Global bir denetim, vergi ve danışmanlık şirketi olan KPMG’nin Türkiye birimi tarafından hazırlanan, Türkiye otomotiv sektörünün 5 yıl sonrası için fikir veren ‘KPMG Türkiye 2013 Otomotiv Yöneticileri Araştırması’ açıkladı.
Araştırma, Türkiye otomotiv sektöründeki yöneticilerin beklentilerini ve görüşlerini yansıtarak, sektörün 2017 yılına yönelik yol haritasını çiziyor.
Araştırma, KPMG Türkiye yönetiminde Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) ile bu derneklerin üyelerinin destekleriyle gerçekleştirildi.
Araştırma sonuçlarını açıklayan KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Ergün Kış, KPMG’nin küresel ölçekte 14 yıldır düzenlediği otomotiv yöneticileri araştırmasının bir uzantısı olarak farklı dinamiklere sahip Türkiye otomotiv pazarına özel bir araştırma yapıldığını belirtti.
Bağımsız bir bakış açısı ile Türkiye otomotiv sektörüne bakmak istediklerini belirten Ergün Kış, çalışma ile önümüzdeki 5 yılın Türkiye otomotiv pazarı için neler getireceğini ve yaratacağı fırsatları ortaya koymaya çalıştıklarını kaydetti.
Pazar beklentisi: 1 milyon 100 bin üzerinde
KPMG Türkiye’nin yürüttüğü ‘Otomotiv Yöneticileri Araştırması’ çalışmasının sonuçlarına göre, geçtiğimiz 10 yılda Türkiye otomotiv sektörü dikkat çekici bir büyüme sergiledi. 2003 yılında Türkiye’de 1000 kişiye düşen araç sayısı 95 iken son 10 yılda bu rakam 151’e ulaştı. Bu rakamın Avrupa’ya göre oldukça düşük değerde seyrettiği göz önünde bulundurulduğunda, Türk otomotiv pazarının önümüzdeki yıllarda daha da büyüme eğilimi içerisinde olması bekleniyor.
Bununla birlikte Türkiye’de demografik yapının değiştiğine vurgu yapılan ‘Otomotiv Yöneticileri Araştırması’ raporunda, istatistiklere göre Türkiye’de 25 yaş altı nüfusun yüzde 43’lük bir dilimi kapsadığı düşünülürse, önümüzdeki 5 yıl içinde 6 milyon kişinin ekonominin içinde önemli rol alan 25 yaş üzeri gruba eklenmesi beklendiğine dikkat çekiliyor. Bu da Türkiye’nin Avrupa’nın en yüksek tüketim potansiyeline sahip ülkelerinden biri olabileceğinin göstergesi.
Araştırmaya göre, Türkiye’deki otomotiv sektöründe önümüzdeki 5 yıl içinde yüzde 20’nin üzerinde büyüme bekleniyor. 2011 yılında 910 bin olan pazar büyüklüğünün ise 1 milyon 100 binin üzerine çıkacağı tahmin ediliyor.
Vergi yüklerinin dengelenmesi sektörün gelişimi için önemli
Hem Türkiye hem de küresel ölçekte önemli belirsizlikler ile karşı karşıya olan otomotiv sektörünün, önümüzdeki beş yıllık döneminde öncelikli olacak konular arasında otomotiv satış vergilerinin yeniden düzenlenmesi başı çekiyor.
Avrupa krizinin etkileri ve aşırı fiyat rekabeti ise diğer öne çıkan konular arasında yer alıyor. Araştırmaya göre, otomotiv yöneticileri sektör üzerindeki ÖTV, KDV gibi vergi yüklerinin bir dengeye oturtulması ve hatta azaltılmasının, sektörün gelişimi için kritik olduğunu düşünüyor. OECD tarafından açıklanan 2012 tüketim vergi trendleri incelendiğinde Türkiye’nin Danimarka ve Finlandiya’dan sonra dünyada binek otomobil satış ve tescillerinde uygulanan en yüksek toplam vergi oranlarında üçüncü sırada yer aldığı görülüyor. Oysa Danimarka’da kişi başına milli gelir yaklaşık 60 bin ABD doları, Finlandiya’da yaklaşık 50 bin ABD doları iken, Türkiye’de bu rakam 10 bin 444 ABD doları seviyesinde.
BRIC ülkelerinin Avrupa’ya giriş kapısı Türkiye olabilir
Araştırmada çıkan sonuca göre; Türkiye’deki otomotiv yöneticileri, BRIC ülkeleri üreticilerinin Avrupa pazarına 6 yıl gibi kısa bir süre içinde gireceğini öngörüyor. Yöneticiler, bu ülkelerin Avrupa pazarına girerken üretim üssü olarak ise öncelikli olarak Doğu Avrupa ve yeni AB ülkelerini tercih edeceğini düşünüyor.
KPMG’nin 2012 Küresel Otomotiv Yönetici Araştırması’nda Türkiye’nin BRIC ülkelerinin Avrupa’ya giriş kapısı olabileceği beklentisinin ortaya çıkması nedeniyle Türkiye’deki otomotiv yöneticilerinin bu konuya nasıl baktıkları da değerlendiriliyor. Sonuçlara bakıldığında, katılımcıların değerlendirmelerinde Türkiye’yi ikinci sıraya yerleştirdiği görülüyor.
Türkiye otomotiv sektörüne yönelik yatırım çekmeyi e hedefliyor. 2013 Küresel Otomotiv Yönetici Araştırması’nda ise BRIC ülkelerinin üreticileri için dünyada en çok büyüme potansiyeline sahip ikinci bölgenin Güneydoğu Asya’dan sonra Doğu Avrupa ülkeleri olması dikkat çekici.
Konu ile ilgili değerlendirme yapan Ergün Kış, Türkiye’nin kendi büyüme potansiyelini de mümkün mertebe kullanması gerektiğini söyleyerek, Türkiye’de iç pazarın canlandırılması isteniyorsa vergi yüklerinin hafifletilebileceğini ifade etti. 15 Şubat 2013’te yürürlüğe giren yeni Teşvik Kanunu ile yatırımcılar için eyleme geçildiğini belirten Kış, sektör açısından oldukça olumlu değerlendirdikleri bu Kanun’un Türkiye otomotiv sektörü için yeni bir döneme işaret ettiğini açıkladı.
Kapasite artışı Avrupa ve iç pazara yönelik olacak
Yeni teşvik kanunu Türkiye otomotiv sektörünün yapılacak yatırımları destekleyecek
Araştırmaya göre; Türkiye otomotiv sektörü önümüzdeki 5 yıllık süre içinde Avrupalı yeni bir üreticinin Türkiye’ye yatırım yapmasını bekliyor. KPMG Türkiye ise Türkiye’de beklenen kapasite artışının daha çok Avrupa ve iç pazara yönelik olacağını ama uzun vadede Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun da potansiyel olarak değerlendirilebileceği görüşünü açıklıyor.
Araştırmaya katılanlar, bugüne kadar teşvik yasasının otomotiv sektörü için yetersiz olduğunu düşünürken, son yapılan değişikliklerle birlikte önemli gelişmeler olacağına dair beklentiler var. Bu nedenle önümüzdeki dönemde Türkiye’ye yatırımların artması, yeni Teşvik Kanunu ile birlikte yatırımların yönünün Türkiye’ye dönüş yapabileceği öngörülüyor. Türkiye’deki kapasite artışının ılımlı olması bekleniyor.
Türkiye otomotiv yan sanayi Rusya’ya odaklanıyor
Araştırmaya göre, Türkiye otomotiv yöneticileri yan sanayi için, işbirliğinde en önemli bölgenin Rusya olacağını öngörüyor. Araştırmaya katılan yöneticiler için Doğu Avrupa ülkelerinin ikinci sırada gelmesi de Türkiye’nin bölgedeki rolü ve önemini artırma hedefinin bir göstergesi olarak açıklanabilir.
Rusya’da otomotiv sektörü ülkenin en hızlı gelişen sektörlerinden biri konumunda. Araç satışları açısından önümüzdeki birkaç yıl içinde Rusya’nın Avrupa’nın en büyük pazarı olan Almanya’yı da geride bırakarak en büyük otomotiv pazarı haline gelmesi bekleniyor. Rusya’da yerli otomotiv tedarikçileri en son teknoloji ve güvenilirlik konusunda geri kalmış durumdaydı. Buna ek olarak, küresel tedarikçilerin Rusya pazarındaki varlıkları daha zayıftı. Bu yüzden, Rusya’da sayısı artan ve üretimlerini geliştiren imalatçılar ile birlikte son zamanlarda Rusya pazarına birçok üretici girdi. Son birkaç yıl içerisinde, küresel anlamda ilk 50 tedarikçinin Rusya pazarındaki varlığı yaklaşık yüzde 40’tan yüzde 60’a çıktı. Bu gelişmenin üretim kapasitesindeki artışla paralel olarak seyretmesi bekleniyor. Rusya otomotiv pazarı, Türkiye otomotiv yan sanayisi için zengin bir fırsat çeşitliliği sunuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.