Bunlar, taşımacılık alt yapısına, sistemlerine ve işleyişine ilişkin fuarlardı. Katıldığımız bu üç fuarda da Türk otomotiv ana ve yan sanayisinin başarılı bir şekilde temsil edildiğini gördük. Bazı Türk şirketleri iki ya da üç fuarda da bulunarak kararlılığını ortaya koydu.
Frankfurt’ta düzenlenen Automecanica otomotiv sanayi ürünlerine odaklanırken, Berlin’de düzenlenen InnoTrans demiryolu alt yapısı ve araçlarına sergileme ortamı sunuyordu. Hannover’de düzenlenen IAA Transportation ise ticari taşıtlara ilişkin bir fuar. Bu fuarlar Türkiye’den yüzlerce firmaya ev sahipliği yaptılar. Türk şirketleri sergiledikleri ürünlerin kalitesi ve gösterdikleri sergileme başarısıyla -deyim yerindeyse- ‘üçte üç’ yaptılar...
Ulaştırma ve lojistik elbette toplumların can damarıdır. Günlük yaşamlarımızı ve yüksek performanslı bir ekonomiyi, ticari araçlar olmadan sürdürmek olanaksız. Ayrıca fuarlardaki yaklaşımlara bakarak, taşımacılık ve lojistiğin küresel bir konu olarak öne çıktığını da söyleyebiliriz. İklim nötr için de teknik arayışlar sürüyor.
Fuarlarda iklim koruma, karbon nötr hareketi, hidrojen esaslı yakıtlara ilişkin teknolojiler, güneş enerjisi teknolojileri ve bunların lojistikte kullanımı, pil hücreleri, e mobilite, son kilometre teslimatları, elektrikli treyler aksları, çekiciler, kamyonlar, römorklar, trenler, lokomotifler, elleçleme makineleri, binlerce çeşit otomotiv parçası, alternatif tahrik sistemleri, bağlantılı araçlar, hidrojen yakıtlı taşıtlar, tramvaylar, çift modlu araçlar ve daha pek çok yenilik bir biriyle yarıştı. Pek çok küresel yenilik, aktarma organlarının elektrifikasyonu, dijitalleşme, e mobilite ve iklim nötr hedefine odaklanmıştı. Araç üreticileri, hidrojen yakıtlı motorların yanı sıra çok çeşitli elektrikli ve yakıt hücreli tahrik sistemleri sundu. Bunlara, yeni ve aynı zamanda dizel tahriklerin yeni bir akü tahrik sistemi ile değiştirilmesini sağlayan değiştirme kitleri de eklenebilir.
Tüm sergilemeler en yeşil taşımacılık ve lojistiğe katkıda bulunmak için yapıldı. Sürdürülebilirlik adına altyapı ve dijitalleşmenin finansmanının güvence altına alınması gereği de dile getirildi. Özellikle ağır yatırımlar gerektiren demiryolu gibi alanlarda bu konu daha çok öne çıkıyor.
Ortamın temel oyuncuları, yeni hareketlilik biçimlerine geçişi bir Pan-Avrupa görevi olarak görüyor. InnoTrans için ‘Pan-Avrupa ulaşım ağı için uluslararası değişim platformu’ tanımı yapılırken, demiryolu taşımacılığının Avrupa taşımacılık politikasının odak noktası olmayı sürdüreceği anlaşılıyor.
Yeni hareketlilik biçiminde e mobilite, dijital iletişim ve bağlantılı araçların yanında kamyonla bisikleti aynı anda düşünme zorunluluğu ortaya çıkıyor. Özellikle emisyonsuz şehir dostu lojistik için kargo bisikletleri önemli bir yapı taşı durumuna geldi. Son kilometre için sürdürülebilir taşımacılık çözümleri geliştirmeye odaklanmadan, iklim dostu taşıma ve lojistik çözümlerinden başarı beklememek gerekiyor. Son kilometre teslimatlarında geleceğe yönelik çözümler için kamyonlardan kargo bisikletlerine, kamyonetlerden paket dronlarına kadar tüm lojistik ekipman yelpazesini birlikte ele almak artık kaçınılmaz bir görev. Sergilenen tüm bu devasa trenlerin, yüzlerce beygir gücündeki çekicilerin, tonlarca taşıma kapasitesine sahip römorkların arasında kendine yer açan minicik elektrikli ya da pedallı teslimat araçları, önümüzdeki dönemde daha fazla karşımıza çıkacaktır.
Öte yandan; binlerce ürün, yüzlerce etkinlik ve sunuma ortam hazırlayan fuarlar, bir kez daha canlı ve yüz yüze etkinliklerin vazgeçilmezliğini kanıtladı. Öyle ki bu yüz yüzelik konusu her üç fuara ilişkin açıklamaların da odağında yer aldı. Katılımcı ve ziyaretçilerin yoğunluğu da gösteriyor ki; birileriyle yüz yüze konuşmak, stand ziyaret etmek, sergi ortamında bulunmak, el sıkışmak hiçbir şeyle değiştirilebilir değildir. Fuarlardaki canlılık bunun en açık göstergesi oldu.
İlker ALTUN
[email protected]
Kargohaber Dergisi (Sayı:285)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.