Grupaj ve parsiyel taşımalarda özellikle İngiltere ve Avrupa ülkeleri konusunda uzmanlaşan Best Uluslararası Nakliyat ve Tic. Ltd. Şti.’nin Genel Müdürü Ahmet Yayman, İngiltere örneğinden yola çıkarak Türkiye’de de iç gümrüklerin kaldırılması yönündeki talebini dile getirdi.
İç gümrük için tahsis edilen alanların yer sıkıntısı yaşayan lojistikçilere tahsis edilebileceğini ifade eden Yayman, vize sorunundan, imaj sorununa kadar lojistik sektöründe yaşanan sıkıntılara da değindi.
Dover Limanı varışlı olarak 1992 yılından beri İngiltere’ye taşıma yaptıklarını hatırlatarak Dover’deki uygulamaya değinen Yayman, limanda araç içindeki tüm yükler ile ilgili gümrük işlemlerinin tamamlandığını ve ardından direk müşteri teslimatı yapıldığını ifade etti. Bu tür bir uygulamanın aynısının Türkiye’de de yapılabileceğini kaydeden Yayman, “Yurtdışından araçlar gelir Kapıkule’de, Hamzabeyli’de, Pendik RO-RO limanında, ya da Atatürk Havalimanı’nda gümrük işlemi yapılır ve sonrasında kapı teslimi isteniyorsa araç müşteriye direk olarak teslimatı yapar, istenmiyorsa deposuna boşaltır. Daha sonra müşteri istediği zaman mallarını küçük araçlarıyla teslim edebilir. Bu uygulama İngiltere’de 20 yılı aşkın süredir uygulanıyor. Aynı uygulamayı burada istiyoruz çünkü artık teknoloji çağındayız, sistemler çok gelişti. Bu tür bir uygulama Türkiye’de de yapılabilir” diye konuştu.
“Kontroller sınırda yapılmalı”
İhraç taşımalar için de aynı uygulamanın yapılabileceğini ifade eden Yayman, firmaların beyanlarını elektronik ortamda gümrüklere beyan edip, iç gümrük yerine çıkış kapısında işlemlerinin tamamlanabileceği dile getirdi. “Araç Kapıkule’den çıkış yapacaksa gümrük işlemleri Kapıkule’de yapılır, böylece hem işler kolaylaşır ve hızlanır hem de yaptığımız birçok masraf önlenmiş olur. Bir aracın Halkalı gümrüğe giriş çıkışı bir sürü maliyet. Ayrıca beklemeler yüzünden çok uzun kuyruklar oluyor” diyen Yayman, gerekli olduğu takdirde kontrollerin de çıkış kapılarında yapılabileceğini söyledi.
İşlemlerin sınır kapılarında yapılmasının usulsüzlüğün de önüne geçeceğini kaydeden Ahmet Yayman, “Çünkü iç gümrüklerde yapılan gümrük formaliteden öte değil. Asıl kontrol sınırda yapılmalı, çünkü sınırda kontrol yapıldığında ne içeri yasa dışı bir şey girebilir ne de dışarı çıkabilir” şeklinde konuştu.
Halkalı ve Erenköy gümrüklerinin yeniden yapılandırıldığına dikkati çeken Yayman, “Yenilenen Halkalı gümrüğüne 300 dönümlük yer ayrılıyor. Erenköy gümrüğü için de Tuzla’da 300 dönüm yer ayrılmış. İç gümrükler kaldırıldığı takdirde bu alanlar lojistik firmalarına verilebilir. Çünkü lojistik firmalarının bir arada bulundukları ve işlerini yapabilecekleri alanlar maalesef çok yok. Türkiye’nin ithalat ve ihracatının toplamının 2023 yılında 1 trilyon doları bulacağı söyleniyor. Bu hedefe ulaşacak lojistik filosunun konumlanacağı alanlar yok. Sonuçta bu yükleri bizler taşıyacağız” dedi.
“Uluslararası nakliyeciler de ihracatçıya verilen desteklerden faydalanmalı”
Sektörün sorunlarına de değinen Ahmet Yayman, Türkiye’nin ithalatını ve ihracatını taşıyan sektör olarak hükümetten teşvik ve destek beklediklerini vurguladı. Bulgar, Romen, Makedon, Rus nakliyecilerle rekabetin giderek zorlaştığının altını çizen Yayman, “Lojistik sektörü ile Türkiye’nin dış ticareti yürüyor. İthalat yükünü, ihracat yükünü ya da Irak’a giden transit yükü biz taşımazsak Bulgar taşıyor, Romen taşıyor, Alman taşıyor. Baktığınız zaman ülkeye direk döviz kazandıran bir hizmet yapıyoruz. Dolayısıyla ihracat nasıl destekleniyorsa uluslararası nakliyeciler de ihracatçıya verilen desteklerden faydalanmalı diye düşünüyorum. Konumlanma, kümelenme şeklinde destek olabilir” diye konuştu.
Yurtdışına çıkışlarda konulan 550 litre yakıt sınırlamasının da çoğaltılması gerektiğini söyleyen, aldıkları yakıtı yurtdışında harcadıkların yine bir diğer sorun olarak da formaliteleri gösterdi. Bu formalitelerle sadece taşımacıların değil ihracatçının da önünün kesildiğini hatırlatan Yayman, sektörün imaj sorununa değindi. İnsanların hayatlarını idame ettirmeleri için gerekli olan her şeyin lojistikçiler tarafından taşındığını hatırlatan Yayman, “Lojistik olmasa yaşam olmaz, bu böyle biliniyorken bizim imajımız maalesef Türkiye’de kötü anılır olmuş. Türkiye’de TIR’cı, kamyoncu denildiği zaman illegal işler geliyor akıla. Sektörün çatı kuruluşu olan UND nezdinde bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Gerçekten çok zor ve zahmetli bir iş yapıyoruz” diyerek böyle bir imajı hak etmediklerini kaydetti.
“Şartlar eşit olursa Türk taşımacısı tüm ülkelerle rekabet edecek güce sahip”
Vize ve geçiş belgesi konusunu da gündeme getiren Ahmet Yayman, “Gümrük Birliği’ne tarafız ve Gümrük Birliği’nde malların serbest dolaşımı var ama o malı götüren araç serbest değil. Bunu Avrupalılar ile konuştuğumuzda onlar bile gülüyor” dedi.
Türkiye’de Türk plakalı araçların hem yurt içinde hem de yurtdışında çok sıkı denetimden geçtiğini ancak yabancı plakalı araçların denetimlerinin çok sıkı tutulmadığını ifade eden Yayman, “Türk plakalı araçlar için denetim çok sıkı. Herkes için aynı kurallar geçerli olduğu sürece Türk taşımacısı yabancılarla rekabet edecek güce sahip. Yabancı plakalı araçların da Türkiye’ye girişlerinde çok sıkı denetlenmesini istiyoruz. Vize uygulamaları nedeniyle yabancı araçlar önde başlıyorlar yarışa. Aynı zamanda takograf kurallarını ihlal ettiklerini de duyuyoruz. Böyle olunca bizden daha hızlı taşıma yapmış oluyorlar ve buda maalesef müşteri nezdinde tercih sebebi oluyor” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.