Cumhurbaşkanlığı kararı olarak açıklanan bu projeyi TOBB, TİM ve DEİK yüzde 51 ortaklıkla ana yatırımcı olarak üstlenecek. Amerika, Afrika, Avrupa, Rusya ve Uzak Doğu’da 6 merkez kurulacak. Bu merkezlere lojistikçiler de ortak olabilecek.
Hükümet yatırım konusunda kararlı. 5 milyon dolara kadar da destek veriyor. Dış ticaret şirketleri oldukça istekli ve bir an önce yapılsın istiyor. Ancak lojistikçiler bu yatırıma katılmakta çok gönüllü değil.
Karar alıcılar; dış ticarette lojistik maliyetlerinin azaltılması, hedef pazarlara teslim sürelerinin kısalması, pazarda tutunma, bu ve benzeri avantajlarla ihracatın artırılmasını hedefliyor. İhracatçılar bazı pazarlarda yaşanan ulaşım ve depolama sorunlarının çözümüne ek olarak orta ve küçük işletmelerin pazarlara girebilmesinin kolaylaşabileceği görüşünde. Büyük bir gelişim içindeki e ticaretin hızlı teslimat, iade kolaylığı gibi gereksinimlerinin de bu depolar sayesinde karşılanabileceği öngörülüyor. Lojistikçiler ise ‘özellikle gelişkin bölgelerde ihracatçıların her talebine çok uygun yanıtlar verebilecek durumdayız’ diyor. Örneğin ABD büyük bir ülke ve ekonomi; burada kurulacak tek lojistik merkez, tüm ülkeye yeterli hizmeti nasıl sunacak? Avrupa’ya çalışan Türk lojistikçileri çoğunlukla bir lojistik ağına bağlı durumda. Ancak lojistikçilerin de üzerinde birleştiği fikir, Afrika gibi henüz yeterince erişimi bulunmayan, lojistik yatırımların ve alt yapının ihtiyaçları karşılamadığı yerler için bu girişim verimli olabilir.
İhracat odaklı bu girişim, Türkiye’nin lojistik olanaklarını da gözetmelidir. Kara ve demiryolu kadar hava kargo açısından bakılarak yer seçiminde THY uçuş noktalarının da dikkate alınması gerekmektedir. Bu hem e ticaret açısından önemli avantajlar sağlayacaktır hem de yükte hafif pahada ağır, kilo başına daha yüksek getirisi olan ürünlerin ihracatının artışına katkı sağlayacaktır. Lojistik açısından tüm hatlarda geri dönüşleri de hesaba katmakta yarar var...
Elbette hedef pazarlara giriş noktaları ve yolları da lokasyon seçiminde büyük önem taşımaktadır. Çin gibi devasa bir ülkeye deniz, hava, kara ya da demiryolu ile girilebiliyorsa yer tercihi neye göre yapılmalı? Kuşak ve yol güzergahını dikkate almamak mümkün mü? Ayrıca Asya’nın Afrika’nın hatta Rusya’nın her bir tarafı ayrı ele alınmak durumunda.
YDLM konusu daha çok tartışma kaldırır ama sonuçta 6 tane de olsa yapılacaksa en doğrusu yapılmalı. Bu ülkenin boşa akıtacak bir kuruş kaynağı yok. Aynı zamanda ihracatçıların da sürekli lojistik maliyetlerden yakınmak yerine rakiplerinin lojistik maliyetlerine de bir bakıp kendi fiyatlamalarını gözden geçirmeleri gerekiyor. Ülke kaynaklarından aktarılan avansları yabancılara indirim olarak sunmak şeklindeki bir rekabet üstünlüğü gerçekçi ve hakça olmaz. Kendi hesabını çok iyi yapan, alternatif lojistik maliyetlerini bilen nitelikli ihracatçılarımızın varlığından kuşku yok elbette. Yatırım ortaklığında maliyetin bir kısmı bu şirketlerin üzerinde olsun ki yaratılacak olanakların getirisi de tartışma götürmeyecek bir şekilde onların olsun.
İlker ALTUN
[email protected]
Kargohaber Dergisi (Sayı:266)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.