TÜRKİYE, tehlikeli maddelerin karayolu ile taşınmasına ilişkin kuralları belirleyen uluslararası ADR Anlaşması’ndan önce 1 Ocak 2009'dan itibaren yürürlüğe giren yönetmelikle ADR'nin özendirilmesi için düğmeye bastı.
Türkiye, küresel ısınmayı kontrol altına almayı hedefleyen Kyoto Protokolü'nün ardından, karayolunda tehlikeli madde taşınmasına standart getiren "Tehlikeli Eşyaların Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin Avrupa Anlaşması"na (ADR) imza attı. Türkiye 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren ADR Konvansiyonu’na üye olacak ve bu üyelik ile birlikte otomotiv sektöründe hareketlilik bekleniyor.
ADR'de imza yolunda atılacak ilk adım 1 Ocak 2009'da yürürlüğe giren yeni Karayolu Tehlikeli Madde Yönetmeliği oldu. Yeni yönetmeliğin yılda ortalama 19 milyon ton tehlikeli maddenin karayolu ile taşındığı Türkiye'de ADR'yi özendirme adına büyük bir önem taşıdığı belirtiliyor.
Türkiye'de sayıları 55 bini bulan tehlikeli madde taşıyan tankerlerin yüzde 98'i uluslararası standartlara uygun değil. 1 Ocak 2009'dan itibaren yürürlüğe giren yönetmeliğin yanı sıra Türkiye'de ADR'nin nasıl özendirileceği, eğitim ve denetimlerin hangi kuruluş tarafından yapılacağı gibi önemli noktalar da bir an önce netlik kazanmayı bekliyor.
Yeni yönetmelik bir kilometre taşı
Yeni Karayolu Tehlikeli Madde Yönetmeliği, Türkiye'nin ADR'ye uyum süreci için bir kilometre taşı olarak gösteriliyor. Çünkü Türkiye'de henüz bu konuda bir standart oturtulmuş durumda değil. Türkiye'de 2500 adet LPG tankeri, yaklaşık 50 bin adet de akaryakıt tankeri bulunduğu dile getiriliyor. Kimyevi madde taşıyan tankerlerin sayısı ise net olarak bilinmiyor. Yurtiçi taşımalarda kullanılan bu tankerlerin yüzde 98'i ADR standartlarına uymuyor. 2009 yılının ADR yılı olması bekleniyor.
Büyük akaryakıt firmaları uluslararası boyutta çalıştığı için onların araçları standartlara uyuyor. Ancak yurt içine yönelik olarak taşıma yapan şirketler, tehlikeli maddelerin taşınması konusunda hem araç güvenliği hem de şoförlerin eğitilmesi açısından birçok eksikliği barındırıyor.
Ama kanunun uygulanmasında ve yollarda denetimin sağlanmasında ciddi eksiklikler yaşanıyor. Boğaz köprüleri ve büyük tüneller haricinde, tehlikeli madde taşıyan tankerlerin kontrolleri yapılmıyor. 43 ülkenin imza attığı ADR'nin işte bu noktada önemi ortaya çıkıyor.
ADR ile riskler minimuma inecek
Esasen AB Müktesebatı’nın bir parçası olan ADR Konvansiyonu uluslararası bir konvansiyon olma niteliği taşısa da, AB üye ülkeleri söz konusu Konvansiyonun maddelerini ve hükümlerini 94/55 sayılı AB Direktifi aracılığıyla iç hukuklarına aktarıyorlar. Dolayısıyla, Avrupa Birliği’ne üye olmak için aday ülkelerin ADR Konvansiyonu’nu iç taşımacılıkta da uygulamaları zorunlu. Bu açıdan ADR’ye taraf olunması hem uluslararası hem de Türkiye içinde tehlikeli madde taşımacılığındaki riskleri minimuma indirecek ve daha güvenli bir ülkede yaratacak. Ayrıca Türkiye’de açılacak ADR eğitim merkezlerinin verecekleri sürücü sertifikaları, yine akredite edilmiş bir Türk kurumu tarafından onaylanması ve üye ülkelerin tümünde geçerli olması gerekiyor.
Bütün bu konularla ilgili olarak Türkiye’nin ADR’ye ne kadar hazır olduğunun tartışıldığı bir konferans düzenlendi. 19 Aralık’ta Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak Almanya DEKRA Akademi Yetkilisi Joachim Freek ve Almanya IHK Stuttgart Sanayi ve Ticaret Odası Yetkilisi Erhan Kavuncu katıldı. Konferansın moderatörlüğünü ise Risk Yönetimi Danışmanı Uğurhan Acar yaptı.
Ticari engeller ortadan kalkacak
Uygulanan ADR yönetmeliklerinin tamamının uluslararası hukuk kapsamına girdiğini belirten Joachim Freek, Türkiye’nin henüz ADR’ye üye olmadığını ve 2010 yılının Ocak ayından itibaren Türkiye’nin de ADR üyesi olacağına dikkat çekti. Dolayısıyla bütün Avrupa’da aynı yasanın geçerli olacağını ve şoförlerin eğitimlerinden araç standartlarına kadar herşeyin aynı olacağını dile getiren Freek, bütün ülkelerde düzenin aynı olmasının ticari engelleri de ortadan kaldıracağını ifade etti.
Yeterli derecede eğitim ve denetim zorunluluğu
Tehlikeli madde ile çalışan ya da taşımacılığını yapan kişilerin mutlaka bu konuda eğitim alması gerektiğini belirten Freek, tehlikeli madde taşımacılığı yapan kişilere gidecekleri güzergâhın önceden verilmesi gerektiğini ve bu istikametin dışına çıkılamayacağını söyledi. Freek, bu nedenle özellikle Avrupa ülkelerinde tehlikeli madde taşıyan araçların güzergâhları konusunda yönetmeliklerin olduğunu kaydetti. Türkiye’de tanker şoförlerinin araç içinde çakmak, kibrit gibi yanıcı ve yakıcı aletleri kullanabildiklerine dikkat çeken Freek, Avrupa ülkelerinde yönetmelikler gereğince tanker şoförleri aracın kendi çakmağı hariç hiçbir yanıcı ve yakıcı maddeyi araç içinde kullanamadığını da ekledi. Freek, tehlikeli madde taşıyan araçların tünelleri hiçbir şekilde kullanmamaları gerektiğini de önemle vurguladı.
Özel numara sistemi
ADR Yönetmeliği konusunda çok önemli bir noktaya değinen Freek, ADR Yönetmeliği’nin 3’üncü maddesine göre BM’in her türlü tehlikeli maddeye çeşitli numaralar verdiğini söyledi. Freek, numaraların bulunduğu levhaların özel bir maddeden yapıldığını ve 15 dakika süre ile yanmadığını söyledi. Bu numaraların taşınan maddelere göre tankerlerin üzerine yapıştırılması gerektiğini belirten Freek, dolayısıyla herhangi bir patlama ya da yangın durumunda itfaiye ekiplerinin aracın üzerindeki numaraya bakarak tankerin içinde hangi maddenin bulunduğunu anlayacaklarını ifade etti. Freek, böylelikle olağanüstü durumlarda daha doğru ve etkin müdahalenin yapılabileceğini kaydetti.
ADR’ye uygun araç üretimi
Tehlikeli madde taşımacılığı ile ilgili yönetmeliklere göre taşınacak maddelere uygun olarak tankerlerin nasıl üretileceğinin belirlendiğini ifade eden Freek, üretilen tankerlerin özellikle iç basınç olmak üzere birçok teste tabi tutulduğunu söyledi. Freek, herhangi çarpma durumunda tankerin zarar görmesinin veya parçalanmasının zararın boyutunu artıracağını kaydetti. Herhangi bir kamyonu alıp üzerinde değişiklik yaptıktan sonra tehlikeli madde taşımacılığı yapılamayacağını dile getiren Freek, özel araçlara ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Tehlikeli madde taşımacılığında kullanılan araçların elektrik aksamlarının dahi özel olarak üretildiğini belirten Freek, bütün parçaların herhangi bir yangına sebebiyet vermeyecek şekilde üretildiğine dikkat çekti.
Tehlikeli madde taşımacılığında ADR Yönetmelikleri ile birlikte belirli standartlara geçildiğini belirten Freek, daha önce her ülkede farklı yasaların uygulandığını ve ADR Yönetmeliği ile bu anlayışın uluslararası bir standarda dönüştüğünü söyledi. Önümüzdeki yılların geçiş dönemi olacağına dikkat çeken Joachim Freek, çünkü ADR standartlarında araç kullanımı için eski araçların değiştirilmesi gerektiğini ve bu değişimin de zaman alacağını ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.