ve gitti” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.