İnsanlığın Korona ile imtihanı devam ederken alınan sinyaller, salgının olumsuz etkilerinin bir süre daha yoğun olarak hissedileceğini gösteriyor.
Vaka sayılarının yüksek olduğu ülkelerde yaşanan işsizlik rekor seviyelere çıkarken tüketimin de azalmasıyla küresel ticaretin yüzde 7,5 ile 10 arasında düşmesi bekleniyor. Avrupa ülkelerinde bu düşüşün biraz daha yüksek olacağı düşünülüyor. Türkiye ise kendi içinde yaşanan işsizlik ve ekonomik daralmadan öte, Avrupa’daki bu düşüşten de payını alacak gibi görünüyor.
Peki bu, dünyanın sonu mu? En azından Türkiye için hayır! Türkiye’nin doğal avantaj sağlayan lojistik konumu, uzun hatta orta vadede ekonomisini yürür hale getirebilir. Özellikle küresel tedarik zincirlerinin Korona sebebiyle sorgulanır duruma geldiği bu süreçte atılabilecek adımlar,belirsizlik yaşayan karar vericiler için bir deniz feneri işlevi görebilir.
Avrupa ülkeleriyle yeni bir ekonomik boyuta geçilebilmesi için başta ihtiyaçlara göre revize edilmiş Gümrük Birliği anlaşması olmak üzere yeni bir sayfa açılması gerekiyor. Bu noktada Türkiye’nin de üzerine düşen sorumlulukları eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi şart.
Sonuçta Korona salgını sonsuza kadar devam etmeyecek ve tüm ülkeler hastalıktan sıyrılıp bir şekilde yaralarını sarmaya çalışacak. Bunu en hızlı yapan ülkeler, küresel üretim ve ticaret yarışında öne geçmeye başlayacaklar. Türkiye’nin yaşanan bu ağır belirsizlik sürecinde özel sektörün beklentilerini de göz önüne alarak atacağı adımların önemi büyük. Geçtiğimiz yıllara damgasını vuran ticaret savaşlarının Korona etkisinde geçecek ikinci raundunda Türkiye’nin de hazırlıklarına hız vermesi özel önem taşıyor.
Salgın sonrası normalleşme adımlarıyla Mayıs ayında başlayan ve Haziran-Temmuz aylarında hız kazanan üretim ve ihracat rakamları da umut veriyor. Özellikle Temmuz ayında geçen yıla yakın gerçekleşen ihracat miktarı, Türkiye lehine bir dönüşe işaret ederken taşımacıların da yaşanan krize rağmen yatırımlarına devam etmesi hatta bazılarının hız vermesi, yaşanan olumlu havayı destekliyor.
Uzun yıllardır krizlerle boğuşmaya alışık olan Türkiye ekonomisi son yılların en önemli mücadele alanlarından olan dijitalleşmeyi ve şeffaflığı hakkıyla yerine getirdiği takdirde –elbette siyasi iç ve dış gündemin de olumlu bir seyir izlediğini düşünürsek- ‘yeni normal’ olarak adlandırılan dönemin kazananlarından olacaktır.
İlker ALTUN
[email protected]
Kargohaber Dergisi (Sayı:260)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.